14GÜMÜŞ STOKU VE ÜLKELER ARASI DENGE
Bir ülkedeki sarraflarda bulunan altın, gümüş ile mal olarak; hazinedeki altın ise para olarak karşı karşıya gelir. Dolayisiyle altının hazinede veya sarraflarda olması gerek altının değerine, gerekse diğer malların değerine tesir icra etmez.
Altın açısından, hazinede olması ile dışarıda olması arasında fonksiyonu bakımından fark yoktur. Gümüş için ise durum böyle değildir. Hazineye çekilmiş bulunan gümüş miktarı artık satın alma gücünü kaybetmiştir. Ne tüccarın elinde, ne de halkın elindedir, dolayisiyle bu gümüş miktarının para olarak hiçbir değeri yoktur.
Gümüş hazineye girmekle hazine miktarını artırıp eksiltmez; bu miktarı artırıp eksiltme, millî serveti artırıp eksiltmeden ibarettir. Bunun başarılması kolay bir iş değildir. Yıllara bağlı cehd ve çalışmaların sonucu olacaktır. Ancak, hazinenin altın ve gümüş stoku üzerinde oynamak ise hazine için çok kolay bir iştir. Altını piyasaya satar, gümüşü hazineye çekmiş olur; yine bunun aksini yapar ve altını satın alarak gümüşü piyasaya sürmüş olur. Bu durumda dış piyasa ile ilişki kurmadan iç piyasada dengeyi sağlar.
Bir ülkede para sıkıntısı varsa, hazine altını satın alır, gümüşü piyasaya sürer ve gümüş çoğalmış olur. Eğer piyasada para bolluğu varsa bu işlemin aksini yapar. Piyasaya altın satar, gümüşü satın alır ve piyasada para dengesi oluşur. Böylece piyasanın para - fiat dengesi direksiyonu hazinenin elinde olmakta ve daima kontrollü bir dengeyi gerçekleştirebilmektedir.
Devlet ihracat yapılmasını istiyorsa, piyasaya gümüş sürer ve ucuzluğu gerçekleştirir; tüccarlar da malı alıp dışarıya satarlar. Böylece ülkenin altın stokunun artmasına paralel olarak savaş gücü de yükselir. Eğer hazine ithalat yapılmasını istiyorsa, piyasadan gümüşü çeker ve pahalılık olur; bu durumda tüccarlar da dış piyasadan mal ithal ederler.
Devletin gümüşü piyasaya sürmesi veya piyasadan çek mesi ile bolluk yıllarında israf önlenmiş olur. Bolluk yıllarında piyasaya gümüş sürülür ve fiatlar fazla düşürülmez. Darlık yıllarında piyasadan para çekilir ve fiatlarda fazla düşme meydana getirilmez. Böylece gerek darlık ve bolluk yılları, gerekse darlık ve bolluk mevsimleri gayet kolaylıkla dengelenmiş olur.
Demek ki devlet hazinesi bir taraftan paranın gerilimini yükseltip düşüren bir transformatör merkezidir, diğer yandan da su deposu gibi piyasadaki su seviyesini yahut elektriği dengede tutan bir regülâtördür.
Fiatların gümüşle dengede tutulması, bir yandan aracıyı ortadan kaldırır, fiatlar arası fark gayet az olur ve tüccar fazla kâr etmez, böylece aracının vurgunu önlenmiş olur. Diğer taraftan da halkın yaşama standardını belli bir seviyede kararlı kılar ve bolluk yıllarının gelirini yatırıma yöneltir. Halkın eline fazla mal ürettiği için fazla para geçmiş, kendisine gerekli miktarı kullandıktan sonra, arada çıkan kârı da yatırıma yöneltmiştir. Darlık yıllarında ise geliri azaldığı için harcamalarında kısıntı yapmıştır.
Ülkede bazan altın veya gümüş rezervleri bulunabilir ve bu rezerv de o ülkenin fiat dengesini bozabilir. Bu fiat dengesinin bozulmaması için yine gümüş ile oynamak gerekir. Meselâ, gümüş fazla üretilmiş ise devlet hemen bu fazla gümüş miktarını hazineye çekmeli, daha sonra altın ile değiştirmelidir. Eğer fazla altın üretimi yapılmış ise bu altın kadar para piyasaya sürülmeli, böylece dengenin korunması sağlanmalıdır.
Hazineye verilen bu silâh, gelişme çağındaki topluluklar tarafından uygun olarak değerlendirilemediği için birçok ülke yıkılıp gitme durumunda kalmıştır. Yine altın ve gümüşün bu fonksiyonunu Avrupalılar lehine değerlendiren Osmanlı İmparatorluğu, tarihte görüldüğü gibi özellikle son devrelerinde sürüne sürüne yaşadı.
Devletin bu işi keyfi olarak yapması —altın ve gümüşün özelliklerinden— yararlanma yerine zarar getirir. Bunun için yeni tedbirlere gerek vardır.
İslâmiyet işte bu tedbirleri getirmiştir.