Hüseyin Kayahan
ISTILAHİ DİLLER, MECAZ ve HAKİKİ MANALAR
20.10.2019
4640 Okunma, 3 Yorum

SINAMALAR

DİL 7

ISTILAHİ/TERMİNOLOJİK MANA

Değil

ISTILAHİ/TERMİNOLOJİK DİL

HAKİKİ ve MECAZ

Allah Adem’e ilk olarak esmayı/isimleri öğretmişti. Bunlar görünen şeylerin isimleri olabilirdi. O da ilk olarak onları öğrenmiş oldu. Bu lügat/sözlük ancak çevresindeki, görünen eşyaların sayısı kadar söz ihtiva edebilirdi. (bakara 31) كُلَّهَا الْاَسْمَٓاءَ اٰدَمَ  وَعَلَّمَ  Tef’il babı kullanıldığına göre bu öğretme tekrar tekrar oldu ve hala devam etmektedir.

Zamanla bu isimler, adını aldıkları eşyanın taşıdığı baskın özelliklerden dolayı sıfatlara dönüştüler. Bazı sözler yuvarlaklaştı, kısaldı hece ve harflere dönüştüler. En sonunda da yine eşyaların özelliklerinden esinlenerek fiillere ad oldular. Böylece bir konuşma dili oluştu.

Etopya’dan dünyaya yayılan toplulukların birbirinden uzaklaşması, iklim koşullarının zorlaması ve fizyonomilerin değişmesi ile ilk isimler ve ondan türeyen diğer kelimeler değişik seslerle ifade edilir oldu ve ırkların farklı dilleri oluştu. Bunların hepsi konuşma dili idi.

Dildeki oluşan ilk manadan farklı olan kullanımlara “mecaz” mana, ilk manaya da “hakiki” mana denmeye başladı.

Yine insanın evrimleşmesi sonucu ilim de gelişmeye başladı. İlmin gelişmesi ile ortaya çıkan yeni nesnelere ve olgulara yine konuşma dilindeki kelimeler de kullanılmaya başladı. Bunlara da ilk başta “mecaz” dense de, daha sonra bu kullanımların mecaz değil; “ıstılahî/terminolojik” mana olduğu kabul edildi. Böylece, 21. Yüzyıla kadar, yani insanlığın 10.000’er yıllık 4. Büyük devresine kadar gelindi.

DEVRELER

1. Onbin yıl, Ateşin bulunması (kontrollu kullanımı) ile başlamış oldu. Ateş sayesinde hem korundu, hem de tabiattaki gıdaları insan midesinin sindirebileceği şekle getirdi ve daha lezzetli yaptı. Ateşi hala her sahada etkin bir şekilde kullanıyoruz.

2. Onbin yıl, Tekerleğin bulunması ile başlamış oldu. Böylece teknolojinin önü açıldı, seri üretimler mümkün oldu ve hatta uzaya bile gidebilecek seviyeye ulaştık. Tekerleği hala kullanıyoruz.

3. Onbin yıl, Yazının icadı ile başlamış oldu. Böylece bilginin öğretilmesi ve aktarılması kolaylaştı, saklanması da mümkün oldu. Hala yazıyı da etkin bir şekilde kullanıyoruz. İlk yazılar duvar resimleri idi. Sonra giderek stilize ve figüratif oldu ve sonunda sembollere dönüşerek harfler oluştu. Stilize ve figüratif yazı yaprak, deri ve tahta benzeri eşyalara yazılıyordu ama onlar günümüze kadar dayanamadılar. Sümerler kil tabletlere stilize yazıları yazıp, sonra da onları fırınlarda pişirince 5000 yıl dayanacak hale geldiler ve günümüze ulaştılar.

4. Onbin yıl, Program ve bilgisayarların icadı ile başlamış oldu. Bu iki icat 20. yüzyılın sonlarında, 21. Yüzyılın başlarında gerçekleşti. Programlama daha önce, bilgisayarlar ise biraz sonra hayatımıza girdi. Atalarımızın mağara duvarlarına yaptığı resimler gibi bizler de şimdi ekranlarımıza resimler yaparak yeni yazı dilleri geliştiriyoruz. Aynı onların yaptığı gibi başlıyoruz.

İLİMLERİN ÇOĞALMASI

Bu arada ilimler gittikçe gelişti. Geliştikçe alt dallara ayrıldı. Mesela Tıp, biyolojiden ayrıldı. Sonra kendi içinde mitoz bölünme gibi bölünmeye başladı. Dahiliye ve hariciye oldu. Dahiliye belki şimdi 16 bölümlü bir salkım halindedir. Gözcüler kendi içinde, sinirciler kendi içinde, vb bölünerek yeni yeni alt dallar çıkmaktadır. Her bölünme yeni dile ihtiyaç duyar.  Eski üst dildeki terminoloji yetersiz hale gelir. Fizikçiler, kimyacılar, ekonomistler vs. herkes bölünüyor. Mevcut terminoloji yetmiyor. Eski terminolojideki kelimelere yeni anlamlar yüklemek gerekiyor. Ekonomi; reel ekonomi ve finans ekonomisi diye şimdiden bölündü. Kimya zaten organik ve inorganik kimya diye çoktan bölünmüştü.  Sosyoloji ve psikoloji birbirinden çoktan ayrıldı ve ayrı disiplinler oldu. Bu böyle devam edecektir.

MECAZIN YENİDEN TANIMLANMASI

Benim aslan oğlum geldi” dediğinizde, insanın aslan olmadığı bilindiği için buradaki aslan kelimesinin manasının mecaz olduğu söylenir. Burada bir yanlışlık yok. Bu, ilimlerin yavaş yavaş gelişmeye başladığı çağlara kadar doğru idi.

Çatıdaki yongaları aktardım” dediğimde, buradaki yonganın ağaçtan yapılan ince tahta levha olduğunu ve bunun hakiki mana olduğu kabul edilir. “Bu çipin içinde kaç kat yonga var?” dediğimde ise bir elektronik devreden bahsedildiğini ve burada artık ağaç levhalar olamayacağı için bunun ıstılah/terminolojik bir mana olduğunu kabul ederiz. Bu kabul de çağımıza kadar doğru idi.

ISTILAHİ/TERMİNOLOJİK MANA DEĞİL, ISTILAHİ/TERMİNOLOJİK DİL OLACAK

Mademki ilimler çok gelişti ve çeşitli branşlara ayrıldı ve bu devam edecek, öyleyse dillerde de tanımlamalar ve kabuller değişecektir. Öyleyse en sonda söyleyeceğimi başta söyleyip, sonra izah etmeye çalışacağım.

Mecaz; bir terminolojik dil içinde kalmak üzere, ilk manasının dışında kullanılan kelimenin ifade ettiği manadır. O kelimenin farklı bir terminolojik dilde kullanılması mecaz olmaz, o yine o dil içinde hakiki manadadır. O terminolojik dil içinde kalarak ilk kabul edildiği mana dışında kullanılırsa o dilin mecazı olur, diğer dillerin değil.

Mesela Arapçadaki “kalp” kelimesini, konuşma dili terminolojisinde “kalpsiz adam” dersen, burada kalp mecazidir, zira kalpsiz insan olmaz. “Kalbimi kırdın” dersen, ikinci kelime mecazidir, zira kalp kırılmaz. Hatta birinci kelime bile mecaz kabul edilebilir.

Kalp kelimesini bir ekonomist kullansa ve “paranın kalbi bankadır” dese, buradaki kalp gerçek manadadır, mecaz değildir. Zira Arapçadaki kalp, pompa demektir. Ekonomide de parayı pompalayan bankalardır. Dağıtırlar ve tekrar geriye toplarlar. Ekonomi terminolojisi, yani ekonomi dilinde bu kelime hakiki manadadır.

Kalp kelimesini bir kardiyolog kullansa ve “kalp damarın tıkalı” dese, göğsümüzdeki kalbikast etmiş ve hakiki manada kullanmış olur. Bir nörolog ise bunu beyin manasında kullanır ve hakiki manada kullanmış olur. Çünkü beyin elektrik sinyallerini gönderen ve geri toplayan bir kalptir./pompadır.

Bir kent mühendisi, “bugün İzmir’in kalbi durdu” dese, hakiki manada bir kelime kullanış olur. Kast ettiği şey, tren istasyonları, otogarlar ve hava alanlarının çalışmamış olmasıdır. Bunlarda kalptir ve vasıtaları gönderir ve ger kabul ederler.

Devre; bir tarihçi için zamansal döngülerdir, bir elektrik mühendisi için ise elektrik devreleri, doktorlar için ise kanın, havanın, impulsların gidip ve gelmesidir. Hepsi o dillerde hakiki manada kullanılmış olur.

Bu kısa izahattan sonra anlaşıldığını umarak kuralı yeniden söylüyorum. 4. Onbin yılda artık terminolojik mana değil, terminolojik diller geliştirilecek ve mecaz ve hakiki manalar o diller içinde değerlendirilecektir.

İLMİ DİLLER

Dünyada iki ilim dili gelişmiştir. Biri Arapça, diğeri ise Latincedir. Elbette zaman içinde diğer dillerin de ilim dili olma imkanı olabilir ama şimdilik iki dil vardır. İlim adamları kendi terminolojilerinde bu dillerin kelimelerini aynen kullanırlar ve başka manalar anlarlar ve o manalar mecaz olmaz, hakiki mana olurlar. Böylece kelime israfı da olmaz. 1.000.000 kelime, var olan ve oluşacak bütün ilimlere yeter de artar bile. Bir milyon kelime ise metrik sisteme uygundur. Arapçada 1000 civarında kök ve 1000 civarında kalıp vardır. Bin çarpı bin bir milyon eder. Bu rakamları nominal olarak söylüyorum tabiî ki.

Bizim yapmamız gereken işlerden biri de bir matris/excell tablo hazırlamaktır. Bu tabloda Kurandaki kökler yukarıdan aşağıya doğru, ilimler ise soldan sağa doğru sıralanacaktır. Birinci sütun kökler, ikinci sütun konuşma dili olur, diğer ilim dilleri sırayla yazılır. Aramızda nerdeyse her türlü ilim erbabı mevcuttur. Nerdeyse (ben hariç) herkes temel Arapçayı da bilmektedir. Konuşma dilindeki karşılıkları; 20 yıl önce İzmir Akevlerde yapılan lügatte ve Karagülle’nin yaptığı seminerlerde zaten vardır. Bunlar köklerin karşısına yazılacaktır. İlim dillerinde mümkünse öncelik Latince kelimelere verilir, yoksa Türkçe karşılıkları yazılır veya ikili olarak yazılır. Bakarsınız Türkçemiz de gelişir…

Sagılarımla.

H. Kayahan

 


YorumcuYorum
Cengiz Demirci
28.10.2019
15:23

ve alleme ademel esmae

Halife kılınan adem, diğer yaratılan canlılardan farklı olarak kendine yüklenen görevle işinde yönetme kabiliyeti verilen insan oldu. HLF farklı görüşlerdeki insanları tek bir görüşle farklılıklarını da koruyacak şekilde bir araya getirip görevini yerine getiren insandır. HLF türkçede ALP olarak kullanılır. Bilinen şekli ile Alfa kurt sürüyü bir arada tutma kabiliyeti olan kendi görevleri olan hayatta kalma ve beslenme sorununu çözübilen kıdemli kurttur. Alfa erkeği ve alfa dişisi vardır. 

Esma ise isim kelimesinin çoğulu olarak VSM ve SMY ile akrabadır. aslında V-Y dönüşümü vardırü aynı köktendir. S-T'ye, V ise G'ye dönüşerek SMY, SMV türkçede TMG olmuştur. Türkler yaşadığı topraklarda aidiyet ifade etmek için sürülerini, atlarını, çadırlarını, kabile ve boylarını tamgalar ile ifade ederlerdi. boy tamgaları harf değil marka gibi kullanılır, 24 oğuz boyunun herbiri bu mülkiyet ile kendilerine ait olanı damgalarlardı. Damgasız ok ya da kılıç dahi olmazdı. Bu silahlar hangi boya ait bilinsin ve o boy işlediklerinden sorumlu olsun diye. Türk tamgaları zamanla çoğalınca standartlaştırmaya gidildi ve bu tamgalar elenerek runik yazı sistemi geliştirildi. 

İşte ademin isimleri öğrenmesi onları damgalaması yani seslerle ifade etmesi sürecidir. Ademin nesli de kelimelerden kavram üretmeye devam etti. FArklı coğrafyalarda farklı görüşlerle farklı kavramlaşmalara gidildikçe diller türedi. 

Cengiz Demirci
28.10.2019
15:23

ve alleme ademel esmae

Halife kılınan adem, diğer yaratılan canlılardan farklı olarak kendine yüklenen görevle işinde yönetme kabiliyeti verilen insan oldu. HLF farklı görüşlerdeki insanları tek bir görüşle farklılıklarını da koruyacak şekilde bir araya getirip görevini yerine getiren insandır. HLF türkçede ALP olarak kullanılır. Bilinen şekli ile Alfa kurt sürüyü bir arada tutma kabiliyeti olan kendi görevleri olan hayatta kalma ve beslenme sorununu çözübilen kıdemli kurttur. Alfa erkeği ve alfa dişisi vardır. 

Esma ise isim kelimesinin çoğulu olarak VSM ve SMY ile akrabadır. aslında V-Y dönüşümü vardırü aynı köktendir. S-T'ye, V ise G'ye dönüşerek SMY, SMV türkçede TMG olmuştur. Türkler yaşadığı topraklarda aidiyet ifade etmek için sürülerini, atlarını, çadırlarını, kabile ve boylarını tamgalar ile ifade ederlerdi. boy tamgaları harf değil marka gibi kullanılır, 24 oğuz boyunun herbiri bu mülkiyet ile kendilerine ait olanı damgalarlardı. Damgasız ok ya da kılıç dahi olmazdı. Bu silahlar hangi boya ait bilinsin ve o boy işlediklerinden sorumlu olsun diye. Türk tamgaları zamanla çoğalınca standartlaştırmaya gidildi ve bu tamgalar elenerek runik yazı sistemi geliştirildi. 

İşte ademin isimleri öğrenmesi onları damgalaması yani seslerle ifade etmesi sürecidir. Ademin nesli de kelimelerden kavram üretmeye devam etti. FArklı coğrafyalarda farklı görüşlerle farklı kavramlaşmalara gidildikçe diller türedi. 

Hüseyin Kayahan
29.10.2019
11:19

Cengiz bey teşekkür ederim.

Doğrusu, katkınızıve yorumunuzu bekliyordum. Sizin yaptığınız açılımlar çok değerlidir. Ben her zama  Sizden Aşkale ve yorum bekliyorum.

Selamlar.





Son Yorumlanan Makaleler
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ-2
9.08.2020 3230 Okunma
1 Yorum 12.08.2020 15:51
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ
27.07.2020 3989 Okunma
6 Yorum 30.07.2020 09:04
Hüseyin Kayahan
AYASOFYA CUMA MESCİDİ OLMALIDIR.
20.07.2020 3248 Okunma
1 Yorum 20.07.2020 16:51
Hüseyin Kayahan
ZÜNNÛN – bir muamma
19.05.2020 4754 Okunma
1 Yorum 21.05.2020 18:19
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİKLER ve STK (sivil toplum kuruluşları)
19.04.2020 3336 Okunma
1 Yorum 19.04.2020 13:16
Hüseyin Kayahan
KURANDA METAFORLAR
13.04.2020 5937 Okunma
3 Yorum 15.04.2020 09:19
Hüseyin Kayahan
SALGINLAR ve PROJEKSİYONLAR
14.04.2020 4519 Okunma
4 Yorum 14.04.2020 16:25
Hüseyin Kayahan
KUŞ DİLİ ve Hz. SÜLEYMAN
19.12.2019 3841 Okunma
1 Yorum 18.02.2020 16:07
Hüseyin Kayahan
ISTILAHİ DİLLER, MECAZ ve HAKİKİ MANALAR
20.10.2019 4640 Okunma
3 Yorum 29.10.2019 11:19
Hüseyin Kayahan
LİSANE SIDKIN sadık lisan ve İBRAHİM PEYGAMBER
11.02.2018 5267 Okunma
3 Yorum 28.10.2019 21:50
Hüseyin Kayahan
MUHKEM ve MÜTEŞABİH
20.10.2019 4811 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 14:39
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE BAŞLARKEN-2
31.07.2013 7392 Okunma
6 Yorum 03.03.2018 15:53
Hüseyin Kayahan
AD SEMUD İREM ve ARAFTAKİLER
11.02.2018 5812 Okunma
2 Yorum 24.02.2018 17:11
Hüseyin Kayahan
HURUF-U MUKATTAA
17.02.2018 5197 Okunma
2 Yorum 21.02.2018 13:02
Hüseyin Kayahan
ALFABELER
11.02.2018 4532 Okunma
1 Yorum 18.02.2018 01:19
Hüseyin Kayahan
SESSİZ ve SESLİ NAMAZLAR
13.11.2016 9904 Okunma
5 Yorum 01.08.2017 18:04
Hüseyin Kayahan
PARA VE BONO
5.02.2017 5133 Okunma
1 Yorum 13.02.2017 08:43
Hüseyin Kayahan
FIKIH ve KELAM
30.10.2016 9677 Okunma
7 Yorum 18.11.2016 04:58
Hüseyin Kayahan
MÜLK ve MAKAM
23.10.2016 7009 Okunma
2 Yorum 24.10.2016 15:38
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFI YOKTU.!?
24.07.2016 7591 Okunma
3 Yorum 26.07.2016 21:04
Hüseyin Kayahan
İLK (ve TEK) SOSYAL/KOLEKTİF KİTAP: KUR’AN
12.06.2016 7865 Okunma
8 Yorum 15.06.2016 23:36
Hüseyin Kayahan
DİYET TAŞI
30.01.2016 7191 Okunma
4 Yorum 16.02.2016 18:06
Hüseyin Kayahan
HACCIN ZAMANI
23.08.2015 8123 Okunma
4 Yorum 23.08.2015 22:10
Hüseyin Kayahan
FECR / ALACAKARANLIK ve GÜNEŞ TAYFI
16.07.2015 14550 Okunma
11 Yorum 28.07.2015 00:04
Hüseyin Kayahan
HİKMET ve UYGULAMA (PRATİK)
9.07.2015 7674 Okunma
1 Yorum 09.07.2015 12:13
Hüseyin Kayahan
ONA ÜFLEDİ - NEFEHA FİHA, NEFEHA FİHİ
14.06.2015 10255 Okunma
1 Yorum 18.06.2015 09:29
Hüseyin Kayahan
YENİ (TÜRK TİPİ) BAŞKANLIK
18.03.2015 6750 Okunma
1 Yorum 20.03.2015 11:03
Hüseyin Kayahan
FATİHA ve YENİ KOMÜNİZM
4.09.2014 7371 Okunma
4 Yorum 24.09.2014 08:17
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN-ZEKAT BANKASI (ÖZET)
13.09.2014 7068 Okunma
2 Yorum 17.09.2014 15:32
Hüseyin Kayahan
İSLAM EKONOMİ SİSTEM,-ZEKAT BANKASI
12.09.2014 9840 Okunma
3 Yorum 14.09.2014 22:42
Hüseyin Kayahan
BAŞKANLIK, YARI BAŞKANLIK YA DA...
27.08.2014 6985 Okunma
5 Yorum 01.09.2014 08:02
Hüseyin Kayahan
ALLAH ve DEVLET
13.07.2014 6923 Okunma
7 Yorum 09.08.2014 20:59
Hüseyin Kayahan
ORUÇ ve RAMAZAN
29.06.2014 9746 Okunma
19 Yorum 20.07.2014 07:59
Hüseyin Kayahan
HUKUK ve TAŞKINLIK; MUSA ve HIZIR
7.05.2014 7386 Okunma
7 Yorum 12.05.2014 20:13
Hüseyin Kayahan
PARALEL OKUMALAR-MUHKEM ve MÜTEŞABİH
17.04.2014 6735 Okunma
1 Yorum 19.04.2014 09:21
Hüseyin Kayahan
PARALELE DAİR
18.03.2014 7080 Okunma
4 Yorum 19.03.2014 13:13
Hüseyin Kayahan
SÖYLEMEK ve YAPMAK
15.11.2013 9852 Okunma
5 Yorum 22.11.2013 21:08
Hüseyin Kayahan
ÜSTAD KARAGÜLLEYE AÇIK ARZIMDIR
25.06.2013 6665 Okunma
8 Yorum 02.11.2013 05:43
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ YORUMLAR: SALSAL VE TUFAN HK.
13.10.2013 13065 Okunma
22 Yorum 18.10.2013 15:10
Hüseyin Kayahan
NUH TUFANI (kısa bir özet)
4.10.2013 15168 Okunma
9 Yorum 18.10.2013 14:55
Hüseyin Kayahan
DEVİ YOKETMEK
13.10.2013 4969 Okunma
1 Yorum 14.10.2013 16:22
Hüseyin Kayahan
İZLENİMLER-2
25.09.2013 6694 Okunma
8 Yorum 28.09.2013 07:31
Hüseyin Kayahan
4x4 ve HIZIR
12.09.2013 6709 Okunma
1 Yorum 17.09.2013 17:13
Hüseyin Kayahan
2013-2014 KIŞ DÖNEMİ İLK İZLENİMLER
9.09.2013 6984 Okunma
2 Yorum 09.09.2013 11:39
Hüseyin Kayahan
CEBELLEŞMEK-1
4.08.2013 5177 Okunma
1 Yorum 15.08.2013 12:39
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE GİRİŞ-1
30.07.2013 6779 Okunma
1 Yorum 10.08.2013 17:54
Hüseyin Kayahan
KEVSER
4.08.2013 6619 Okunma
1 Yorum 05.08.2013 05:12
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP-2
10.06.2013 7088 Okunma
4 Yorum 25.06.2013 14:51
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP
6.06.2013 7253 Okunma
4 Yorum 09.06.2013 18:33
Hüseyin Kayahan
MÜTEŞEBBİSE DAİR / GELECEĞİN MÜTEŞEBBİSİ
21.02.2013 15553 Okunma
13 Yorum 18.03.2013 21:10
Hüseyin Kayahan
KÖLELİK-1
10.03.2013 6911 Okunma
5 Yorum 14.03.2013 19:54
Hüseyin Kayahan
KRAL ÇIPLAK (MI?)
28.01.2013 6436 Okunma
7 Yorum 07.02.2013 17:00
Hüseyin Kayahan
NAMAZI TANIMAK-1
2.11.2012 6638 Okunma
1 Yorum 03.11.2012 09:33
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-2, MUCİZELER
29.10.2012 6602 Okunma
3 Yorum 30.10.2012 07:15
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK
27.07.2012 12151 Okunma
32 Yorum 15.08.2012 10:48
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-1, KURAN'IN MÜŞKÜLLERİ
7.08.2012 6352 Okunma
3 Yorum 09.08.2012 16:49
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-3 KURAN ARKEOLOJİSİ
6.08.2012 5700 Okunma
1 Yorum 07.08.2012 07:50
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-2, TANRININ AÇMAZI
2.08.2012 11062 Okunma
25 Yorum 06.08.2012 22:06
Hüseyin Kayahan
YARATILIŞ-DİRİLİŞ ve FELSEFE
6.07.2012 6319 Okunma
4 Yorum 07.07.2012 15:08
Hüseyin Kayahan
YORUMSUZ ve BİR SEZİ ve BİR SORU
17.04.2012 6106 Okunma
5 Yorum 19.06.2012 11:35
Hüseyin Kayahan
RUH-ÜL KUDÜS
15.05.2012 7680 Okunma
8 Yorum 17.05.2012 00:58
Hüseyin Kayahan
RUH, NEFİS ve DİĞERLERİ
4.05.2012 15587 Okunma
58 Yorum 13.05.2012 06:56
Hüseyin Kayahan
DİLLER; NELER ANLATIRLAR, NELER...
6.05.2012 5134 Okunma
1 Yorum 07.05.2012 01:01
Hüseyin Kayahan
YENİ BİR PAVLUS ARANIYOR
25.04.2012 6336 Okunma
13 Yorum 04.05.2012 18:47
Hüseyin Kayahan
KELİME, MUTASYON; TURAB VE TOPRAK
29.04.2012 7285 Okunma
10 Yorum 01.05.2012 11:38
Hüseyin Kayahan
EVREN ve NOKTA
23.04.2012 5400 Okunma
3 Yorum 29.04.2012 18:11
Hüseyin Kayahan
SÖZ KESTİK, SÜT DE KESİLDİ...
13.04.2012 5423 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 08:56
Hüseyin Kayahan
ASLAN OĞLUM ve METOD
11.04.2012 6551 Okunma
13 Yorum 13.04.2012 17:42
Hüseyin Kayahan
MUSA, FETASI ve BULUŞMA YERİ
30.03.2012 5023 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 18:07
Hüseyin Kayahan
KARAGÜLLE'YE MUHALEFET NASIL OLMALI?
4.04.2012 5949 Okunma
2 Yorum 05.04.2012 19:58
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK NASIL ANLAŞILIR?
27.03.2012 6347 Okunma
9 Yorum 29.03.2012 17:53
Hüseyin Kayahan
DİLİN CİLVELERİ
27.03.2012 5442 Okunma
6 Yorum 29.03.2012 17:18
Hüseyin Kayahan
HARUT ve MARUT, FİRİDİN ve RASYONALİZM
25.03.2012 10117 Okunma
11 Yorum 27.03.2012 08:38
Hüseyin Kayahan
DÜŞÜNME VE ANLAMA/FIKH ÜZERİNE
23.03.2012 3730 Okunma
2 Yorum 23.03.2012 11:30
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ BİR HOŞGELDİNİZ
23.03.2012 3392 Okunma
1 Yorum 23.03.2012 04:08
Hüseyin Kayahan
Suç, Ceza ve Cehennem
21.05.2011 4975 Okunma
4 Yorum 22.05.2011 20:39
Hüseyin Kayahan
Oku kim attı?
23.05.2011 4136 Okunma
Hüseyin Kayahan
1400 yıllık bir öykünme
1.08.2009 4405 Okunma
Hüseyin Kayahan
Abdest
12.03.2011 2901 Okunma
Hüseyin Kayahan
yorumların çetelesi
26.03.2012 2948 Okunma
Hüseyin Kayahan
CANLI NEFİS ve RUH bir girizgah
24.04.2012 2459 Okunma
Hüseyin Kayahan
ALLAH; KENDİSİNİN VAR OLDUĞUNU NASIL BİLİR?
24.04.2012 2904 Okunma
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜR ve ÖZGÜN İNSAN
24.04.2012 2794 Okunma
Hüseyin Kayahan
ERGİNLİK TEORİSİ
25.04.2012 2691 Okunma
Hüseyin Kayahan
TARİF ve BAŞLANGIÇ
12.05.2012 3080 Okunma
Hüseyin Kayahan
BİR AŞK FANTEZİSİ
14.08.2012 3312 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - RANT ve ÖZEL MÜLKİYET
7.09.2014 4168 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT ve BANKA
7.09.2014 4214 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT SADAK ve FONLAR
7.09.2014 4369 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - XEKAT ve KAVRAMLAR
7.09.2014 3887 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - DUYURU ve DAVET
7.09.2014 4036 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUNUT ve HUŞÛ
29.08.2014 5068 Okunma
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFİYETİ YOKTU-2
4.08.2016 4492 Okunma
Hüseyin Kayahan
FİTNE ve KATL
23.10.2016 4135 Okunma
Hüseyin Kayahan
ŞURA ve Hz. ALİ'nin YAŞI
5.02.2017 7509 Okunma
Hüseyin Kayahan
AKIL SATMALAR
11.07.2019 3075 Okunma
Hüseyin Kayahan
Yeni dünya düzeni
18.07.2019 2830 Okunma
Hüseyin Kayahan
KURAN ve SENARYO
20.10.2019 4226 Okunma
Hüseyin Kayahan
Hakiki, mecazi, ıstılahi MANALAR
12.02.2018 4260 Okunma
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİK ve KAFİR
1.11.2019 3633 Okunma


© 2024 - Akevler