PARA-İslam'da denge/Altın ve Gümüş
Süleyman Karagülle
1791 Okunma
8-ÜRÜNÜN TÜKENMEMESİ ESASI

5 ÜRÜNÜN TÜKENMEMESİ ESASI

 

                     Üretilen mallar, tüketilen mallara eşit olacaktır; ancak dengenin devam edebilmesi için bu yeterli değildir. Topluluk içinde ayrıca yığılmış ve depo edilmiş mallar olmalıdır. Bu mallar sayesinde darbelere karşı konabilir, bu hususu görmüştük.

Şimdi herkesin ürettiği kadar tüketmesi kaidesi yanında bir kaide daha koymalıyız; o da önce üretme sonra tüketme esasıdır. Böylece toplulukta her zaman üretilmiş ve depo edilmiş mal bulunacaktır.

Üretme ile tüketme arasındaki zaman ile üretme çarpılırsa, sonuç olarak depodaki mal bulunmuş olur. Meselâ, beş tavuk günde dört yumurta yumurtluyorsa ve biz o gün o yumurtaların tamamını yiyorsak, elimizde birikmiş veya depo edilmiş yumurta olmayacaktır. Amma bugünkü yumurtaları yedi gün sonra yiyecek olursak, elimizde sürekli olarak yirmisekiz yumurtamız depolanmış olacaktır. Özel bir durum olarak misafirimiz gelirse rahatlıkla onu ağırlar, daha sonra günde üç yumurta yiyerek tekrar eski duruma gelmiş olabiliriz.

Topluluk için bu işi gerçekleştirmenin yolu, topluluğa verileni hemen almayıp karşılığını sonradan almaktır.

          Bunun gerçekleşmesi için konmuş usul şudur:

          Herkes topluluğa verdiği malın karşılığında kendisine gerekli olan malı hemen almayacak, daha sonra kendisine gerekli olduğu anda alacaktır. Böylece topluluk içinde her zaman birikmiş ve depo edilmiş mal bulunacaktır.

Herkes önce üretecek, daha sonra tüketecek ve böylece herkesin topluluktan bir alacağı bulunacaktır. Eğer kişiler önce tüketip sonra üretmeye kalkışırlarsa; gittikçe mal azalır, sonunda mal tükenir ve denge bozulmuş olur.

Borçlu yaşama düzeni dengesizdir. Faiz, borçlu yaşama düzenini kurar. Kredi alan kişi, henüz üretmediği bir malı tüketmeye yönelir. Sonunda gecikmeli bir üretim ortaya çıkarki; bu da

dengeyi bozar. Bir ülke böylece mevcut olnn millî servetini tüketip eritir, dış ülkelere borçlanmaya başlar ve sonunda bu ekonomik çıkmazdan kurtulamıyarak yok olup batar.

            Dünya devletlerindeki böylesine fazla tüketme eğilimi bütün insanları fazla tüketime yöneltir, bu durum da yıkılışın kaynağı olur. Burada kredi veren kişi, milletin birikmiş malını üretmeden önce tüketmeye vermektedir. Kredi veren kişi, faizinden kâr sağlayacağını zannediyor. Halbuki millî servetten, beşerî servetten tüketme olduğu için topluca uçuruma ve belki de ebedî yokoluşa doğru gidilmektedir.

Veresiye satışlarda da aynı özellik vardır. Veresiye alıp tüketen kimse —faizsiz almış olsa dahi— önceden tüketme durumundadır. Millî servetin önce tüketilmesi, ardından üretilmesi isteniyor. Bu durum millî varlığı yokluğa götürmekte ve dengeyi bozmaktadır.

Ücretli düzen de böyledir. Bir müteşebbis çalıştırdığı kişilere ücret ödemektedir. İşçi, aldığı para ile hemen piyasaya gidip mal talebinde bulunmaktadır. Halbuki mal, belki de birkaç ay sonra üretilmiş olacaktır. Böylece ücret sistemi ile önceden tüketme şeklini getiren işçilik düzeni de dengesizliğin kaynağı olmaktadır.

Sanayi devrelerinin başlaması ile işçilik düzeni kurulmuş, arkasından faizli düzen gelmiş ve bugünkü çıkmazların içine girilmiş; sömürü düzeni ortaya çıkmıştır. Bu sömürü düzenine sosyalizm ile son verilse bile, mülkiyet düzeni olmayınca —kişiler önce tüketime sonra üretime yönelmekle— bu düzen yine bozulacaktır.

    Sermayeye kâr, gayrimenkullere kira ve miras düzenlerikişileri mal biriktirmeye ve geç tüketmeye zorlamakta, böylece topluluğun mal biriktirme düzeni   sağlanmış bulunmaktadır.

Devlet tarafından gerçekleştirilen faizsiz kredi düzeni ise sadece çalışma kredisini açmakta ve krediyi tüketmeden üretmeye götürmektedir.

Düzenimizde, önceden tüketme yerine önce üretme teşvik edilmektedir. İsraf bu nedenle kötü ve haram sayılmaktadır. İsrafı, gelirden daha fazla gider yapma şeklinde de tanımlıyabiliriz.

 

 

 

 

                                                                            

 

 

 


PARA-İslam'da denge/Altın ve Gümüş
1-1-kapak içi
1915 Okunma
2-2-takdim-REŞAT EROL
1801 Okunma
2-2-takdim-reşat erol
1612 Okunma
3-3-önsöz-süleyman karagülle
2110 Okunma
4-4-YAŞAMA DÜZENİ
1858 Okunma
5-5-HAYVANLARDA YAŞAMA DÜZENİ
1720 Okunma
6-6-İNSANLARDA YAŞAMA DÜZENİ
1819 Okunma
7-7-ÜRETTİĞİ KADAR TÜKETME ESASI
1821 Okunma
8-8-ÜRÜNÜN TÜKENMEMESİ ESASI
1791 Okunma
9-9-VERİP KARŞILIĞINI ALMA ESASI
1784 Okunma
10-10-GÜMÜŞ SENET
1825 Okunma
11-11-ALTIN SENET
1903 Okunma
12-12-HAZİNE ALTINI
1867 Okunma
13-13-SERBEST FİAT
1791 Okunma
14-14-ALTIN VE GÜMÜŞ DENGESİ
2099 Okunma
15-15-ALTIN VE MİLLÎ GELİR
1841 Okunma
16-16-ALTIN VE ÜLKELER ARASI DENGE
2181 Okunma
17-17-GÜMÜŞ STOKU VE ÜLKELER ARASI DENGE
4503 Okunma
18-18-ALTIN FİATI
1996 Okunma
19-19-HAZİNEDE GÜMÜŞ STOKU
1974 Okunma
20-20-SERMAYE VERGİSİ İLE PARA DENGESİ
1789 Okunma
21-21-DENK MALLAR
1760 Okunma
22-22-KREDİ
1753 Okunma
23-23-SENET PARA
2032 Okunma
24-24-FİATLARA MÜDAHELE
1762 Okunma
25-25-NAKDÎ VE GELİR VERGİSİ
1797 Okunma
26-26-PARA'NIN HAPSİ
1857 Okunma
27-27-KARŞILIKSIZ PARA
1675 Okunma
28-28-İŞLETME VE MUAMELE VERGİSİ
1780 Okunma
29-29-HAZİNE'NİN FONKSİYONU
1988 Okunma
30-30-VERESİYE VE FAİZ
2607 Okunma
31-31-ÜCRET
1820 Okunma
32-32-TEKEL
1735 Okunma
33-33-DEPO EDİLEMEZ MALLAR
1966 Okunma
34-34-İÇİNDEKİLER
1754 Okunma
34-34-İÇİNDEKİLER
1688 Okunma
35-35-PARA DENGESİNİN RİYAZİ TAHLİLLERİ
2132 Okunma
36-36-YAŞAMADÜZENİ
1747 Okunma
38-38-İNSANLARDA YAŞAMA DÜZENİ
1687 Okunma
39-39-ÜRÜNÜN TÜKENMEMESİ ESASI
1676 Okunma
40-40-GÜMÜŞ SENET
1615 Okunma
41-41-HAZİNE ALTINI
1705 Okunma
42-42-ALTIN VE GÜMÜŞ DENGESİ
1678 Okunma
43-43-ALTIN VE ÜLKELER ARASI DENGE
1647 Okunma
44-44-ALTIN FİATI
1634 Okunma
45-45-SERMAYE VERGİSİ İLE PARA DENGESİ
1777 Okunma
46-46-KREDİ
1710 Okunma
47-47-FİATLARA MÜDAHELE
1657 Okunma
48-48-PARANIN HAPSİ
1616 Okunma
49-49-İŞLETME VE MUAMELE VERGİSİ
1592 Okunma
50-50-VERESİYE VE FAİZ
1740 Okunma
51-51-TEKEL
1662 Okunma
52-52-ŞER'İ AYLARIN TAKVİMİ
1893 Okunma
53-53-VEDA AYININ MANASI
1835 Okunma
54-54-PARA KİTABININ ŞER'İ DELİLLERİ
1671 Okunma
54-54-ŞER'İ DELİLLERİ
1730 Okunma
55-55-PARA KİTABI ŞERİ DELİLLERİ
1988 Okunma

© 2025 - Akevler