Bu başlığın alt açılımı , korku ve kaygıdan değil, gülerek , teslimiyetle “varlık içinde yokluluğu” yaşamaktır. Bunca evrensel oluşta “yok” luktan söz edebilmek ancak , “düşmüş”, “indirilmiş” (1) insana mahsustur.
Aslında batıda “yokluk” ,doğuda “boşluk” olarak ifade edilen kelime, aynı hazineyi işaret etmektedir. Bu hazine evrendeki sürekli yaratımın, dönüşümün içinde olmamızdır; oysa zihinlerimiz, hep dışarıda olduğumuzu kanıtlamak ister. (2)
RAP sistemi,
birimsel (tikel), etkisiz görülen eylemleri, etkili sanılan “uzamsal” eylemlerden (3)
kendi işleyişine daha uygun görür.
“Edinme” işi, Rab sistemini daima “irite” eder. (4)
“İnadına”
ya da iradi mülksüzlük,(5)
Rab sistemini cezbeder; bu tutum, zıtların cazibesini gösterir.(6)
Ucu görülmeyen bekleyişler, hak’ta azimle kalışlar, aniden önümüze çıkacak (7) lütufları işletir.
Akılcılar, toplayıcılar, marifetçiliğe soyunanlar, başarıperestler... (8) bunu, “tembellik” olarak yaftalayabilirler;
oysa bu tutum,
yüksek bilincin, (9)
“alçaklığın” (10) yükselecek dalgasında
sörf yapabilmesinin(11) anahtarıdır.
İlginçtir, en iyi sörf, kâğıt gibi tahtalarla, rüzgarlı okyonus sahillerinde yapılır. Gözlendiğinde
ne kadar kanıksansa da (12) sörfçünün on metrelik kaya kırıcı dalgaların üstünde dans eder görünümde gezişi; bizlere Rab sisteminin mucizevi yaşam klavuzunu , estetik olarak göstermektedir. (13)
Ne yer çekimi, ne suyun derinliği, ne boğucu yükselen dalgalar...tıpkı korkutucu yaşam engelleri gibi (14) “sörfçüyü”, minimal iyilik eylemcisini(15) korkutamaz, bastıramaz, savuramaz.
Onlarla savaşmak yerine, onları dans edilecek zemin kılmak, sadece birimsel kapasitemizde minimal iyiliklerimizin tahtasında sörfçünün dikilmesi (16) misali güvenle, beklentisizce, (17) dans edercesine (18) yaşamak daima yakın ve benlikçilere görülmeyen kolay seçenektir.(19)
Bütün zorluklar,
ifritli kapanlar,
yüksek akıl işletimleri..(20) bunlar;
haddini bilmez benliklerin, toplam akıllarını trans atlantik kılarak, (21) evrensel okyonusta fink atacakları aldanışını, hüsranlığı tadıp batarak,(22) dünyadaki ıslah programlarına tekrar doğmalarını sağlayacaktır.
*
DerKenar: (23)
(1) Dikkat ediniz; bazı insanlarda olağan üstü doğal yetenekler vardır; öyle ki olmayacak şeyleri fiziksel olarak basit, kolaylıkla, en güzel şekilde yapabilmektedirler. Bunun sebebi insanlığın 12 genomlu yaratılışından, iki sarmallı genoma düşürülmesidir. .Düşürülüşün çapakları diyebileceğimiz bu olağan üstünlükler aslında önceki mükemmel halimize yönelik hatırlatma, ipuçlarıdır. Böylelikle tekâmül yolunda olduğumuzu bilelim.
(2) Zihin, olguyla duyumsama arasına girmekle iştigal eder; böylelikle bizi, ol’maktan alıkoyar. Ol’mak, işleyişten, iş görürken “yol” bulmaktır; tekâmül etmektir.
((3) Veri ve akıl ile gelecek tasarımı yapmak.
(4) Mal, mülk, mevkii statü “kazanma” çabası.
(5) “Her kes gider tersine,” misali; kalabalığın itibar etmediği boş’luk, “fakirlik”, “sıradanlık”.
(6). “Aşağısı yukarısı, yukarısı aşağısı gibidir” (Hermes). Didinerek ulaşılamayan, elde edilemeyen şeyler, teslimiyetin giysisidir; bütünsel sisteme teslim olanlara ihtiyaçları ikram edilir.
(7) “O, aranmakla bulunmaz; bulanlar,
arayanlardır.”(Beyazit-i Bistamî)
(8) “Çokluk”, kur’an’ da tekâsür ile hezeyan bankacılığı olarak yerilmekte; seraplığı, doyurmazlığı, huzursuzluğu işaret edilmektedir.
(9) Yüksek bilinç, ruhani akıl demektir; duyum kaynaklı değil, sezgi kaynaklı akıl işletimidir.
(10) “Vadi ol ki zenginlik sana aksın”(Lao Tzu).
(11) El-Lâtif isminin( en ince mesamattan kolaylıkla geçebilen) yani maddi âlemde eterik , takıntısız/engelsiz yaşamak.
(12) “Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak”(nazım Hikmet).Kanıksama an’nın bitimsiz gösterisinden mahrum olmak; zihin bankacılığının “faizinde” boğulmak.
(13) İsa’nın peygamberin “sünneti”; su üzerinde yürümek. Bu işleyişte estetik ,mucizeyi aşıyor; mucize âdeta gizleniyor.
(14) Dünya güvensizlikten beslenir, güvensizlikle sömürür; belki, karşıtını büyüterek, güvensizlikle doğallığını medeniyete yem eder.
(15) Kimsenin umurunda olmayan iyilikler; yolda taşın kenara kaldırılması ; başkasının farkına varmadığı ihtiyaç sahibine Allah’ın lûtfunu hatırlatan iyilikler.
(16) “Trend” hastalığından muafiyet;
“moda” , “her kes” iğvasına kapılmamak.
(17) Beklenti tutkunun iştahıdır; İlhan Güngören ‘Zen Budizm , Yaşama Sanatı’ kitabınının çevirisinde iradi olmayan yaşamaya güzel Türkçemiz için “böylesellik” kelimesiyle karşılık vermişti; nefes alışımız, takıntısız, telaşsız giderek derin akışı böyle olsun.
(18) Sade yaşamak san’at tır. Öyle ki taklit edilecek şey yoktur; varlığın doğallığı, sadeliği, güvenliği, teslimiyeti , yüksüzlüğü onun süsü olmuştur.
(19) “Seçenek”, için her an seçim yaparız denilir. Bu her an’ı tanımlama zaafımızın göstergesi değil midir? Asıl olan, suyun akışı gibi hesapsız , doğal, tortusuz /yüksüz yaşamaktır; lâtif olan budur.
(20) Her tarif tutsaklık gibi peşimizi bırakmaz; Süleyman karagülle adil sosyal düzen anlatımında “kur’an’da resmî tarif yoktur”. diyerek “güdümsüz ferd “ olmanın yolunu göstermişti.
(21) Amerika’yı keşf adı altında talan edenler; oraya taşıdıkları kölelerin torunlarına üç yüz yıllık “geri ödeme” yapacaklar. Nesillere “rüzgâr ekenler , enkârne ile fırtına biçerler”.
(22) Kur’an’ da (Secde/32:14) yaşam bitişlerinde, bedenlerin terk edilişinde dünya biriktirenlere; yeni yaşam diyar ve formları umanlara ; “ tadın azabı; işte biriktirdikleriniz” denilerek; ektiklerine doğacakları anlatılmaktadır.
(23) Kelime karşılığı, “okuyucunun”, metne yönelik ‘kenar notları’ demektir. Fakat amacım farklı metin biçimi denemektir. Bu yaklaşımlar, okuyucuda, daha sonra tekrar yazarda toplanıp, metindeki katmanların bir kısmını ortaya çıkarır.
Aslında, katmanların yani makro-mikro düzeyler, tüm varoluşta sürmektedir. Zihinlerimizin bankası olan bilinç altı katmanlarına güzel örnek olarak; Cristopher Nolan tarafından yazılan ve yönetilen bilimkurgu türündeki ABD yapımı ‘İnceptions’ filmini öneriyorum.
https://youtu.be/YvacxJtHiCY