Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1250
Lokman Suresi Tefsiri 16. Ayet
18.05.2024
307 Okunma, 0 Yorum

LOKMAN SÛRESİ - 11. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

يَابُنَيَّ إِنَّهَا إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ (16)

Ey oğulcuk, kesinlikle şöyle ki o, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur da bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olursa Allah onu getirir. Kesinlikle Allah lütufkârdır, haberdardır. (16)

 

 

يَابُنَيَّ إِنَّهَا إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ

Ey oğulcuk, kesinlikle şöyle ki o, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur da bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olursa Allah onu getirir.

 

 

Cevap cümlesi
Mensuh isim cümlesi

Nida cümlesi
Fiil cümlesi

Haberi

İsmi
İş
zamiri

İnne

Mefûlun bih

Fâil

Fiil

Cevap cümlesi
Fiil
cümlesi

Şart cümlesi

Münada

Nida
edatı

Ma'tûf
Mensuh isim cümlesi

Atıf
harfi

Ma'tûfun aleyh
Mensuh isim cümlesi

Şart
edatı

يَأْتِ بِهَا اللَّهُ

تَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ

فَ

تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ

إِنْ

هَا

إِنَّ

بُنَيَّ

يَا

أَنَا

أُنَادِي

 

يَا: “Ey” demektir. Nida edatıdır. Münâdânın önüne getirilen harflere nidâ harfleri (أَحْرُفُ النِّدَاءِ) denir. Arapçada kullanılan çok sayıda nida harfi olmasına rağmen Kuran’daki tek nida harfi يَا dır. Bir konuşmaya başlamadan önce nidâ harfleri kullanılarak konuşulmak istenen kimseye nida edilen anlamında münâdâ (الْمُنَادَى) denir.

بُنَيَّ: “Oğulcuk” demektir. بنو kökünden gelmiştir. İsm-i tasgirdir (küçültme ismidir). Oğulun tasgiri ile “oğulcuk” anlamındadır. Münadadır (nida edilendir).

ابْن (oğul) kelimesinin aslı بَنَوٌ dür. اِبْنٌ şekline dönüşmüştür. İsm-i tasgir yapılırken kelimenin aslına göre şu şekilde yapılır:

اِبْنٌ (oğul) → بَنَوٌ (kelimenin aslı) → بُنَيْوٌبُنَيٌّ (oğulcuk)

يَابُنَيَّ: “Ey oğulcuk” demektir.

إِنَّ: “Kesinlikle” demektir. Huruf-u müşebbehe bi-l fiildendir.

هَا: “O” demektir. Mensub muttasıl zamirdir. İş zamiridir. İş zamirleri ikiye ayrılır: Şan zamiri (ضمير الشأن), kıssa zamiri (ضمير القصة). Dişil olduğu için kıssa zamiridir. Normalde zamirler kendinden önce geçen bir kelimenin yerini tutar. Yerini tuttuğu kelimeye raci olduğu kelime denir. Yani bir zamir kendinden önce gelen bir kelimeye işaret eder. Eğer öncesinde yerini tuttuğu bir kelime yoksa yani raci olduğu bir kelime yoksa bu durumda zamir görevinde değildir. Kendisinden sonra anlatılacak olana işaret etmektedir ve "şöyle ki" anlamındadır. Bunun için 3. şahıs tekil zamirler (هُوَ/هُ ve هِيَ/هَا) kullanılır. Eril olana şan zamiri (zamiru’ş-şan), dişil olana kıssa zamiri (zamiru’l-kıssa) denir. İş zamiri cümlenin başında yer alarak, bahsedilen konunun önemli olduğunu ifade eder. Önemli olan konuyu ifade eden kelime eril ise eril iş zamiri (şan zamiri) gelir, önemli olan konuyu ifade eden kelime dişil olursa dişil iş zamiri (kıssa zamiri) gelir.

إِنْ: “-se, -sa” demektir. Şart edatıdır.

تَكُ: “Olur” demektir. İkinci şahıs dişil meczum muzari kânedir. Öncesindeki إِنْ şart edatı ile cezm olmuş, cezm nedeniyle iki sakin harf yan yana geldiği için و harfi düşmüş, sonra da okuma kolaylığı nedeniyle sonundaki ن harfi düşmüştür.

تَكُونُ تَكُونْ تَكُنْ تَكُ

مِثْقَالَ: “Ağırlık” demektir. ثقل kökünden beşinci bâbdan ağırlaşmak, ağırlığı artmak manasındaki fiilden “ağırlığı ölçme aracı, birimi, ağırlık” manasına gelmiştir.

حَبَّةٍ: “Tane” demektir. Tohumlu bitkilerin tanesidir. İsm-i cinsten fertleştirilmiştir. İsm-i cins hali حَبّ dir. Sonuna ة gelerek müfred hale gelmiştir.

مِنْ: “-den, -dan” demektir. Harf-i cerdir.

خَرْدَلٍ: “Hardal tohumu” demektir. خردل kökünden gelmiştir. Rubâi babdan خَرْدَلَة mastarı bir şeyi küçük ve yumuşak parçalara kesmek manasındadır. Bu mastar manasından kesilen küçük ve yumuşak parça manasında خَرْدَل ıstılahi olarak “hardal tohumu” anlamında camid isimdir.

مِنْ خَرْدَلٍ: “Hardal tohumundan” demektir.

حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ: “Hardal tohumundan bir tane” demektir.

مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ: “Hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı” demektir. Hardal tohumu, çok küçük ve hafif bir tohumdur. Ortalama bir hardal tohumunun ağırlığı yaklaşık 2 ila 3 miligram civarındadır. Sarı hardal, siyah hardal, kahverengi hardal gibi farklı türlerin hepsinde tohum ağırlığı bu ağırlık civarındadır.

تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ: “O, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur” demektir.

فَ: Atıf harfidir. Fâ-u takibiyyedir. تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ cümlesine تَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ cümlesini atfetmektedir.

تَكُنْ: “Olur” demektir. İkinci şahıs dişil meczum muzari kânedir.

فِي: “İçinde” demektir.

صَخْرَةٍ: “Kaya (büyük sert taş)” demektir. صخر kökünden صَخْر ism-i cem-i cinsinden müfredleşmiştir.

فِي صَخْرَةٍ: “Bir kayanın içinde” demektir.

أَوْ: “Veya” demektir. Atıf harfidir. فِي صَخْرَةٍ e فِي السَّمَوَاتِ yi atfetmektedir.

فِي: “İçinde” demektir.

السَّمَوَاتِ: “Gökler” demektir.

فِي السَّمَوَاتِ: “Gökler içinde” demektir.

أَوْ: “Veya” demektir. Atıf harfidir. فِي السَّمَوَاتِ ye فِي الْأَرْضِ yi atfetmektedir.

فِي: “İçinde” demektir.

الْأَرْضِ: “Yer” demektir.

فِي الْأَرْضِ: “Yerin içinde” demektir.

فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ: “Bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde” demektir.

تَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ: “Bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olur” demektir.

إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ: “O, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur da bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olursa” demektir. Şart cümlesidir.

يَأْتِ: “Gelir” demektir. ءتي kökünden üçüncü şahıs eril tekil meczum muzari malum fiildir. Normal bir gelme değildir. Gelip etkileşim içinde olmak demektir.

بِ: “İle” demektir. Harf-i cerdir. يَأْتِ ile beraber geldiğinden dolayı “gelir” manasını “ile gelmek” anlamı sebebiyle “getirir” anlamına değiştirir. Getirilen bu harf-i cerden sonra gelendir.

هَا: “O” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. Hardaldan bir tanenin ağırlığında olana racidir.

اللَّهُ: “Allah” demektir. Alemlerin rabbinin özel ismidir.

يَأْتِ بِهَا اللَّهُ: “Allah onu getirir” demektir.

إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ: “O, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur da bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olursa Allah onu getirir” demektir.

إِنَّهَا إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ: “Kesinlikle şöyle ki o, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur da bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olursa Allah onu getirir” demektir. Nidanın cevap cümlesidir.

يَابُنَيَّ إِنَّهَا إِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ: “Ey oğulcuk, kesinlikle şöyle ki o, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur da bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olursa Allah onu getirir” demektir.

Burada حَبَّةِ خَرْدَلٍ şeklinde izafetle gelebileceği yere حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ şeklinde gelmiştir. Manevi izafette araya harf-i cer takdir edilir. مِنْ, لِ veya فِي harf-i cerlerinden biri takdir edilir. Burada izafet gelseydi حَبَّةٍ لِخَرْدَلٍ (Hardal tohumu için bir tane) veya حَبَّةٍ فِي خَرْدَلٍ (hardal tohumu içinde bir tane) şeklinde olan seçenekler takdir edilebilirdi. Bunu engellemek için tanenin direk hardal tohumu cinsinden olduğunu beyan etmek için izafet yerine مِنْ harf-i ceri kullanılmıştır.

Burada hardal tohumundan bir tanenin ağırlığında olup bir kayanın içinde veya göklerde veya yerde olup Allah’ın getirdiği nedir? Bu ayette onu işaret eden bir kelime yoktur. Önceki ayetlerde de yoktur. Sadece tekil dişil bir zamir vardır.

إِنَّـهَا إِنْ تَكُ (هِيَ) مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ (هِيَ) فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِـهَا اللَّهُ

Hem kıssa zamiri olarak gelmekte hem de şart ve cevap cümlesinin içinde üç kere dişil tekil zamir olarak toplam dört kere geçmektedir.

وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ

Kıst mizanlarını kıyamet yevmi için koyarız da hiçbir nefse bir şey zulmedilmez ve hardal tohumundan bir tanenin ağırlığında olsa onu getiririz ve hesap görücüler olarak biz yeteriz. (Enbiya 47)

Bu ayette ise getirilen için başlangıçta eril zamir kullanılmış (كَانَ nin ismi olarak هُوَ) sonrasında dişil zamir kullanılmıştır (بِـهَا). Bu ayette ilk başta eril zamirin amel olduğu, getirilen dişil zamirin ise حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ e raci olduğu anlaşılmaktadır.

Lokman suresinin bu ayetinde ise baştan beri zamir dişil olarak gelmektedir. Dişil bir kelime fehmedilmelidir. Genel olarak yaklaşım sonlarındaki ة nedeniyle lafzen dişil olan hasene ve seyyienin fehmedilmesidir.

Allah iyi olarak da yapılsa kötü olarak da yapılsa bütün fiilleri kayıt altına almaktadır. Bu da hardal tanesi metaforuyla ifade edilmiştir. 2-3 mg (1 mg 1 gramın binde biridir) ağırlığındaki bir tohumu sert bir kayanın içinde de olsa, göklerde de olsa, yerin içinde de olsa getirmektedir. Yapılan hiçbir şey kaybolmamaktadır, hepsi kayıt altındadır.

 

إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ

Kesinlikle Allah lütufkârdır, haberdardır.

 

Mensuh isim cümlesi

Haberi

Haberi

İsmi

İnne

خَبِيرٌ

لَطِيفٌ

اللَّهَ

إِنَّ

 

إِنَّ: “Kesinlikle” demektir. Huruf-u müşebbehe bi-l fiildendir.

اللَّهَ: “Allah” demektir. Alemlerin rabbinin özel ismidir.

لَطِيفٌ: “Lütufkâr” demektir. Sıfat-ı müşebbehedir. Kökü لطف dir. Birinci bâbdan gelmektedir. İncelikle, yumuşaklıkla, kibar ve nazik bir şekilde muamele etmek fiilinden gelmiştir.

خَبِيرٌ: “Haberdar” demektir. Kökü خبر dir. Birinci bâbdan müteaddi fiilden türeyen mübalağalı ism-i fâildir. Bir şeyi hakikatiyle, doğru ve kesin olarak bilmek yani ondan haberdar olmak manasındadır.

إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ: “Kesinlikle Allah lütufkârdır, haberdardır” demektir.

Bu cümle önceki cümle ile ilişkilidir ki burada gelmiştir. Allah’ın latîf sıfatı ile habîr sıfatı Kuran’da 6 kere birlikte ve aynı sıra ile kullanılmıştır.

Allah latiftir, habîrdir, hissettirmeden yapar. Size hiç hissettirmeden yaptıklarınızı kayıt altına alır. Hepsinden haberdardır. Siz iyi bir şey yaptığınızı zannederken kötü bir şey yapabilirsiniz, Allah ondan da haberdardır. Siz çok küçük gördüğünüz iyilikler veya kötülükler yapmış olsanız da Allah yine ondan haberdardır. Allah habîr sıfatı olmadan da latiftir yani naziktir. Kime karşı naziktir?

اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ

Allah kullarına latiftir. (Şura 19)

Allah’ın kulları Allah için çalışanlardır. Herkes Allah’ın kulu değildir. Allah’ın kurallarını geçerli kurallar yapmaya çalışanlar Allah’ın kullarıdır. Allah onlara latiftir.

Latif ve habîr beraber gelince naziklikten ziyade haberdar olması nazikçedir anlamındadır. Allah’ın sıfatları böyle ikili geldiği zamanlar ikisi tek bir anlam ifade etmektedir. Kuran’da bu üslup vardır. Latif habîr olması demek siz hiç fark etmeden hakkınızdaki bütün kayıtları tutar demektir. En ufak bir hissetmeniz olmadan yaptıklarınız kaydedilir ve Allah onları anında getirir önünüze koyar. Hem de kıyamet yevminde görüntülü bir şekilde önünüze koyar, hiçbir itirazınız olamaz.

Lokman oğluna öğüt vermektedir. Kuran bunu anlatarak bize de aynı öğüdü vermektedir. Yapacağı her hareketin önemli olduğunu, küçük-büyük bütün fiillerimizi Allah’ın bildiğini ve gerektiğinde bize göstereceğini bildirmektedir. Öncesinde Lokman oğluna şirkten bahsettikten sonra iki ayetle araya parantez girmiş ve anne-babanın şirk için cihadına karşı itaat edilmemesi gerektiği söylenmiştir. Arkasından Lokman öğütlerine bu ayetle devam etmektedir. En önemli öğüt şirkti. Şimdi ise Allah’ın her şeyden bize hissettirmeden haberdar olduğu söylenmektedir.

Lokman’ın öğütleri sonrasında devam etmektedir. Lokman’ın öğütleri bizim için de öğüttür. Bu öğütlere uymak kazançlıdır.

 

 

Teşvikiye, Yalova

18 Mayıs 2024

M. Lütfi Hocaoğlu

 






Son Eklenen Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1269
Secde Suresi Tefsiri 3. Ayet
14.12.2024 21 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1268
Secde Suresi Tefsiri 1-2. Ayetler
7.12.2024 61 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1267
Lokman Suresi Tefsiri 34. Ayet
30.11.2024 65 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1266
Lokman Suresi Tefsiri 33. Ayet
16.11.2024 109 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1265
Lokman Suresi Tefsiri 32. Ayet
9.11.2024 111 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1264
Lokman Suresi Tefsiri 31. Ayet
26.10.2024 139 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1263
Lokman Suresi Tefsiri 30. Ayet
12.10.2024 162 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1262
Lokman Suresi Tefsiri 29. Ayet
5.10.2024 199 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1261
Lokman Suresi Tefsiri 28. Ayet
7.09.2024 208 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1260
Lokman Suresi Tefsiri 27. Ayet
31.08.2024 193 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1259
Lokman Suresi Tefsiri 25-26. Ayetler
24.08.2024 223 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1258
Lokman Suresi Tefsiri 24. Ayet
17.08.2024 200 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1257
Lokman Suresi Tefsiri 23. Ayet
3.08.2024 230 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1256
Lokman Suresi Tefsiri 22. Ayet
27.07.2024 223 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1255
Lokman Suresi Tefsiri 21. Ayet
20.07.2024 225 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1254
Lokman Suresi Tefsiri 20. Ayet
13.07.2024 240 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1253
Lokman Suresi Tefsiri 19. Ayet
29.06.2024 229 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1252
Lokman Suresi Tefsiri 18. Ayet
22.06.2024 239 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1251
Lokman Suresi Tefsiri 17. Ayet
25.05.2024 295 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1250
Lokman Suresi Tefsiri 16. Ayet
18.05.2024 307 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1249
Lokman Suresi Tefsiri 15. Ayet
11.05.2024 284 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 394 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 426 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 361 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 414 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 350 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 336 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 366 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 312 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 485 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 401 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 376 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 413 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 415 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 492 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 493 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 512 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 435 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 508 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 473 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 473 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 492 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 612 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 449 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 480 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 505 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 543 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 464 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 480 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 437 Okunma


© 2024 - Akevler