Taksim Tufanı’dan “Adil (Ekonomik) Düzen”e
Taksim Olayları ile ilgili bu SONUÇ yazısı (11. yazı) bir hafta önce yazıldı ama araya Mısır Olayları girince ertelendi.
Sömürü sermayesi PKK’yı tasfiye edip yerine şehir eşkıyalarını harekete geçirmek ve Türkiye’yi Suriye’ye benzetmek istemiştir. Taksim’de çatışanlar sömürü sermayesi ile diğer etkin güçlerdir; Obama’dır, Putin’dir. Sermaye siyasi hâkimiyetini kaybetmiştir ama iktisadi gücünü korumaktadır, III. dünya savaşını çıkarıp dünyayı yeniden dizayn etme peşindedir.
Sömürü sermayesinin gücüne inananlar onun tarafı ve taraftarı olup şehir eşkıyalarıyla bir ve beraber olmuşlardır. Sermaye eşkıyası yenilirse kendilerine bir kötülük gelmeyecektir; çünkü bugünkü iktidarın yapabileceği fazla bir şey yoktur; olsa bile kullan(a)mamaktadır. Ama zafer meşru güçlerin olunca sömürü sermayesini tutanlar çark etmişlerdir.
Şimdi de ‘bu eylemler durmayacak, devam edecektir’ diyorlar!
Sermayenin mağlup olacağını defalarca yazdık. Şimdi tekrar olarak ‘sermaye mağlup olacaktır’ diyoruz. Geçici zafere ulaşsa bile, bu kafayla giderse sermaye silinip gidecektir.
‘BUNU NERDEN BİLİYORSUNUZ?’sorusunun cevapları vardır. Sırayla anlatalım. a) Bugünkü uygarlığa ulaşmak için ‘sermaye terakümüne’ yani ‘sermaye birikimine’ ihtiyaç vardı ve bunun gerçekleşebilmesi için ‘faizli sistem’ gerekiyordu. Şimdi ise sermaye terakümüne gerek yoktur. Çünkü kâğıt para sayesinde insanlık istediği kadar sermaye üretme durumundadır. Yani sermayenin bu yöndeki görevi sona ermiştir. b) Karşılıksız faizli paraya dayanan ekonomik dünya bu yalan üzerine daha fazla oturamaz, bu sistem mutlaka sona ermelidir; nitekim sona ermektedir. ‘Faiz karşılığı çıkarılan para’nın yerini ‘emek karşılığı çıkarılan faizsiz para’ alacaktır. c) Aslında sermayenin gücü yoktur. Doların değersiz hâle gelmesi bir gecelik iştir. Çin’in veya Avrupa Birliği’nin, hattâ Türkiye’nin, İran’ın ‘ben doları para olarak kabul etmiyorum’ demesiyle sermayenin gücü bir gecede sona erer. Nitekim bunun denemeleri yapılmaktadır. d) En önemlisi; KUR’AN bu durumları haber vermiş ve tekel sömürü sermayesinin mağlup olacağını bildirmiştir. (Bk. 720 haftalık tefsir seminerleri çalışmalarımız.)
Sorun sermayeyi mağlup etme sorunu değildir.
Sorun “YENİ DÜNYA DÜZENİ”ni kurma sorunudur.
BUNDAN SONRA NE/LER YAPILACAKTIR? İşte, TÜRKİYE bu merhalede etkin olabilir. Önce kendisi kendi içinde “Karşılıklı Faizsiz Para Sistemini” kurar ve ekonomisini Almanya ve Japonya’nın üstüne çıkartırsa, işte o zaman tüm dünyaya rehber olmuş olur. Ükelere göndereceği uzmanlar sayesinde dünyadaki bütün devletler merkezî olmayan bir para sistemine kavuşacaklardır. ‘Karşılıksız para sorunu’nu ancak ‘karşılıklı para’ çözebilir. Karşılıklı para yeryüzüne hâkim olduğu zaman karşılıksız para kendiliğinden ortadan kalkar.
NASIL OLACAK, BU NASIL BAŞARILACAK? a) İstanbul’da bir kuyumcular kooperatifi kurulacak. Bu kooperatifi siyasi partilerin aldıkları her yüzde 5 oy karşılığı tayin ettikleri kuyumculuğu bilen âlimler kuracaktır. Partiler artan oylarını birbirlerine kullandırabilirler. b) Kooperatif “Altın Bono” çıkaracak, “Altın Bono” insanlığın uluslararası parası olacaktır. c) “Altın Bono” kuyumculara sermayeleri nisbetinde kredi olarak verilecek, gayrimenkul teminatı alınacaktır. Kuyumcu bu miktarda altını kasasında bulundurmak durumundadır. Satınca karşılığında altın almış olacaktır. Altın gram değeri ile alınıp satılacak, bono senedi ile değiştirilecektir. Kuyumcular buna karşılık altını faizsiz kullanacak, ayrıca vergiden de muaf olacaklardır. d) Bu senetler borsalarda o ülke parası ile alınıp satılacak, döviz yerine bu senetler geçerli olacak, dolar ve diğer paralar da bu senetle alınıp satılacaktır. Türkiye dünyanın merkezindedir. Dünya kuyumcuları da bu bonoyu kullanabilirler. Kooperatifin uluslararası bir kooperatif hâline gelmesi için nüfusu 30 milyondan fazla olan her devlet kooperatife bir üye verecektir.
Sorunları kökünden çözmediğiniz takdirde, sermaye gider başka bir mikrop gelir.
Biz bütün insanlığa “TAKSİM TUFANI”ndan “ADİL (Ekonomik) DÜZEN” gemisine giden yolları gösteriyoruz, bundan ötesi onların bileceği iştir; bize düşen sadece açık tebliğdir.
RAMAZAN-I ŞERİF MÜBAREK VE İSLÂMÎ UYANIŞA VESİLE OLSUN, İNŞAALAH.