PARA-İslam'da denge/Altın ve Gümüş
Süleyman Karagülle
1668 Okunma
32-TEKEL

     29          TEKEL

 

 

 

         Bir mah herkes üretiyor ve götürüp karşılığında gümüş alarak malı tüccara veriyor. Tüccar da bu malları, gümüş karşılığında muhtaç olanlara veriyor. Böylece bir malın çok üretenleri, çok tüketenleri ve yine çok alıcı - satıcıları vardır. Gümüş bu alış -verişte garantili senet oluyor. Böylece asgari aracı kârı ile bu karşılıklı alış - veriş ve ticaret işlemi yürüyor.

Her mal için ayrılmış bir gümüş miktarı vardır. Başka mallar ile olan ilişkisi değişmedikçe, bir mal için ayrılmış gümüş miktarı da değişmiş olur. Bu da mal miktarı ile fiat arasında bağ kurar. Para, malın fiat ile çarpımına eşit olur.

Bazı hallerde üretici tek yahut tüketici tek, birçok hallerde de aracı tek duruma gelmiş olabilir; bu tekel durumunu doğurur. Eğer satıcı tekel ise daha az emekle çok kazanmak için malının pahalı satılmasını ister. Bunun için piyasaya az mal sürer ve yine aynı kazancı elde eder. Çünkü herkes o malı ondan almak durumundadır.

Tüketici tek ise fiatı istediği kadar düşürebilir. Çünkü nasıl olsa herkes malı ona satacaktır. Öyleyse aynı para ile çok mal alma durumuna girebilir. Gerçi ne üretici ne de tüketici bunu sonuna kadar götüremez. Çünkü pek çok pahalı satınca alıcılar o malı mümkün olduğu kadar az kullanır ve fiatın yükselmesini önlemeye çalışırlar. Dolayisiyle belli bir yerde fiatı durdurmak gerekir. Alıcılar da bunu pek ileriye götüremezler ve satıcılar başka mal üretmeğe yönelebilirler. Burada alıcılar satıcılardan daha az şanslıdırlar.

Aracı da malı istediği değerde tutabilir. Ucuz alıp pahalı satar ve en büyük kârı temin edecek durum alır. En yüksek kârlılık durumunu, üretme ile tüketme arasındaki fiatı açmakla sağlar. Böylece normal üretme miktarı yarıya kadar inebilir.

Demek ki tekel millî geliri yarıya kadar düşürmektedir. Buna karşı gerekli tedbir alınmalı, her şeyden önce tekel önlen melidir. Bunun için sermaye terakümünü önlemek gerekir, bu da sermaye vergisi sistemi (zekât) ile sağlanır.

          Gelir artan sermaye ile düşmektedir. Halbuki sermaye sabit nisbette vergi vermektedir. Öyle bir duruma gelir ki, sabit sermayenin getirdiği kârın tamamı vergiye gider, bu ise azami sermayeyi sınırlar.

Tekelciliğin zararlarını önlemek için müdahale düzenini getirmek ise çok daha büyük tekelciliktir. Zira bir yolsuzluk kaynağı olur. Müdahale eden kişiler işden anlamaz olduklarında iş büsbütün karışır. Bunun yanında teklif edilen ikinci sistem ise devlet tekelidir ki; tekelin eline geçen maddelerin devletleştirilmesidir. Bu da hiç istenmeyen bir durumdur.

           Devlet mülkiyeti koruma ile görevlidir. Kendisi halkla karşı karşıya gelince başka bir devlete gerek gösterecektir. Bu ise o devletin yıkılması anlamını taşır. Bundan dolayı devlet işletmeciliği de, devlet müdahalesi kadar tehlikelidir. Sonra memur iş yapmaz ve tekelden de beter olur.

          Devlet tekeli de sonunda özel tekelin istismarına yönelir. Çünkü üreticiler her zaman en çok kâr yapma arzusunda olurlar.

İslâmiyet buna başka bir çare bulmuştur. Böyle tekel tehlikesi belirir de önlenmesi mümkün olmazsa, bu maddenin veya malın alış ve satışını yapacak bir vakıf kurulur. Vakfın giderleri başka yerden karşılanır. Aracı kârı olmaksızın mal alınıp satılmağa çalışılır. Eğer üretici tekel ise, o zaman da bu üretme işi vakıflarca yapılır.

Vakıflara, alıp sattığı mal başına sabit bir fark hakkı tanındığında hem serbest rekabeti kaldırmaz, hem de en iyi çalışma düzenine girer. Bu husus başka bir kitabda incelenecektir.

Vakıflarla, imtiyaz verilmeden yani serbest rekabeti yok etmeden tekelin tesirleri yok edilebilir. Vakıf tasarrufları tamamen tarifelendirilmiş iktisadi devlet teşekkülüdür, işleyiş biçimi tamamen farklıdır. Vakıflar halk kuruluşudur, amme kuruluşudur ama devlet kuruluşu değildir.

 

 

 

 

 

                                                                

 

 

 

 

 


PARA-İslam'da denge/Altın ve Gümüş
1-1-kapak içi
1848 Okunma
2-2-takdim-REŞAT EROL
1732 Okunma
2-2-takdim-reşat erol
1544 Okunma
3-3-önsöz-süleyman karagülle
2039 Okunma
4-4-YAŞAMA DÜZENİ
1790 Okunma
5-5-HAYVANLARDA YAŞAMA DÜZENİ
1653 Okunma
6-6-İNSANLARDA YAŞAMA DÜZENİ
1750 Okunma
7-7-ÜRETTİĞİ KADAR TÜKETME ESASI
1754 Okunma
8-8-ÜRÜNÜN TÜKENMEMESİ ESASI
1720 Okunma
9-9-VERİP KARŞILIĞINI ALMA ESASI
1716 Okunma
10-10-GÜMÜŞ SENET
1753 Okunma
11-11-ALTIN SENET
1835 Okunma
12-12-HAZİNE ALTINI
1795 Okunma
13-13-SERBEST FİAT
1721 Okunma
14-14-ALTIN VE GÜMÜŞ DENGESİ
2030 Okunma
15-15-ALTIN VE MİLLÎ GELİR
1776 Okunma
16-16-ALTIN VE ÜLKELER ARASI DENGE
2116 Okunma
17-17-GÜMÜŞ STOKU VE ÜLKELER ARASI DENGE
4426 Okunma
18-18-ALTIN FİATI
1925 Okunma
19-19-HAZİNEDE GÜMÜŞ STOKU
1904 Okunma
20-20-SERMAYE VERGİSİ İLE PARA DENGESİ
1721 Okunma
21-21-DENK MALLAR
1694 Okunma
22-22-KREDİ
1685 Okunma
23-23-SENET PARA
1965 Okunma
24-24-FİATLARA MÜDAHELE
1692 Okunma
25-25-NAKDÎ VE GELİR VERGİSİ
1729 Okunma
26-26-PARA'NIN HAPSİ
1787 Okunma
27-27-KARŞILIKSIZ PARA
1608 Okunma
28-28-İŞLETME VE MUAMELE VERGİSİ
1711 Okunma
29-29-HAZİNE'NİN FONKSİYONU
1923 Okunma
30-30-VERESİYE VE FAİZ
2538 Okunma
31-31-ÜCRET
1754 Okunma
32-32-TEKEL
1668 Okunma
33-33-DEPO EDİLEMEZ MALLAR
1892 Okunma
34-34-İÇİNDEKİLER
1689 Okunma
34-34-İÇİNDEKİLER
1621 Okunma
35-35-PARA DENGESİNİN RİYAZİ TAHLİLLERİ
2068 Okunma
36-36-YAŞAMADÜZENİ
1680 Okunma
38-38-İNSANLARDA YAŞAMA DÜZENİ
1614 Okunma
39-39-ÜRÜNÜN TÜKENMEMESİ ESASI
1608 Okunma
40-40-GÜMÜŞ SENET
1547 Okunma
41-41-HAZİNE ALTINI
1633 Okunma
42-42-ALTIN VE GÜMÜŞ DENGESİ
1603 Okunma
43-43-ALTIN VE ÜLKELER ARASI DENGE
1582 Okunma
44-44-ALTIN FİATI
1564 Okunma
45-45-SERMAYE VERGİSİ İLE PARA DENGESİ
1714 Okunma
46-46-KREDİ
1647 Okunma
47-47-FİATLARA MÜDAHELE
1587 Okunma
48-48-PARANIN HAPSİ
1549 Okunma
49-49-İŞLETME VE MUAMELE VERGİSİ
1525 Okunma
50-50-VERESİYE VE FAİZ
1670 Okunma
51-51-TEKEL
1596 Okunma
52-52-ŞER'İ AYLARIN TAKVİMİ
1811 Okunma
53-53-VEDA AYININ MANASI
1767 Okunma
54-54-PARA KİTABININ ŞER'İ DELİLLERİ
1603 Okunma
54-54-ŞER'İ DELİLLERİ
1665 Okunma
55-55-PARA KİTABI ŞERİ DELİLLERİ
1921 Okunma

© 2024 - Akevler