KUR’ÂN MATEMATİĞİ – XXX. Ders
Üsküdar – İstanbul; 09 EKİM 1999
MATEMATİK
Soru-1 Elimizde üç torba vardır. Birinci torbaya “k”, ikinci torbaya “l” ve üçüncü torbaya “m” kadar bilye girsin. Toplam bilye çeşidi de bunların toplamı kadar n=k+l+m olsun. Bunlardan kaç çeşit torba takımı yapabiliriz?
Misal olarak birinci torba 3, ikinci torba 2, üçüncü torba 5 bilye alsın.
Toplam 10 olacaktır.
Bu sorunu çözmek için kutulardan işe başlayalım.
Elimizde 10 çeşit bilye olduğuna göre; birinci 3 gözlü kutuların birinci gözüne 10, ikinci gözüne 9, üçüncü gözüne 8 bilye yerleştirebiliriz. Bir kullandığımızı bir daha kullanmıyoruz. Devam edelim; 2 gözlü kutuya ise ancak 7 ve 6 çeşit bilye yerleştiririz. Beş gözlüye ise 5, 4, 3, 2 ve 1 çeşit bilye yerleştiririz.
Her birinden o kadar çeşit elde edeceğimizden bunları çarpmalıyız. n! Çeşit kadar kutularımız var. Ne var ki bunları 3 torbaya dolduruyoruz ve sıralar bizim için önemini kaybediyor. Birinci torbada 3! Faktöriyel kadar çeşit birleşiyor ve tek çeşit oluyor. İkinci torbada 2! Faktöriyel kadar çeşit birleşiyor. Üçüncü torbada 5! birleşiyor ve tek çeşit oluyor. Sonuç olarak bunlara bölmemiz gerekir.
P= n!/(k!*l!/*n!)= 10!/(3!*2!*5!)= 10*9*8*7*6/(1*2*3 * 1*2)=
Bu sonucu matematiğin kuralları ile de ispatlayabiliriz.
(a+b+c)^(k+l+m) = ((a+b)+c)^((k+l)+m)= (1,n) n!/((k+l)!*m!)*(a+b)^(k+l)*c^m
(a+b)^(k+l)= (1,(k+l)){(k+l)!/(k!*l!)/(a^k*b^l)
Bunlar yerlerine konursa (a+b+c)^(k+l+m)= n!/(k!*l!/*n!)*a^k*b^l*c^m bulunur.
Şimdi (1+1/n)^n i arayalım n sonsuza gitsin. Buna e diyelim
e=(1+1/n)^n= (1,n){n*(n-1)*(n-2) ... (n-k+1)/k!*1^(n-k)/n^k
1,n){n/n*(n/n-1/n)*(n/n-2/n) ... (n/n-(k-1)/n)/k! *1^(n-k)/n^k
= 1,n){(1-1/n)*(1-2/n) ... (1-(k-1)/n)/k!
= 1,n){1/k!= 1+1+1/2!+1/3!+ ...+1/n!
Burada sonsuz sayıdaki sayıların toplamı vardır. Acaba bu sonsuz mudur? Bunun sonsuz olmadığını ispatlayalım. İlk üç terimi 2.5 etmektedir. Demek ki bu 2.5 den büyüktür. Kalan terimleri hesaplayalım. 1/(1/2+k)<1/k olduğunu düşünelim.
(1, n){{1/2)^k< (1, n){{1/(2+k))^k
Sn = 1+ ( ½)+1/2)^2+ (½)^n
K*Sn= k+ ( ½)^2+1/2)^3+ (½)^(n+1)
Taraf tarafa çıkarırsak
(1-1/2)*Sn= 1-(1/2)^(n+1)
n sonsuz olduğunda 2 nin üstü de sonsuz olacağı için (1/2)^(n+1)=0 olur
Sn= 2 bulunur.
e< 2.5+2 olacaktır. Demek ki e sonsuz değilmiş.
Sonuç:
“ALLAH” zâtı ile “AHAD”dır, birdir. Gücü ile “KADİR”dir. Sonsuzdur. Gücü sayısaldır. Toplanır. Toplamı ise yine bir eder. Bir şey bir yönüyle bir sayı, diğer yönüyle ise sonsuz sayının toplamı olabilmektedir. Her terimi “e”ye bölsek 1 elde ederiz.
E=2.718282 olarak bulunur. != 1/e+1/(2!*e)+1/(3!*e)+ 1/(n!*e) olarak elde edilir. ALLAH’IN KUDRETİ değişik ölçülerde sonsuzdur. Toplamı 1 dir. Zâtı mütegayyir değildir. Ef’ali mütegayyirdir. Yoksa “MÜRİD” olmazdı.
(1+x/n)^(n/x))
KUR’ÂN MATEMATİĞİ ve TEFSİR – XXX. Ders
Üsküdar – İstanbul; 09 EKİM 1999
ADİL DÜZEN EKONOMİSİNDE DENGE
Topluluk içinde insanlar ikiye ayrılmaktadır: Üreticiler ve Tüketiciler.
Üreticiler aynı zamanda tüketicidirler. Ürün tüketicilere kapitalistlerde yalnız aile aracılığı ile; sosyalistlerdeyalnız kamu aracılığı ile geçer.
“Adil Düzen”de tekel ürünleri üreticilerden tüketicilere kamu yoluyla; rekabete açılabilen ürünler ise aile aracılığı ile geçer. Fakirlik, yoksulluk, yaşlılık, yetimlik fasılları ile aile desteklenmektedir. Aile içi iş bölümü ilkeleri içinde erkeğe nafaka temin etme yükümlülüğü getirilmektedir. Kardeşler arasında mirastaki pay yükseltilmekte, kredilerde de iki misli kredi açılmaktadır. Aynı işi yapanlarda ücret fark etmemektedir. Tüketiciler bütçeden yeryüzündeki toprak paylarının “kira karşılığını” almaktadırlar. Üreticiler ise “çalışma kredilerini” almaktadırlar. Tüketicilere ayrıca “selem kredisi” verilmektedir. Üreticilerle tüketiciler arasında denge sağlanmıştır.
KAMU HİZMETİNDE VAKIFLAR
Kamu hizmetlerinin görülmesi için bir “kamu payı” alınır. Bu kamu paylarının toplanması ve dağıtılması, alınması ve satılması “vakıf müesseseler” ile olur. Vakıf demek, kararların bilgisayara verdirilmesi demektir. Yöneticilerin takdir yetkileri yoktur. Sözleşme ne diyorsa ona göre hareket edilir. Sözleşmeye göre hesaplar ne diyorsa o yapılır. Oysa kapitalizmde bunlar özel sektörler tarafından, sosyalizmde ise bürokratlar tarafından takdir ile yönetilir. Bu uygulamalar yolsuzluklara ve rüşvetlere sebep olur. Tüccarlar ise kendi takdirleri ile işlem yaparlar. Aralarında rekabet korunmalıdır. “Faiz yasağı” ve “sermayeden vergi” bu tekelleşmeyi önlemektedir. Adil Düzen tekelleşmenin önlendiği liberal bir sistemdir.
KAMU AMBARLARI
Kapitalizmde ve sosyalizmde ambarın sahibi ambardaki malların da sahibidir. Adil Düzende ambar, sosyalizmde olduğu gibi kamunundur. İçindeki mallar ise kapitalizmde olduğu gibi halkındır. Böylece küçük teşebbüsler korunmuş olur. Üreticiler ürettikleri malları kamu kontrolörlerine kontrol ettirdikten sonra mamulü veya yarı mamulü ambara teslim ederler ve makbuzunu alırlar. Artık mal üreticinin değil makbuzu alanın olur. Hukuki dolaşma makbuz ile, malın dolaşması ise en kısa yoldan araçlarla olur. Bu sistem bir taraftan küçük müteşebbisleri korumuş olur, diğer taraftan saklama ve taşıma masrafları ve zayiatları asgariye iner.
Dört çeşit ambar vardır. Altyapı depo edilemeyen malları vakıflardan alır ve işletmelere verir. İşletmeler bu yardımcı maddeleri üreticilere para ile değil, geçmiş yıllarda ödedikleri kamu payları nisbetinde paylaştırır. Ham maddeyi işletme ambarına teslim eden kimse makbuzu eline alır. Bu makbuzla işletme senedini işletmeden alır. Senedi kasada paraya çevirir. Ara mamul maddeleri ise işletme senedi ile alınıp satılır. Mamul madde de işletme senedi ile satılır. Kasada bulunan pay ve nakit formülleri ile işletme senedi her zaman nakde çevrilir. İşletme hizmetlerden oluşur. Yani mal sonunda kişilerin eline geçer.
MADDİ DOLAŞIM
Yardımcı madde vakıflar tarafından alınır ve alt yapı aracılığı ile işletmeye verilir. Ham madde tüccar vasıtasıyla alınır ve ham madde ambarı vasıtasıyla işletmeye verilir. İşletmede birleşen emek, ham madde ve yardımcı madde ara maddeler olarak ara madde ambarına girer ve çıkar, sonunda mamul ambarına gelir. Mamul ambarından tüccara satılır. Tüccar alır ve halka satar. Böylece devre kapanır. Tüccar ile halk arasında, vakıf ile halk arasında nakit ters yönde dolaşır. İşletme içinde ise nakit yerine “işletme senedi” dolaşır. İşletme senedi “ana mal senedi”dir. Kasada bunlar nakitle değiştirilir. Buna “maddi dolaşım” denmektedir.
HUKUKİ DOLAŞIM
Maddenin bu şekilde dolaşması için insanların birbirleri ile anlaşıp hareket etmeleri gerekir. Buna “teşkilatlanma” denir. Teşkilatlanma ile birlikte oluşan maddi dolaşıma “işletme” denir. Eskiden bu teşkilat yoktu. İlk canlılar gibi ikili ilişkilerle olarak yürütülüyordu. Sanayi devriminden sonra böyle bir teşkilat ortaya çıktı ve sermaye tekelleri doğdu. Sermaye tekelleri birleşti ve devlet tekeli doğdu. Devlet tekeli parçalandı. Şimdi “yeni düzen” ortaya çıkacaktır. Biz buna “Adil Düzen” diyoruz. Marks bütün bunların olacağını, ilmin gösterdiği yoldan haber vermiştir. “Adil Düzen”e işaret etmiş ve ona “komünizm” demiştir. Ne var ki Marks komünizmin mekanizmasını ortaya koyamamıştır. Kapitalistler onu kötü yöne yöneltmişlerdir. Marks mülkiyetsiz, ailesiz, dinsiz ve devletsiz bir düzen tasarlamaya başlamış ve buna “komünizm” demiştir. Adil Düzen; mülkiyetli, aileli, dinli ve devletli bir düzen içinde “halk ekonomisi”ni oluşturmaktır. Bu düzen “peygamberler düzeni”dir, “hak düzen”dir, “İslâm düzeni”dir, “şeriat düzeni”dir. Anayasamıza göre de bu “demokratik düzen”dir, “lâik düzen”dir, “sosyal düzen”dir, “liberal düzen”dir; tek kelime ile “hukuk düzeni”dir. Biz söyleyene değil söylenene bakarız, yapana değil yapılana bakarız. Doğruyu kim söylerse makbulümüzdür. İyiyi kim yaparsa desteğimizi alır.
Kapitalizmde “maddi dolaşım” sermayenin güdümünde, sosyalizmde bürokratın güdümünde olmaktadır; “Adil Düzen”de ise bu demokratik olarak halkın kendi içtihatları ve serbest iradeleri ile olmaktadır. Birlik serbest sözleşmelerle yani ortaklıklarla sağlanmaktadır. Halk kendi istekleri ile ortaklıklar kurar ve organize olur. Türkiye Cumhuriyeti Mevzuatı “liberal sistem”dir. Serbest sözleşmelere dayanır. O halde bizim yapacağımız iş; bu imkanlardan yararlanarak halkımızı ileri seviyeye ulaştırmak, devletimizi de ödeyeceğimiz vergilerimizle güçlendirmektir. Her yeniliğe karşı bir direnme olur. Azmimizle direnmeleri yenmek hedefimiz olmalıdır. Allah Kur’ân’da “siz bu direnmeyi göstermezseniz Allah başkalarını getirir ve onlar sizin gibi olmaz” diyor. Bizim görevimiz çalışmaktır; iki kişi olsak da, bir kişi olsak da çalışmaktır. Sonuç bize değil O’na aittir. Allah’tan başka kimseden korkmamaktır. Allah’ın emri olarak sözleşmelere uymaktır. Türkiye Cumhuriyeti mevzuatı, bizim devlet ile yaptığımız sözleşmedir. Onlara uymak da Allah’ın emridir. Uymak istemiyorsak, Kur’ân’ın emri olarak hicret etmektir. Uymamak değildir.
ADİL DÜZENDE HUKUKİ DOLAŞIM ORTAKLIKLA OLUR
Kapitalizmde hukuki dolaşım sermaye sahibi tarafından sağlanır. Sosyalizmde hukuki dolaşım devlet tarafından sağlanır. “Adil Düzen”de hukuki dolaşım sözleşmelerle sağlanır. Sermaye işletmenin sahibi değil ortağıdır. Yani ne sosyalizmde sermayesiz bir işletme vardır. Ne de kapitalizmde olduğu gibi işletme sermayenindir. Sermaye ham maddeyi işletmeye verir ve payına düşen mamul maddeyi alıp piyasada satar. İşletmenin içine karışmaz.
İşletmenin içi dört çift ortaklardan oluşur. Hukuki dolaşımı bunlar sağlar.
Bu ortaklıkları tekrar hatırlatmada yarar vardır.
1- GENEL ORTAKLIK a) Dayanışma Ortaklığı
b) Hizmet Ortaklığı
2- EMEK ORTAKLIĞI a) Bakım Ortaklığı
b) Üretim Ortaklığı
3- SERMAYE ORTAKLIĞI a) Yardımcı Madde Ortaklığı
b) Ham madde Ortaklığı
4- TESİS ORTAKLIĞI a) Alt Yapı Ortaklığı
b) Üst Yapı Ortaklığı
Kurucu ortaklar işletme kasasına “nakit sermaye” koyarlar. Kasa “paylaşım belgesi”ni çıkarır ve işletmeye“kredi” olarak verir. İşletme bütün girdiler karşılığı “paylaşım belgesi”ni verir. İşletme içinde herkes paylaşım belgesi ile ortaklığa katılmış olur. Ham madde “paylaşım belgesi” ile girer. Mamul madde de “paylaşım belgesi” ile çıkar. Kasada “paylaşım belgesi” nakde çevrilir. Bu nakit “ortakların gelirleri” olur. Bu nakde göre her ortak “kendi vergisi”ni öder.
Kasaya nakit koyan “kurucu ortaklar” da sermayelerine karşılık işletmenin cirosundan pay alırlar. “Ham madde girişi” ile “mamul madde çıkışı” arasındaki paylaşım belgesi farkı, “işletmenin katma değeri”dir. Bunun katma değeri ödenmiş olur. Ciro, net katma değere denk olan miktardır. İşletmenin ödediği katma değer vergisinin karşılığıdır. İlk sermaye koyanlar bu katma değerden pay alacaklardır.
DENGELER MATEMATİKLE SAĞLANIR.
بسم الله الرحمن الرحيم
الرحمن علم القران خلق الانسان علمه البيان الشمس و القمر بحسبان و النجم و الشجر يسجدان
و السماء رفعها و وضع الميزان ان لا تطغوا فى الميزان و اقيموا الوزن بالقسط و لا تخسروا الميزان (سورة الرحمن)
“Yaşatan ve Çalıştıran Allah’ın adına”...
“Yaşatan,
Kur’ân’ı öğretti.
İnsanı yarattı.
Ona açıklamayı öğretti.
Güneş ve ay hesaplamalar içindir.
Yıldızlar ve ağaçlar da kurallara uyarlar.
Dengeyi bozmamanız için göğü yüceltmiş ve dengeyi koymuştur.
Tartıları eşitlik içinde yapınız ve dengeyi bozmayınız.” (Rahmân; 1-9)
Bu âyetlerde Kur’ân’ın yaratılması ile insana öğretilmesi, harf-i atıf yapılmadan peş peşe zikrediyor ve önce Kur’ân’ın öğretilmesinden bahsediliyor. Yani Allah insan beynini Kur’ân’ı öğrenecek şekilde yaratıyor. Önce Kur’ân var, sonra insan beyni. “Kâinattaki denge” ile “sosyal denge”den bahsediyor ve “bu dengeyi bozmayın” diyor. Bu dengenin de hesap ile sağlanacağını açıkça bildiriyor.
Matematiği bilmeden denge kurulamaz. Denge kurulmadan da Kur’ân düzeni olmaz.
İşletmemizde:
) Üreticilerle tüketiciler arasında paylaşım dengesi nasıl kurulacaktır?
) Üreticiler arasında işbölümü dengesi nasıl kurulacaktır?
) Tüketiciler arasında paylaşım dengesi nasıl kurulacaktır?
) Tekel maddeleri arasında denge nasıl kurulacaktır?
) Rekabet malları arasında denge nasıl kurulacaktır?
) Kim, neyi, ne ile, nasıl yapacak ve ürün kim tarafından ne zaman nerede nasıl tüketilecektir?
Velhasıl, tüm akış nasıl sağlanacaktır?
Bütün bunlar hassas bir dengeyi gerektirmektedir.
Kur’ân bize bu dengelerin kurulmasını emrediyor.
“Adil Düzen” demek “denge düzeni” demektir.
Adl, devrelere yüklenen iki taraflı yüklerin her birine verilen addır. Denk atlara yüklenen yüklerden her birinin adıdır.
“Adil Düzen”i kavrayabilmeniz için “Kur’ân Matematiği”ne şiddetle ihtiyacınız vardır.