KUR’ÂN MATEMATİĞİ – XXXVII. Seminer
Üsküdar – İstanbul, 27 KASIM 1999
ZELZELE RUHİYATI
) Taşranın altyapısı tamamlandığından, tekel ekonomisi yerine halk ekonomisine geçilmekte bulunduğundan, büyük kentlerde trafik ve çevre sorunu ortaya çıktığından ve ileride okul ve sağlık hizmetlerinin taşrada olanlara da sağlanacağından kentleşme duraklamıştır. Kırda yaşayanlara sağlıklı evlerin yapılması gerekmektedir.
) Kentlerde yeşil sahalar kalmadığından burada yaşayanlar soluyacakları arı havayı bulamamaktadırlar. Dinlenme ihtiyacını duyup deniz kenarlarına akın etmekte iseler de oralar da kirlenmiştir. Planlı bir şekilde üretilen “dağ dinlenme evleri”ne ihtiyaç vardır.
) Nüfus artmıştır. Savaş ve afet durumlarında herkesin sığınma yerleri bulunması gerekmektedir. Türkiye bunlara karşı ancak bu yolla dayanıklı hâle gelir.
) Şantiye, gecekondu, çadır, prefabrik evler geçici olarak yapıldığından büyük bir milli israf olmaktadır.
1998 yılı yazında İzmir’de bunları düşünerek, her bütçeye göre acilen üretilebilen, yaz kış oturulabilen, sökülüp takılabilen, sağlıklı ve çevreyi bozmayacak bir “ahşap ev” inşasının projesini üretmek istedim. İstanbul’da taraftar bulabildiğim için oraya geldim ve 1000’er dolarlık hisse ile ortak bularak örnek evi üretmeye başladım. Zelzele ivedilikle bitirilmesini gerektirdiğinden, Düzce Belediyesi’nden destek vaadi alındığı bildirilmiş, montaj safhasında iken Düzce’ye gidilmiş ve orada montaja başlanmıştır.
) Halk ve belediye ne yapacağını şaşırmış mefluç bir halde olması nedeniyle ilgilenmeleri dahi sağlanamamıştır.
) Halk artık yardımlarla geçinme yollarını aradığından kimse çalıştırılamamıştır.
) Her şeylerini kaybeden ve geçimleri de çalışmadan sağlanan halk tüm ümidini yitirdiği için tasarruf biriktirme ve artırma gibi arzularını da yitirmiştir.
) Herkesin başka tarafa kaçtığı bir zamanda Düzce’ye başka kimseler götürülüp çalıştırılamamıştır.
Bu sebeplerle acele bitirilmesi tasarlan ev hiç bitirilememiş, bu da yetmiyormuş gibi bittikten sonra yardım evi olmak üzere karşılıksız verilmesi için sırayla talepler gelmeye başlamıştır. Yarım gün çalışan bir usta ertesi gün kendisine o evin verilmesini bekliyor ve verilmeyeceğini anlayınca bir daha gelmiyor.
Gelen yardımlar gelişi güzel dağılmakta, sosyalist ülkelerde olduğu gibi tam israf ve yokluk içinde bulunulmaktadır. İhtiyacı olmayanın üç dört çadırı varken, ihtiyacı olanın naylonu bile yoktur. Çünkü hep takdirlerle dağıtım yapılmaktadır. Bu tekelci merkezi yönetim sisteminde buna ne hükümet, ne ordu, ne mahalli yönetim, ne de hayır kurumları çare bulabilir.
“Çare ve çözüm sistemdedir”diyorum ve size sistemi sunuyorum:
Savaş ve afet gibi durumlarda o bölgelerde sıkıyönetim ilan edilir ve hukuk düzeni içinde değil askeri düzen içinde afetler atlatılır. Bu durumlarda;
) Sivil yönetim tamamen çekilir ve yönetimi askeri yönetime devreder. Buna karar verecek olan mahalli yönetimdir. İhtiyaçları yoksa bunu istemezler. İhtiyaçları varsa askeri yönetim başlar. Ancak zorla müdahale yapılmaz.
) Askeri yönetim yönetimi siyasi partilerden devralır. Şöyle ki, gerek insan gerek taşınmazlar ve taşınır ticari mallar siyasi partilerin oluşturduğu komisyon aracılığı ile değerlendirilir ve herkese iştirak kuponu verilir. Halk elinde bulundurduğu tüm değerlerini kupon karşılığı yönetime satabilir. Yönetim bu değerlerden acil olarak yararlandığı kadarı ile yararlanır. Kalanlarını yine kupon karşılığı halka satar.
) Askeri yönetim, gelen yardımları fiyatlandırarak kuponlarla satmaya başlar. Bu yardımlara karşı çıkaracağı kuponları siyasi partilerin göstereceği kimselere dağıtır. Siyasi partiler bu kuponları aldıkları oy nisbetinde alır ve kendi takdirlerine göre muhtaçlara dağıtırlar. Kimlere ne miktarda verdiklerini liste yapıp yönetime verirler. Beşte birini de yönetim kendi takdiriyle partilerin mahrum bıraktıkları kimselere dağıtır.
) Çalışabilecek her erkek askermiş gibi askeri yönetimin emrine girer ve bu yönetimin verdiği işleri yaparak kuponu istihkak eder. Çalışabilen erkeklere karşılıksız kupon verilmez. Böylece üretilen mallar ihraç edilerek yerine ihtiyaç olan mallar ithal edilir.
) Halka taşınır ve taşınmaz değerlerin kuponları dağıtılırken zelzeleden önceki değerler esas alınarak değerlendirilir. Ancak bunlar için taşınmaz kuponları verilir. Taşınır kuponları verilmez.
) Kentin tüketime ait olmayan tüm malları şuyulandırılır. Kent yeniden parsellenir. Yeniden projelendirilir. Kollektif çalışma ve yardım imkanları ile yeniden imar edilir. Sağlam yapılar dahil hiçbir yapı eski sahibine verilmez. Değerler kuponlarla fiyatlandırılır. Arz ve talep esasları içinde kuponlarla satılmaya başlanır. Toplamı iki misli edecek şekilde fiyatlandırılır. Her şeyin fiyatı çok pahalı olduğu için kimse almaz. Yavaş yavaş düşürülür. Talip olan onu almış olur. Bundan sonra fiyatlar gittikçe öyle düşürülür ki sonunda hiç kupon kalmasın.
Bu dağıtma işi bittikten sonra askeri yönetim de sona erer. Mahalli yönetim “afet durumu bitti” der, bundan sonra artık çalışanlar serbest bırakılır ve yardımlar da durdurulur. Sadece kollektif olarak üretilmiş olan malların dağıtımı yapılır. Dağıtım bitince yönetim de biter.
Bu sistem Kur’ân’ın savaş hükümlerinden istidlâl edilmiştir.
ASKERİ YÖNETİM İLE HUKUKİ YÖNETİM TAMAMEN FARKLIDIR:
1- Askeri yönetimde kuvvetlinin aldığı kararlar hukuku belirler. Hukuk düzeninde halkın serbestçe yaptığı sözleşmeler hukuku belirler.
2- Askeri yönetimde kişiler üstlere karşı sorumludurlar ve onlar ceza verir veya affedebilir. Hukuk düzeninde ise kişiler sözleşmelere karşı sorumludurlar ve kendi seçtikleri hakemlere hesap verirler.
3- Askeri düzende kişiler sonuçtaki başarılardan sorumludurlar. Hukuk düzeninde ise sonuçtan değil davranışlardan sorumludurlar. Davranışları sözleşmelere uyuyorsa sorumlu değildirler. Çünkü onlar hedefe varmak için kuralları çiğneyemezler.
4- Askeri düzende kollektif sorumluluk vardır. Başarı birliğindir. Başarısızlık da birliğindir. Kişi birlik içinde komutana karşı başarılıdır. Hukuk düzeninde kişilerin sorumlulukları şahsidir. Kimse başka birinin yaptığından baba oğul da olsa sorumlu değildir.
Bu sebeplerden dolayı karma yönetim daima başarısızdır. Ya hukuk yönetimi ya da askeri yönetim olmalıdır. Düzce’de karma yönetim vardır ve halk sefalet içinde yüzmektedir.
DAĞITIM :
) MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ
) BAŞBAKAKANLIK KRİZ MERKEZİ
) BOLU, SAKARYA, İZMİT, YALOVA VALİLİKLERİ
) DÜZCE KAYMAKAMLIĞI
) DÜZCE, ADAPAZARI, SAPANCA, KURTKÖY, ERENELER, CUMAYERİ, ... BELEDİYE BAŞKANLIKLARI
Not: Bu metin sorumlulara bilgi olsun diye gönderilmiştir
KUR’ÂN MATEMATİĞİ – XXXVII. Seminer
Üsküdar – İstanbul, 27 KASIM 1999
ORTAKLIK DEĞERLERİNİ BÖLÜŞTÜRME
Sm : Tüketim malları karşılığı halka verilen kuponların sayısı.
mi : Tüketim mallarından biri. (m1,m2,m3,m4 ...........)
fi : Tüketim mallarının fiyatları (F1,F2, F3, F4 ...... )
Sm = { mi*fi= (f1*m1+f2*m2+f3*m3+........ )
İlk fiyatlar maliyet veya takdir olarak belirlenir. Satış fiyatları birinci haftada iki misli alınır. Hafta sonunda satılan mallar eksilmiştir. Halkın elinde bulunan senetler ise iki misli eksilmiştir. Ertesi haftanın maliyet fiyatları bu nisbette düşürülür.
fi2= (S1-2*S2)/(M1-Ms)*fi1
Satış fiyatları bunun iki mislidir. Buna göre bilgisayar programlanır ve her hafta satışlar yapılır.