Özer Ataç
Sahib
21.10.2024
1313 Okunma, 0 Yorum

Sahib (*)

 

Özü:  Bir kurtarıcı gelmeyecek, sahibimiz biziz. Biz, bize ancak nezaret ederiz.  Ortak kaynaklı özümüzü,  ortak akılla buluşturmalıyız. Devletimiz üzerindeki  kayıtsız hakimiyet ve egemenliğimizin imkanlarını,  geleceğin zeminini oluşturan çocuklarımız için  yeni bir vizyonla seferber etmeliyiz.

*

“…Çocuklarınızı sera bitkisi gibi yetiştirmeyin; böyle yaparsanız,  yokluğunuzda ya da etkisizleştiğinizde onları  koruduğunuz  tüm birikmiş acılarla baş başa bırakırsınız. “

Bu alıntıyı yıllar önce İran Devrimi’nin sıcak dönemlerinde Murtaza Mutahhari’nin Hazreti Ali’nin “Erdemli Toplum” değinilerini işleyen makalesinde  okumuştum.

*

Şu ara çok yakınıyoruz: Özellikle sayısı ön görülmeyen şekilde katlanmış   milyonlarca insanın,  palyatif makyajlı büyük şehirlerde    oluşturduğu   hoyrat, aklı gitmiş, güvencesiz  belirsizliğinde.  

Yakınmalarımız,  yerli ağıtlarımızı çoktan aştı.  

Bu karabasan siklon, yeni değil; dalga dalga beliriyor. Şimdilerde olduğu gibi geçmiş yıllarda da vardı.

*

 

Genç kuşakta olumsuzluk “yeni mamul” gibi görülüyor. Oysa sürekli suret ve  miktar değiştiriyor.

Diğer yaş almış kesim ise bedensel zafiyetin karamsarlığı ile eskiyi daha yaşanılır buluyor.

Doğrudur;  insan,  temas ettikleri merkezinde yargılar.

*

Gürültü,  kapımızın önünde, önünden geçtiğimiz iş yerinde veya  yaşadığımız evin üst katından  geldiğinde,  bizleri rahatsız eder;  giderek sinirlerimizi bozar.  

Bu ölçüsüzlük yaygınlaştığında,  insani duygularımız silinmeye, akli melekelerimiz  karşı tepkilere  yönelir.

*     

Toplumumuz şimdilerde ancak sanal boyutta görebileceğimiz   “gürültüye”,   bizleri yaşamdan soğutacak   miktarda maruz kalıyor.

 

Toplumsal kutuplaşma,  

silinen bireysellik,

hormonlanan devlet,

milli paranın “çukur” seyri, enflasyon;  

devlet memurluğunu AB vatandaşı gibi gören milyonlarca genç;  

kamuda atalet yığımı,..

Olumsuzlukları saymanın hiçbir yararı yok.

*

Olumsuzlukları nasıl azaltıp, kontrol edeceğiz; hepimiz, bütün millet buna kafa yormalı.

Yani ne ağıt,  ne de  hamasiyat; illa çözüm!.

Çözüme odaklanmak, tüm olumsuzluklara, kötülüklere galip gelmenin tek yoludur.

Biliyorsunuz, futbolda sükseli paslar vererek, çalım atarak, top sektirerek gol atılmaz; galibiyete  erişilmez.

Kale  yerinde duruyor; file,   gol ile  dalgalanmayı bekliyor.

*

12 Eylül öncesi ve sonrasını yaşamış nesil, o dönemdeki devlet yönetiminin, sosyal düzenin, kamu hizmetinin hiç te özlenecek değerde olmadığını bilir.

Fakat, şu anda duyumsadıklarımız, doğal olarak anıların önüne geçiyor.

Millet toplumsal olumsuzlukların çözümünü,  kendi iradesini kendinden hiçbir zaman ayırmayarak bulacağına inanmalı.

Toplumsal olumsuzlukların sebebi “tahtaya kalkan” siyasiler değil.

Öteden buyana toplumun yaşadığı olumsuzlukların  sebebi,  kamusal gücün tek sahibi  olduğuna yabancılaşan,  hazineden “ikramları”  hizmet gören,   hamasiyata  teslim olan, nitelikli eğitimi çölde su bilen vatandaştır.

*

Peki nesiller boyu aynı sıkıntıları neden yaşıyoruz.

Neden yetersizliği , çaresizliği,  vekalet istismarını, “güdülmeyi”,  miras olarak sırtımızda taşıyoruz.  …

Çünkü çözüme odaklanmıyoruz;

“çalımcıları”, “pasçıları”,  “golcülere” tercih ediyoruz.

 

*

Hadi bir iki nesil aynı sıkıntıları çekti.  Peki, bu tecrübeler neden dinamik bilgiye dönüşmüyor!?

Neden,   olumsuzlukların çaresizliğine teslim oluyoruz.

Neden olumsuzluklar,  milletin  “kayıtsız şartsız devlet  hakimiyetine” rağmen,  yoluna girmiyor?!

Acıya mı aşığız; ağıt kültürümüz bu acıları mı  mumyalıyor?

Acı tutkusu  insanlığa hangi bakteriyle sirayet etmiş; onu bezgin, korkak hale getirmiş. (1)

*

Çözümün önünde en büyük engel, milletin  pasifleşen iradesidir.

Bu pasiflikle her dönemin temeli olan çocuklarımızı;

aklı hür, vicdanı hür kulvarlara ulaştırmadık;

çocukların   aklını,  vicdanlarıyla   buluşturamadık;  

sorgulama yeteneklerini kısırlaştırdık.    

 

Millet, sahibi olduğu devleti ve kamusal gücü,  iradesiyle sürekli elinde tutmanın yöntemini bulamadı;  sahipliğini  elinden bıraktı;  geleceğin sahipleri olan çocuklarını,  yaygın temel bilimsel öğrenme, uygulama  eğitiminden mahrum etti.

   

Millet, elinde bulunan “tapuyu”, pasifleştirici vekâlet sistemine devir etti.(2)

 

Şimdi insanın ham maddesi olan Karbon çağını, Silisyum elementinin öznesi , Yapay   Zeka’ya   devretme aşamasındayız.(3)

 

Karbondan mamül biyo-hedonist, istismarcı yıkımlar çağının sonuna geldik.

Karbonun öznesi olan insan, evrensel devinimin kaynağı Ruh’un,  insandaki sirayet miktarı olan vicdan ile buluşamadı.(4)

İnsanın vicdansız aklın öncülüğünde inşa ettiği medeniyetler, bu yüzden  hazcılığa tutkun,   yıkıma mecbur kaldı. İnsanlık bu  yüzden hem türüne,  doğaya,  düşmanlığı terk etmedi.

 

*

Silisyum çağının eşiğinde, son fırsat sorusu:

Bireyler yetersiz koşulların kırılganlığı içinde evlendiklerinde huzuru mutluluğu yaşam koşulları sebebiyle bulamıyor. Yanı sıra ebeveyn  olduklarında  çocukları da kendi kaderlerinden kurtaramıyor. Onlara duydukları sevgi ve çaresizlik  düş kırıklığı ızgarasına dönüşüyor.

Geleceğin sahipleri çocuklarımızı hangi olanakla inşacı kılabiliriz?!

Mümkün müdür?!

Mevcut toplumsal açmazların kıstırılmışlığında mümkün değil.

*

Dünya insanlığı mutsuz ve kırılgan.  

Çünkü  güvenli, adil, nitelikli gelişim sözleşmeleriyle   kurdukları devletler,  kurucularına yabancılaştı.

Kırılgan bireylerin ebeveynliği,  çocuklarına geçiyor; çocukları  içinde var oldukları topluma ve kendilerine    dermandar(deva tutan) kılamıyor.

*  

Çocuklara    ebeveynler vesile olsa da onların yetişmesi, gelişmesi, topluma  yol açıcı önderler olması için onların  asıl sahibi, hamisi toplumun tüm imkanlarını elinde bulunduran  devlettir.

Eksik  te olsa yakın geçmişte çocukların  yetersiz koşullarını yere seren girişimlerimiz  olmuştu: Köy enstitüleri, yatılı meslek okulları cesaretli  kamusal özgeciliğin umut verici girişimleriydi.

Yine,  yeniden umut tutucu geleceğimiz için milletçe  denemeliyiz.

 

A ç ı k l a m a l a r :

(*) Sahib/p: Arapça 1.”yar,arkadaş”,2. “efendi, malik, sahip” sözcüğünden alıntı. Katmanında işlevsel, üretici ya da yararlı  mülkiyet.  

  1. Hangi devletin milli marşı “Korkma!..” uyarısı ile başlıyor. Müthiş gen okuma bilinci içeren bu ikaz, aklın vicdanla buluşması ve bunu başaranların  birliğine emsalsiz göndermedir. Sahteliğe kızacağımıza öze değer verelim. Kur’an’da en esaslı ibadet aklı kullanmaktır. Soyut olarak kozmik teklik,  somut olarak itaate değil,  her şeyin sorgulana-bilirliğine delalet eder.

 

  1. Bektaşiye sormuşlar: - Namaz kılar mısın?

Bektaşi hızlı aralıksız dinamik cevap  vermiş: -Bayramdan, bayrama..

İçki içer misin?.

Bektaşi tekrar pasif, aralığı mesafeli cevaplamış: -Akşamdaan, akşama.

Dört beş yıllık aralıklı bir oy pusulasına basılan “evet-hayır”  işaretine  bağlanmış  

“hakimiyetin”,  neresi   “kayıtsız, şartsız hakimiyet”!?!

Kafeslenmiş demokrasi” desek,  daha isabetli olmaz mı? Bu yüzden  vatandaşlık numarasının dijital  Sürekli Seçim Sistemi’nin gerekliliğinde ısrar ediyoruz.

 

  1. Silisyum(Si):  Latince “çakmak” (silicis)anlamından  oluşmuş kelimedir.  . Kimya periyodik cetvelde (si)şeklinde bilinir. Atom numarası 14’tür. Diğer adı Silikon olan bu element mavi-gri parlak metal rengindedir. Sert, kırılgan, yarı iletken, kristal yapıdadır. Dünya kabuğunun %27,7 oluşturur; yer kabuğunda Oksijenden sonra en bol bulunan elementtir. Bilgisayar, elektronik cihazların üretiminde yüksek saflıkla Silisyum kullanılır.  dijital evrenin ham maddesidir.

Karbon ©: Dünya yerkabuğunun%0,02’sini oluşturur. Doğada yaygın bulunan a metal kimyasal elementtir. Canlı hücrelerin hücre yapımında kullanılan yapı taşları olarak işlev görür. . Evrende bolluk bakımından altıncı sırada yer alan  karbon,  kızgın yıldızlarda hidrojen termonüleeri etkiler.   Yaşamın dayandığı temel işlevleri yerine getirmek için yeterli çeşitlikte , karmaşıklıkta düzenlemeler oluşturarak başka elementlerle birleşme yeteneği yalnız karbonda vardır.

 

  1. Bir çok kez değindim: Evren, varlık ilişkisinde , varlığın tekamülünde daha mükemmeli arayan devinimin öznesi Ruh’tur. Ruh,  Mutlak Hüküm Sahibi’nin evren ve varlık aleminden bağımsız, evren ve varlığa devinim sağlayan her varlığa takdir edilen miktarda sirayet eden kudret

 frekansı. Ruh un insandaki makamı vicdan datası şuurdur. Aklın doğaya yönelik  işleyiş ve inşada  uyum, ancak  vicdan  beraberliğiyle  sağlanır.  

 

 






Son Eklenen Makaleler
Özer Ataç
Abartı
4.11.2024 1230 Okunma
Özer Ataç
Sahib
21.10.2024 1313 Okunma
Özer Ataç
Son Fırsat -6-
6.10.2024 1368 Okunma
Özer Ataç
3 S 5
23.09.2024 2991 Okunma
Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024 988 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 4
11.08.2024 917 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 3
28.07.2024 2290 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 2
14.07.2024 1694 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 1
30.06.2024 1621 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / ”Merak etme sen!”-6
26.05.2024 2017 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / “Taşları yemek yasak” -5
13.05.2024 1998 Okunma
Özer Ataç
Seçim-4
28.04.2024 1644 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1881 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 1207 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 2022 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 1212 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 975 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 1127 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 1160 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 1304 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 494 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 1173 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 1167 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1930 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1861 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 968 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1533 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 1245 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1368 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1622 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1945 Okunma
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 958 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1952 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 2144 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1600 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 2167 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1930 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1362 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1355 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2778 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2558 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2511 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3908 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3333 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2319 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2889 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2893 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 2142 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2959 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2559 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 3190 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2906 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2492 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 3111 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2967 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2842 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3763 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2283 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2587 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 2080 Okunma


© 2024 - Akevler