Sam Adian'ın 2. makalesidir.
ZEKAT KURUMU – ZEKAT BANKASI
ZEKAT, bireysel tasarrufların “yatırım” sermayesi yani “kredi”ye dönüştürüldüğü sistemin adıdır. Bu bölümde “Zekat” “banka” olarak ifade edilecektir.
Kur’an, zenginliği ve sermayeyi reddetmediğine göre, zenginin sahip olduğu sermayeyi dilediği gibi kullanması nasıl önlenecek veya nasıl bir alternatif ile “fırsat eşitliği” yaratılacaktır?
Kapitalizm karşıtlığının yeterli olmadığı, buna karşılık kitabın ortaya koyduğu önerilerin doğru anlaşılarak hayata geçirilmesi gerektiği açıktır. Tarım toplumu algılarına dayalı “fıkhın” yeterli olmadığını kabul etmek, “İslam iktisadı”na yönelik ciddi ve uygulanabilir çözümler üretmek zorunludur.
Bu çerçevede:
- Banka’nın yapısı ve işleyişi
- Sermayenin oluşturulması / sermaye temini
- Kredilendirme şekli ve dönüşüm
- Sınırlamalar
- Risk sigortası
Başlıkları altında kısaca kurumsal yapı özetlenecektir.
Bankanın yapısı ve işleyişi:
Zekat kurumu olarak oluşturulacak banka “kamu yararı” gözeten bir yapıda olmalıdır. Her ne kadar giderlerinin karşılanabilmesi için uygulamalarından pay alması kaçınılmaz olsa bile, bu tasarrufların komisyonlarından değil, kredileşmeden elde edilecek gelirden olmalıdır.
Banka, bir planlama ve yönetme kurumu olmalıdır. Projelerin “piyasa koşulları”nın değerlendirilmensin yanı sıra, proje uygulamalarının muhasebeleştirilmesinden, denetimine kadar her aşamada sorumluluk alması gereken bir yapıda olmalıdır.
Her proje bir komisyon tarafından değerlendirilir ve takip edilir. Projeye onay verecek olanlar, projenin karlılığından da sorumlu olmalıdırlar.
- Zekat bankası, kamu yararı gözeten bir uzman kurumdur
- Reel sektörün her alanında etkin olabilecek uzman kurullardan ve uzman personelden oluşur.
- Üretimi kredilendirmesi nedeniyle, üretim girdileri (hammadde) temininin planlanmasından da sorumlu olacaktır. Örneğin, yıllık üretim miktarına göre ihtiyaç bulunan hammadde temin etmek amacıyla hammadde üreticilerini yönetme/yönlendirmek ve ihtiyaçların zamanında karşılanmasını sağlamakla yükümlüdür.
- Banka, kredilendireceği projenin verimlilik/karlılık olasılıklarını piyasa koşullarında değerlendirmekle yükümlüdür. Verimsiz projeler kredilendirilemez.
- Her proje bir ekip tarafından yürütülür ve denetlenir. Projeye onay verecek olan ekip, projenin karlılığından da sorumlu olacaklardır.
Sermaye, - Sermaye temini :
Kur’an “kenz” yani biriktirmeyi yasaklar. Bu yasaklama, para veya değer ifade eden herhangi bir şeyin, dolaşımdan çekilmesi, atıl, işe yaramaz hale getirilmesini kapsayar. Buna karşılık “infak” önerilmektedir.
Infak, harcamalardan arta kalan kısım değildir. Tasarrufa esas olan miktarı ifade eder. Bireysel tasarruf mevduatı anlamına gelir. Bu tasarruflar mevduat hesaplarında toplanır ve banka tarafından krediye dönüştürülür.
Kamuya ait olan ve atıl durumda tutulan fonlar kabul edilemez. Bu fonların oluşmasına katkı sağlayan hak sahipleri belirlenerek sisteme aktarılmalıdır. Böylece başlangıç sermayesi de oluşmuş olacaktır. Bu fonlar çerçevesine, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının aidatlar vs. sonucu elde ettikleri büyük birikimler de katılabilir. Çünkü bu birikim “kenz” anlamına gelmektedir ve kabul edilebilir değildir.
Sermayenin yaygın tasarruf mevduatından temin ediliyor oluşu, mevduat sahibini de “hak sahibi” yapacaktır. Bu nedenle kredilendirme sonucunda elde edilecek gelirden mevduat sahibinin de kazanması, ona pay verilmesi kaçınılmazdır.
İnfak, kesinlikle “karşılıksız verme” değildir. Fayda gözetilerek verilen borçtur.
- Bankanın sermayesi, kamunun atıl durumda bulunan fonları ve tasarruf mevduatlarından oluşur.
- Atıl fonlar, bu fonların oluşmasına neden olan hak sahipleri adına sisteme aktarılır ve buradan elde edilecek olan gelir kendilerine ödenir.
- Mevduat sahibi, dilediğinde mevduatını geri çekebilir. O ana kadar oluşmuş olan kazanımlar mevduatına orantılı olarak kendisine ödenir. Çünkü “infak” bir borçtur ve infak sahibi dilediğinde bu borcu geri isteme hakkına sahiptir.
- Ancak sözleşme hukuku gereğince, mevduat sahibi, sözleşme süresince önceden belirlenmiş haller dışında süre bitiminden önce mevduatını geri çekme talebinde bulunamaz. Ancak sözleşmede bu hususa izin verilmiş ise, banka tek taraflı olarak böyle bir sınırlamaya gidemez.
Kredi – Karz :
Tasarruf mevduatlarının bir araya getirilmesi sonucu oluşacak olan kamu sermayesi, tasarruf sahiplerinin de sistemden pay almasına neden olacağı için, gelirin yaygınlaştırılması anlamına da gelmektedir. Bu çerçevede uygulamada kredilendirilecek alanlar seçilmelidir.
Banka, bireysel kredi veremez. Çünkü, Yaşama hakkı zaten tanımlanmıştır ve “devlet” yani kamunun sorumluluğundadır. Dolayısıyla kişilerin bireysel krediye değil, gelire ihtiyaçları vardır.
Banka “teminat” karşılığı kredi veremez. Teminat karşılığı kredi, bankanın amacını ortadan kaldıran ve uzmanlaşmasını önleyen bir uygulamadır. Oysa, öngörülen sistem, bankanın uzman olmasını zorunlu kılar.
Banka sadece “proje”ye kredi verebilir. Ancak modern uygulamalarda olduğu gibi, kağıt üzerinde bir anlaşma sonucu verilen krediden belli bir fazlalık talep etmekle, veridiği krediyi unutmak şeklinde bir uygulama kabul edilemez.
Her proje, teklif sahibine bakılmaksızın, piyasa koşullarında olası “fayda” ya göre, yani oluşturacağı katma değere göre küçük veya büyük oluşuna bakılmaksızın değerlendirilerek kredilendirilir. Bu manada banka Kendi adına ve mevduat sahipleri adına projenin ortağıdır.
- Banka sadece “Proje” ye verimlilik esasına göre kredi verir.
- Bireysel kredi, veya “teminata” dayalı kredi söz konusu edilemez.
- Banka verdiği kredinin verimliliğinden de sorumludur. Dolayısıyla karlılığını denetlemekle ve uygulamanın sağlıklı işleyişine katkıda bulunmakla yükümlüdür.
- Banka, Kredilendireceği projeleri, piyasa koşullarında verimliliğini araştırmak ve sürdürülebilir olmasına bağlı olarak kredilendirmekten sorumludur. Bu nedenle vereceği krediden dolayı projenin ortağı olur. Gelirden pay alır.
- Kredi, yatırımın tümüne olabileceği gibi, kısmi de olabilir. Eğer mevcut bir işletmeye kredilendiriliyorsa, işletmenin verimlilğini dikkate almak zorundadır.
- Banka üretime kredi verebilir
- Banka “AR-GE” ye kredi verebilir. Özellikle endüstriyel tasarım, ürün geliştirme, teknoloji geliştirme ve uygulama gibi, verimliliği yüksek ve kalıcı çalışmalar kredilendirilir ve buradan elde edilen sonuçlar üretim alanlarında değerlendirilir.
- AR-GE kredilendirilmesi sonucunda elde edilcek katma değer veya kazanımlar, banka ile birlikte araştırmacıların hakları da gözetilerek işletmelere satılabilir buradan elde edilecek gelir hak sahiplerine paylaştırılır.
- Banka kredilendirdiği projeyi denetlemekle yükümlüdür. Bu nedenle her proje için uygun miktarda uzman personel görevlendirmek ve istihdam etmekle yükümlüdür. Bu personelin giderleri proje gelirlerinden karşılanır.
- Banka projenin verimliliğinden sorumludur. Bu amaçla, kar marjının belirlenmesi ve asgari karlılık düzeyi, üretim ve tüketim oranları ile belirlenir ve titizlikle uygulanması sağlanır. Reel olarak Karlılık oranı asgari % 30 olmalıdır.
- Kısa vadeli krediler verimli olmayacaktır. Üretimin gerçekleşmesi istihdam ve tüketim alışkanlıklarının beslenmesi zaman alacaktır. Bu nedenle banka verimlilik gözeterek uzun vadeli kredilendirme yapmalıdır.
- Kredinin geri çağrılması, işletmenin yapısına zarar vermeyecek şekilde olmalıdır. İşletmenin verimliliğini etkileyecek bir şekilde geri ödeme talebinde bulunulamaz.
Kredi türleri ve şekli genişletilebilir. Üretimin bir kısmına kredi verilebileceği gibi, tamamına da kredi verilebilir. Mevcut işletmeler desteklenereke geliştirilebilir. Ancak burada önemli bir sorun ortaya çıkmaktadır. Serbest piyasa koşullarında “karlılık” miktarı nasıl realize edilecektir?
Bu husus, başlangıçta sorun teşkil etmekle birlikte, ilerleyen aşamalarda, toplumun geniş kesimlerinin sistemden yararlanıyor olacağı göz önüne alındığında, refaha önemli bir katkı sağlayacağı açıktır. Bu da alım gücünün dengeli bir şekilde yaygınlaştırılması anlamına gelir. Böylece tüketicinin “makul” ölçekte daha çok harcaması sağlanmış, satınalma paritesi yükseltilmiş olur.
İşletme yapısı ve mevduatın yönlendirilmesi:
Banka kredi vereceği işletmenin veya projenin yapılanmasını denetlemekle yükümlüdür. Bu amaçla işletmenin nasıl yapılandırılacağını da belirleyebilir.
İşletmenin faaliyet esasları verimlilik açısından önemli bir etkendir. Banka mevduat sahiplerinin de çıkarlarını gözetmek, verimliliği maksimum seviyeye çıkarmakla yükümlü olması nedeniyle, işletmeyi bu amaçla yönlendirebilir ve kredi anlaşmasında buna yönelik şartlar belirleyebilir.
Kredilendirme, mevduat sahiplerinin mevduatlarından yapılacağı için, mevduat sahibi bankaya mevduatını teslim ederken, mevduatının hangi alanlarda kullanılabileceğini, tamamının mı kısmen mi kullanılacağı gibi tercihlerde bulunabilir. Eğer mevduat sahibinin bir tercihi yoksa, banka bunu tercih edebilir.
Üretim:
Üretim, tamamen talebe endexli olmalıdır. Stoka dayalı üretim veya stok yapılmasına yönelik bir üretim şekli kabul edilemez. Bu nedenle pazarlama enstrümanlarının gerektiği gibi ve sürdürülebilirliği sağlayacak şekilde kullanılması/planlanması kaçınılmazdır.
Stok için üretim, fiyat istikrarsızlığına da neden olur. Her ne kadar Pazar koşullarında satıcıların belli miktarlarda ürünü stoklamaları kaçınılmaz olsa bile, üretim noktasında stok olmamalıdır. Tüketim / talep kadar üretim yapılmalıdır.
Finansal istikrar ve sürdürülebilir ekonomi:
Her ne kadar, sistem finansman ihtiyaçlarını dengeli ve ekonomik dağıtıyor olsa da her zaman risk mevcuttur. Pek çok kredi çeşidi vardır. Ancak özellikle AR-GE ve Yatırım kredilerinderisk her zaman mevcuttur ve bu risklerin minimize edilmesi esastır. Aslolan kalkınmanın sürekliliğidir. Her halukarda, istismar edilmiş olan kredilerin geri dönüşünde riskler olabilir, çeşitli sebeplerle üretim durabilir, zarar meydana gelebilir. “Zarar etmek de, Zarar vermek de yoktur” ilkesi önemlidir. Bu sebeple:
Risk sigortası ve Kredi destek (garanti) fonu (Bakara 280)
Ticari faaliyetlerde risksizlik söz konusu değildir. Her ne sebeple olursa olsun meydana gelebilcek olumsuzluklar veya zararlar her ne kadar tarafları bağlayıcı gibi görünse de dolaylı olarak toplumun veya devletin cebinden çıkacak olan bir yüktür. Önemli olan, zararı taraflara yıkmak değil, zarar oluşması riskini ortadan kaldırmak veya bir zarar sözkonusu ise bunu bertaraf etmektir. Bu sebeple Risk sigortası ve kredi destek fonu kurulmalıdır.
i. Üretimin durması veya aksaması sebebiyle meydana gelebilecek olumsuzluklarda öncelikli olan “yeniden yapılandırma” dır. Bankalar verecekleri kredilerde bu ihtimalı her zaman göz önüne almak zorundadırlar. Yeniden yapılandırmada ilave bir talepte bulunulamaz.
ii. Borcun yeniden yapılandırılmasından sonra dahi ödeme güçlüğü meydana geliyorsa Fon devreye girer. İşletmenin ihtiyaçlarını belirler ve rasyonel çözümler üreterek sürdürülebilirliği sağlar.
iii. Gerekli olması halinde ilave kredi desteği vererek üretimi destekler/sübvanse eder (karşılıksız değildir ancak uzun vadeli olmalıdır)
iv. İşletmenin gelişimine katkı sağlar, üretimi realize eder. Mevcut kredi borçlarını gerektiği hallerde kapatarak, işletmenin fona borçlanmasını sağlayarak uzun vadede sürdürülebilirliği garanti altına alır.
v. Fon, denetimli olarak faaliyet gösterir. Bankanın kullandırdığı kredilerden eşit olarak (banka ve üretici) ödeyecekleri primler ile desteklenir. Gerektiğinde Devletin kaynaklarından finansman temin edilir. Kar amacı gütmeyen kurum olmalıdır. Kamu kurumu olarak faaliyet gösterir.
Böylelikle üretimin sürekliliği, sermayenin korunması ve yeniden kullanılabilir hale gelmesi sağlanmış olacaktır. Bu durum aynı zamanda rekabet ortamını da olumlu etkileyerek piyasa dinamiklerinin/dengelerinin bozulmasını önleyecektir.
Piyasa enstrümanlarının dengeli dağıtılması ve yönetilmesi ile parasal eylemlerin kontrolü de sağlanmış olur. Bankaların faaliyet gelirleri, sınırsız “Faiz”e bırakılmadan, doğrudan hizmet gelirleri olarak düzenlemesi ise “faiz” baskısını ortadan kaldıracaktır.
SONUÇ
Zekat ve bu fonun zorunlu sonucu olarak oluşturulamsı kaçınılmaz olan banka bir çeşit “investment bank” niteliğinde olacaktır. Toplumun her kesiminden toplanan tasarruflar dev bir sermaye gücü oluştururlar. Bu süreli ve koşullu bir mevduattır. Sistemin işleyişi görüldükçe, tasarruf sahiplerinin güveni de oluşmuş, sürdürülebilir bir fayda elde edeceklerini anlayan mevduat sahipleri, sisteme daha uzun vadeli ve sistematik olarak katılmaya başlamış olacaklardır.
Zekat bankası, sadece “üretimi” kredilendireceği için, yaygın “istihdam” da sağlamış olacaktır. Bir süre sonra, toplumun hiçbir kesiminde işsiz kalmayacağı gibi, işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla ithal etmek de kaçınılmaz olabilir.
Gelirin artması, ücretlerin de artmasına neden olacak, bu da tasarrufların artmasına neden olacağı gibi toplumda yaygın refah da getirecektir.
Aynı şekilde, üretimin her aşaması kredilendirileceği için, tarım kesiminden başlayarak sanayiye kadar her alanda üretim planlaması da kaçınılmaz olacaktır. Böylece, gereksiz ürün üretilmeyeceği gibi, verimsiz olan alanlardaki üretimler de kendiliğinden sisteme entegre olmak zorunda kalacaktır.
Zekat fonu, her yıl büyüyen bir seyir izleyecektir. Çünkü tasarruf sahipleri periyodik olarak tasarruf etmektedirler ve bu tasarruflar katlanarak çoğalacaktır. Gerek tasarrufların artması, gerek üretimden elde edilen gelirin önemli bir kısmının yine tasarrufa yönlenmesi sebebiyle kısa bir süre sonra, banka dev bir finans kuruluşu haline gelmiş olacaktır.
Ancak bu yapılanmanın bazı zorunlulukları da olacaktır. Örneğin, tarım üreticisinin ürününün satışının garanti edilmesi, onların daha iyi kazanmasına ve planlamaya göre üretim yapmalarına neden olacaktır. Üretim fazlası kontrol edilmiş olacağı için fiyatlar da istikrarlı olacak, aşırı düşüşler gözlenmeyecektir.
Buna karşılık, ticaret yasalarında bazı değişiklikler de kaçınılmaz olur. Örneğin, icra-iflas yasasında, alacaklının, işletmenin bütün ekipmanlarına el koyması zorlaştırılmalı veya ortadan kaldırılmalıdır. Amaç işletmeyi batırmak olmamalıdır. Ancak işletmenin yönetimine katılmayan kredi sahibi, olası riskleri de üstlenmek zorunda kalır. Bu da fon dışı sermayenin de davranışlarını fona uygun hale getirmesini zorunlu kılar.
Sermaye sahiplerine yönelik herhangi bir düzenlemeye gerek yoktur. Sistem işlemeye başladığında kendiliğinden sermayeye alternatif oluşturmuş, fırsat eşitliği yaratmış olacaktır. Dileyen serbest piyasa koşullarında herhangi bir bankadan onun koşullarında da kredi alabilir. Mevcut uygulamalarda, “teminat” zorunluluğu nedeniyle, pek çok proje uygulanamamakta, hayata geçirilememekte ve bu da istihdamın belirli alanlarda sınırlandırılmasına neden olmaktadır. Ancak bu yapılanma “profesyonel” bir yapılanma olmalıdır.
Çeşitli meslek örgütleri ve yari resmi kurumların ellerindebulunan fonlar sisteme entegre edilmelidir. Para atıl durumda tutulamaz.
Özellikle sendikal sorunların aşılması amacıyla, işletmelerde istihdam edilecek personel/işçi, işletmenin gelirinden pay alacak şekilde bir düzenlemeyle işletmeye katılımı sağlanmalıdır. Çalışanların tasarrufa teşvik edilerek ilave gelir elde etmelerine katkıda bulunulmalıdır. Gerek işletmenin gelirinden elde edecekleri ilave kazanç, gerekse tasarruflarından alacakları pay, onların yaşam kalitesini yükseltecektir.
Düşük ücret politikası, düşük kaliteli ürün politikaları verimli ve yararlı değildir. Yeterli ücret karşılığında verimli çalışma sistemi uygulanmalıdır. Bu uygulama bir süre sonra, özel sektörün de kendini düzeltmesine, düşük ücretlerle çalıştırılan işçilere daha iyi ücret vermelerine neden olacaktır. Daha iyi iş olanakları/fırsatları varken, hiç kimse daha kötü şartlarda çalışmak istemez.
Faizsiz bankacılık veya katılım bankası denilen uygulamaların Kur’an’ın zekat müessesesini karşılamadığı açıktır. Her ne kadar Bakara 282 ye göre bankacılık meşru olsa bile, bunun esasları açısından, bu tür bankaların mübadele araçlarının ticaretini yapmaları sonucunda bir çeşit amaç dışı faaliyet sürdürmüş olmaktadırlar.
Sistemin uzmanlık gerektirmesi, işletmelerin de konularında uzmanlaşmalarına neden olacaktır. Böylece verimlilik artacak, planlı ve akıllı üretim sonucu karlılık da yükselecektir.
Banka verdiği kredinin her aşamada takibini yapmak ve işleyişinden sorumlu olmak zorundadır. Kredi vardır ama krediyi batırmak yoktur.
Genel çerçevesi ile bu esaslara göre özetlenebilecek olan ZEKAT KURUMU, bir kalkınma kurumu niteliğindedir.
Geleneksel Fıkhın ortaya koyduğu kurallar, belki tarım toplumu algısı içerisinde anlaşılamamış olmasından kaynaklanan hatalar içermektedir. Metodolojik olarak, Kur’an hiçbir kavramı bir başka kavram yerine kullanmamaktadır. Kaldı ki gerek Sadaka, Gerek Hayr ve gerekse Zekat kavramlarının anlamları da bellidir. Hiçbir ilave yoruma gerek kalmaksızın, kur’an da anlatıldığı haliyle uygulanması mümkün olan şeylerdir.
Zekat kurumu veya Zekat bankası veya “investment bank”, İslam iktisadı’nın temel taşını oluşturacak nitelikte bir yapılanma anlamına gelir. Örneğin, Türkiye genelinde mevcut istihdam sayısından hareketle, her çalışanın ortalama yıllık 2 bin USD tasarruf edebileceği varsayılabilir. Bu da Türkiye’nin asgari düzeyde yıllık 50 milyar doların üzerinde bir yatırım sermayesi var demektir. Bu tamamen üretime ayrılacak olan sermayedir ki, yıllık düzeyde önemli bir miktardır. Bu miktar, milyonlarca insana istihdam olanakları yaratmakla kalmaz, aynı zamanda verimli ücretlendirmenin oluşmasında ve refahın yükseltilmesinde önemli bir rol oynar.
A.G.Hollman by Sam Adian
( bu sistemi sizin ülkenize önerdik. Halihazırda Ülkenizde resmi olarak “katılım bankacılığı” olarak bilinen sistemin devlet eliyle yürütülmesine ilişkin çalışmaların olduğunu biliyoruz. Bu çalışmaları değiştirebilecek ve kalıcı büyümenin sağlanmasına yönelik olarak yararlanılabilecek ve tartışılması gereken önemli bir konudur. Eğer ülkenizde bu uygulanır ise, sizin bugün sahip olduğunuz problemlerin kısa süre içerisinde ortadan kalkacağını düşünüyoruz.
Kapitalizmin çeşitli uygulamaları ve Finansman enstrümanlarının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar ve uygulamalar, bu öneri kapsamında olmamakla birlikte, bazı açılardan benzerlikler de gösterir. Ancak bu sistem ne bir kooperatif, ne de bir vakıftır. Tamamen profesyonel bir kurumdur.
Meseleyi bir de bu açıdan değerlendirmeniz ve tartışmanız yararlı olabilir.
Metin, küçük bir özettir. Cümle düşükleri veya hataları olabilir. Bu açıdan lütfen mazur görünüz. Metot olarak, bizim standart metodumuza göre değerlendirilmiştir. Bütün kelime ve kavramlar tamamen doğal anlamı ile anlaşılmış ve ona göre yorumlanmıştır. (Istılah yoktur)
Saygılar