Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 46
ÂYET PROJESİ-AĞAÇ EVLER PROJESİ
5.02.2000
2215 Okunma, 0 Yorum

KUR’AN MATEMATİĞİ

46. Seminer – 5 Şubat 2000

ÂYET PROJESİ

“Âyet”, bir meramın ifadesi için söylenen bir cümledir.

İfade edilmesi istenen meram şunlardır:

Kız çocuğu doğurmanın veya sahibi olmanın utancı içinde kızını diri diri gömme adetini yermek ve bunun kötü bir şey olduğunu anlatmak.

Mağdur olan kimseyi sorguya çekip suçlu olmadığını tesbit etmek. Nefis müdafaası var mı? Tahrik var mı? Tehdit var mı? Kısas hakkı var mı? İşte bunları önce mağdur olana sorasınız. Suçunuz ne idi ki size bunu reva gördüler?

Dünyada ve âhirette herkesin hukuku korunmalıdır. Korunacaktır. Yalnız mü’minlerin değil, daha bâliğ olmadan önce kim gadre uğramışsa onun hukuku da korunacaktır.

Kamu soruşturması şikayete bağlı olmadan yapılır. Suç sadece gadre uğrayana karşı değil, tüm insanlığa karşı işlenmiştir.

Bunu ifade etmek için kelimeler seçecek ve cümle hâline getireceğiz. Ancak bu âyet olmaz. Çünkü bu gibi şeyleri hemen hepimiz iyi kötü söyleyebiliriz. Bu “Allah’ın sözü” olmalıdır. Bunu belirten mucizeyi de taşımalıdır. Onun için de cümleyi ben veya sen söylememeliyiz. İşte Allah “Diri diri gömülen kıza sorulduğunda: Hangi suçtan dolayı öldürüldün?” mânâsındaki âyeti irade etmiştir. و اذا الموئودة سئلت  باي ذنب قتلت   “Mev’udeye hangi zenbden katlolunduğu sual olunduğunda” âyeti getirilmiştir. Bunun mucizeliğini kontrol etmemiz için harflerin mahreç çizelgesini hatırlayalım: Bu ayetlerde geçen harflerin sayısını yazalım:

1ء 2 + 1         ه               ح               ع

ق 0+1            ك               خ              غ

ج                                                   ي 0+2                  ى

                                   ش                 ض

ط                                ص                 ظ         ر

د1            1 ت 1+2       س1 +0              ز          ل2 +1   

                                  ث              ذ 1+1          ن 0+2   ا

ب0+2                          ف             و2+0            م1       و1+0

((ء2 )+(و2+م1 +و1 )+ا1 )+(ة1+(د1+ذا+ت1+س1 )+ل2)=

((2+4+)+1 )+ (1+(2+4)) =7+7

(ء1+ق1+ي2+ب 2 )+(ذ1+ت2+ل1+ن2 ) =6+6

Birinci âyet 14 yani çift 7 den oluşuyor. 7 si kameriye 7 si şemsiyedir. Kameriyenin dudak harfleri 4, boğaz harfleri 2 ve yarı boğaz harfi olan “E” harfi getirilmiştir. Şemsiyenin vasat harfleri 4, titrek harfi 2 getirilmiştir. Yarı vasat harfi olan “t” yedinci harf yapılmıştır.

İkinci âyet 12 harften oluşur. Yanı 3*4 oluşturur. 7 li ve 3 lü sistem arka arkaya getirilmiştir. 6 sı şemsiye, 6 sı kameriyedir. Şemsiye 3 e 3 tür. “Eyyin” aslı “Eyvin” olduğundan o da 3 e 3 tür.

Burada bütün uygun harfler eşleştirilmiştir. Oysa “t” ile “E” arasında bir yakınlık olmadığı halde eşleştirilmiştir. İşte buna biz “doldurma usûlü” diyoruz. Âyet burada doldurma usûlünü de bize öğretmektedir.

Evinizde beş sandalye olsa, beş kişi misafir gelse, dördüne yer gösterirseniz beşincisine yer göstermeden ona kalır. O sandalye o kişiye yakışmasa da o sandalye onundur. İki sandık yapsanız; birine yiyecekleri, diğerine giyecekleri koyarsınız. Elinizde bir kazan bulunsa; bu ne yiyecektir ne giyecektir. Nereye koyarsınız? Hangi sandıkta boş yer varsa oraya koyarsınız.

Bir köyde 10 erkek 10 kız bulunsa, 9 çift birbirini seçerek evlenirler. 10’uncu çift ise birbirinden hoşlanmasalar da evlenmek zorunda kalırlar. Buna usulde “zaruri beyan” denmektedir. İşte bu âyette harfler seçilirken bu kaideye uyularak “E” ile “t” eşleştirilmiştir.

 

AĞAÇ EVLER PROJESİ

Kur’an Matematiği”nden yararlanarak geliştirdiğimiz Ağaç Evler Projemizi sizlere anlatmaya çalışacağız. İnsan kendisi kainatın merkezindedir. “İşaret parmağı”nın uzunluğunu ele alırsanız, kainattaki ölçüler ona göre “ikili ve onlu sistem”e göre ayarlanmıştır. Önce insanın tüm ölçüleri işaret parmağının ikili veya onlu katıdır. El 2 parmak. Dirseğe kadar 4 parmak Omuza kadar 6 parmak, omuz 1 parmak, göğsün yarısı 2 parmak, toplam 9 parmak eder. İki kolu açtığınızda 18 parmak eder. Topuk 1 parmak, dize kadar 4 parmak, kalça 4 parmak, toplam 9 parmak eder. Gövde 6 parmak, baş 2 parmak, boyun 1 parmak, toplam 18 parmak eder. Açılan kollar insan boyuna eşittir. Alt çene ve burun yarımşar parmaktır. Elin genişliği 1 parmaktır. Ayak uzunluğu 2 parmaktır.

Kainat da bu parmak uzunluğuna göre düzenlenmiştir. 10 parmak bir kulaçtır. İnsan 10 kulaca kadar karşılıklı sohbet yapar. 100 kulaca kadar insan insanı tanır. 1000 kulaca kadar insan olduğunu ayırır. En yüksek dağ 10 000 kulaçtır. En derin deniz çukuru da 10 000 kulaçtır. Hava atmosferi 100 000 kulaç, ışıklı atmosfer 1 000 000 kulaçtır. Yer kabuğu atmosfer kalınlığı kadar 111 000 kulaçtır. Yer yarı çapı atmosferi ile birlikte 7 atmosfer kalınlığı kadardır. Ay 50 yarı çap kadar uzaktadır. Güneş 400 ay uzaklığı kadar uzaktadır. Gezegenler güneş çevresinde 3 ün çift katlarına göre dizilmişlerdir. Yer 10 uncu mesafededir. Görülüyor ki “insanın parmağı” kainat standardının temel birimidir. Kulaç 10 parmaktır. Bu bir metreye yakındır. 94.1 cm alınırsa ölçüler tam gelmektedir.

Avrupalılar Müslümanlardanonluk sistem”i öğrendikten sonra her şeyi ona göre standartlaştırdılar. Yeryüzünün çevresinin kırk milyonda birini “birim” seçtiler. Bu bugün kullandığımız “metre”dir. Kulaçtan % 5 kadar fazladır. Tüm ölçüler ve standartlar buna göre düzenleniyor. Biz de bir tolerans içinde aynen alıyoruz. Bu tolerans 19 sayısı ile Kur’an’da verilmiştir. Görülüyor ki daha birimi seçerken “Kur’an ve Kainat Matematiği”ni esas alıyoruz. İnsanın boyunu esas alıyoruz.

İnsan boyu 2 metre kabul edilirse; 1 oda insan boyunun 2 katı olarak 4 metre alınıyor ve 4*4 bir oda oluyor. Ev de iki tarafı 2 kat alınarak 8*8 lik ev yapılıyor. Malzeme kullanılırken de duvar kalınlığı yapının yüzde bir yani 8 cm alınıyor. Tahtanın kalınlığı yarısı, yarısı da boşluk oluyor. 2 tahta alındığı için de tahta kalınlığı 2 cm oluyor. Tahta boyu 1 metre seçiliyor. Odanın yüksekliği insan boyunun sekizde biri kadar fazla yapılarak 225 cm alınıyor. Bu dörtte bir fazla olarak da 250 cm alınabilir. Çatı meyli, tavansız çatılarda sekizde bir olarak 25 cm, tavanlılarda dörtte bir olarak 50 cm alınıyor. Odalardan ikisi küçültülüyor. Bu küçülme dörtte bir oranında olmaktadır. Diğer oda ikiye ayrılıyor ve yarısı mutfak oluyor. Diğer bölmenin yarısı tuvalet ve lavabo, yarısı da banyo oluyor. Kullanılan demirler 6’lık ve 8’lik oluyor. 8’lik standardımıza uygundur. 6’lık da dörtte bir küçüğü oluyor. Piyasa ile uygunluk oluşturuyor.

İnsanlık gerçekleri iki yolla bulur: Ya vahye kulak verir ve kısa zamanda sonuçlar elde eder veya denemeler yaparak akıl yoluyla sonuçlara varır. Biz vahye kulak verip içtihatlar yaparken hayatla da irtibat kurmuş olmamız gerekmektedir. Geçmişin deneylerinden yararlanmamız gerekmektedir. Kur’an bunları bize emretmektedir.

Yer seçerken de onlu sistemi ele alıyoruz. Bir eve 1000 m2’lik yer gereklidir diye kabul ediyoruz. Çift kat yapıyoruz. Bir evde ortalama 5 kişilik aile yaşadığını düşünüyoruz. Demek ki 100 metre karelik bir yerde bir kişi yaşayacaktır. Dört bölme için beş kişi normaldir. Çünkü karı koca bir odada yatmaktadırlar. Odanın biri çocukların biri de ebeveynin olursa, bir ev beş kişilik aileye normal bir yapıdır.

Her evin misafir odası olması israftır. Çok yakın kimseler, çocukların veya ebeveynin odalarında yatırılırlar. Ayrıca 10 evlik bir topluluk bir aşireti oluşturur. Her aşiretin bir mescidi vardır. Beş vakit namaz burada kılınır. Bu yerin bir misafirhanesi vardır. Kadınlar için ayrı erkekler için ayrıdır. Aşirete gelen misafirler burada konuk edilirler. Dolayısıyla her evde dayalı döşeli bir misafir odası israftır. Aşirete gelen misafirler “aşiret başkanı”nın konuğu olurlar. Eskiden bunlara “ağa” denirdir. “Ağa” demek, oda sahibi demektir. “Odabaşı” tabiri buradan gelmektedir.

1000 metre karelik bir yeşil alanın ürettiği oksijen 10 kişilik aileye yetmektedir. Bu hususta yapılacak hesaplar vahye dayalı içtihatların doğruluğunu onaylayacaktır.

Proje ölçülendirmemiz ile âyetin ölçülendirilmesi arasındaki ilişkiyi kurup “Kur’an Matematiği”nden nasıl yararlandığımızı görebilir ve siz de yaralanırsınız.

Sayın Deniz Baykal’a;               ŞUBAT-2000

 

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Devleti’nin kurulmasında yer alan partidir. Çökmüş Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni bir devlet olmasındaki şeref Cumhuriyet Halk Partisi’ne ait olduğu gibi tüm doğum sancılarının sorumlusu da o olmuştur. Gerçek şudur ki; Türk halkı bu partiden nefret etmiştir.  Bu nefret Sayın Deniz Baykal’ın “Ben değiştim!” demesine kadar devam etmiştir. İbre artık bu partiye doğru dönmüştür.

Siyaseti hislerle değil ilimle değerlendirmemiz gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin merkezinde “Kemalizm” vardır. Demokrat Parti ve türevlerinin merkezinde “Atatürkçülük” vardır. Birbirine tamamen zıt olan bu iki kavramı çok açık olarak ortaya koymamız gerekir.

 

“KEMALİZM”İN ANA İLKELERİ:

Milli Hakimiyet İlkesi:                      İstiklâl  (Gençliğe Hitabe’sinde ilk madde olarak ele alınır.)

Cumhuriyet (Gençliğe Hitabe’sinde ikinci ve son madde.)

Milli Kuvvet İlkesi:                          Milli Ordu (Nato’da bulunuşumuz bu ilkeye aykırıdır.)

                                                         Milli Ekonomi (Avrupa Birliği bu ilkeye aykırıdır.)

Kuvvetler Birliği İlkesi:                   Tek Meclis (Senato bu ilkeye aykırıdır.)

                                                         Meclis Üstünlüğü (Anayasa Mahkemesi bu ilkeye aykırıdır.)

Müsbet İlim İlkesi:                           Yönetimde Müsbet İlim (Atatürkçülük bu ilkeye aykırıdır.)

                                                         Halkta Lâiklik (Diyanet İşleri değil Diyanet Başkanlığı buna aykırıdır.)

 

“KEMALİZM”İN UYGULAMA İLKELERİ:

1-         a) Cumhuriyet           (Çoğunluğun isteğine uymak.) 

          b) Lâiklik                   (Azınlığın hak ve hürriyetlerini koruma.)

2-         a) Milliyetçilik            (Geçmişin iyi değerlerine sahip çıkma.)

      b) İnkılâpçılık     (Geleceğin iyi değerlerini getirme.)

3-         a) Devletçilik              (Halkın yapamayacağı büyük işleri devletin yapması, sosyal devlet.)

        b) Halkçılık                (Özel mülkiyeti ve liberalizmi koruma.)

 

İşte Cumhuriyet Halk Partisi bu ilkelerin savunucusudur. Bu ilkelerin hepsi İslâmî ilkelerdir. Mustafa Kemal İslâmiyet’i kendisine temel edinen Osmanlı Paşasıdır. Orada eğitim görmüş ve yetişmiştir. Batı ile İslâmiyet’i sentez etmiş ve devletimizi kurmuştur. Onun özel hayatının İslâm Dinine aykırı olması siyasette yaptıklarının da İslâmiyet’e aykırı olduğu anlamını çıkarmaz.

 

“ATATÜRKÇÜLÜK” İSE:

“Kemalizm İlkeleri”ni modası geçmiş sayarak devre dışı bırakmak. Yerine de hiçbir şey koymamak. “Dün dündür, bugün bugündür!” felsefesi. Esen rüzgara göre yelken açmak.

Mustafa Kemal’in kendisini kutsileştirip kendisine tapmak. Resimler, heykeller, anıtlar, saygı duruşları, merasimler, putperestlik.

Şahsi hayattaki zafiyetleri, içki ve serbest cinsi ilişkiyi mukaddes hâle getirip halkı içki ve fuhşa teşvik etmek.

Atatürk’ü Koruma Kanunları ile halka baskı yapmak ve korunur görünerek ondan nefret ettirmek.

 

Demokrat Parti ve onu izleyen türev partilerin ilkeleri bunlardır. Bunlar bunu “Kemalizm” ile değil de “Atatürkçülük” ile ifade ediyorlar. İşte Mustafa Kemal’in devlet ile ilgili ilkeleri ne kadar İslâmi ise; Mustafa Kemal’in kutsileştirilmesi ve halkı zorla ona taptırmak da o kadar gayri İslâmidir. Halk Partisi de bir ara onların dümen suyuna gitmiştir.

 

Ülkemiz korkunç tehlikelerin eşiğindedir.

 

TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

 

GİRİŞ

Balkan Savaşı’nda batılılar önce Türk siyasilerini şaşırttılar. Ordularını Cezayir’e sevk ettirdiler. Bunu da kredi vaadi ile yaptılar. Biz size kredi veririz ama adliyeyi düzeltin, dediler. Bir ajanı Türk adliyesini düzeltmek üzere mütehassıs olarak gönderdiler. Ve bugünkü altından çıkılmayan karma muhakeme mevzuatını sundular. Kredi verdiler. Cezayir’e saldırdılar. ‘Avrupalılar Osmanlılara yatırım yaptılar, saldırmazlar!’ teminatı veren hukukçu İstanbul’u ordusuz bıraktırdı. Sonra ellerini kollarını sallayıp İstanbul’u işgal ettiler. Bugün İMF aynı eda ile bizi çıkmazlara götürüyor. Türkiye çok zor günleri bekliyor. Halkımı uyarıyorum.

 

TEHLİKE 1- DIŞ BORÇ TEHLİKESİ

Bir taraftan ‘KİT’ler yabancılara peşkeş çekiliyor, diğer taraftan dış borçlar astronomik rakamlara ulaşıyor. Birkaç sene sonra dış borçların yalnız faizini ödemek için bile tüm ülkeyi teslim etsek ödeyemez hâl almaktadır. Osmanlılara karşı kurdukları “Duyun-u Umumiye” mekanizmasını Cumhuriyet Hükümetine karşı kuracaklar ve devletimizi yıkacaklardır. Onlar hiçbir şey yapmasalar bile; iç üretimimizi çökertecek, dış borcu da vermeyecekler ve halkımız açlık sebebiyle birbirine girecektir. Halk birbirini boğazlayacaktır.

 

TEHLİKE 2- RÜŞVET TEHLİKESİ

Rüşvet 1950’den beri meşru muamelesini görmektedir. Önce memurlar, sonra şefler, sonra müdürler, daha sonra genel müdürler ve nihayet bakanlar, hattat başbakanlar bile rüşvet almaya başladılar. Asgari rüşvet verenler o seviyelere çıktı. Askere sıçrama tehlikesi ile karşı karşıyayız. Bir komutan düşünün ki, cephede rüşvet alıyor ve ordusunu kırdırıyor. Bundan daha ucuz savaş olamaz. Sivillerin en yüksek makamları rüşvet alırsa asker niye almasın?! Bu zihniyet bizi ölüme götürür. Rüşveti meşru görme zihniyeti bir ülkeyi çökertmek için yeterlidir.

 

TEHLİKE 3-              AÇLIK TEHLİKESİ

Bir ülkede enflasyon varsa, yani fiyat ve ücret anarşisi varsa o ülke ölüme gidiyor demektir. Ekonomi dengelerini kurmadan fiyatlara müdahale fiyat  ve ücret anarşisini doğurur. İşyerleri kapanır. Halk aç kalır. Borçlanarak yaşamaya başlar. Borcunu ödeyemez, borç da bulamaz. Yolsuzluğa başlar, yolsuzluk rüşveti getirir. Halk rüşvet de veremez hâle gelir. Görevliler ile halk arasında kavga başlar. Bu devleti böler ve ölüme götürür. Açlık halkı birbirini yemeye zorlar. Etlerini bile yerler!..

 

TEHLİKE 4- ÜLKENİN BÖLÜNMESİ

Aç kalan halk birbirlerine saldırmaya başlayınca ister istemez gruplar oluşturur. Devlet güçleri parçalanır ve birbirine girer. En büyük tehlike ordunun bölünmesidir. Ordu aç kalınca bölünür. Refahyol Hükümeti zamanında verilen zamlarla ordu hâlâ yaşayabilmektedir. Biraz sonra askerler de karınlarını doyuramayacaktır. İşte o zaman askerin de bölünme tehlikesi ortaya çıkar. Ondan sonra devleti kurtarmak mümkün olmaz.

 

Acaba İstiklâl Savaşı’nda olduğu ve Mustafa Kemal’in dediği gibi, ordular dağıtılsa bile biz İstiklâl Savaşımızı yapabilir miyiz? İstiklâl Savaşı’nı başarmamızı neye borçluyuz? İstiklâl Savaşımızı dört şeye borçluyuz:

 

KAYNAK I-              DİN

İstiklâl Savaşı’nda halkımız dini inancı içinde idi. Din adamlarına saygıları vardı. Din adamlarının da devlete bağlılıkları vardır. Bu Türk halkını ayağa kaldıran temel kaynak olmuştur. Bunu kim inkâr edebilir?

 

KAYNAK II-            ANADOLU ESNAFI

İstiklâl Savaşı’nda din adamlarına bağlı namuslu helâl lokma ile geçinen esnaf vardı. Din adamları bunları organize etti ve İstiklâl Savaşı’nı kazanan ordumuzu bunlar techiz etti.

 

KAYNAK III-          KUVVA-YI MİLLİYE

Osmanlılarda silah serbestti. Herkesin elinde mavzer vardı. Çok iyi silah kullanıyordu. Çeteler oluşmuştu. Bunlar İstiklâl Savaşı’nda millî cephede yer aldılar. Anadolu esnafı din adamlarının teşviki ile bunları destekledi. Millî direnme ortaya çıktı.

 

KAYNAK IV-           ORDU - HALK KAYNAŞMASI

Osmanlı ordusu dindardı. Halkın örf ve adetleri ile savaşmıyordu. Ordu ile halk arasında kaynaşma vardı. Komutanlar onları askere çağırdıkları zaman seve seve gittiler. Esnaftan mali yardım istenince seve seve verdiler. Anadolu din uleması bütün güçleri ile bu komutanları destekledi. İşte İstiklâl Savaşı böyle kazanıldı.

 

Mustafa Kemal Türkiye’de inkılâpları yaparken asla orduya dayanmadı. Tam tersine ordunun başında Müslüman Mareşali tutarak orduyu siyasete bulaştırmadı. İnkılâplar 1933’te tamamlandı. Şimdi hiçbir inkılâp yapılmıyor ama 1950’den beri ordu siyasete âlet ediliyor. Böylece ordu - ulus kaynaşması yara almıştır. Yalnız devletimiz değil, ulusumuz da tehlike içindedir. Bu gidiş devam ederse Türkiye’nin hâli Endülüs’e dönecek. Şimdi nasıl Türkiye’de Rum ve Ermeniler %1’lere inmiştir? Birkaç on yıl sonra Türkiye’de Türkler kalmayacaktır. Dışarıya kaçamayacaklar, yerinde imha edileceklerdir.

Aylardır; “Ben bunları kime yazıp anlatayım?” diyordum. Muhatap bulamıyordum. Sonra televizyonlarda Aydın Menderes ve İlhan Kesici Beylerin partinizle olan yakıştırılmaları bana partinizde bir ümit belirtisini hissettirdi. Bu mektubu size yazmaya karar verdim

 

SİZE ÖNERİM VAR:

Yirmiye yakın ilim ve fikir adamalarını toplayınız. Bir yerde bir haftalığına bir araya gelelim. Ben sizlere;

Kemalizm ile İslâmiyet arasında tam bir paralellik olduğunu delilleri ile;

Kurtuluşun İslâmiyet’in cumhuriyetimizdeki versiyonu olan “Kemalizm” ile olacağını;

Tekli veya ikili sistemlerin tarih olduğunu, çoklu sisteme geçilmesi gerektiğini, İslâmiyet’in bunu emrettiğini, Kemalizm’in de buna mâni olmadığını anlatayım.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin gelecekte oylarını nasıl %40’lara yaklaştıracağının formüllerini vereyim.

 

Ben bunları Cumhuriyet Halk Partili olduğum veya bu partide şahsıma herhangi bir şey beklediğim için değil; çoklu sistemde CHP’nin sağlıklı bir şekilde yer almasını istediğim için yapmak istiyorum.

 

Cevabınızı bekliyorum.

 

Saygılarımla...

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

  

 

HALKIMIZA ÖNERİLER

ŞUBAT 2000

 

HALKIMIZA ÖNERİ I-     

BORÇLU OLANLARI ZORLAMAYIN

Ülkemiz ekonomik kriz içindedir. Borçluların üstüne gitmeyin, cebri icraya kalkışmayın. Can havlinde olan borçlular saldırırlar, sizde müdafaa zorunda kalırsınız. Bu da ülke fertlerinin birbirini boğazlamaya başlaması demektir. Kur’an’da; “Darda olana mühlet verin” diyor. Mühlet verin. Alacaklarınızı erteleyin; hem de faizsiz erteleyin. Para değerini koruyun ama faizi istemeyin. Biraz sonra ülke yıkılırsa kimden ne alacaksınız?

 

HAKIMIZA ÖNERİ II-       

BORÇLANARAK ÜRETİN

Asla durmayınız, çalışmaya ve üretime devam ediniz. Birbirinize borç veriniz. Alacağınızı TL ile değil bir mal ile değerlendiriniz. Bu mal buğday, demir veya altın olabilir. İleride alamam diye düşünmeyin. Alamazsanız bile ülkeyi kurtarırsınız. Halk açlıktan kırılmaz. Kaldı ki, var olunca bir türlü onu tahsil edersiniz. Demek ki; borçlanarak, borç vererek ekonomik faaliyete devam edeceksiniz.

 

HALKIMIZA ÖNERİ III-   

ZARARLA DA OLSA ÇALIŞIN

Kârlı iş bulamazsanız, zararla çalışın. Sizin için zarar olan başkası için kâr olur. Sonra ekonomik kriz gider ve siz de kâr etmeye başlarsınız. Zararlıdır diye çalışmazsanız, diğerleri de zarar eder. Tüm ülke açlık içinde kaosa ve yokluğa gider. Ama siz borçlu çıkarsanız, olursa ödersiniz; olmazsa, zaten neyinizi alacaklar?

 

HALKIMIZAA ÖNERİ IV-         

KOOPERATİFLER ŞEKLİNDE ÖRGÜTLENİN

Sorunlarınızı ne tek başınıza çözebilirsiniz, ne de hükümetiniz çözebilir. Hükümet ve idare muhasara altındadır. Dışın baskısı altındadır. Sorunları çözecek gücü kalmamıştır. Boş ümitlerle oyalanıyorsunuz. Hiçbir ilmî formülleri yoktur. Varsa; tartışsınlar, halkı ikna etsinler. Sorunlar kuracağınız kooperatifler tarafından, ekonomik kuvva-yı milliyeler tarafından çözülecektir. Şimdilik mevzii olarak kooperatifler kurun. Kendinizi korumaya başlayın. İleride sizi birleştirecek kurmaylar çıkacaktır.

 

 

ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI ADINA

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ASKERE ÖNERİLER

 

Açlık tehlikesi kadar ordunun bölünme tehlikesi de korkunçtur. Bunu içlerinde fark edemeyebilirler. Ama ben dışarıdan hissediyorum ve korkuyorum. Size dört önerim vardır.

 

ASKERE ÖNERİ I-              SİVİL YÖNETİME KARIŞMAYIN

Uzaktan sivillerin işlerine karışıyor görünüyorsunuz. Siviller yiyor, içiyor, hortumluyor... ve suçu orduya atıyor. Halka, “bunları ordu yaptırıyor” havasını verdiriyor. Eğer sivillerin gerçekten bu işi yürütemediklerine kani iseniz; ki ben öyleyim, o zaman Milli Güvenlik Kurulu’nda sıkıyönetim isteyin ve idareye askerce müdahale edin, bizzat kendiniz sorumluluğu alarak düzelteceğinizi düzeltin. Sıkıyönetim biraz ülkeyi acıtır ama tedavi için başka çare yoksa anayasalara bunun için konmuştur. Yoksa sivillerin beceriksizliği askere çıkarılıyor ve ordu yıpranıyor, halk ile ara gittikçe açılıyor.

 

ASKERE ÖNERİ II-           GÖREVİNİZ İSTİKLÂL VE CUMHURİYETİ MÜDAFAADIR.

Askerin görevi devleti korumaktır. Mustafa Kemal ne demokrasiyi ne de lâikliği kimseye emanet etmemiştir; istiklâl ve cumhuriyeti emanet etmiştir. Demokrasi ve lâiklik işleri sivillerin işidir. Siz de emekli olunca bu işlerle ilgilenin. Mesleğiniz gereği ne olduğunu bilmediğiniz “demokrasi” ve “lâiklik” gitse geri gelir. Önemli değildir. Demokratik olmayan pek çok ülke vardır. Lâik olmayan ülke çoğunluktadır. Ama “istiklâl” ve “cumhuriyet” giderse ne lâiklik kalır, ne de demokrasi. Bilmediğiniz işlere karışırsanız, kendi görevinizi de yapamaz olursunuz. Demokrasi demokrasi içinde gelir. Lâiklik lâik düşünce içinde olur. Askeri metotlarla ne demokrasi ne de lâiklik savunulur.

 

ASKERE ÖNERİ III-          ULUSU BÖLMEYİNİZ

Sivil yönetimde çeşitlilik asıldır. Değişik görüşte ve inançlı olan kimselerin varlığı demokrasi ve lâiklik gereğidir. Ne var ki, orduda demokrasi de olmaz, lâiklik de olmaz. Orduda birlik ve bütünlük, emir ve komuta şarttır. Ordusuz devlet olamaz, devletsiz millet olamaz. Halkın arasına bölücü, gerici gibi belirsiz ve tanımsız lâflar ithal etmeyin. Tanımlamadığınız sözcüklerle düşmana saldırır ve yenersiniz; ama halkınıza saldırırsanız yenemezsiniz. Ulusça intihar etmiş olursunuz. Eğer astsubay ve subay; “Acaba beni gerici veya bölücü olduğum için atacaklar mı?” diye korku içinde kalkıp yatarsa, o ordu nasıl varlığını sürdürecektir.? Suçluyu öldürün ama ordudan atmayın.

 

ASKERE ÖNERİ IV-          SİZİ ULUSA KARŞI GÖSTERENLERE ALET OLMAYIN

“Biz irtica ile savaşacağız!” demeyin. “Biz lâikliğin ve demokrasinin bekçisiyiz!” demeyin. “Biz devletimizin bekçisiyiz. Devletimizi korumak için savaşacağız.” deyin. “Biz ölmüş komutanlar uğruna savaşıyoruz!” demeyin. O şimdi yok ki onun uğru olsun. Açıkça; “Biz ulusumuzun emrindeyiz.” deyin. “Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesine saygılıyız.” deyin. Biz Başkomutanımız olan Cumhur başkanına itaat ederiz deyin. Szi bunu söyllemeyip bunların iktdarına müdahele ediyor görünümünü verriseniz develti birden çökertşiniz. Ya onlara itaat ediniz ya da Cemal Gürsel ve Evrenin yaptığı gibi iskat ediniz.  Devleti iktidar yönetir. İktidar da ordudur. Ordu emretmez, emir alır.

 

Ben bunları söylemek zorunda kaldım. Çünkü artık gemimiz su almış batıyor. Biraz sonra belki hiçbirimiz olmayacağız. 

Bu sözlerim uyuyanları uyarmak içindir. Yoksa ben ümitsiz değilim. Ulusum hep zor şartlarda çareler üretmiştir. Allahın izniyle yine üretecektir. Bu husuda her türlü soru sorulabilir, istenildiği kadar detaylı bilgi verilebilir. İstenirse özel görüşmelerde yapılabilir.

 

 

 

 

www.akevler.org

 

 

 

 

 






Tüm Seminerler
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1130
En'âm Suresi Tefsiri 77-79. Ayetler
21.08.2021 3474 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1129
En'âm Suresi Tefsiri 74-76. Ayetler
14.08.2021 2667 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1128
En'âm Suresi Tefsiri 72-73. Ayetler
7.08.2021 2638 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1127
En'âm Suresi Tefsiri 71. Ayet
31.07.2021 2159 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1126
En'âm Suresi Tefsiri 66-70. Ayetler
24.07.2021 2536 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1125
En'âm Suresi Tefsiri 61-65. Ayetler
17.07.2021 2554 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1124
En'âm Suresi Tefsiri 52-55. Ayetler
10.07.2021 2285 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1123
En'âm Suresi Tefsiri 45-51. Ayetler
3.07.2021 2176 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1122
En'âm Suresi Tefsiri 40-44. Ayetler
26.06.2021 2184 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1121
En'âm Suresi Tefsiri 35-39. Ayetler
19.06.2021 2597 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1120
En'âm Suresi Tefsiri 31-34. Ayetler
12.06.2021 2485 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1119
En'âm Suresi Tefsiri 26-30. Ayetler
5.06.2021 1993 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1118
En'âm Suresi Tefsiri 20-25. Ayetler
29.05.2021 2347 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1117
En'âm Suresi Tefsiri 13-19. Ayetler
22.05.2021 2296 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1116
En'âm Suresi Tefsiri 7-12. Ayetler
15.05.2021 2434 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1115
En'âm Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
8.05.2021 2440 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1114
Kasas Suresi Tefsiri 86-88. Ayetler
1.05.2021 2268 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1113
Kasas Suresi Tefsiri 83-85. Ayetler
24.04.2021 2443 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1112
Kasas Suresi Tefsiri 79-82. Ayetler
17.04.2021 2404 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1111
Kasas Suresi Tefsiri 76-78. Ayetler
10.04.2021 2626 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1110
Kasas Suresi Tefsiri 72-75. Ayetler
3.04.2021 2448 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1109
Kasas Suresi Tefsiri 68-71. Ayetler
27.03.2021 3051 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1108
Kasas Suresi Tefsiri 61-67. Ayetler
20.03.2021 2681 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1107
Kasas Suresi Tefsiri 57-60. Ayetler
13.03.2021 2994 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1106
Kasas Suresi Tefsiri 52-56. Ayetler
6.03.2021 2677 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1105
Kasas Suresi Tefsiri 47-51. Ayetler
27.02.2021 2756 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1104
Kasas Suresi Tefsiri 43-46. Ayetler
20.02.2021 2960 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1103
Kasas Suresi Tefsiri 38-42. Ayetler
13.02.2021 3150 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1102
Kasas Suresi Tefsiri 33-37. Ayetler
6.02.2021 3036 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1101
Kasas Suresi Tefsiri 29-32. Ayetler
30.01.2021 3435 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1100
Kasas Suresi Tefsiri 26-28. Ayetler
23.01.2021 5494 Okunma
4 Yorum 28.02.2021 11:05
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1099
Kasas Suresi Tefsiri 21-25. Ayetler
16.01.2021 3558 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1098
Kasas Suresi Tefsiri 16-20. Ayetler
9.01.2021 3084 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1097
Kasas Suresi Tefsiri 12-15. Ayetler
2.01.2021 3872 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1096
Kasas Suresi Tefsiri 7-11. Ayetler
26.12.2020 3722 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1095
Kasas Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
19.12.2020 3427 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1094
Neml Suresi Tefsiri 89-93. Ayetler
12.12.2020 3880 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1093
Neml Suresi Tefsiri 83-88. Ayetler
5.12.2020 3843 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1092
Neml Suresi Tefsiri 76-82. Ayetler
28.11.2020 4120 Okunma
1 Yorum 29.11.2020 17:15
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1091
Neml Suresi Tefsiri 67-75. Ayetler
21.11.2020 4631 Okunma
1 Yorum 26.11.2020 17:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1090
Neml Suresi Tefsiri 63-66. Ayetler
14.11.2020 3023 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1089
Neml Suresi Tefsiri 59-62. Ayetler
7.11.2020 3122 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1088
Neml Suresi Tefsiri 54-58. Ayetler
31.10.2020 3979 Okunma
1 Yorum 03.11.2020 17:20
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1087
Neml Suresi Tefsiri 45-53. Ayetler
24.10.2020 3854 Okunma
1 Yorum 24.10.2020 22:54
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1086
Neml Suresi Tefsiri 41-44. Ayetler
17.10.2020 2862 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1085
Neml Suresi Tefsiri 36-40. Ayetler
10.10.2020 2952 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1084
Neml Suresi Tefsiri 27-35. Ayetler
3.10.2020 3963 Okunma
2 Yorum 11.10.2020 20:33
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1083
Neml Suresi Tefsiri 20-26. Ayetler
26.09.2020 7735 Okunma
5 Yorum 03.10.2020 19:37
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1082
Neml Suresi Tefsiri 15-19. Ayetler
19.09.2020 5620 Okunma
3 Yorum 03.10.2020 18:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1081
Neml Suresi Tefsiri 12-14. Ayetler
12.09.2020 4183 Okunma
2 Yorum 13.09.2020 15:00
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1080
Neml Suresi Tefsiri 7-11. Ayetler
5.09.2020 3584 Okunma
2 Yorum 06.09.2020 15:55
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1079
Neml Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
29.08.2020 3721 Okunma
2 Yorum 30.08.2020 20:43
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1078
Şuara Suresi Tefsiri 224-227. Ayetler
22.08.2020 4740 Okunma
3 Yorum 23.08.2020 21:17
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1077
Şuara Suresi Tefsiri 213-223. Ayetler
15.08.2020 4460 Okunma
4 Yorum 16.08.2020 18:26
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1076
Şuara Suresi Tefsiri 203-212. Ayetler
8.08.2020 4753 Okunma
6 Yorum 09.08.2020 19:55
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1075
Şuara Suresi Tefsiri 192-202. Ayetler
1.08.2020 4675 Okunma
5 Yorum 06.08.2020 19:32
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1074
Şuara Suresi Tefsiri 176-191. Ayetler
25.07.2020 4828 Okunma
3 Yorum 26.07.2020 16:16
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1073
Şuara Suresi Tefsiri 160-175. Ayetler
18.07.2020 4556 Okunma
3 Yorum 20.07.2020 11:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1072
Şuara Suresi Tefsiri 141-159. Ayetler
11.07.2020 3405 Okunma
2 Yorum 12.07.2020 15:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1071
Şuara Suresi Tefsiri 123-140. Ayetler
4.07.2020 4486 Okunma
3 Yorum 11.07.2020 03:35
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1070
Şuara Suresi Tefsiri 105-122. Ayetler
27.06.2020 3630 Okunma
2 Yorum 28.06.2020 18:12
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1069
Şuara Suresi Tefsiri 92-104. Ayetler
20.06.2020 5184 Okunma
4 Yorum 21.06.2020 19:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1068
Şuara Suresi Tefsiri 83-91. Ayetler
13.06.2020 3861 Okunma
1 Yorum 14.06.2020 16:25
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1067
Şuara Suresi Tefsiri 69-82. Ayetler
6.06.2020 5157 Okunma
3 Yorum 08.06.2020 14:48
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1066
Şuara Suresi Tefsiri 53-68. Ayetler
30.05.2020 5019 Okunma
3 Yorum 31.05.2020 16:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1065
Şuara Suresi Tefsiri 45-52. Ayetler
23.05.2020 4943 Okunma
3 Yorum 29.05.2020 18:08
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1064
Şuara Suresi Tefsiri 34-44. Ayetler
16.05.2020 3545 Okunma
1 Yorum 17.05.2020 15:50
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1063
Şuara Suresi Tefsiri 23-33. Ayetler
9.05.2020 3489 Okunma
1 Yorum 10.05.2020 08:19
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1062
Şuara Suresi Tefsiri 10-22. Ayetler
2.05.2020 3697 Okunma
2 Yorum 13.05.2020 21:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1061
Şuara Suresi Tefsiri 1-9. Ayetler
25.04.2020 5158 Okunma
2 Yorum 14.05.2020 18:52
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1060
Furkan Suresi Tefsiri 73-77. Ayetler
18.04.2020 4215 Okunma
2 Yorum 15.05.2020 16:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1059
Furkan Suresi Tefsiri 68-72. Ayetler
11.04.2020 5431 Okunma
3 Yorum 16.05.2020 16:02
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1058
Furkan Suresi Tefsiri 60-67. Ayetler
4.04.2020 4098 Okunma
2 Yorum 18.05.2020 16:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1057
Furkan Suresi Tefsiri 53-59. Ayetler
28.03.2020 5279 Okunma
5 Yorum 19.05.2020 16:27
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1056
Furkan Suresi Tefsiri 45-52. Ayetler
21.03.2020 4426 Okunma
2 Yorum 20.05.2020 16:21
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1055
Furkan Suresi Tefsiri 41-44. Ayetler
14.03.2020 4438 Okunma
2 Yorum 21.05.2020 16:36
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1054
Furkan Suresi Tefsiri 35-40. Ayetler
7.03.2020 4578 Okunma
2 Yorum 22.05.2020 16:05
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1053
Furkan Suresi Tefsiri 30-34. Ayetler
29.02.2020 4776 Okunma
2 Yorum 23.05.2020 15:57
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1052
Furkan Suresi Tefsiri 21-29. Ayetler
22.02.2020 5323 Okunma
3 Yorum 24.05.2020 16:54
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1051
Furkan Suresi Tefsiri 17-20. Ayetler
15.02.2020 4122 Okunma
2 Yorum 30.05.2020 17:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1050
Furkan Suresi Tefsiri 10-16. Ayetler
8.02.2020 5269 Okunma
2 Yorum 09.02.2020 11:38
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1049
Furkan Suresi Tefsiri 4-9. Ayetler
1.02.2020 4533 Okunma
1 Yorum 03.02.2020 07:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1048
Furkan Suresi Tefsiri 1-3. Ayetler
25.01.2020 3855 Okunma
1 Yorum 26.01.2020 06:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1047
Nur Suresi Tefsiri 62-64. Ayetler
18.01.2020 4391 Okunma
1 Yorum 25.01.2020 07:13
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1046
Nur Suresi Tefsiri 61. Ayet
11.01.2020 4600 Okunma
1 Yorum 13.01.2020 08:24
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1045
Nur Suresi Tefsiri 58-60. Ayetler
4.01.2020 4127 Okunma
1 Yorum 05.01.2020 08:14
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1044
Nur Suresi Tefsiri 53-57. Ayetler
28.12.2019 4106 Okunma
1 Yorum 30.12.2019 08:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1043
Nur Suresi Tefsiri 47-52. Ayetler
21.12.2019 4092 Okunma
1 Yorum 22.12.2019 23:13
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1042
Nur Suresi Tefsiri 43-46. Ayetler
14.12.2019 4546 Okunma
1 Yorum 17.12.2019 07:14
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1041
Nur Suresi Tefsiri 39-42. Ayetler
7.12.2019 5660 Okunma
2 Yorum 09.02.2020 00:42
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1040
Nur Suresi Tefsiri 35-38. Ayetler
30.11.2019 9833 Okunma
2 Yorum 03.12.2019 13:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1039
Nur Suresi Tefsiri 32-34. Ayetler
23.11.2019 4654 Okunma
1 Yorum 24.11.2019 08:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1038
Nur Suresi Tefsiri 30-31. Ayetler
16.11.2019 3709 Okunma
1 Yorum 19.11.2019 12:31
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1037
Nur Suresi Tefsiri 27-29. Ayetler
9.11.2019 3855 Okunma
1 Yorum 10.11.2019 05:24
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1036
Nur Suresi Tefsiri 23-26. Ayetler
2.11.2019 3358 Okunma
1 Yorum 03.11.2019 07:48
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1035
Nur Suresi Tefsiri 19-22. Ayetler
26.10.2019 3388 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 13:15
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1034
Nur Suresi Tefsiri 12-18. Ayetler
19.10.2019 3753 Okunma
1 Yorum 20.10.2019 10:50
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1033
Nur Suresi Tefsiri 6-11. Ayetler
12.10.2019 5712 Okunma
2 Yorum 16.10.2019 14:52
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1032
Nur Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
5.10.2019 4248 Okunma
1 Yorum 06.10.2019 23:25
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1031
Müminun Suresi Tefsiri 111-118. Ayetler
28.09.2019 3453 Okunma
1 Yorum 30.09.2019 10:50


© 2025 - Akevler