Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1140
Ankebut Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.10.2021
3091 Okunma, 0 Yorum

ANKEBÛT SÛRESİ - 10. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ (11)

Allah iman edenleri kesinlikle bilecektir ve münafıkları kesinlikle bilecektir. (10)

 

وَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا

Allah iman edenleri kesinlikle bilecektir.

وَ: Vâv-u isti’nâfiyedir. (الْوَاوُ الاِسْتِئْنَافِيَّةُ) Öncesinde soru cümlesi vardır, sonrasında ise fiil cümlesi vardır. İlki inşa cümlesi ikincisi haber cümlesidir. Öncesinde Allah’ın alemlerin başları içinde olanı en iyi bildiği söylenmekte, sonrasında Allah’ın iman edenleri bileceği söylenmektedir. Bilme üzerine bir bağ kurulmuştur. Bu şekilde inşa ve haber cümlesi olmalarına rağmen arada bağın kurulduğu bir anlamsal ilişki vardır. Bu nedenle buradaki vâv isti’nâfiyedir.

لَيَعْلَمَنَّ: “Kesinlikle bilecek” demektir. Burada muzari fiilin başına te’kîd lâmı (لَيَعْلَمَنَّ) ve sonuna da nûn-u müşeddede şeklinde te’kîd nûnu (لَيَعْلَمَنَّ) gelmiştir. Burada bu nedenle üç kere te’kîd vardır. Şüpheleri çok şiddetli bir şekilde gidermektedir. Aslında “kesinlikle ve kesinlikle ve kesinlikle” şeklinde tercüme edilebilir. Her zaman gelecek zamanı gösterir. Geniş zamanı ve şimdiki zamanı göstermez.

اللَّهُ: Alemlerin rabbinin özel ismidir. لَيَعْلَمَنَّ fiilinin fâilidir.

الَّذِينَ: Has ism-i mevsuldür. Arkasından sıla cümlesi gelir ve sıla cümlesinde şahıs ve çoğulluk açısından has ism-i mevsulle uyumlu bir zamir bulunur. Buna aid zamiri denir. الَّذِينَ ile uyumlu olan هُمْ (onlar) veya و (onlar) zamiridir. Has ism-i mevsullerde aid zamirinin raci olduğu fâil ya da mef’ûl de marifedir, fiilin işleniş şekli de bilinmektedir. Bu nedenle organize işler yapan topluluklar has ism-i mevsullerle ifade edilirler.

آمَنُوا: “İman ettiler” demektir. ءمن kökünden if’âl bâbındandır. ءمن kökü Kuran’da 4.bâb ve if’âl bâbından gelir. 4.bâbda harf-i cersiz, على harf-i ceri ve بِ harf-i ceri ile gelir. İf’âl bâbında harf-i cersiz, لِ harf-i ceri ve بِ harf-i ceri ile gelir. İf’âl bâbından harf-i cersiz geldiği zaman güvenliği sağlamak anlamındadır. Burada bu şekildedir. الَّذِينَ ismi mevsûlünün sıla cümlesidir. Aid zamiri de eril çoğul merfu muttasıl zamir olan cem vâvıdır (آمَنُوا).

Sıla cümlesi

İsm-i mevsul

آمَنُوا

الَّذِينَ

Eril çoğul olan aid zamiri

Eril çoğul olan ism-i mevsul

 

الَّذِينَ آمَنُوا: “İman edenler” yani “güvenliği sağlayanlar” demektir. Organize olmuş bir topluluktur. Organizasyonları güvenlik üzerinedir.

لَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا: “Allah iman edenleri kesinlikle bilecektir” demektir.

 

وَلَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ

Münafıkları kesinlikle bilecektir.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. لَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ cümlesini لَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا cümlesine atfetmektedir.

لَيَعْلَمَنَّ: “Kesinlikle bilecek” demektir. Te’kîd lâmlı ve nûnlu muzari fiildir.

الْمُنَافِقِينَ: “Münafıklar” demektir. نفق kökünden gelmiştir. Bu kök iki babdan gelir.

Birinci babdan (نَفَقَ - يَنْفُقُ) نَفَاقٌ mastarı bir şeyin veya bir malın gitmesi veya tükenmesi yoluyla tedrici olarak azalması manasındadır. Malın, paranın, yiyeceğin eksilmesi, azalmasıdır. Bu mastar manasından azalan, harcanan mal manasında نَفَقَةٌ “harcama” anlamında isimdir. İf’âl bâbına geçince (يُنْفِقُأَنْفَقَ ) إِنْفَاق mastarı malını, parasını, yiyeceğini azaltmak, harcamak anlamına gelir.

Dördüncü babdan (نَفِقَ - يَنْفَقُ) نَفَقٌ mastarı tünele girip saklanmak manasındadır. Buradan “tünel” anlamını kazanmıştır. Arap tavşanı (يَرْبُوع), tarla faresi veya köstebeğin yuvasına نَافِقَاء denir. نافَقَ اليربوعُ إذا دخل في نافِقائه “Arap tavşanı yuvasına girdi” demektir.

 

Münafık kelimesinin نَافَقَ - يُنَافِقُ fiilinin ism-i fâilidir. Tünel şeklindeki yuvasına giren anlamındadır. Tehlike anında tehlikeli durumdan kaçmayı ifade eder. Münafık kelimesinin terminolojik anlamı buradan gelmiştir. Durum iyiyken, tehlike yokken, ortam rahatken müminlerle beraber olup tehlike anında, ortam sıkıntılıyken deliğine girip saklanan demektir.

 

Ayetlere göre münafıkların özellikleri

إِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ قَالُوا نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ اللَّهِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّكَ لَرَسُولُهُ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَكَاذِبُونَ (1) اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (2) ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا فَطُبِعَ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ (3) وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِنْ يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ (4) وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ لَوَّوْا رُءُوسَهُمْ وَرَأَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ (5) سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَسْتَغْفَرْتَ لَهُمْ أَمْ لَمْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ لَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ (6) هُمُ الَّذِينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلَى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ حَتَّى يَنْفَضُّوا وَلِلَّهِ خَزَائِنُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَفْقَهُونَ (7) يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ (8)

Münafıklar sana geldiğinde “şahit oluruz ki kesinlikle sen Allah’ın resulüsün” derler. Allah senin kesinlikle O’nun resulü olduğunu bilir ve Allah şahittir ki kesinlikle münafıklar yalancılardır. Yeminlerini kalkan edindiler de Allah’ın yolundan engellediler. Ne kötü amel ediyorlar. Bu onların iman edip sonra küfretmelerinden dolayıdır. Kalplerinin üzeri mühürlenmiştir de onlar anlamlandıramazlar. Onları gördüğünde cisimleri seni hayran bırakır ve eğer söylerlerse sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar birbirine dayandırılmış kütükler gibidirler. Her çığlığı kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, öyleyse onlardan sakın. Allah onlarla savaştı. Nasıl da saptırılıyorlar. Onlara “gelin, Allah’ın resulü sizin için bağışlanma istesin” denildiğinde kafalarını bükerler ve onları engelliyor ve kibirlenenler olarak görürsün. Onlar için bağışlanma istesen de istemesen de onlara birdir. Allah onları asla bağışlamayacaktır. Allah fasıklar kavmine rehberlik etmez. Onlar “resulün indinde olan kimse üzerine onlar dağılana kadar harcamayın” diyenlerdir. Göklerin ve yerin hazineleri Allah’a aittir ancak münafıklar anlamlandıramıyorlar. “Yemin olsun eğer Medine’ye dönersek kesinlikle azizler zelilleri oradan çıkaracaklardır” derler. Yalnızca Allah’a aittir izzet ve resulüne ve müminlere ancak münafıklar bilmezler. (Münafikun 1-8)

  • Yalancıdırlar. Burada münafıklar aslında “sen Allah’ın resulüsün” dediklerinde doğru söylüyorlar. Ancak onlar “yalancıdır”. Çünkü içlerindeki düşünce ile dillerinde söyledikleri uyumsuzdur.
  • İnsanları yeminlerle ikna ederek Allah’ın yolundan alıkoymaktadırlar.
  • Önce iman etmiş sonra küfretmişlerdir.
  • Görünüşleri dikkat çekici derecede iyidir.
  • Paranoyak düşüncelere sahiptirler.
  • Kibirlidirler.
  • Bağışlanmayacaklardır.
  • Fasık topluluktur.
  • Allah yolunda harcama yapılmasını engelleyerek Allah yolundaki topluluğun maddi imkânsızlık nedeniyle dağılması beklentisi içindedirler.
  • Müminleri zelil (aşağı) olarak görmektedirler.

 

يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ أَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فِي قُلُوبِهِمْ قُلِ اسْتَهْزِئُوا إِنَّ اللَّهَ مُخْرِجٌ مَا تَحْذَرُونَ (64) وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ قُلْ أَبِاللَّهِ وَآيَاتِهِ وَرَسُولِهِ كُنْتُمْ تَسْتَهْزِئُونَ (65) لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ إِيمَانِكُمْ إِنْ نَعْفُ عَنْ طَائِفَةٍ مِنْكُمْ نُعَذِّبْ طَائِفَةً بِأَنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ (66) الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمُنْكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ نَسُوا اللَّهَ فَنَسِيَهُمْ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (67) وَعَدَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا هِيَ حَسْبُهُمْ وَلَعَنَهُمُ اللَّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُقِيمٌ (68)

Münafıklar kalblerinin içinde olanı onlara haber verecek olan bir surenin onların üzerine indirilmesinden çekiniyorlar. De ki “Alay edin, kesinlikle Allah çekindiğinizi çıkarandır”. Eğer onlara sorarsanız diyeceklerdir ki biz yalnızca dalarız ve oyun oynarız. De ki Allah’la ve O’nun ayetleriyle ve O’nun resulüyle mi alay ediyordunuz? Özür beyan etmeyin. İmanızdan sonra küfrettiniz. Eğer sizden bir taifeyi affedersek bir taifeye de mücrimler olmaları sebebiyle azab ederiz. Münafık erkekler ve münafık kadınlar, onların bazıları bazılarındandır. Münkeri emrederler, ma’rufu nehyederler ve ellerini sıkarlar. Allah’ı unuttular, Allah da onları unuttu. Kesinlikle münafıklar, onlar fasıktırlar. Allah münafık erkeklere ve münafık kadınlara ve kâfirlere cehennem ateşini orada kalıcılar olmak üzere vaad etti. O onlara yeter. Allah onları lanetledi ve onlar için mukim azab vardır. (Tevbe 64-68)

  • Surelerin Allah tarafından indirildiğine inanmaktadırlar. Hatta içlerindeki düşüncelerinin Allah tarafından bilindiğini bilmekte ve açığa çıkarılacak olabileceğinden çekinmektedirler.
  • Müminleri küçük görerek istihza etmektedirler (eğlenmektedirler).
  • Müminlerin aralarında bulunma sebepleri oyalanıp eğlenmektir.
  • Önce iman edip sonra küfretmişlerdir.
  • Gruplaşmışlardır.
  • Münkeri emreder, marufu nehyederler.
  • Harcama yapmazlar.
  • Yaptıkları ameller sırasında Allah akıllarına gelmez.
  • Kâfirlerden farklıdırlar. Bunlar önce iman edip sonra küfretmişlerdir ve müminlerin içindedirler.
  • Cehennem ateşindedirler.

 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَى مَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ رَأَيْتَ الْمُنَافِقِينَ يَصُدُّونَ عَنْكَ صُدُودًا (61) فَكَيْفَ إِذَا أَصَابَتْهُمْ مُصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ ثُمَّ جَاءُوكَ يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا إِحْسَانًا وَتَوْفِيقًا (62) أُولَئِكَ الَّذِينَ يَعْلَمُ اللَّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَعِظْهُمْ وَقُلْ لَهُمْ فِي أَنْفُسِهِمْ قَوْلًا بَلِيغًا (63)

Onlara “Allah’ın indirdiğine ve resule gelin” denildiğinde münafıkların senden alıkoyduklarını (sana gelenleri engellediklerini) görürsün. Elleriyle takdim ettikleri sebebiyle onlara bir musibet isabet ettiğinde sonra da sana biz yalnızca ihsanı ve tevfiki (uzlaştırmayı) irade ettik şeklinde Allah’a yemin ederek geldiklerinde nasıldır (halleri)? Onlar Allah’ın kalplerinde olanı bildikleri kimselerdir. Öyleyse onlarla ilgilenme ve onlara kendileri hakkında beliğ söz söyle. (Nisa 61-63)

  • Kendileri Allah’ın indirdiğiyle amel edip resule uymadıkları gibi resule yani başkana insanların gelmesini ve katılmasını engellerler.
  • Başlarına bir sıkıntı geldiğinde bu sıkıntıya sebep olan hareketlerinin iyilik ve uzlaştırma amacıyla olduğuna yemin ederek başkana gelirler. Ancak yeminleri yalandır, Allah beyinlerinden geçeni bilmektedir.
  • Başkanın onların bu sıkıntısıyla ilgilenmemesi emredilmiştir. Sadece onlara yaptıklarının açıkça yanlış olduğunu tebliğ etmesi emredilmiştir.

 

فَمَا لَكُمْ فِي الْمُنَافِقِينَ فِئَتَيْنِ وَاللَّهُ أَرْكَسَهُمْ بِمَا كَسَبُوا أَتُرِيدُونَ أَنْ تَهْدُوا مَنْ أَضَلَّ اللَّهُ وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ سَبِيلًا (88) وَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُوا فَتَكُونُونَ سَوَاءً فَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ أَوْلِيَاءَ حَتَّى يُهَاجِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا (89)

Size ne oluyor da Allah onları kazandıkları sebebiyle ters çevirmişken münafıklar hakkında iki bölük oluyorsunuz. Allah’ın yolunu kaybettirdiğine yol göstermeyi irade mi ediyorsunuz? Allah kime yolunu kaybettirirse ona ait hiçbir yol bulamazsın. Sizin kendileri gibi küfretmenizi de sizin (onlarla) eşit olmanızı arzu ederler. Öyleyse Allah yolunda hicret etmelerine kadar onlardan veliler edinmeyin. Eğer tevelli ederlerse onları alın ve bulduğunuz yerde öldürün ve onlardan ne bir veli ne de bir yardımcı edinin. (Nisa 88-89)

  • Bu ayetlerde savaş durumu anlatılmaktadır. Burada emredilenler barış dönemi için değildir.
  • Münafıklar bir kazanç elde etmiş ve savaş durumunda tehlikeyi görüp bulundukları yerden uzaklaşmışlardır. Bu nedenle iki fırka değil iki fie (askeri birlik) denmiştir.
  • Bu münafıkları doğru yola getirmeye uğraşmayın.
  • Münafıklar da başlangıçta mümindir ve sonra küfretmişlerdir. Müminlerin de küfrederek münafıklar haline gelmelerini ve böylece onlarla eşit konumda olmalarını istemektedirler.
  • Onların Allah yolunda hicret ederek geri dönmeleri dışında onlarla dayanışma içine girmeyin.
  • Hicret etme teklifine sırt çevirirlerse onları bulduğunuz yerde öldürün ve ne bir destek ne de yardımcılık ilişkisi içine girin.

 

وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا مَعَهُمْ حَتَّى يَخُوضُوا فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ إِنَّكُمْ إِذًا مِثْلُهُمْ إِنَّ اللَّهَ جَامِعُ الْمُنَافِقِينَ وَالْكَافِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعًا (140)

Onların görmezden gelindiği ve onlarla alay edildiği Allah’ın ayetleri işittiğiniz zaman başka bir söze dalmalarına kadar onlarla oturmayın diye size kitapta indirmişti. Kesinlikle o zaman onların mislisiniz. Kesinlikle Allah münafıkları ve kâfirleri cehennemde topluca toplayacaktır. (Nisa 140)

  • Kâfirler de münafıklar da Allah’ın ayetleriyle alay ederler ve ayetleri görmezden gelirler.
  • Alay ettikleri ve görmezden geldikleri sırada onlarla oturulmama emredilmiştir. Eğer oturmaya devam ederseniz siz de kâfir ve münafık durumuna düşersiniz. Başka söze daldıklarında onlarla oturulabilir.
  • Kâfirler de münafıklar da cehennemdedir.

 

إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُوا إِلَى الصَّلَاةِ قَامُوا كُسَالَى يُرَاءُونَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللَّهَ إِلَّا قَلِيلًا (142) مُذَبْذَبِينَ بَيْنَ ذَلِكَ لَا إِلَى هَؤُلَاءِ وَلَا إِلَى هَؤُلَاءِ وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ سَبِيلًا (143)

Kesinlikle münafıklar O onları aldatan iken Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Salata kıyam ettiklerinde tembel tembel kıyam ederler. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı yalnızca az zikrederler. Bunların arasında sıçrayanlardır. Ne ona ne buna. Kimi Allah saptırırsa onun için hiçbir yol yoktur. (Nisa 142-143)

  • Allah’ı aldatmaya çalışırlar.
  • Münafıklar salata katılırlar ama isteksizce katılırlar.
  • Yaptıklarını gösteriş yapmak için yaparlar.
  • Allah’ı az anarlar.
  • İki durum arasında sıçrarlar. Ne tam bir mümin gibi davranırlar ne de tam bir kâfir gibi davranırlar.

 

لِيُعَذِّبَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ

Allah’ın münafık erkeklere ve münafık kadınlara ve müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara azab etmesi için … (Ahzab 73)

  • Münafıklar ve müşrikler birbirinden farklıdır. Ayrı kategorize edilmişlerdir.

 

يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ (73)

Ey nebi, kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara kaba ol. Yuvaları cenehhemdir ve ne kötü dönüştür. (Tevbe 73, Tahrim 9)

إِنَّ الْمُنَافِقِينَ فِي الدَّرْكِ الْأَسْفَلِ مِنَ النَّارِ وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَصِيرًا (145)

Kesinlikle münafıklar ateşten en aşağı derece içindedirler ve onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın. (Nisa 145)

  • Kâfirler ve münafıklar birbirinden farklıdır.
  • Onlarla cihad ve onlara karşı kaba olma emredilmiştir.
  • Münafıkların ateşteki en aşağı durumunu ifade eden الدَّرْكِ الْأَسْفَلِ (en aşağı derece) Kuran’da müşrikler için geçmez.

 

يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ اتَّقِ اللَّهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ

Ey nebi, Allah’a sığın ve kâfirlere ve münafıklara itaat etme. (Ahzab 1)

وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلًا (48)

Kâfirlere ve münafıklara itaat etme ve onların ezasına veda et ve Allah’a tevekkül et ve vekil olarak Allah yeter. (Ahzab 48)

  • Kâfirler ve münafıklara itaat etmeme emredilmiştir.
  • Eğer kâfirler ve münafıklar güçlü ve eziyet ediyorlarsa Allah’ı vekil kılarak onların eziyet etmeyecekleri durumlarda bulunma emredilmiştir.

 

يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انْظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِنْ نُورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا فَضُرِبَ بَيْنَهُمْ بِسُورٍ لَهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِنْ قِبَلِهِ الْعَذَابُ (13) يُنَادُونَهُمْ أَلَمْ نَكُنْ مَعَكُمْ قَالُوا بَلَى وَلَكِنَّكُمْ فَتَنْتُمْ أَنْفُسَكُمْ وَتَرَبَّصْتُمْ وَارْتَبْتُمْ وَغَرَّتْكُمُ الْأَمَانِيُّ حَتَّى جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ وَغَرَّكُمْ بِاللَّهِ الْغَرُورُ (14) فَالْيَوْمَ لَا يُؤْخَذُ مِنْكُمْ فِدْيَةٌ وَلَا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مَأْوَاكُمُ النَّارُ هِيَ مَوْلَاكُمْ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ (15)

Münafık erkeklerin ve münafık kadınların iman edenlere bize bakın da sizin nurunuzdan iktibas edelim diyeceği gün. Denilir ki arkanıza geri dönün de bir nur iltimas edin. Aralarında kapısı olan bir sur darb edilmiştir. Gizli tarafı içinde rahmet vardır, açık tarafı karşısında azab vardır. Onlara nida ederler. Sizinle beraber değil miydik? Derler ki hayır, ancak siz kendinizi fitnelediniz ve tarabbus ettiniz (beklediniz) ve şüphelendiniz ve kuruntular sizi aldattı nihayet Allah’ın emri geldi ve aldatıcı sizi Allah’la aldattı. Bugün ne sizden ne de küfredenlerden hiçbir fidye alınmaz. Sizin yuvanız ateştir. O mevlanızdır ve ne kötü dönüşümdür. (Hadid 13-15)

  • Ahirette bile müminlere onlarla beraber olduklarını söylemektedirler.
  • Kendi kendilerini fitnelemişlerdir.
  • Garantili başarıyı, sonuçların olmasını beklerler. Bunlar gerçekleşene kadar çalışmalara katılmazlar.
  • Müminlerin başarılı olacaklarından şüphe içindedirler.
  • Müminlerin faaliyetleri hakkında sürekli kuruntu içindedirler.
  • Ateştedirler.

 

يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ غَرَّ هَؤُلَاءِ دِينُهُمْ

Münafıklar ve kalplerinde maraz olanlar “dinleri bunları aldattı” der. (Enfal 49)

وَإِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا غُرُورًا

Münafıklar ve kalplerinde maraz olanlar “Allah ve resulü bize yalnızca aldatma vadetti” diyor olduğu zaman... (Ahzab 12)

  • Allah’a inanmalarına, Kuran’a inanmalarına rağmen dinin (uyulması gereken kurallar bütününün) aldatmaca olduğuna inanmaktadırlar.
  • Kalplerinde maraz olanlar münafıklardan farklıdır. Bakara suresinin başında onlar anlatılmaktadır.

 

Kalplerinde maraz olanların özellikleri

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنِينَ (8) يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّا أَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ (9) فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللَّهُ مَرَضًا وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ (10) وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ (11) أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَكِنْ لَا يَشْعُرُونَ (12) وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاءُ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاءُ وَلَكِنْ لَا يَعْلَمُونَ (13) وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آمَنُوا قَالُوا آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْا إِلَى شَيَاطِينِهِمْ قَالُوا إِنَّا مَعَكُمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِئُونَ (14) اللَّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ (15) أُولَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَتْ تِجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ (16)

İnsanlardan iman edenler olmadıkları halde Allah’a ve ahir yevme iman ettik diyenler vardır. Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar. Yalnızca şuursuzca kendilerini aldatırlar. Kalplerinde maraz vardır da Allah onların marazını artırmıştır. Onlar için yalan söylemeleri sebebiyle elim azab vardır. Onlara yerde fesat çıkarmayın denildiğinde biz yalnızca ıslah edenleriz derler. Dikkat edin, onlar ki onlar fesat çıkaranlardır ancak şuurunda değiller. Onlara insanların iman ettiği gibi iman edin denildiğinde biz sefihlerin iman ettiği gibi iman mı ederiz derler. Dikkat edin, kesinlikle onlar ki onlar sefihlerdir ancak bilmezler. İman edenlerle karşılaştıkları zaman iman ettik derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında kesinlikle biz sizinle beraberi, biz yalnızca istihza edenleriz derler. Allah onlarla istihza eder ve taşkınlıkları içinde onları bocalar halde sürdürür. Onlar hüdaya karşılık dalaleti satın almışlardır ki ticaretleri boşa gitmiştir, ihtida edenler değillerdir. (Bakara 8-16)

  • Allah’a ve ahir güne iman ettik derler ama iman etmemişlerdir. Münafıklar ise önce iman etmiş sonra küfretmişlerdir.
  • Münafıklar gibi yalan söylerler.
  • Islah edici olduklarını söyleyerek fesat çıkarırlar.
  • Sadece sözle iman ettik dediklerinden dolayı fiili imana davet edildiklerinde iman edenleri sefihler olarak görürler.
  • İman edenlerle karşılaştıklarında iman ettiklerini söylerler ama bu söz hiçbir zaman fiiliyata dönüşmez.
  • İnsandan şeytanları vardır. Onlarla baş başa vakit geçirirler. Sohbetlerinde iman edenlerle eğlendiklerini söylerler.

 

لَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ: “Kesinlikle münafıkları bilecektir” demektir. Bu cümlenin fâili gizli özne olan “O” dur ve Allah’a racidir. Önceki ayetteki durum sonrasında münafıklar ortaya çıkacaktır. İman ettik diyenler insanlar tarafından eziyete uğratılmışlar ve bu fitne neticesinde münafık oldukları ortaya çıkmıştır. Münafıklığın kriterleri gerçekleşmiştir. Bir önceki ayeti hatırlarsak:

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آمَنَّا بِاللَّهِ فَإِذَا أُوذِيَ فِي اللَّهِ جَعَلَ فِتْنَةَ النَّاسِ كَعَذَابِ اللَّهِ وَلَئِنْ جَاءَ نَصْرٌ مِنْ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ إِنَّا كُنَّا مَعَكُمْ أَوَلَيْسَ اللَّهُ بِأَعْلَمَ بِمَا فِي صُدُورِ الْعَالَمِينَ (10)

يَقُولُ آمَنَّا بِاللَّهِ

İman ettik derler.

أُوذِيَ فِي اللَّهِ

Eziyete uğrarlar.

جَعَلَ فِتْنَةَ النَّاسِ كَعَذَابِ اللَّهِ

Böylece fitnelenmiş olurlar ki bu fitneyi ciddi bir azap sanırlar.

Uzaklaşırlar. (Arap tavşanı gibi deliğe girerler.)

جَاءَ نَصْرٌ مِنْ رَبِّكَ

Rabbinden yardım gelir.

لَيَقُولُنَّ إِنَّا كُنَّا مَعَكُمْ

Sizinle beraber olduklarını söylerler. (Arap tavşanı gibi deliklerinden açığa çıkarlar.)

أَوَلَيْسَ اللَّهُ بِأَعْلَمَ بِمَا فِي صُدُورِ الْعَالَمِينَ

Allah onların gerçek düşüncelerini bilir.

لَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ

Münafıklıkları tescillenmiş olur.

İman edenler eziyeti, tehlikeyi, sıkıntıyı gördüklerinde deliklerine girmezler, hedeflerinden caymazlar. Münafıklar ise hemen deliklerine girerler. İman edenler başarıya ulaştıklarında ise hemen deliklerinden çıkarlar ve sanki hiç deliklerine girmemiş gibi başarıdan pay kapmaya çalışırlar.

Burada dikkat edilmesi gereken bir durum daha vardır. لَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْمُنَافِقِينَ şeklinde iki ayrı bilme fiili kullanılmaktadır. Oysa لَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا الْمُنَافِقِينَ şeklinde tek bilme fiili ile gelebilirdi. İki ayrı fiille gelmesi eziyetle gerçekleşen fitnenin iki topluluğu birbirinden ayırdığını göstermesi sebebiyledir.

أَحَسِبَ النَّاسُ أَنْ يُتْرَكُوا أَنْ يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ (2) وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ الَّذِينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِبِينَ (3)

Sûrenin 2-3. ayetlerinde de insanlar iman ettik demekte ama o şekilde bırakılmamaktadırlar. Fitnelenmektedirler. Doğru olanlar ve yanlış olanlar ortaya çıkmaktadır. 10-11. ayetlerde ise iman edenler ve münafıklar ortaya çıkmaktadır.

İki ayetin karşılaştırılması

3. ayet

الْكَاذِبِينَ

وَلَيَعْلَمَنَّ

الَّذِينَ صَدَقُوا

لَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ

Yanlış yapanlar

Bilecektir

Doğru olanlar

Allah bilecektir

11. ayet

الْمُنَافِقِينَ

وَلَيَعْلَمَنَّ

الَّذِينَ آمَنُوا

لَيَعْلَمَنَّ اللَّهُ

Münafıklar

Bilecektir

İman edenler

Allah bilecektir

İman edenler doğru olanlardır, münafıklar yanlış yapanlardır.

 

 

Yalova, Teşvikiye; 30 Ekim 2021

M. Lütfi Hocaoğlu

 

 






Çok Okunan Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1163
Ankebut Suresi Tefsiri 35. Ayet
16.04.2022 11600 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1151
Ankebut Suresi Tefsiri 22. Ayet
22.01.2022 10148 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1172
Ankebut Suresi Tefsiri 44. Ayet
25.06.2022 7541 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1137
Ankebut Suresi Tefsiri 8. Ayet
9.10.2021 3735 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1156
Ankebut Suresi Tefsiri 27. Ayet
26.02.2022 3733 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1154
Ankebut Suresi Tefsiri 25. Ayet
12.02.2022 3570 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1133
Ankebut Suresi Tefsiri 4. Ayet
11.09.2021 3272 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1135
Ankebut Suresi Tefsiri 6. Ayet
25.09.2021 3236 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1140
Ankebut Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.10.2021 3091 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1136
Ankebut Suresi Tefsiri 7. Ayet
2.10.2021 3057 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1141
Ankebut Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.11.2021 3023 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1139
Ankebut Suresi Tefsiri 10. Ayet
23.10.2021 2962 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1153
Ankebut Suresi Tefsiri 24. Ayet
5.02.2022 2946 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1149
Ankebut Suresi Tefsiri 20. Ayet
1.01.2022 2940 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1164
Ankebut Suresi Tefsiri 36. Ayet
23.04.2022 2913 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1147
Ankebut Suresi Tefsiri 18. Ayet
18.12.2021 2905 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1142
Ankebut Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.11.2021 2902 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1148
Ankebut Suresi Tefsiri 19. Ayet
25.12.2021 2883 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1144
Ankebut Suresi Tefsiri 15. Ayet
27.11.2021 2865 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1143
Ankebut Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.11.2021 2792 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1138
Ankebut Suresi Tefsiri 9. Ayet
16.10.2021 2760 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1150
Ankebut Suresi Tefsiri 21. Ayet
15.01.2022 2738 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1173
Ankebut Suresi Tefsiri 45. Ayet
2.07.2022 2699 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1158
Ankebut Suresi Tefsiri 29. Ayet
12.03.2022 2695 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1162
Ankebut Suresi Tefsiri 34. Ayet
9.04.2022 2691 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1145
Ankebut Suresi Tefsiri 16. Ayet
4.12.2021 2654 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1152
Ankebut Suresi Tefsiri 23. Ayet
29.01.2022 2592 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1146
Ankebut Suresi Tefsiri 17. Ayet
11.12.2021 2559 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1134
Ankebut Suresi Tefsiri 5. Ayet
18.09.2021 2543 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1159
Ankebut Suresi Tefsiri 30-31. Ayetler
19.03.2022 2538 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1168
Ankebut Suresi Tefsiri 40. Ayet
28.05.2022 2518 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1161
Ankebut Suresi Tefsiri 33. Ayet
2.04.2022 2472 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1132
Ankebut Suresi Tefsiri 3. Ayet
4.09.2021 2469 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1165
Ankebut Suresi Tefsiri 37. Ayet
30.04.2022 2464 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1174
Ankebut Suresi Tefsiri 46. Ayet
16.07.2022 2442 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1155
Ankebut Suresi Tefsiri 26. Ayet
19.02.2022 2349 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1157
Ankebut Suresi Tefsiri 28. Ayet
5.03.2022 2297 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1166
Ankebut Suresi Tefsiri 38. Ayet
7.05.2022 2290 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1176
Ankebut Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.07.2022 2278 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1170
Ankebut Suresi Tefsiri 42. Ayet
11.06.2022 2188 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1179
Ankebut Suresi Tefsiri 52. Ayet
20.08.2022 2169 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1131
Ankebut Suresi Tefsiri 1-2. Ayetler
28.08.2021 2141 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1160
Ankebut Suresi Tefsiri 32. Ayet
26.03.2022 2140 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1171
Ankebut Suresi Tefsiri 43. Ayet
18.06.2022 2071 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1167
Ankebut Suresi Tefsiri 39. Ayet
14.05.2022 2044 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1169
Ankebut Suresi Tefsiri 41. Ayet
4.06.2022 2032 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1175
Ankebut Suresi Tefsiri 47. Ayet
23.07.2022 1960 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1177
Ankebut Suresi Tefsiri 50. Ayet
6.08.2022 1820 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1180
Ankebut Suresi Tefsiri 53. Ayet
27.08.2022 1751 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1181
Ankebut Suresi Tefsiri 54-55. Ayetler
3.09.2022 1622 Okunma