ŞURA VE Hz. ALİ’NİN YAŞI
Peygamberin ölümünden sonra ilk halifenin seçilmesi olayı, aradan 1400 fazla yıl geçmesine rağmen, Müslümanların iki ana grubunu teşkil eden ehli sünnet ve ehli Şia arasında devam edegelen bir tartışma konusudur. Tartışmanın ana konusu, defin hazırlıkları ile meşgul olan Hz. Ali’nin şuraya alınmadan, sahabelerin alel acele kendi aralarında halife seçtikleri iddiasıdır. Şia’ya göre peygamberin amcasının oğlu ve damadı olan Hz. Ali halifeliğe en uygun kimsedir ve onun gıyabında alınmış bir kararla bu hak gasb edilmiştir. Bu makalede bu konuyu biraz farklı ele almaya çalışacağım. (Aşağıdaki birkaç paragraf “henüz (1998 yılından beri) tamamlanamamış olan olan “erginlik teorisi” kitabımdan alıntıdır.)
SAYI SİSTEMLERİ ve DİZİLER
Burada ağır matematik konularına girmeden kısaca bazı bilgiler vermeliyiz.
Eklenerek artan sayı dizilerine “matematiksel dizi”, katlanarak artan sayı dizilerine de “geometrik dizi” diyoruz.
İngiliz devletler topluluğunun bütün direnmesine rağmen bugün artık teknikte “metrik sistemin”, yani “onlu sayı sisteminin” hakim olduğu söylenebilir. Müslümanların 10 sayısındaki 0’ı bulmaları ile gelişen bu sistem; 1’in 10’ar, 10’ar katlanması ile elde edilmektedir. 1, 10, 100, 1000, 10000, ... gibi. Bu bir geometrik dizidir.
Bundan başka ise eskiden bilinmeyen ama bugün yine çok fazla kullanılan, ikili sistem de vardır. Özellikle bilgisayarlar bu sistemin bulunması sayesinde geliştirilebilmiştir. (Bilgisayarlarda 0 ve 1’den ibaret iki rakam vardır.) Bu sistem de; 1’in 2’şer, 2’şer katlanmasıyla elde edilir. 1, 2, 4, 8, 16, 32, 64, 128, 256, 512, 1028, ... gibi. Bu da bir geometrik dizidir. Bu iki sistem 1000 sayısında %0.28’lik bir hatayla çakışır.
İkili dizinin elemanlarından, kendisinden önceki elemanların kümülatif toplamları hesaplayarak, “ardışık” yeni bir dizi meydana getirelim. 1’den önce başka bir sayı olmadığı için, 0+1=1, 1+2=3, 1+2+4=7, 1+2+4+8=15 şeklinde devam edelim. Bu ardışık dizinin elemanları şöyle oluşur: 1, 3, 7, 15, 31, 63, 127, …
Ayrıca ikili diziyi 10’la çarparak başka bir dizi daha elde edelim. 1*10=10, 2*10=20, 4*10=40, 8*10=80, 16*10=160, ... gibi.
Şimdi elde ettiğimiz bu iki dizinin elemanlarını büyüklük sırasına koyarak birbirine katalım ve yeni bir dizi elde edelim. Şöyle ki: 0, 1, 3, 7, 15, 20, 31, 40, 63, 80, 100, 127, ...
VARSAYIM 1
Canlı olan, bugün üzerinde bulunduğumuz bu dünyada yaşayan ve atası homo sapiens* olan insanın (ömrünün) yaş dönümleri, gelişi güzel değil, matematik bir mantıkla oluşturulmuş olan yukarıdaki diziye tekabül eder.
Aşağıda bu oluşumu toplu olarak bir daha görelim:
ONLU DİZİ: 1, 10, 100, 1000, ...; İKİLİ DİZİ: 1, 2, 4, 8, 16, 32, 64, 128, ...
A: İKİLİ DİZİNİN 10’LU KATLARI: 10, 20, 40, 80, 160, ...
B: İKİLİ ARDIŞIK DİZİ: 1, 3, 7, 15, 31, 63, 127, ... (TEMEL DİZİ)
A ve B dizilerinin eklenmiş dizisi; İNSAN HAYATININ (BİYOLOJİK) DİZİSİ:
0, 1, 3, 7, 10, 15, 20, 31, 40, 63, 80, (100), 127, ...
(Not: Bu diziye 100’ün yarılanmış katları olan 50 ve 25 sayısı da ilave edilebilir.)
HAYAT DİZİSİ ve TEKABÜL ETTİĞİ YAŞ DÖNEMLERİ
(Burada kullanılan terim ve mefhumlar, araştırmanın başlangıcında düşünülmüş olup, bu araştırma ilerledikçe bunların tekrar değerlendirilmesi doğaldır. Okuyucudan istediğimiz bunlara katkı ve eleştiri getirmesidir. Böylece ifadelerde daha güçlü ve daha doğru kavramlara ulaşılacak ve ortaya koyduğumuz varsayımlar da ya daha da gelişecek, ya da çürütülecektir. Her iki durum da yararlıdır.)
0 yaş: DOĞUŞ; Varlığın başlangıcı
1 yaş: Bebeklikten Çıkış; 1. Devrenin sonu
3 yaş: Küçüklükten Çıkış; 2.devrenin sonu
7 yaş: Çocukluktan Çıkış; 3. Devrenin sonu. 7 ile 10 yaş arası 3 yıl “ilk öğretim”.
10 yaş: Yetişkinlik; 4. Devrenin sonu. 10 ile 15 yaş arası 5 yıl “orta öğretim”.
15yaş: NOMİNAL ERGİNLİK; 5. Devrenin sonu. 10 ile 15 yaş arası 5 yıl “lise/yüksek okul öğretimi”.
20 yaş: Yüksek/lise tahsilin sonu; 6.devrenin sonu. 20 ile 25 yaş arası 5 yıl doktora/ihtisas eğitimi.
(25: Doktora iktisabı, 2 yıl yüksek lisans+3 yıl doktora eğitimi)
31 yaş: Üstün ehliyet iktisabı; Profesörlük, usta başılık, generallik, vb...
40 yaş: Şuraya/danışmaya (meclislere) kabul;
(50:bazı meslekler için erken emeklilik)
63 yaş: Aktif çalışmanın sonu (emeklilik yaşı);
80 yaş: İhtiyarlık başlangıcı, pasif çalışmanın da sonu;
100: NOMİNAL İNSAN YAŞI
127: Teorik en uzun yaş (hukuken yok sayılma yaşı);
ŞURA/MECLİS YAŞI
Ziya paşanın dediği gibi; “evvel yoğ idi işbu rivayet, yeni çıktı”. Son anayasa değişikliğinden önce seçilme yaşı 25 idi. Bu yaş daha önceleri daha da yüksekti. Az yukarıda verdiğim sayıları fıkıhçılar bulmuşlar ama sayı dizisini düşünerek değil. Akıl ve tecrübe ile insanları gözlemleyerek ve varsa Kuran’da geçen sayılara bakarak, 3 yaş, 7 yaş, 10 yaş, 15 yaş, 40 yaş, 63 yaş, 127 yaşları bulmuşlar. Bu yaşlara göre hukuki hak ve sorumlulukları tarif ve tasnif etmişler.
Konumuzla ilgili olan “şuraya seçilme yaşını” da 40 olarak tespit etmişler. Kırk yaşından önce yeterli görülenler olduysa onları imtihan ederek ve ittifakla daha erken yaşta “şuraya/meclise/danışmaya” almışlar. Genel kuralı değiştirmemişler. 40 yaş şura için gerekli asgari yaştır, diye kabul etmişler. Şura üyesi olanların sakallarının rengi ve giysilerinde fark yapmışlar.
“ve emruhum şûrâ beynehüm” Şura(42)/38, “Onların işi danışmadır aralarında” Yani, onların yalnız bir işi vardır, o da aralarında danışmadır.
“ve şâvirhüm fil emr” Ali İmran(3)/159 “İşte onlarla danış” Bu bir emir cümlesidir ve emirlerin hükmü farziyettir. “hüm/onlar” zamiri şuraya/meclise gider ve onlarla danışma farzdır. Onlara sor demiyor, (işdeşlik kipi ile kullanıldığından) karşılıklı danışın deniyor.
NEDEN ASGARİ YAŞ SINIRI VAR?
Başarı; ilim ile tecrübenin toplamıdır (B=İ+T), derler. Aslında çarpımıdır (B=İxT). Toplamda iki elemandan sadece birisinin olmalı halinde sonuç “pozitif” çıkar, yani başarı varmış görünür. Oysa eşitliği çarpım olarak aldığınızda herhangi biri yoksa sonuç “sıfır” çıkar. Hem başarı hem de tecrübe birlikte gereklidir. Mesela, iş ilanlarında diploma yanında en az şu kadar yıllık deneyim şartı da görürsünüz.
Peki, ilim/bilgi ile tecrübe eşit ağırlıkta mıdır? Bugünkü bilgimizle “tecrübenin” ilimden” daha değerli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Her bilen yapamaz ama her yapan biliyordur.
Bunun için, bazı hassas görevler için bilgi eğitiminden daha uzun süre tecrübe eğitimi gereklidir. Fıkıhçılar bunu isabetle bulmuşlar. 25 yaşında doktora/fakih, 31 yaşında profesör/Rasih olsanız da şura üyesi olabilmeniz için 40 yaşı yaşamanız gerekir.
Hz. ALİ’NİN YAŞI
Sahabelerin şurası da 40 yaş üzeri olanlardan oluşuyordu. Şuraya seçilenlerin eğer sakalları ağarmadıysa onu beyaza boyarlardı. Orta Asya’da bu gibi sözü dinlenen, danışılan kişilere halen “aksakal” deniyor.
Peki, peygamber öldüğünde Hz. Ali kaç yaşındaydı? Rivayetler muhtelif olsa da, Hz Ali 34 yaşlarında idi. Henüz şuraya seçilme yaşını idrak etmemişti.
Sahabeler Ali’yi bunun için beklemediler. Zira defin işlemini tamamlayarak oraya dönse bile şura üyesi olmadığı için peygamberin yerine seçilecek olan yeni devlet başkanının seçiminde (halife) söz hakkı yoktu. Onun için onu beklemenin bir faydası da yoktu, onlar da beklemediler, şura üyeleri olarak aralarında danışıştılar ve Ebubekir’i yeni başkan olarak seçip, dışarı çıktılar ve ilan ettiler. Bugünkü gibi tüm vatandaşlara sorulan “doğrudan demokrasi” uygulanmıyordu. Seçilmişlerin seçtiği “nispi temsil”/”dolaylı demokrasi” ile kararlar alınıyordu. Asıl olan seçilmişlerin kademe, kademe seçilecekleri seçmesidir. Bugün uygulanan “doğrudan demokrasi”, reklam ve algı operasyonlarıyla konu hakkında gerçek bilgisi olmayan halk yığınlarının, istenen sonuca doğru yönlendirilmesinden başka bir şey değildir.
Umarım bu yorumum sür git devam eden bu eski çekişmeye bir parça sükunet getirir.
Saygılarımla.
H.Kayahan