Türkiye’deki değişim ve yapılması gerekenler
Dünya değişiyor... Değişimin merkezi Türkiye… Değişim Turgut Özal döneminde hızlandı; ithalat-ihracat politikaları değişti, İstanbul’daki dışa bağımlı sermaye güçlendi (hâlâ güçlenmeye devam ediyor), Kürt sorunu ile birlikte mevcut düzeni sarsan ve demokratikleşmeye yönelik çabalar “adalet” merkezli bazı gerçekleri hatırlatmaya başladı…
İşte tam da bu dönemin başında “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” çalışmaları başladı, Refah Partisi ile Türkiye ve dünyaya duyuruldu, bu sayede seçimlerde birinci parti bile olundu ama artık herkesin malumu olan engellemeler sebebiyle iktidar sadece 11 ay sürdü!..
Millî Görüş Lideri Necmettin Erbakan’ı etkisiz hâle getirmek ve dolayısıyla “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”in önünü kesmek için Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediler... Halk Erdoğan’ı anayasa ekseriyeti ile hâkim kıldı... Tek adam olduğu iddia edilerek karşı çıkılan Erbakan’a karşılık, anonim ve ortak akıl ile hareket edileceği iddialarına rağmen, on yıllık süreçte tam tersi oldu ve Erdoğan’ın kendisi “tek adam” hâline geldi ve getirildi… Kurumsallaşmış bir yapıya saldırmak daha zordur ama “tek adam” hâline getirilen yapıyı yıkmak daha kolaydır diye düşünüyorum… Ne dersiniz, sonuç böyle mi oldu?..
Şimdi de Taksim ‘Gezi Parkı’ olayları ile bu yapıya saldırmaya başladılar…
Değişim ve gelişmeleri bir de bu gözle bakarak değerlendirelim…
Çatışmanın büyüğü cumhurbaşkanı seçiminde olacaktır...
Çözüm tektir: ADİL (EKONOMİK) DÜZEN…
Özetle tekrar hatırlatalım: Kâmil bir “yerinden yönetim sistemi” kabul edilmelidir... Hukukta “hakemlik sistemi” getirilip yargı üstünlüğü sağlanmalıdır... Seçim barajı kaldırılmalıdır... Yönetimde “nisbî sistem” getirilmeli, “ekseriyet sistemi” kaldırılmalıdır...
ABD’deki “faizli karşılıksız dolar” gücünü elinde tutan sermaye; Ortadoğu’da savaş/lar çıkarıp dünya çapında üçüncü cihan savaşını oluşturmak, sonunda masaya galip olarak getirdiği emrindeki devletin gücüyle yeniden dünya haritasını çizmek, devletlerin ulusallaşmalarını önlemek, böylece sömürmeye devam etmek istemektedir...
Madem savaştan söz ettik; önemli bir hatırlatma daha yapalım: İstiklâl Savaşı ile başlayan millî hâkimiyet mücadelesi henüz tamamlanmamıştır, Türkiye süper güç olmadıkça da tamamlanmaz. Türkiye 300 milyon olmadıkça, parası yani Türk Lirası (TL) Euro ve Dolar seviyesine yükselmedikçe, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tam bağımsızlık elde etmiş olmaz.
Sömürü sermayesi yeni bir görüş ortaya çıktığı zaman önce hiç bahsetmez, onu yokluğa mahkûm eder. Başaramazsa; birden saldırıya geçer ve tasfiyeye girişir. Başaramazsa; bu sefer onların içine girer ve içten iktidarı ele geçirir, böylece asıl hedefinden saptırır. Başaramazsa; komşu unsurlar arasında savaş çıkararak birbirlerine kırdırır. Bugünkü Türkiye’de işbirlikçilerle daha derin işbirliği yapma arzusundadır ama işbirlikçiler ihanet mi ediyor, yoksa ‘vemekerû vemekerallah’ mı zuhur ediyor? İşte başarısızlıklarının sırrı budur.
Önemli bir hatırlatma daha: “Yüksek Değerlendirme Kurulu” kurulmalı, her parti bu değerlendirme kuruluna aldıkları oy nispetinde değerlendirici göndermelidir. Son karar devlet başkanı, başbakan ve genelkurmay başkanından oluşan üçlü zirvede oluşturulmalıdır...
Tek adama dönüşen R. Tayyip Erdoğan, bu durumda ne yapmalıdır? 1. Üç dönem sonunda iktidarı terk edip gitme saçma kararından vazgeçmelidir. Erbakan’ı devre dışı etmek için uydurduğu ‘şeriat dışı’ bu karar sonunda onun başını yer. İstiğfar etmeli ve inadından vazgeçmelidir. 2. Seçim barajı kalkmalı, oylayanlar oylarını başkalarına kullandırabilmelidir. 3. Bakanlıklar ve genel müdürlükler alınan oy nisbetinde bölüşülmelidir. Alınacak işçi ve teknik elemanlar o yörede partilerin aldıkları oy nisbetinde onların tavsiyesi ile alınacaktır. 4. Yerinden yönetim gelecek, merkez taşraya asla müdahale etmeyecektir. 5. Hakemlik sistemi getirilmeli, yargı üstünlüğü sağlanmalıdır. 6. Erdoğan başbakanlığa da hiç olmazsa bir dönem ara vermelidir. 7. Millî medya oluşturulmalıdır. Yazarlar ‘basın kooperatifleri’ kurmalı, yayın organını yalnız bunlar çıkarabilmelidir. Devlet ancak bunlara reklam vermeli, devlet dağıtımı bedava yapmalıdır. Bu yazarları siyasi partiler aldıkları oy nisbetinde seçmelidir. Bu yayın organlarına okuyucu nisbetinde destek verilmeli, televizyonları bunlar işletmelidir. 8. Eğitim serbest olmalı, devlet sadece imtihan yapıp diploma ve ehliyet vermelidir.