ANKEBÛT SÛRESİ - 24. Hafta
أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَقَالَ إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ثُمَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ وَيَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ (25)
Ve dedi ki “yalnızca en yakın hayatta Allah’ın aşağısından vesenleri aranızda öncelikli sevgi için edindiniz sonra kıyamet yevminde bazınız bazınızı görmezden gelecek ve bazınız bazınızı dışlayacak ve barınağınız ateştir ve sizin için hiçbir yardım eden topluluk yoktur”. (25)
Fiil cümlesi |
Mefûlun bih | Fâil | Fiil |
Ma'tûf İsim cümlesi | Atıf harfi | Ma'tûf İsim cümlesi | Atıf harfi | Ma'tûf Fiil cümlesi | Atıf harfi | Ma'tûf Fiil cümlesi | Atıf harfi | Ma'tûfun aleyh Mensuh fiil cümlesi |
مَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ | وَ | مَأْوَاكُمُ النَّارُ | وَ | يَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا | وَ | يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ | ثُمَّ | إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا | هُوَ | قَالَ |
Bu ayet tek cümleden oluşmaktadır. O da kavl cümlesidir. Söylenilene kavlin mekûlu (sözün söyleneni) denir. Bu cümlede kavlin mekûlu birbirine atfedilmiş 2 cümle grubundan oluşmaktadır. İlk cümle dünya hayatındaki durumu sonraki dört cümle de kıyamet yevmindeki durumu anlatmaktadır. Yani cümleler 1+4 şeklinde gruplanmışlardır.
وَقَالَ
Ve dedi
وَ: Atıf harfidir. قَالُوا اقْتُلُوهُ أَوْ حَرِّقُوهُ فَأَنْجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ cümlesine bu ayeti (kavl cümlesine) atfetmektedir.
قَالَ: “Söyledi” demektir. Fâili müstetir هُوَ dir. İbrahim’e racidir. Söyleyen İbrahim’dir. Bu söyleme ateşten kurtulduktan sonra mıdır, yoksa ateşten önce midir? Eğer أَنْجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ ya atfedildiyse kurtulduktan sonradır. قَالُوا اقْتُلُوهُ أَوْ حَرِّقُوهُ ya atfedildiyse ateşten kurtulmadan önce buradaki cümleleri söylüyor demektir.
إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا
Yalnızca en yakın hayatta Allah’ın aşağısından vesenleri aranızda öncelikli sevgi için edindiniz.
إِنَّمَا: Kasr edatıdır. “Yalnızca” anlamındadır. İnnema cümlenin başında gelir. Maksurun aleyh cümlenin sonunda bulunur. Maksur ise İnnema edatı ile maksurun aleyh arasındadır. Bu cümlede maksurun aleyh فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا (dünya hayatında) dır. Maksur ise hazf edilmiştir ve فِي كُلِّ حَيَاةٍ (her hayatta) veya فِي كُلِّ وَقْتٍ (her vakitte) dir.
اتَّخَذْتُمْ: “Edindiniz” demektir. ءخذ kökünden iftiâl bâbından ikinci şahıs çoğuldur. İki mef’ûl alır. Birinci mef’ûl edinilendir. İkinci mef’ûl vasıftır. İkinci mef’ûlü yani vasfı birinci mef’ûlde var olarak kabul etmek demektir.
مِنْ: Harf-i cerdir. “-den” anlamındadır.
دُونِ: “Aşağısında” demektir. دَانَ - يَدُونُ fiili miktarında, hacminde, gücünde, fonksiyonunda azalma demektir. Bu fiille aynı kökten gelen دُونِ ise kendisinden sonra gelenden daha aşağıda, daha zayıf, daha düşük fonksiyonlu olan anlamındadır.
اللَّهِ: “Allah” demektir. Alemlerin rabbinin özel ismidir.
دُونِ اللَّهِ: “Allah’tan aşağıda olan” demektir.
مِنْ دُونِ اللَّهِ: “Allah’tan aşağıda olandan” demektir. “Olması gereken Allah iken Allah’tan aşağıda olandan” demektir.
أَوْثَانًا: “Çoğalma ve kuvvetlenme hedefinde olan topluluklar” demektir. Tekili وَثَن dir.
مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا: “Allah’ın aşağısında olan çoğalma ve kuvvetlenme hedefinde olan topluluklar” demektir. İttihazın ikinci mef’ûlüdür. Birinci mef’ûl hazf edilmiştir. Hazf edilme sebebi vesenin her türden topluluk olabileceğidir.
مَوَدَّةَ: “Öncelikli sevgi” demektir. “Birisini, bir şeyi öncelikle, üstün tutarak sevmek” manasındadır. ودد kökünden dördüncü bâbdan mastardır. Sonundaki kapalı te mübalağa içindir.
Vav harfi kancayı, çengeli ifade eder, Dal harfi kapıyı ifade eder. Kapının gizlilik etkisi ve kapının açılıp dışarısı tarafından görünmesi nedeniyle duyguların dışavurumunu ifade eder. Vav harfi ile birlikte bu duygunun bir şeye, birilerine bağlı olmasını ifade eder. Birisi veya birileri için bir durumun gerçekleşmesi duygusunun olması manasına gelir.
بَيْنِ: “Arası” demektir. İki anlamı birden barındırır. Hem ayrılma hem de birleşme manalarına sahiptir. Bu nedenle ara manasındadır. Aranın açılması veya birleşmesi bu nedenle bu kelime ile ifade edilir.
البَيْنُ في كلام العرب جاء على وجْهَين: يكون البَينُ الفُرْقةَ، ويكون الوَصْلَ، بانَ يَبِينُ بَيْناً وبَيْنُونةً، وهو من الأَضداد
Beyn Arap kelamında iki yön üzerine gelir: Beyn ayrılma olur ve birleşme olur. بانَ يَبِينُ بَيْناً وبَيْنُونةً. Ve o zıtlardandır. (Lisanu-l Arab)
İkinci babdan بَانَ - يَبِينُ şeklinde başkasının ayırması, fark etmesi için bir şeyin çevresinden ayrılacak ve çevresindekilerden farklılaşacak şekilde sınırlarının belli olması, anlaşılır ve açık olması manasındadır.
كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. İbrahim Peygamberin hitap ettiği kavmidir.
بَيْنِكُمْ: “Aranız” demektir. “Aranızdaki bağlantılar” demektir. Kuran’da topluluğun içindeki ilişkileri ifade eden bazı kelimeler vardır.
