Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021
2324 Okunma, 0 Yorum

Her şeyin Bütün olduğunu kadim metinlerden biliyoruz.

 

Şeyler arası bağıntının da çözemeyeceğimiz dolayım ilişkisinde olduğunu yakın zamanların bilim adamları söylemişler.

 

Akıllı, aptal; iyi, kötü; güzel, çirkin; 

zengin, fakir; aydın, cahil; ...

 

bunların hepsi, sanılanın aksine, “elekten”geçenlerle beraber değer ifade ediyor.

 

Çünkü birbirlerini var edip, tanımlıyor.

 

Devamında yenilenip, ilerlemeleri, değişen koşullara uyumlarına bağlı. 

 

 

Çok açık olduğunu biliyorsunuz:

 

“dolu olan, almaz; yükselen , tırmanmaz; öğrenen, sormaz ...”

 

Yani “başarılılar”, eriştikleri nitelikten, 

yeni aşamaların niceliğine inemezler.

 

Bu yüzden erklik, çürüme ufkuna ilerler.

 

 

Evrensel usül,

 

Doğanın temel ritüeli döngü ve dalgadır.

Bu işleyiş , her yerde kesiksiz ve ortalıktadır.

 

 

Kaybedenler, aptallar, çirkinler, kötüler...

bunlar da bu ritüelde zamanı geldiğinde öne çıkarak ilerler. 

 

Doğanın “bilgeliği”;

düşeni, geride kalanı, enerjisi düşük olanı, enerji yükleyerek ileriye taşır.

 

Çünkü enerji, isabet ettiğini yükseltir;

enerjisini kaybeden alçalır.

 

 

Güç ve kararlılık

 

Burada izninizle bilime kara sevdalı

Tim James’ ten alıntı yapıyorum:

 

“Güç ve kararlılık daima çatışır 

ve bir elektronun tepkisel davranışlarını yönetir. 

 

Atom çekirdeğinin etrafındaki yörüngelerde sıralanmış elektronlar, ışığın taşıdığı enerjiyi yutarak, kazanarak çekirdeğe yakın yörüngeden, daha dışarıdaki yörüngelere yükselirler.

 

Enerji alanlar güç kazanır fakat kararsızlaşırlar.

 

Çünkü güç enerjidir; enerji hareketi tetikler.

 

Diğer taraftan, enerji kaybeden elektronlar, ısı ve ışın bırakarak atom çekirdeğine en yakın yörüngeye düşerler.

 

Bu elektronların enerjisi azaldığından hareket kabiliyeti düşer ve kararlı hale gelir.”(1)

 

 

Uyum/ intibak

 

Doğanın temel işleyiş biçiminin döngü ve dalga olduğunu kaydetmiştik.

 

Sosyal kalburun üstünde kalanlar 

ve altına düşenler;

doğanın işleyişi ile değersizken değerliye; değerliyken değersize dönüşeceğini

çoğunlukla bilmezler. 

 

İstisnai olarak, vicdanları yüzeyde olanlar, bilmeden sosyal kalburlamanın altındakilerin yaşamalarına destek vererek

alt üst oluşta toptan yıkımları önler.

 

Dolu bardaklar kirlenecek; boş bardağın “cahilliği” yeni ile dolacak:

 

böylelikle yok, vara evrilir, cihazlanır;

varsıl, köleliğe iner. 

 

*

 

Ustalık yolu

 

Eski çin metinlerinde; değişen koşulların aralığında fark edilemeyen yollar olduğundan;

bu aralıkların hükmedici

ve her değişimin kendi yolcusunu, ustasını beklemesinden söz edilir.

 

Sanırım gerçek anlamda uyum’un 

ne olduğundan bahsedilmektedir.

 

Daha somut olarak uyum, insan bedeninin tamamında değil,

onu eksiksiz kuşatan ve besleyen damarlarımız

ve kanımızda olması

veya

duvar derzlerinin duvarın bütününü belirleyicisi olmasında aranmalıdır.

 

Bu yüzden uyum , enerjik, kazanmış, akıllı, becerikli ...kararsızlarda az;

 

kaybetmiş, cahil, beceriksiz kararlılarda daha çoktur.

 

*

 

Kim bu hamarat ?

 

Modern kimya, "başlangıçta hidrojen vardı,"

dediği kitabını büyütmeyi sürdürüyor.

 

Elementler sonsuz döngülerinde , değişimin koşullarına yeni bileşikler için var gücüyle çalışıyor. 

 

Bir alıntı daha yapıyorum:

 

“ Her atom benzersiz bir yörünge düzenine sahiptir; dolayısıyla her atom benzersiz bir ışık tayfını emer veya yayar. 

 

Elekronlar yörüngeden yörüngeye zıplamaya başladığında, hangi yöne gittiklerine bağlı olarak, hangi tür ışığın emileceğini veya yayılacağını, zıpladıkları mesafe belirler.

 

Bu noktada her kes, elektronların neden ışığı emdiğini veya yaydığını soruyor.

 

Cevabı bilinmiyor; şimdilik ‘doğanın böyle istemesi’ diyerek geçiştiriliyor.

 

Sanırım bu büyük patlamayla oluşan temel kanunlardan sadece biri.”(2)

 

 

Canlıların temel taşı genomlar da öyle yapıyor.

 

Onlar, canlı kalmak, ileride yaşamak için sayısız bileşik , ekleme, çıkarma, oranlama...

döngüsünü sürdürüyor.

 

Peki, bu "telaşın" kaynağı ne? 

 

Ne, kim bu etkiyi, tayfunu körükleyip, kırbacı savuruyor evrene? 

 

Bakıldığında, incelendiğinde görülmeyen,

fakat

sirayeti sezilen olması muhtemel etkiye ruh deniyor.

 

*

Emareli yokluk: ruh

 

Ruh; âlemde görülmeyen, etkisi eksik olmayan plancı, planlayıcı, sirayetçi bir

bilinmez.

 

Ruhun varlığa veya kümelerine "ziyareti", nerede yoğunlaşırsa evrensel trend orada görülüyor: 

 

orada titreşim artıyor, parkaklık, 

zekâ beliriyor; 

 

vizyon öne çıkıyor; 

yeni "imalatlar" oluşuyor.

 

“O olmadığında!? ”

diye bir şey yok.

 

Ruh varlık âleminde daima

(az, çok) etkisini sürdürüyor. 

 

Etki, azalıp çekildiğinde ise varlık dönüşüme hazırlanır; dönüşüm 

için varlık üzerindeki etkisini varlığı oluşturan atomlara kadar azaltır; fakat bu göreceli azalmadır.

 

Atom çekirdeğindeki ruhsal etki, atom bombası potansiyellidir. 

 

*

Filmin içindeyiz

 

İnsanlığa sosyal barış düzeni öneren ilâhi Kur’anın En’am ( Çiftlik Hayvanları) suresi 59 ncu âyetinde:

 

" verakatin/ yaprak ,

illâ/ dışında, 

yealemuha/ onun bilgisi, 

ve lâ/ ve yoktur;

 

habbetin/ bir dane,

fî/ içinde, 

zulümati/ karanlıkları,

l-erdı/ yerin, 

ve lâ/ yoktur;

 

ratbin/ yaş,

ve lâ/ yoktur, 

yabisin/ kuru;

illâ/ ancak, 

fî/ vardır:

 

kitâbin/ bir kitapta, 

mubinin/ apaçık.”

 

*

 

Yani,

 

ağalardaki yaprakların 

düşüş bilgisi;

 

ışığın olmadığı yerlerde, karadeliklerde,

toprağın bağrında;

tohumun, dönüşecek varlığın kozasının, atomik elementsel bileşiklerin oluşturacağı şeyleri,

yeni elementleri;

 

tüm varlığa dair olmuş (kuru),

olmakta (yaş) olan 

tüm bilgiler

 

apaçık kitapta yazılmış. 

 

*

 

Sonuç olarak, “film” çekilmiş, vizyona girmiş;

bizimle perdeye yansıdığında kaderin ortaya çıkışını fark ediyoruz.

 

Bu oluşum saklı ve gizli değil; 

gözlere sebil; ”mübin”/ apaçık, yaşamın tüm an’larında bizimle ortalıkta.

 

Demek ki bu modelde kitap; 

 

ciltleri göreceli olarak çoğaltılmış zaman;

 

mürekkebi, varlığın modeline, biçimine, yetkinliğine göre 

zihinsel (potansiyel) 

ve fiziksel işler.

 

Zaman, göreceli olduğundan daralır genişler; 

 

böylece kademeler, ciltler oluşur.

 

Zamanın en küçük biriminden başlayarak düşüncelerimiz, niyetlerimiz, eylemlerimizin titreşimler düzeyinde zamana tab edilir;

 

paradoksal olarak bunlar, 

bizden önce olmuş; fakat

an’larda oluşunu yaşıyor fark ediyoruz.

 

*

 

Zihnini boşaltanlara müjde!

 

Kağıda çizilen çizgiler, nasıl noktalardan oluşuyorsa

varlığın işlevi de titreşimlerden oluşuyor. 

 

Yani her yer “ritimle” dolu.

 

Oluşlar, altındaki bu ritmler ilahi ezginin tınıları.

 

Demek ki kader filminin “müziği” de varmış.

 

Çekilmiş film, an perdesine yansıdığında ben ile idrak yapılır;

 

benlik çölünde, ben kaygıya düşer 

ardından;

 

olmuşları, olacakları, olasılıkları, arzuları, kırgınlıkları, kinleri ... biriktirip yaymaya başlar.

 

Artık an sahnesinde idrak yalnız değildir. Benlik zihin parazitlerini ortalığa saçar, adeta an’lar saldırıya uğrar. 

 

*

İç ses / vesvese

 

An’ların özgünlüğünün farkına varmak ilahi nimettir.

Fakat bu nimet, benliğin "yardakçılarına" (iç ses) kurban edilir.

 

Yaşam pınarının billur damlaları olan an'lar, vesvese ile bulanıklaşır.

 

*

Ayrılık makinesi

 

 

Arsız zihin, an sahnesinde, korsan yayın yapar.

 

Bu günü , geçmişi, geleceği ... uyduruk kaygılarıyla boğar. Bu yanılsama çölüne giriştir.

 

Yanılsamalar, yanlış, tersten anlamalar bireylerden viral olup sosyalleşir. Böylelikle diller çoğalır; halâ çoğalmakta.

 

Bu marifetten kakafoni yolları imal edilir. 

 

Kimse, kimseyi anlayamaz; çünkü iç ses birikimleri yetkin ve zindedir. Diyaloglara(!) iç sesler hakim olur.

 

İnsanlar bir birilerini dinler görülür, anlamaz; anladığını sanır. Bu sanılar,

insanlar arasında tüm çatışmaları tetikler.

 

Çatışmaları durdurmak için yeni kavramlar,

diller icad edilir, hala edilmektedir. Yine de iç sesler geometrik olarak artmaya devam eder.

 

Artık insanlık , idrak diyarının barış kıyılarından, zihinlerin kaygı okyonuslarına açılıp yönünü kaybetmiştir. 

 

*

 

Çözüm basit lakin çok zor:

 

nefes ile 

zihni temizleyerek

an’da kalıp;

 

akıl ile 

Bütün’e dahil olmalı.

 

 

(1) ,(2) : Elementsel ,Timaş

 

 






Son Eklenen Makaleler
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1563 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 813 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1593 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 889 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 616 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 835 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 869 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 963 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 213 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 902 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 890 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1639 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1582 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 697 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1265 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 969 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1104 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1346 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1645 Okunma
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 670 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1675 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 1880 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1329 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 1902 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1662 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1102 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1098 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2516 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2295 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2246 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3578 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3074 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2034 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2631 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2617 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 1868 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2682 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2290 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 2929 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2635 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2223 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 2843 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2698 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2576 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3490 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2022 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2324 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 1813 Okunma


© 2024 - Akevler