6 VERİP KARŞILIĞINI ALMA ESASI
Kişi topluluğa verdiği mallara karşı bunu tevsik eden bir karşılık almalıdır. Bu verilen mala karşı alınan senede para denmektedir. Demek ki para, bir senetten başka bir şey değildir.
Bu senedin diğer senetlerden farkı, karşılığının ne olacağının o senet üzerinde yazılmamış olmasıdır. Bu senet karşılığı bütün mallardan ne alınacağığının sonradan tesbit edilmesi, daha doğrusu karşılığı istenirken değerinin tesbit edilmesi durumudur.
Eski misâlimize dönelim. Bir inek, beş koyun, bin elma, ikibin ceviz birbirine denk bulunuyordu. Bir kişi ürettiği yüz elmayı bize getirmiş ise kendisine yüz elmalık bir senet vermiyoruz. O anda meselâ cevizi esas almış isek ve yüz cevizi elli elma karşılıyorsa, senedine yüz ceviz getirdiği halde biz yine elli elma yazıyoruz. Bir ay sonra gelip de bizden yine ceviz isterse, o esnada elli elmaya kaç ceviz tekabül ediyorsa o miktarı veriyoruz. Meselâ, eğer cevizler bolarmış ise 120 ceviz veriyoruz, şayet cevizler azalmış ise o zaman 90 ceviz veriyoruz.
O halde para aynı zamanda ortak bir değer ölçüsüdür. Senet olduğu kadar, mallan birbirleri ile karşılaştıran bir araç olmaktadır.
Topluluğa verip karşılığında aldığımız senedin bir marifeti daha vardır, o da bu senedin kişiye yazılı olmaması, borçlu ve alacaklının üzerinde yazılmamış olmasıdır. Bu senet hamiline yazılıdır, yani kimin üzerinde ise o bu senedi tahsil etmeye yetkilidir. Bir kimse senedi başkasına verse, artık o alan kişi de topluluktan o senedi tahsil imkânına sahip olacaktır. Bu da para
denen senedin, diğer senetten olan farklılığını gösterir.
Paranın diğer senetten başka bir farkı da, alacaklı belirsiz olduğu gibi borçlu da belirsizdir. Bu paranın karşılığı her depo ve her mağazadan tahsil edilebilir. Hangi mağazaya götürürseniz o mağaza bu senedinizi öder. Böylece para bir senet
tir, fakat diğer senetlerden büyük farkları vardır. Sonra bu senedin bir ödeme tarihi yoktur, her zaman ödenebilir.
Ne ile ödeneceği belli olmayan, kimin borçlu olduğu belirlenmeyen, kimin alacaklı olduğu bilinmiyen, ödeme tarihi tesbit edilmeyen bu senedin beşinci bir özelliği daha vardır; senet bir defa ödemekle bitmez, ödendikten sonra yine senet olarak kalır. Bu sefer o senedi ödeyen alacaklı hale gelir. İşte böylece para dediğimiz nesne ortaya çıkar.
Para, topluluğa verilen mala karşı alınmış bir senet olunca, toplulukta mal çoğalmadan para çoğalmaz. Toplulukta azalan mal kadar da para azalmalıdır. Değerlendirme bu şekilde yapıldığında, böyle belirsiz bir senedin anlamı vardır. Toplulukta, arz edilen mal kadar da para var demektir ve bu maldan pay alabilmektedir.
Gerçi borçlu ve alacaklı belirsizdir amma bütün borçlular ve bütün alacaklılar belirlidir. Bunların ödeyecekleri mallar da ambarlar ve mağazalarda mevcuttur. Senetten şüphe sözkonusu olamaz, çünkü kendi payını kimse yok edemez. Herkes kendi alacağını aldıktan sonra kendisine nasıl olsa yine de mal kalacaktır.
Bir toplulukta, denkleşmiş ölçü birimleri ile bütün mallar toplanabilir. Madem ki bir inek beş koyuna, bin elmaya, ikibin cevize denktir; öyleyse bu birim değerleri ile alınmak şartı ile —yani ikibin cevizi bir inek, beş koyunu yine bir inek saymak şartı ile— topluluktaki bütün mallar toplanabilir ve böylece topluluğun inek cinsinden serveti ortaya çıkar. Buna millî servet denmektedir.
Millî servetin millî paraya eşit olacağı aşikârdır. Mallar kendi birimleri ile ölçülürse, bütün malları toplayabilmek için bir sayı ile çarpmamız gerekecektir ki, buna fiat denmektedir. Meselâ, cevizin fiatı bizim misâlde ikibinde bir inek olacaktır.
Bir ülkeye dışarıdan karşılıksız para girer veya karşılıksız senet çıkarılırsa, kişilerin alacakları mallar biter veya elde para kalır, bu durum da dengeyi bozar.
Bunun aksi de olabilir. Senetlerin bir kısmı yırtılırsa mal yığılır ve alıcısı bulunmaz, yine denge durumu yoktur. Dengenin korunabilmesi için para karşılıksız artıp eksilmemelidir.