20 SENET PARA
Gümüş ve altının taşınması yine de kişiler için külfet teşkil edebilir. Bunun için devletin hazinesine gümüşü veya altını emanet verir ve karşılığında 'hamiline' yazılmış bir senet alınabilir. Bu senet, gümüş para olur. Eğer altın karşılığı alınırsa, o da altın para olur.
Ülke içinde altın paranın para haline dönüşmemesi, sadece ülkeler arasında kullanılabilmesi için çıkarılan paranın bütün olması —meselâ en az on gram altını karşılaması— gereklidir. Ancak böyle bir para ülkeler arasında dolaşacaktır. Fakat serbest dolaşabilmesi keyfiyeti bu paraya sahte senet tanzim edilebilme eksikliğini de kazandırmaktadır. Bu itibarla bu senedin sadece 'merkez bankaları' arasında kullanılabilir şart ve özelliği olmalıdır. Eğer devlet yeterli güvenliği sağlıyabiliyorsa, böyle bir paranın kolaylığı vardır. Ancak bunun uluslararası geçerliliğinin sağlanabilmesi için uluslararası bir kontrol ve koruma teşkilâtının varolması gereklidir. Bu durum ise millî hükümranlık durumuna uygun değildir.
Sonuç olarak, altın paranın çıkarılmasında fazla bir yarar görülmez ve rizikolu bir iştir. Yurt içinde çıkarılacak bir gümüş para, yurt içinde geçerli olmaya başlar ve artık 'hafif olduğu' için yurt dışına da çıkarılır; böylece altının da yerini alır. Ancak bu durumda da yine denge bozulabilir.
Hazinede karşılığı stok edilmiş bir gümüş ve altın paranın piyasaya sürülmesi, meşru sayılabilir. O da yeterli güvenlik temin edilebiliyor ve sahte para basımının önüne geçilebiliyorsa.
Bunun yanında hamiline muharrer senetler de birer para durumunu almaktadır. Bunlar karşılıklı tanzim edilmiş olabilirler. Dolayisiyle bu senetlerin katiyen geçerli sayılmaması ve devlet teminatı altına alınmaması gerekir. Senet, nama muharrer olmalı ve zamana göre tanzim edilmiş olmalıdır.
Devletin hazinesine emanet edilen altın ve gümüş karşı lığı sadece nama muharrer senet verilmelidir. Nama muharrer olmayan senetler geçerli olmamalıdır.
Bu tedbirler alındığı taktirde, bir ülkede altın ve gümüş sağlam ve emin para olarak faaliyette bulunur.
Altın ve gümüşün mahdut olması, kredi imkânlarını sınırlı tutacaktır. Altın ve gümüşün korunması zor olduğu için herkes bunları hazineye emanet edecek, karşılığında 'nama muharrer senet' alacaktır. Bu senetle her zaman kendisi gelip parasını alabilecek, başkası alamıyacaktır. Dolayisiyle yangın ve hırsızlık gibi her türlü afetlere karşı yeterli tedbiri alınmış olacaktır. Hazine tekrar bunu 'karz-ı hasen' yani kredi olarak vermiş olacak, dolayisiyle altın ve gümüş artmadan bu parayı bir kaç kişiye kullandırma imkânı hasıl olacaktır. Bu para hareketini alabildiğine artıracağı için çok faydalıdır. Üretme ve tüketmeyi son derece çoğaltacaktır. Para değerini ise asla düşürmiyecektir, çünkü miktarı sabit kalmaktadır.
Burada ortaya konan para ve mal, insanların yaşamasına elverişli menkul ve depo edilebilen mallardır. Bu para bunları dengelemektedir.
Kredi müessesesi ile de paraya hareket hızı kazandırılarak emeklerin karşılığı ödenmektedir. Yani tüketim mallar ile tüketim emek bu paralarla rahatlıkla dengelenmektedir. Mallar mevcut para, emekler de bu para ile verilen kredi sayesinde dengelenmektedir. Nama muharrer senetler buna yardımcı olmaktadır.
Yatırım malları ile artan, emek için ayrı bir paraya ihtiyaç vardır. Ücret dengesi asıl o para ile tesbit edilebilmektedir. O hususu başka bir kitabda inceliyeceğiz.
Böylece altın ve gümüşün para olarak kullanılması, mallardan mal olarak vergi alınması, hamiline muharrer senedin bâtıl olması ekonomik denge ve düzeni gerçeleştirir ve tabii olarak devamlı korur.