1 YAŞAMA DÜZENİ
Canlılar çalışıp yaşarlar. Çalışma bir üretme, yaşama ise bir tüketme hareketidir. Canlı, kendi varlık ve hayatiyetini kendi çabası ile sürdüren ve yaşamayı gaye edinen varlıktır.
Canlılar iki biçimde yaşarlar. Tek tek yaşıyan canlıların varolduğu zannedilmektedir. Aslında bunlar da tek tek yaşamayıp yine bir toplu düzen içinde bulunurlar. Ancak tek tek yaşıyan bu canlılar, topluluğa hizmet etmeyi ve onlarla birlikte yaşamayı gaye edinmemişlerdir. Fiziki birlik onları zorunlu olarak bir arada yaşatmaktadır.
Diğer bir yaşama şekli de toplu yaşama düzenidir. Burada canlılar tek tek ve ayrı ayrı çalışıp yaşamazlar, toplu çalışıp toplu yaşarlar. Birlikte elde ettiklerini birlikte tüketirler. Artık tek tek ve ayrı ayrı canlılar varolmakla beraber, bir de bunların birleşmesinden meydana gelen yeni bir canlı varlık daha vardır. Bir ağacın hücreleri ayrı ayrı canlılardır; bu hücrelerin birleşmesinden ortaya çıkan ağaç da bir canlıdır.
Bir ormanın da tek canlı varlık olduğunu söyliyebiliriz; ancak her ağaç da ayrı ayrı ve tek başına yaşama gücüne sahip olduğu için ormanı tek canlı varlık kabul etmiyoruz. Halbuki bir insan hücresi veya ağacın bir dalı tek başına yaşayıp hayatiyetini sürdürememektedir.
Gerek insan, gerekse arı ve karıncalar —gibi pek çok canlılar— bir araya gelerek daha üstün bir varlık ortaya koyarlar; buna topluluk diyoruz.
Topluluk içinde yaşıyan canlıların her biri ayrı ayrı canlı olduğu gibi, bunların birleşmesinden ortaya çıkan topluluk da daha üstün bir varlıktır ve bu da canlıdır.
Topluluk olarak yaşıyabilmek için önce toplulukta toplam olarak üretilen mal, topluca tüketilen maldan büyük olmalıdır. Başka türlü, üretilmeyen bir malın tüketilmesi gibi bir durum ortaya çıkacaktır ki; bu canlılık anlayışına ve tabii hayat dü zenine aykırıdır. Canlı, kendi ürettiğini tüketen varlıktır.
Toplulukta herkes ürettiği kadar tüketirse, topluca üretilen topluca tüketilene eşit olur; böylece denge gerçekleşmiş olur.
Dengenin sürekli olabilmesi için toplulukta birikmiş mal olması gerekir. Kıtlık, yangın, savaş, hastalık gibi beklenmiyen fevkalâde afet günlerinde depolanmış olan bu malın tüketilmesine devam edilir; daha sonra fazla üretim yapılarak boşalmış olan ambarlar yeniden doldurulur.
Böyle kurulmuş olan topluluk düzeninin pek çok yararları vardır:
- Beş çeşit alet ile yapılan bir üretimde, bir kişi beş aleti kullanırsa dördü boş durur. Halbuki beş kişi toplu olarak birlikte çalışırlarsa, aletleri sıra ile kullanabilirler. Böylece bir aletten beş kişi yararlanabilir ve bu durumda verimi beş misli arttırmış olurlar.
- Bir odayı ısıttığımız zaman bir kişi de oturabilir, beş kişi de oturup ısınabilirler. Toplu olarak birlikte yaşıyanlar, beş odaya tekabül eden bir odadan yararlanmış olurlar. Bu durumda verimi de beş misli arttırmış olurlar.
- Toplu hayat düzeninde işbölümü imkânları doğar. Yapılan işin öğrenilip kolaylıkla yapılabilmesi açısından ve özellikle emek sahiplerinin istedikleri işlerde zevkle çalışabilmeleri imkânı da gerçekleşmiş olur.
- Herkes kendisine ve özellikle zevkine uygun olan harcamalarda bulunur. Böylece malların yararlılık özellikleri birkaç misli artmış olur.
- Bir kişinin ürettikleri ile tükettikleri arasında farklılık olunca ve bu fark tükettiklerinin lehine olursa, başka bir üreticinin fazla üretimi ile bu açık kapatılır. Böylece depolanması gereken miktar çok azalmış olur.
- Kendi ürettikleri az olduğu için yaşamakta güçlük çekenler yaşama imkânı bulmuş olurlar.