Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1171
Ankebut Suresi Tefsiri 43. Ayet
18.06.2022
3106 Okunma, 0 Yorum

ANKEBÛT SÛRESİ - 41. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ (43)

Ve o örnekler, insanlar için onları örnek veririz ve onları yalnızca alimler akleder. (43)

 

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ

Ve o örnekler, insanlar için onları örnek veririz.

وَ: “Ve demektir. Bir önceki ayetteki هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ cümlesine تِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ cümlesini atfetmektedir.

تِلْكَ: “O, onlar” demektir. Uzak ism-i işarettir. Müfred müennestir (dişil tekildir). Dişil tekil bir varlığı veya dişil çoğul varlıkları işaret eder. Dişil tekile işaret ettiği zaman “o” demekken dişil çoğula işaret ettiği zaman “onlar” anlamındadır. Bunun dışında cem-i mükesser (kırık çoğul) olan müzekker (eril) kelimelere de işaret edebilir. Bu durumda işaret ettiklerinin sayısının azlığından dolayıdır. Kuran’da geçen تِلْكَ الرُّسُلُ buna örnektir. تِلْكَ tekil dişil iken الرُّسُلُ eril çoğuldur.

Asıl İşaret İsimleri

Çoğul

İkil

Tekil

 

أُولاَءِ

 merfuذَانِ

 mensub ve mecrurذَيْنِ

ذَا

Eril

أُولاَءِ

 merfuتَانِ

 mensub ve mecrurتَيْنِ

ذِهِ   تَا   تِي

Dişil

Asıl işaret isimlerinin sonuna Lamu’l-bu’d (لِ) (uzaklık lamı) ve kaful’l-hitab (كَ) denen harflerin gelmesi ile uzak işaret isimleri elde edilir.

Uzak İşaret İsimleri

Çoğul

İkil

Tekil

 

أُولاَءِ + كَ أُولَئكَ

ذَانِ + كَ ذَانِكَ

ذَيْنِ + كَ ذَيْنِكَ

ذَا+لِ+كَ ذَلِكَ

Eril

أُولاَءِ + كَ أُولَئكَ

تَانِ + كَ تَانِكَ

تَيْنِ + كَ تَيْنِكَ

تِي+لِ+كَ تِلْكَ

Dişil

Onlar

O ikisi

O

 

Kaful’l-hitab (كَ) ism-i işaret cümle içinde bir varlığı işaret eder, diğer tarafından ism-i işaretle bir kişiye hitap edilir. İşaret edilen kısım asıl ism-i işarette gösterilirken hitap edilen kısım orta ve uzak ism-i işaretlerde kaful’l-hitab (كَ) ile sağlanır. Bu harf mensub ve mecrur muttasıl zamirlerin ikinci şahıslarıyla aynıdır. Asıl ismi işaretin sonuna eklenerek hitap edilen kimseyi gösterir.

تِلْكَ uzak işaret ismi

Anlamı

İşaret İsmi

Hitap edilen

Uzaklık lâmı

Asıl İşaret İsmi

Sana söylüyorum, o

تِلْكَ

كَ

لِ

تِي

İkinize söylüyorum, o

تِلْكُمَا

كُمَا

لِ

تِي

Size söylüyorum, o

تِلْكُمْ

كُمْ

لِ

تِي

Sana söylüyorum, o

تِلْكِ

كِ

لِ

تِي

İkinize söylüyorum, o

تِلْكُمَا

كُمَا

لِ

تِي

Size söylüyorum, o

تِلْكُنَّ

كُنَّ

لِ

تِي

الْأَمْثَالُ: “Örnekler” demektir. مثل kökünden gelmiştir. Birinci bâbdan مُثُول mastarı bir şeye, bir kimseye şekil, ölçü veya değer olarak benzemesi, tam olarak aynısı olmaması manasındadır. Bu manadan gelerek أَمْثَال kendisine benzeyenler manasında “örnekler” anlamında isimdir. Tekili مَثَل dir.

تِلْكَ الْأَمْثَالُ: “O örnekler” demektir. Gayr-i akil ceme (şuursuz çoğullara) ya dişil tekil (müfred müennes) ya da dişil çoğul (cem müennes) zamir döner veya ism-i işaret işaret eder. Burada da الْأَمْثَالُ çoğuldur, akil bir varlık değildir. Bu nedenle تِلْكَ işaret isminin müşarun ileyhidir.

نَضْرِبُ: “Vururuz” demektir. ضرب kökünden ikinci bâbdan, birinci şahıs, muzari merfu fiildir. Birinci manası vurmaktır. Birisine, bir şeye onu yerinden oynatacak bir güçle etki etmektir. Burada vurulan varlıkta az veya çok fiziksel bir hareket, en azından bir titreşim meydana getirilerek etki edilmektedir. Temastan (مس) en önemli farkı budur. Fiziksel etkiden kinaye olarak soyut sarsıcı etkiler de bu fiille ifade edilir. Türkçede de “vurucu cümle”, “vurgu”, “vurgulama” gibi ifadeler de “vurmak” fiilinden gelir ve fiziksel bir etkiyi değil, soyut olarak etkilenmeyi ifade ederler. Kuran’da bu fiil hem somut darbe hem de soyut darbe olarak iki şekilde de kullanılır.

ضَرَبَ أَحَدٌ أَحَدًا

Birisi birisine vurdu.

ضَرَبَ أَحَدٌ شَيْئًا

Birisi bir şeye vurdu.

ضَرَبَ أَحَدٌ أَحَدًا بِشَيْءٍ

Birisi birisine bir şeyle vurdu.

ضَرَبَ أَحَدٌ مثلًا لِأَحَدٍ

Birisi birisi için örnek verdi.

هَا: “O, onlar” demektir. Mensub muttasıl zamirdir. Dişil tekildir. تِلْكَ الْأَمْثَالُ ye racidir. Gayri akil cem olduğu için dişil tekil zamir dönmüştür.

نَضْرِبُهَا: “Onları örnek veririz” demektir. “O örnekleri veririz” demektir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

النَّاسِ: “İnsanlar” demektir. Tekili إِنْس dir. ءنس kökünden gelmiştir. أَنَسٌ mastarı birisini sosyal, yakın, arkadaşça hissetmek, tanıdık ve alışık olmak manasındadır. Bu mastar manasından sosyal, yakın, arkadaş olarak hissedilen, tanıdık olan manasında إِنْسٌ ıstılahi olarak “insan” anlamında camid isimdir. Erildir. Çoğulu أُنَاسٌ dur. Marife olduğu zaman sık kullanıldığı için başındaki hemze düşmüştür. النَّاسُ şeklindedir.

لِلنَّاسِ: “İnsanlar için” demektir.

نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ: “İnsanlar için onları örnek veririz” demektir.

تِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ: “O örnekler, insanlar için onları örnek veririz” demektir. نَضْرِبُ تِلْكَ الْأَمْثَالُ لِلنَّاسِ şeklinde de gelebilirdi. Bu şekilde هَا zamiri dönmeden direk söylenmiş olacaktı. Cümle fiil cümlesi olacaktı. Bir cümlenin fiil cümlesi ile daha kısa ifade edilebileceği halde isim cümlesi olarak ifade edilmesinin iki sebebi vardır. Birisi te’kîd birisi de tahsistir. Te’kîd durumunda mütekellim muhatapta oluşan şüpheleri gidermek ya da şüphe oluşmasını engellemek için cümleyi bu şekilde kurar. Tahsis durumunda isim cümlesinde mübteda yapılarak öne alınan öğe tahsis edilmiş olur. Te’kîd olarak kabul edersek “emin olun, hiç şüpheniz olmasın ki o örnekleri insanlar için veriyoruz” anlamına gelir. Tahsis olarak kabul edersek “yalnızca o örnekleri insanlar için anlatıyoruz” anlamına gelir. Tahsis durumunda Kuran’daki diğer örnekler devre dışı kalmış olur. Bu nedenle burada te’kîd için isim cümlesi yapıldığını kabul ediyoruz.

Burada uzak ism-i işaret (تِلْكَ) kullanılmıştır. Eğer ism-i işaret uzak olarak kullanılıyorsa işaret ettiğinin kendisine değil anlamına işaret eder. Burada işaret edilenler sûrenin başından beri verilen örneklerdir. Bu örneklerin anlatıldığı metine değil onların örnekliğine işaret edilmiştir. “Vay be, geçmişte ne olaylar olmuş” demeyip o örneklerle bizim yaşadığımız olaylar arasındaki benzerliği düşünmemiz gerekmektedir. Sûrenin başından beri bize verilen örnekler şunlardır:

  • Nuh’un kavmi
  • İbrahim’in kavmi
  • Lût’un kavmi
  • Şuayb’ın kavmi (Medyen’de)
  • Hûd’un kavmi (Âd)
  • Salih’in kavmi (Semûd)
  • Karun, Firavun ve Haman
  • Ev edinen örümcek

Bu örneklerin hepsini düşünmeli ve bizim durumumuza uyanları anlamalıyız. Bizim için örnektirler. Yapmamız ve yapmamamız gerekenleri tespit etmeliyiz. Eğer yaparsak başımıza gelecekleri o örneklerde görmeliyiz.

 

وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ

Ve onları yalnızca alimler akleder.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. تِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ cümlesini مَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ cümlesine atfetmektedir.

مَا: “-mez, -maz” demektir. Olumsuzluk edatıdır.

يَعْقِلُ: “Akleder” demektir. Akletmek bağlantılar kurarak belirli bir metodolojiyle sonuca varmak, karar almak demektir. Bilimsel metodolojiyi ifade eder. Cehaletin zıddıdır. Cehalet bilmemek değil akletmemektir, ilmi yöntemleri kullanmadan sonuca varmaktır.

هَا: “O, onlar” demektir. Mensub muttasıl zamirdir. Dişil tekildir. تِلْكَ الْأَمْثَالُ ye racidir.

يَعْقِلُهَا: “Onları akleder” demektir.

مَا يَعْقِلُهَا: “Onları akletmez” demektir.

إِلَّا: “Yalnızca” demektir. İstisna edatıdır. Olumsuzluk edatı ile başlayan fiilde kendisinden sonrasını olumsuzluktan istisna eder.

الْعَالِمُونَ: “Bilenler” demektir. Eril marife merfu ism-i fâildir.

مَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ: “Onları yalnızca alimler akleder” demektir. İnsanlar için anlatılan örnekleri insanların tamamı değil, yalnızca alimler akletmektedir. Buna göre o örnekleri düz okumakla bir sonuca varamayacağımız anlaşılmaktadır. Burada الْعَالِمُونَ şeklinde gelmiştir. İsm-i fâildir. Bunun dışında Kuran’da geçen mübalağalı ism-i fâil olan عَلِيم ve عَلَّام vardır. عَلَّام yalnızca Allah için kullanılır. Diğerleri hem Allah için hem de kulları için kullanılır.

Türü

Tekili

Çoğulu

Anlamı

İsm-i fâil

عَالِم

عَالِمُونَ

Bilen

Mübalağalı ism-i fâil

عَلِيم

عُلَمَاءُ

Bilici

Mübalağalı ism-i fâil

عَلَّام

-

Bilici

Alim “bilen” demektir. Bilici demek değildir. Bilim adamı için alîm kullanılması uygundur. Âlim ise bilim adamı değildir, bilendir. Bütün alîmler alimdir ama tüm alimler alîm değildir.

Akletmek bilimsel metodolojiyi ifade eder. O örnekleri düz okuyarak değil, bilimsel metotlar kullanarak değerlendirmek yalnızca alimlere özeldir. Bütün insanlar öyle yapamaz. Alimlerin metotları insanları yönlendirir.

Nuh’un, İbrahim’in, Lût’un, Şuayb’ın, Hûd’un, Salih’in kavmi, Karun, Firavun ve Haman, ev edinen örümcek bize nasıl örnek olacaktır? Haftalardır devam eden bu tefsirde bunları açıkladık. Hepsinin akledilmesi bilimsel metodolojiyle mümkündür. Bunların hangisi bize ne kadar örnek olacaktır? Nuh kavminin başına gelen bizim de başımıza gelecek mi? Tufan bizi de alacak mı? Nuh’un çırpınışları sonrasında artık kavminden umudu kesip Allah’tan hepsini helak etmesini istemesinin benzeri gerçekleşecek mi? İbrahim’in kavmindeki vesenlerin günümüzde örneği nedir? Günümüzde vesenlere nasıl ibadet ediliyor? Nasıl algı operasyonları yapılıyor? Lût kavminin günümüze nasıl benzediğini görebiliyor muyuz? Şuayb’ın kavminin ticari hilelerine karşılık bugün hangi ticari hileler yapılıyor? Onların başına gelenin benzeri bu hileleri yapanların başına ne şekilde gelecek? Hûd’un kavminin mükemmel şehirleşmesi, abes bir şekilde anıtlar dikmesi, tarımda dönemine göre son derece ileride olması ama bununla beraber isimlere ibadet etmesinin günümüzdeki karşılığı nedir? Salih’in kavminin dişi devesinin günümüzdeki örneği nedir? Neden onun su içme hakkı vardı? Bugünkü karşılığını nasıl bulacağız? Salih’in kavmindeki dokuz silahlı grup günümüzdeki mafya teşkilatlarına mı karşılık gelmektedir? Karun, Firavun ve Haman nasıl örneklerdir? Yönetimi eline almış kibirliler olarak mı örnek alınacaklardır? Ev edinen örümcek Allah’a göre uygun olmayan dayanışmalar içine girenlere mi örnektir?

İnsan kendini çok akıllı sanmaktadırlar. Her sorunu Allah’ın yol göstericiliği olmadan kendi aklıyla çözeceğini düşünmektedir. Allah’ın yol göstericiliği ile ilgilenmemektedir. Günümüzde çözümü vesenlerde ve -izm’lerde aramaktadırlar. Kuran’ın bu suresindeki bu örneklere bakmakla günümüze ne kadar benzediğini akledebiliriz. Allah’ın hidayeti olmadan insanlar dalalettedir. Sistem Allah’ın sistemi değilse en inançlı insan bile bu zulüm sistemi içinde insanlara zulmeder. Hem de son derece adil davrandığını iddia ederek zulmeder. Çünkü sistem bunu gerektirmektedir. Karşılıksız para basılan bu ekonomik sistem emeğe değil sermayeye değer verir. Sermaye de karşılıksız basılan hatta basılmadan bankalarda dijital olarak zahmetsizce üretilen paralara sahip olan çok az sayıda insana aittir. Onlar tüm sistemi manipüle ederler. Dünyadaki tüm insanları köleleri haline getirirler. Çoğunluk sistemine demokrasi adını verirler ve bunların havarilerini üretirler. Yönetimler sürekli değişirken onlar her zaman kazanırlar. Ara zenginler türetirler. Vesenleri beslerler ve demokrasi adı altında insanları hatta Allah’a ibadet ettiğini düşünen insanları bile vesenlere ibadet ettirirler. Emeğin değeri kalmaz. Herkes sermaye sahiplerinin maaşlısı olmak için yarışır. Onların en çok para alanına da CEO diyerek payeler verirler. CEO bile köleden beterdir. Hayatı sadece sermaye sahibine para kazandırmak üzerine kuruludur. İnsanlar sadece bir ev almak için ömür boyunca ödeyeceği kredileri çekerler. Tamamını ödeyemeyenlerin ödedikleri de boşa gider. Sonra da bu zulüm düzeninin iyi olduğunu savunan alnı secdeden kalkmayan kardeşlerimiz onların ürettiği zulüm sistemi içinde çözüm bulacaklarını zannederler. Çoğunluğu ele geçirerek her şeyi düzelteceklerini zannederler. Bunun olmayacağını son 40 yıl içinde çok açık bir şekilde gördük. Bu sistem insanları içine çeker ve öğütür. Bu sûredeki örnekleri iyi değerlendirmeliyiz, akletmeliyiz. Aksi halde bu sûredeki kavimlerin başına gelenler bizim de başımıza gelecektir. Aynı şekilde gelmeyecektir. Çünkü onlar örnektir. Ama mutlaka başımıza felaketler gelecektir. Gerekirse Nuh’un gemisini örnek alıp sosyal ve ekonomik gemi yapmalıyız, gerekirse İbrahim gibi uzaklaşmalıyız. Bütün örneklerde peygamberlerin hiçbirisi yönetime talip olmamıştır. Hiçbirisi mevcut yönetimi ele geçirmeye çalışmamıştır. İbrahim bir vesenin başı olmak istememiştir. Musa sadece İsrail oğullarını götürmek istemiştir. Hepsi mevcut yönetime, halka yanlış yolda olduklarını, doğru yola gelmelerini istemiştir. İktidar olma derdine düşmemişlerdir. Kuran’da da böyle bir emir yoktur. Yapmamız gereken sadece bir örnek topluluk olmaktır, küçük ama örnek bir topluluk. Sonrasında bu örneklik benzer toplulukların oluşmasını sağlayacaktır. Tıpkı hücrelerin diğer hücrelere gönderdiği eksozomlar gibi diğer topluluklar bizim topluluğumuzdan bilgi alacaklar ve Adil Düzen toplulukları meydana gelecektir. Yönetimi ele geçirmekle, iktidar olmakla Allah’ın düzeninin geleceğini düşünmek ise sadece boş hayalden ibarettir.

 

 

Yalova, Teşvikiye

18 Haziran 2022

M. Lütfi Hocaoğlu

 

 






Son Eklenen Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1287
Secde Suresi Tefsiri 24. Ayet
28.06.2025 37 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1286
Secde Suresi Tefsiri 23. Ayet
14.06.2025 133 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1285
Secde Suresi Tefsiri 22. Ayet
31.05.2025 135 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1284
Secde Suresi Tefsiri 21. Ayet
24.05.2025 134 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1283
Secde Suresi Tefsiri 20. Ayet
10.05.2025 195 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1282
Secde Suresi Tefsiri 19. Ayet
3.05.2025 172 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1281
Secde Suresi Tefsiri 18. Ayet
26.04.2025 178 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1280
Secde Suresi Tefsiri 17. Ayet
19.04.2025 199 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1279
Secde Suresi Tefsiri 16. Ayet
12.04.2025 211 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1278
Secde Suresi Tefsiri 15. Ayet
5.04.2025 226 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1277
Secde Suresi Tefsiri 14. Ayet
22.03.2025 230 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1276
Secde Suresi Tefsiri 13. Ayet
8.03.2025 263 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1275
Secde Suresi Tefsiri 12. Ayet
1.03.2025 252 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1274
Secde Suresi Tefsiri 11. Ayet
22.02.2025 275 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1273
Secde Suresi Tefsiri 10. Ayet
8.02.2025 332 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1272
Secde Suresi Tefsiri 6-9. Ayetler
1.02.2025 407 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1271
Secde Suresi Tefsiri 5. Ayet
18.01.2025 338 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1270
Secde Suresi Tefsiri 4. Ayet
28.12.2024 438 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1269
Secde Suresi Tefsiri 3. Ayet
14.12.2024 337 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1268
Secde Suresi Tefsiri 1-2. Ayetler
7.12.2024 378 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1267
Lokman Suresi Tefsiri 34. Ayet
30.11.2024 369 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1266
Lokman Suresi Tefsiri 33. Ayet
16.11.2024 407 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1265
Lokman Suresi Tefsiri 32. Ayet
9.11.2024 414 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1264
Lokman Suresi Tefsiri 31. Ayet
26.10.2024 451 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1263
Lokman Suresi Tefsiri 30. Ayet
12.10.2024 453 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1262
Lokman Suresi Tefsiri 29. Ayet
5.10.2024 533 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1261
Lokman Suresi Tefsiri 28. Ayet
7.09.2024 514 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1260
Lokman Suresi Tefsiri 27. Ayet
31.08.2024 546 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1259
Lokman Suresi Tefsiri 25-26. Ayetler
24.08.2024 558 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1258
Lokman Suresi Tefsiri 24. Ayet
17.08.2024 521 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1257
Lokman Suresi Tefsiri 23. Ayet
3.08.2024 543 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1256
Lokman Suresi Tefsiri 22. Ayet
27.07.2024 528 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1255
Lokman Suresi Tefsiri 21. Ayet
20.07.2024 500 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1254
Lokman Suresi Tefsiri 20. Ayet
13.07.2024 548 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1253
Lokman Suresi Tefsiri 19. Ayet
29.06.2024 508 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1252
Lokman Suresi Tefsiri 18. Ayet
22.06.2024 533 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1251
Lokman Suresi Tefsiri 17. Ayet
25.05.2024 608 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1250
Lokman Suresi Tefsiri 16. Ayet
18.05.2024 571 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1249
Lokman Suresi Tefsiri 15. Ayet
11.05.2024 597 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 705 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 761 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 644 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 706 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 634 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 647 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 664 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 602 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 812 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 709 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 655 Okunma


© 2025 - Akevler