Çin Bilgeliği kitabından:
“ Çağımızın beyefendilerinden bir köpeğin ya da bir domuzun kasabı olmalarını isterseniz , bu işe kabiliyetleri yoksa teklifinizi redederler .
Halbuki onlardan ülkeye nâzır olmalarını isteseniz, kabiliyetleri olmasa bile bu işi yaparlar.
Bu sapkınlık değil de nedir ! “
*
YEDİ HİKMET
1- Seçkinliğe düşkün olanlar, onu göstermek isterler. Bu seçkinlik değildir.
İşin ehli olanlar, işi işlediklerinde seçilir, bilinirler.
Onların seçkinliği , işlerini işleyişidir; işleyiş, toplum için ne kadar yararlı olursa ; onlar, o kadar saygı görür, sevilir, desteklenir.
Bunu sürdürmek seçkinliğin bir yönüdür; diğer yönü, bu nitelikle halkın içinde tevazu ile yaşamayı sürdürmektir . Böylece “içeriye” uygun. “ dış” teşekkül eder.
2- Her kötü, kirli, istenmeyen işin toplumca beğenilen, gözetilen, itibar edilen kaynağı vardır. O kaynak, o işlerin mahallinde,çevresinde değil, ilgisiz , “arınmış” bilinen yerlerdedir.
Bu yüzden seçkin görülen makamlar ve işler, seçkin görülmeyen işlerden daha zordur. Zorluklarının görülmemesi, onların sirayet ettiği derinlikle ilgili olmasındandır.
Yine bu yüzden , parıldayan seçkinliğin , çamuru çok, kirli suyu derindir.
3- Kasap, görünürde canlı hayvan keser; aslında onun işi, her zaman ölümün yaşam sınırını aşmaması; aradaki sınırda can değişmesine vesile olması, canı cana katmasıdır.
4- Kasabalar güvenli yerleşim yeridir; çünkü eski dönemlerde etrafında güvenlik için sedler yapılırdı.
Şimdilerde “sınırlar” , bu yüzden belirgin ve tanımlı olmalıdır.
Bu yüzden. İnsanın diğer canlılarla beslenmesi güvenlik sorunudur.
Bolluk döneminde bu sınırlar belirsizleşir; kıtlık ile yüzleşene kadar derinliği hissedilmez. Bolluk azaldığında, sınırlar öfke ile yüzeye çıkar.
5- Zorbalık, kıtlıktan kaynaklanır;
ta ki bolluğa erişene kadar; sonra zorbalık, güvenliğe dönüşür;
ta ki zorbalığa kadar.
6- Teşrifat, tutkuyu artırır, liyakati kovar. Saygı , yüzeyde ise teşrifat; derinde ise liyakattir.
7- “Beyefendiler”, barış, konfor dönemlerinin özneleridir. Onlar sahip oldukları koşulların olanaklarını kullanarak seçkinliğe erişmek isterler.
Çünkü koşulları mirastır; bunun yetkinleşmesi, kamusallıkla desteklenmesi ile olmaz. Olduğunda o makamlar, halk için “kasaplıktan” başka sonuç doğurmaz. Bu “iş”ten çürüme “beslenir”.
*
İLGİLENENLERE
METİN İÇİ SEMBOL
AÇIKLAMALARI :
-Lotus
-Domuz
-Köpek
-Nazır
-Kasap
-Sapkın
LOTUS ÇİÇEĞİ : “indirildiğimiz” vaad edilen siriusyen cennetlerinin yeryüzü hatırlatıcısı olan bu çiçeğin kökleri; bataklığın çamurlu dibi benzeri evrenin varoşu dünya yaşamlarımıza hak ediş bedenlerlerle doğan ruhlarımızın çetin eğitimini ve suyun yüzeyine ulaşıp, emsalsiz güzelliğini sergilemesiyle vaadin sonunda gerçekleşeceğini anlatıyor.
^^^
DOMUZ : Anne karnında İnsanın embriyon halini andıran biçimi; annenin kanı ile beslenirken güneşten, sudan, doğanın nimetlerinden habersiz oluşumunda onu yaşatan annesinde oburlukta sınır tanımayan iştahını doğduğunda bitiren bencillik.
Eski çağlarda şans ile bağ kurulurdu. Yabanileri avlanır, şölen ve kutlama sofrasında misafirlere esas menü olurdu. Hem ot hem et yiyebilir. Sinirimi sistemi insana en çok benzeyen hayvan olduğundan, doku çalışmalarında “favori” kabul edilmektedir.
Türkler başlangıçtan beri domuz yemiyor ve geleneklerinde bu hayvan iyi bir yer tutmuyordu. Domuz kötü ruhları çağrıştıran bir hayvan olarak sembolize edilmiş İslamiyet’ten sonra da bu devam etmiştir.
.
KÖPEK : Tekil paylaşılmaz -egoist sadakat isteği; hastalıklı bağlılık. Koku evreninin öznesi. Koku frekansını kotlayan. Kollayıcı sensör, bekçi. Nefse düşkünlüğün çukuru.
İlk evcilleşen hayvanlardan; bakıcısı için “yaren” desek yeri var.
Avcılıkta, savaşlarda, takip ve izsürmede öncüdür. Bu gün dahi koku alma, koku sınıflama özelliklerinde eşsizdir.
Mesnevî’de köpek metaforu geniş yer tutar. Genelde ‘yaratıcısını tanımayan, nefsinin heva ve hevesine takılıp kalmış, dini, manevi değerlere saldıran’ insan tipini karakterize etmek için kullanılmış.
Benzer metinlerde , sadakatten, Allah’ı tanımamaya, öfkenin, hilenin, haddini aşmanın; nefsinin peşinde koşanın ,azgın kişiliğin resim edilmesinde köpek metaforu kullanılmış.
Az olmakla birlikte Mesnevî’de köpek metaforu sadakatin, bağlılığın simgesi olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de Ashab-ı Kehf’in köpeği, sadakatinden ötürü Ashab-ı Kehf’le beraber 309 ve 9 yıl veya üç asır 9 yıl uyutulduğu anlatılır.(*)
Budizm’in yeniden doğuş inancına göre günahkâr insanların üçüncü kez doğduklarında gövdesini aldıkları hayvanlardan birisidir.
Eski Hint mitolojisinde ölüler diyarının muhafızı ve talihsizliğin sembolüdür.
Türklerde köpek sembolü, kurt veya kartal gibi ulusal bir sembol olmamıştır. Şaman ayinlerinde güçlü şamanlar kurt, kartal gibi hayvanların biçimine girerken, zayıf şamanlar köpek şekline giriyordu.
Köpek yer altına inerken kullanılıyor ve bu olumsuz anlamı sebebiyle cenaze merasimlerinde kurban edilen bu hayvan ölümü temsil ediyordu.
Çin ve Moğol kültürlerinin etkisiyle köpekten türeme Türklerde de görülmüştür. Genelde olumsuz anlamlarına rağmen köpek, İslamiyet’ten sonra avcılığa verilen önem sebebiyle dostluk, sadakat ,sabır gibi olumlu anlamlar yüklenmiştir.
NAZIR : Devlet itibarının paydaşı; teşrifatın nesnesi; kalem rahibi; ‘devlet aklının’ unsuru; derin devletin kaynağı; kamu oyu kesesi; devlet yönetim işlerinde bilgi, beceri, uzak görüşün timsali; halkın refahını gözeten yüksek idareci; tevazunun sırat’ı … yüksek bürokrat.
KASAP : (1)Yenecek hayvanı kesen(şimdilerde mutfakta ‘chef’) sürüden sorumlu, ondan geçimini sağlayan, beslenen, gerektiğinde onlara kasaplık yapan çoban.
(2)Kasaba, sınır ile güvenli; sınır kadar güvenli; güvenlik için sınırlı.
(3)Can alan, cellat; ölüm cezasını uygulayan; ölüm ve dirim arası “iş”; öldürüp dirilik için yemek hazırlayan; paradoksal meslek.
SAPKINLIK : Uyumsuzluk; surda gedik girişimi; ortak yaşam uyumunda aykırılık; görece devrimcilik; ortak “iyiyi” aşma girişimi. İradi mutasyon.
*
( * ) Bu görüş, Kütahya Simav’lı rahmetli Şerafettin DURMUŞ’ a ait:
“ Mağara ehli uyanınca dışarıdan yiyecek almak için ‘varak’ kullandılar; geleneksel kabül döneminde sikke kullanılıyordu; çeviriler yanlış yapılıyor.
‘VERIKI’ ibaresi çok açık ‘varak’ demektir; 118 yılında Çinliler deri para kullanmışlardır. İlk kâğıt para ise M.S. 806 yılında yine Çin'de ortaya çıkmıştır. Batıda kâğıt paraların basılması ve kullanılması 17. yüzyılın sonlarına rastlamaktadır.
İkinci olarak ; Bu yüzden “mağara ehli “ , henüz açığa çıkmadı; üç asır, 9 yıl dolmasıyla ellerindeki varak görülecekler ve insanlık bundan haberdar olacak.”
Kehf suresi /18: 19 (*)
“ Ve böylece birbirlerine sorsunlar diye onları canlandırdık. Onlardan biri şu soruyu sordu: "Ne kadar kaldınız?" "Bir gün veya günün bir bölümü kadar." dediler. Kimisi de: "Ne kadar kaldığınızı Rabb'iniz daha iyi bilir." dedi. Sizden birisini, varak (paranızla) şehre gönderin. Hangi yiyeceği seviyorsanız ondan yiyecek getirsin. Ve sizi kimseye sezdirmemeye dikkat etsin.”
وَكَذَلِكَ بَعَثْنَاهُمْ لِيَتَسَاءلُوا بَيْنَهُمْ قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ قَالُوا رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثْتُمْ فَابْعَثُوا أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمْ هَذِهِ إِلَى الْمَدِينَةِ فَلْيَنظُرْ أَيُّهَا أَزْكَى طَعَامًا فَلْيَأْتِكُم بِرِزْقٍ مِّنْهُ وَلْيَتَلَطَّفْ وَلَا يُشْعِرَنَّ بِكُمْ أَحَدًا
Ve kezalike beasnahum li yetesaelu beynehum, kale kailun minhum kem lebistum, kalu lebisna yevmen ev ba'da yevm, kalu rabbukum a'lemu bi ma lebistum feb'asu ehadekum bi VERIKIKUM hazihi ilel medineti fel yanzur eyyuha ezka taamen fel ye'tikum bi rızkın minhu vel yetelattaf ve la yuş'ırenne bikum ehada.
*
Kelimeler
Çeviriler
# kelime anlam kök
1 ve kezalike yine böyle
2 beasnahum onları dirilttik بعث
3 liyetesa'elu sormaları için سال
4 beynehum kendi aralarında بين
5 kale dedi ki قول
6 kailun konuşan biri قول
7 minhum içlerinden
8 kem ne kadar?
9 lebistum kaldınız لبث
10 kalu dediler قول
11 lebisna kaldık لبث
12 yevmen bir gün يوم
13 ev ya da
14 bea'de bir parçası (kadar) بعض
15 yevmin günün يوم
16 kalu dediler قول
17 rabbukum Rabbiniz ربب
18 ea'lemu daha iyi bilir علم
bima ne kadar
20 lebistum kaldığınızı لبث
21 feb'asu gönderin بعث
22 ehadekum birinizi احد
23 Bİ VERİKIKUM varak (para) ile ورق
24 hazihi şu
25 ila
26 l-medineti şehre مدن
27 fe lyenzur baksın نظر
28 eyyuha hang
….
Kehf suresi / 18: 25
Onlar, mağaralarında, üç dönem kaldılar ve dokuz yıl ilave ettiler.
وَلَبِثُوا فِي كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا
Ve lebisu fi kehfihim selase mietin sinine vezdadu tis'a.
*
Kelimeler
Çeviriler
# kelime anlam kök
1 velebisu ve kaldılar لبث
2 fi
3 kehfihim mağaralarında كهف
4 selase üç ثلث
5 miaetin dönem ماي
6 sinine içinde
vezdadu: Ve ilave ettiler
tis’an : dokuz
(*) Konu neredeyse yerelliği aşmış durumdadır; dünya dışı müdahale ortak kabul düzeydedir.
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Ash%C3%A2b-%C4%B1_Kehf