27 VERESİYE VE FAİZ
«Satarak borç vermek helâl değildir.» «Bir satışta iki şart koşulmaz.» «Zararı içermiyen bir yerde kâr da yoktur.» «Yanında bulunmayan şey satılamaz.» «Kasabadakiler köylülere ait malları satmasınlar» «Meyve yenecek hale gelmedikçe satılamaz.» «Hurma sararıp kızarmadıkça satılamaz.» «Üzüm kararmadıkça satılamaz.» «Hayvan hayvan ile veresiye satılamaz.» «Darda olanın malı satın alınamaz.» «Değişik cinsteki malları birbirleriyle değiştirdiğinizde istediğiniz ölçülerle değiştirin, yalnız peşin olsun.» «Veresiye olarak gümüşün altınla değiştirilmesi yoktur.» «Peşin değiştirmeler serbest, veresiye yok.» «Altın ve gümüşü istediğiniz değer ile değiştirin, yalnız alıp vermeden ayrılmayınız.» «Rehin verilerek borçla mal alınabilir.» «Meyveler borç verilebilir.» «Borç veren daha fazla bir şey eklemesin (satış yapmasın).»
Bunları bundan ondört asır önce İslâmiyet'i öğreten Peygamber söylüyor. Beş hadis kitabından derlenmiş bulunan muteber hadislerin konmuş olduğu TAC kitabının 'Yasak satışlar ve faiz' bölümünde bu sözleri bulabilirsiniz.
Şimdi bu sözlere aklınız yatmaz. Sizin gibi eskilerin de yatmamış ve evirip çevirip başka manalar vermeğe uğraşmışlardır. Amma bu böyledir; İslâmiyet'te veresiye satış yoktur. Neden yoktur?
Veresiye satış, faizin babası veya yavrusudur da ondan. Çünkü faiz veresiye satıştan doğar, veresiye satış faize zorlar. Madem ki faiz şiddetle yasaklanmıştır, veresiye satışlar da yasaktır. Veresiye satışın bunun dışında başka büyük mahzurları da vardır.
Veresiye alanlar, ülkede gizli para meydana getirmektedirler. Çünkü satılan mal karşılığında o kişide gümüş vardır. Yarın geldiği zaman gümüşü verecek ve malı alacaktır. Bunun karşılığı mevcuttur. Tüccar halkta bulunan gümüş karşılığı mal bekletmektedir.Eğer tüccar bu malı gümüşü olmayana veresiye satacak olursa, gümüşü olan ne yapacaktır? Yarın geldiği zaman kendi malının yerinde yeller estiğini görecektir. Senede hile karışmış ve asıl para sahibinin hakkı başkasına geçmiş olacaktır; böylece önce gümüşün para vasfı düşecektir.
Eğer fiatlarda oynama olmasaydı hiç paraya ihtiyaç olmaz, herkes herkese verdiğini yazar, sonunda da o kadar alacaklı olurdu. Gümüşün faydası, kimseye karşılıksız bir şeyi kullandırmamaktır. Biri diğerine gümüş verirse, kendisi kullanma hakkından vazgeçmiş olur. Bunda bir zarar yoktur. Amma bir kişi gümüş almadan bir diğerine bir malı satarsa, işte o başkasının hakkını başkasına vermiş olur.
Böylece veresiye satışların haksızlığa sebep olması yanında, bir mahzuru da yeni para çıkarmış olmasıdır. Bu davranış sonunda her şeyi veresiyeye döker. Fiatları devletin kontrolünden çıkarır. Veresiye satışların meşru olduğu yerde para bolluğu var demektir. Para boldur demek, orada pahalılık var demektir. Pahalılığın manası, yüksek yerde olmak demektir. Yüksek yer demek, suların oradan çekilmesi yani ülkenin bol ithalât yapması, fakat ihracat yapmaması demektir ve sonu yıkılıştır.
Veresiye satışların böyle enflâsyona götüren unsur olduğu iyice anlaşılmıştır sanırım. Yani faiz olmasa bile, veresiye satış bir enflâsyon kaynağıdır. Bunun yanında veresiye satışın zararları burada da bitmiyor.
Baştan beri söylediğimiz bir nokta vardı. Mal önce üretilmeli, sonra tüketilmelidir. İş tersine yapılmağa başlandı mı, yedek ambarlar biter. Ondan sonra ise topluluk mefluç hale gelir ve artık hayatını sürdüremez. Veresiye satışın sonucu israftır. Yani üretmeden tüketmek, ürettiğinden daha çok tüketmektir. Bu ise canlılığa ters düşen bir davranış, yani ölümdür.