KUR’AN VE İLİM 717. Hafta Seminerinden-1
“İnsanın iki kişiliği vardır. Biri kendi özel hayatıdır. Gaye kendisidir. Âhirette de o varlığını koruyacaktır. Bir de insanlık olarak varlığımız vardır. Birlikte muhatabız. İnsan deyince bir tek kişi insan olduğu gibi tüm insanlık da insandır. Bu insanın bir taraftan “kişi” diğer taraftan “topluluğun ferdi” olmasından ileri gelir.
Kâinatın hiçbir zerresi ve hiçbir hareketi gelişigüzel sırf olsun diye olmamaktadır. Her şeyin ve her olayın bir gayesi vardır. Bunu biyoloji ilminde çok daha kolay görebilmekteyiz. Biyolojide illet daha çok hikmet esas alınarak incelenir. Neden gözlerimiz alt ve üst olarak değil de yan yana konmuştur. Bunu açıklarız. Nasıl oldu da böyle yan yana geldi konusunu incelemeyiz. Çünkü bunlar kendiliğinden olmamıştır.
Peki, bir kuzu neden yünlüdür de keçi kıllıdır. Bunu açıklamak isteriz. Tesadüfen böyle oldu demeyiz. Koyun daha çok açık alanlarda otlayarak yaşar, oysa keçi daha çok ormanlarda yaşar. Keçi kıllarının ormanda dolaşmasına mâni olmaması gerekir diye açıklarız da tesadüfen böyle oldu demeyiz.
Soru şudur: Her parçanın madem gayesi var, canlının gayesi nedir?
Her şeyin gayesi olacak ama kâinat gayesiz yaratılacak. Bu çelişkidir.
Kâinatın gayesi insandır, melektir, ruhtur ve cindir. Kâinat bunlar için yaratılmıştır. Yoksa şuursuz olan kâinat ne anlam taşıyacaktır. Allah onu yaratmıştır. Tanrı olduğu için yaratmıştır. Bir atasözü vardır. Boş oturmaktansa boş gezmek yeğdir. Allah mademki her şeye kadir bir Allah’tır, elbette kudretini gösterecek ve bizleri var edecek, böylece kendi tanrılığını izhar edecektir.
İnsanı bir canlı olarak var etti. İnsan orada eğitim görmekte ve yücelmektedir, kendi çalışmasını göstererek yücelmektedir. Allah böyle dilemiş, böyle var etmiş, bize de bu aklı O vermiştir. Bizim O’nu sorguya çekmemiz elbette mümkün değildir. Bizim yapacağımız şey Allah’ın ne yaptığını öğrenmek ve bize düşeni yapmaktır.
Allah kendi var ettiği insanı nasıl var ettiğini bize anlatıyor.
Burada dikkat edeceğimiz ana nokta insanın irade sahibi olmasıdır. Yani insanın kendisine iki yol gösterilmiş ve istediği tarafa gidebilmesi için de emrine imkânlar verilmiştir. Kendi iradesi ile iyilik tarafına giderse Allah onu mükâfatlandırmıştır. İnsan acili sever olarak yaratılmıştır. İlerisini değil de şimdiki ânı düşünür ve karnı doysun ister; ilerisi ne olursa olsun diye düşünür. Ama insanlar içinde ilerisini düşünenler de vardır. İşte bu düşünce sınıfı geçme aracıdır. İlerisini düşünenler dünyada da âhirette de başarılı olurlar.
İnsan diğer canlılar gibi değildir. Diğer canlılar kendileri üretirler ve kendileri tüketirler. Bir ağacın hücreleri birlikte çalışır ve birlikte yaşarlar. Hiçbir ağaç başkasına besin vermez, başka ağaç ile değiş tokuş yapmaz. O anda yararlanmak için bal özü hazırlayan çiçek arıyı güzel rengi ile çeker ama onunla bir sözleşmesi yoktur.
İnsanoğlu ise üretir ve satar, ona karşılık tüketeceğini satın alır. Yani insan bugün yarını için çalışır, bugün ürettiğini bugün tüketmez, yarın tüketir. Bir insan eğer günlük olarak çalışır, kazanır ve kazandığını o gün tüketirse yani akşamüstü parasını artırmazsa, o insan acili yaşamış olur. Ama bugün ürettiklerini yarına yani gelecek haftaya, gelecek aya, gelecek yıla, hattâ gelecek nesle bırakırsa âhireti sevmiş olur.
İlk erkek insan sabahleyin kalktı ve avlanmaya gitti, eşi ise ev işlerini yaptı. Akşamüstü erkek avdan döndü. Beş kişilik aileyi doyuracak kadar av etini eve getirmiştir. Böylece hayat sürüp gitti. Bu durum daima ve her insanlık döneminde böyle olmadı. Mesela, bugün getirdiği et arttı, dolayısıyla yarın avlanmaya gitmek zorunda kalmadı. İşte o zaman ertesi gün başka işle meşgul oldu. Zamanını artırdı. Dere kenarından ark açarak kulübesine su getirdi. Böylece her gün bir saatini su taşımaya ayırmaktan kurtuldu. Bu sayede kadın da anne oldu ve yeni çocuklar yapıp büyüttü.” (s.2-3)
717 haftadan beri “KUR’AN VE İLİM” tefsir seminerlerimiz devam ediyor, her hafta on sayfa tefsir yazılıyor; tamamına www.akevler.org sitemizin “Seminerler” bölümünden ulaşılabilir. Selâm ve dua ile…