Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 145
A’RÂF SÛRESİ 154-157.AYETLER TEFSİRİ
18.01.2002
2204 Okunma, 0 Yorum

KUR’AN İŞLETMELERİ (5); 145. SEMİNER                  Üsküdar/ İstanbul, 18 OCAK 2002 Cuma

Akevler İstanbul Kooperatifleri, Saat: 19.30

 

A’RÂF SÛRESİ – MUKAYESELİ TEFSİR ÇALIŞMASI

Hz. MUSA, KAVMİ  VE TÜRKİYE

 

154 – Musa’dan gazab sukut edince, levhaları ahzetti. Nüshasında Rab’larına rahbet etmiş kimseler için hüdâ ve rahmet vardır.

154 – Musa’dan kızgınlık dinince tahtaları aldı. Örneğinde Yetiştiricilerine yol alan kimseler için kılavuzluk ve esenlik vardır.

Topluluklar, başlarında başkanlarını bulamayınca hemen dağılırlar. Bir de başkanların azim sahibi olmaları gerekir. Azim sahibi demek, şartlar ne kadar nâmüsait olursa olsun, çevredeki insanlar ne kadar karşı çıkarlarsa çıksınlar, belirlenen yolda devam etmektir. Evde aile reisleri, topluluklarda başkanlar azim sahibi olmazlarsa; şeytan her zaman aile içinde en zayıf çocuğu, topluluk içinde ise en zayıf ferdi bulur ve yanlış yaptırır. Halk bir bakarsınız onlar başkanmış gibi davranmaya başlar, topluluğun düzeni bozulmur. Başkanların, aile reislerinin gerektiğinde gazap göstermesi gerekmektedir.

“Gazap geçince levhaları aldı.” deniyor. Gazap hâli bir tür hastalık hâli kabul ediliyor ve o esnada insanın kendisini tutması gerekiyor. Fıkıhta, hakim gadabda ise yargı meclisine ara verir, diye hüküm vardır.

Buradaki “Fa” harfi bizi gadbân iken amme işleri yapmaktan alıkoyuyor. Savaşta işlenmiş fiillerden dolayı da savaş esnasında değil, savaş dinince muhakeme yapılır. Yine, buradaki “Fa” harfi nedeniyle savaş bitiminde cezalar karara bağlanmalıdır. Sonra yıllarca sürdürülmemelidir. Burada ne yapıyoruz? Savaş hâlini kızgınlık hâline benzetiyoruz. Çünkü illet aynıdır. Kıyastan bir örnek veriyoruz.

“Nüshalarında” kelimesi kullanılmaktadır. Başka nüshaları da olmuş olacaktır. Tevrat başlangıçta Mısır hiyeroglif yazısı ile veya Mezopotamya çivi yazısı ile yazılmıştır. Sonra harf yazısı ile yazılmıştır. Onun için burada “örneğinde” demektedir, “nüshasında” demektedir.

Tarihte birinci büyük medeniyet Mezopotamya’da Hz. Nuh’un kavmi ile başlamıştı. Çivi yazısı bulunmuştu. Çivi yazısı toprak tabletler üzerinde çubuk ile konan çiviye benzer işaretlerden oluşur. Öğrenilmesi zor, yazılıp halka mâl edilmesi de pahalı. Harf yazısı Musa Peygamber zamanında ortaya çıkmıştır. Asıl dünyaya İbranilerden sonra yayılmıştır.

İkinci büyük uygarlık harf yazısı ile başlamıştır. Harf yazısının kullanılması kolay olmakla beraber, harfleri ayrı ayrı takip etmek durumu olduğu için şekil yazısından dolayı eksikliği vardır. Onun için sesli harfler gösterilemez. Sonra Lâtincede sesli harfler konmuştur. Kur’an’dan sonra Kur’an yazısı ortaya çıkmıştır. Bu yazı sesli harflerin harekelerle gösterilmesi şeklinde ortaya çıkar. En ileri seviyede olan bir yazdır.

İleride tüm insanların alfabesi birleşecektir. Lâtince, Arapça, Çince ve Şekil Yazısı olmak üzere dört çeşit yazı ortaya çıkacak, her topluluğun dili ayrı olacak ama yazılar birleşecektir. Böylece “Kur’an Uygarlıkları”nda farklı yazı uygulanmış olacaktır.

RaHB” kökü ruhbaniyetten gelir. Râhib, din adamı demektir. Özel giysiyi giyip başa geçen kimse demektir. “Rabb’a doğru yol almak” demek, yavaş yavaş O’na yaklaşmak demektir. Tevrat’ın dünya üzerindeki etkisi, İbranilerin ibadetlerinde Tevrat’ı okumalarıdır.

İslâmî bir topluluğu oluşturmanın yolu, insanları okutmaya başlatmaktır.

Eğer insanlar bir araya gelir ve bir kitabı okumaya başlarlarsa, zamanla yavaş yavaş Allah’a doğru yol alırlar. Tevrat’ı okuyanlar için bu başarılı sonuç verdiği gibi, Kur’an’ı okuyanlar için de büyük başarılı sonuçlar alınmıştır. Yakın zamanımızda Türkiye’de bu Bediüzzaman tarafından uygulanmıştır. Bugün bu cemaat mensupları bütün dünyada teşkilâtlanmış bulunmaktadırlar.

Bizim isteğimiz de böyle bir cemaatin oluşmasıdır.

Bu cemaat Kur’an’ı şimdi bizim yaptığımız gibi tefsir ede ede okuyacaktır...

Kur’an’ı kendi hayatlarını ele ala ala okuyacak, anlayacak ve uygulayacaktır...

“Rab’larına doğru yol alan kimselere için” denmesiyle, bize Kur’an’dan yararlanma yolunu göstermektedir. Her gün bir araya gelerek birlikte Kur’an üzerinde tezekkür etmek ve tedebbür etmekdemektir. Bunun için okuyanlara kolaylık olmak üzere kitaplar hazırlanmalıdır. Gerek İzmir’de, gerekse İstanbul’daki yıllardır yapmakta olduğumuz çalışmalarımız böyle bir çalışma yapacak kimselere kaynak vermektedir.

“Hidâyet ve rahmet” denmektedir. Hidâyet, doğru yolu göstermede yapılacakları anlatmadır. Rahmet ise bunun daha üstündedir. Bu da Allah’ın kendiliğinden gelen bereketidir. Bolluktur, saadettir. Sabredip Tevrat’ı okuyanlar ne yaptılar? Koskoca medeniyeti kurdular. Kur’an okuyanlar ne yaptılar? Koskoca medeniyeti kurdular. Risale-i Nûr şakirtleri, tarikat ehli cemaatlarında sabrettiler, hep başarılara ulaştılar. Bunlar hep ruhbaniyetin lütfudur. Bir arada olmanın sonunda Allah’ın rahmeti gelir, hem maddeten hem de mânen saadet başlar.

Demek ki biz, Kur’an’ı yorumlarıyla birlikte okuduğumuzda yalnız ilim edinmeyiz, aynı zamanda rahmete de uğrayacağız. Yani, “Kur’an İşletmeleri” kurulmuş olacak; biz de, diğer insanlar da bugünkü sıkıntılarını ve darlıklarını atlatacaklardır.

 

155 - Musa kavminden sab’în reculü mikatımız için ihtiyar etti. Onları racfe ahzedince; “Rabbim, meşietin olsaydı, onları ve beni min kabl helâk ederdin. Bizden süfehaların fi’lettiklerinden bizi helâk mi edeceksin? O senin fitnenden başkası değildir. Onunla meşiet ettiğini ihlâk edersin, meşietin olana da hidâyet edersin. Velimiz sensin, bize merhamet et, sen ğâfirlerin hayrısın.”

155 - Musa ulusundan yetmiş erkeği duruşmamıza seçti. Onları sarsıntı alınca; “Yetiştiricim, sen isteseydin onları ve beni daha önce yıkardın. Bizden düşüncesizlerden dolayı bizi yıkar mısın? O senin denemenden başkası değildir. Onunla istediğini şaşırtırsın, istediğini de yola iletirsin. Dayanağımız sensin. Bizi ört. Bize esenlik ver. Sen örtenlerin en iyisisin.

Hz. Musa daha kırk gün önce Mikatta idi. Levhaları almıştı. O zaman tek başına orada idi veya yanında sadece yardımcıları vardı. Sonra yetmiş erkekler gidiyor. Kendisi tek başına gittiği zaman da Allah’a; “Bana görün.” diyor. Şimdi yetmiş kişi ile gidiyor. Yine hata işliyorlar. Burada önemli birkaç husus vardır.

)                      Acaba Hz. Musa ikinci defa neden yetmiş kişi ile gidiyor? Vahiy tamamlanmamış olabilir. Kalan vahyin tamamlanması için gitmiş olabilirler. “Nüshasında” denmesinin sebebi de bu olabilir.

)                       Seçilenlerin erkeklerden seçilmiş olmasıdır. Tevrat bir din kitabı değildir. Siyaset kitabıdır. Siyaset savaşa dayanır, savaş ise erkeklere farz edilmiştir. Onun için mikata askerlik yapacak kimseler götürülmüştür.

)                      Yetmiş kişiyi seçmiştir. Bunlar ileride komutan olacak kimselerdir. İsrail oğulları 12 sınta ayrılacaklardır. 70 kişi 100’ün 10’da 7’sidir. Buna ‘galip ekseriyet’ denmektedir.

)                 Peygamber 70 kişiyi kendisi seçti. Böylece anlaşılmaktadır ki, askerî teşkilatta komutanları başkan seçer. Ama bunların sayısı daha çok olur. Halk kendi komutanlarını kendileri seçerler. Yeter sayıyı bulan kimse komutan olmuş olur. Komutanları atama buna dayanmaktadır. Türkiye’de 12 kadar olacaktır. Ama orgeneral rütbesi 70’e vardırılabilir. Başkanın bu seçmede yetkisi olacaktır.

“Onları sarsıntı aldı.” Buradaki sarsıntı mânevî sarsıntı olmalıdır. Yani, aralarında nizalar çıkmaya başladı. Hz. Musa’nın seçtiği yetmiş kişi yolda veya mikatta hoş olmayan fiiller işlemiş olmalıdırlar. Yani, cemaatta devamlı olarak bozulma ve dağılma meyli vardır. Başkanın görevi bunlar arasında bu halleri gidermektir. Böyle durumlarda başkan ne yapacaktır?

Allah’a dua etmelidir. Birincisi, bazılarının yaptıklarını küllüne teşmil etmemektir. Burada birisi kalkar bir uygunsuz söz söyler, sanki hepsi bunu söylemiş gibi olur, hepsi birden suçlanır. İşte bu kollektif suçlamalardan uzak olmalıyız. Biz cemaat olarak da içimizden bir şey söyleyenin arkasına düşmemeliyiz. Söylenen sözü alıp değerlendirmeli, kendimiz içtihat yapmalıyız. İkincisi, insanlar birbirine bakarak hareket ederler. Bunun imtihan olduğunu söylüyor. Bu dünya hayatı bir elektir. İyilerle kötülerin birbirinden seçilmesi mekanizmasıdır. Her şey düzgün gitse hereksin yeri aynı kalırdı. Allah’a inanmak ve O’nun yolunda sabırla, sebatla devam etmek. Allah’ın bizden istediği budur.  

Musa Peygamber topluluk adına dua ediyor; “Bize mağfiret et, bize rahmet et.” diyor. Topluluk suçludur, çünkü aralarındaki sefihlere kulak vermiştir. Onun için istiğfar etmektedir. Topluluklar içinde bu tür davranışlarla karşılaşılır. Kur’an devamlı olarak okunup takip edilmezse bu tür hâdiselerde ne yapacağımızı bilemeyiz.

“Sen ğâfirlerin en iyisisin.” demek suretiyle, suçların örtülmesini, görülmemesini istemektedir. Bunun anlamı; biz de birbirimizin kusurlarını ve eksiklerini görmemeliyiz.

 

156 - Bize bu dünyada hasene ketb et, Âhirette de. Sana hidâyet ettik. (Allah;) “Azabımı meşiet ettiğim kimseye isabet ettiririm. Rahmetim her şeyi vus’etmiştir. Ben onu ittika eden, zekâtı ita eden kimselere ketb edeceğim. Onlar âyetlerimize îman eden kimselerdir.” dedi.

156 - Bize bu dünyada iyilik yaz, ötede de. Biz sana döndük. (Allah;) “Azabımı istediğim kimseye çarparım. Esenliğim her nesneyi kaplamıştır. Ben onu korunmuş ve vergilerini vermiş olan kimselere yazacağım. Kanıtlarıma inananlar da o kimselerdir.” dedi.

Mikatta Allah Musa ile sözleşme yapmaktadır. Oradaki anlaşma ondan sonra hep Allah tarafından dile getirilecektir. Onlara sözlerini hatırlatır. Hz. Musa bu dünyada iyilik istiyor. Âhirette de. Burada dünyadaki hasene ile âhiretteki hasene birleştirilmiştir. İsrail oğullarına Allah görev vermiştir. O görevi yaparlarsa onların dünyasını mâmur kılacaktır. Âhirette de mâmur olacaktır.

Bu bugün Türkiye için de çok önemlidir. Türkiye öyle bir yerde yer almıştır ki, Türklerin dünyevî başarıyı elde etmeden âhiretlerini kazanmaları mümkün değildir. Türkiye Pakistan’da veya Endonezya’da olsaydı, belki o topluluk sadece Âhireti kazanma imkânına sahip olabilir. Türkler ise güçlü olmak zorundadırlar. Başka türlü bu yerde yani İstanbul’da ve Anadolu’da oturamazlar. Allah nimetini değerlendirmeyen topluluğu yaşatmaz. Mutlaka “Adil Düzen” kurmak zorundadır. Onun-bunun uydusu olan, bağımsızlığını ve Adil Düzenini koruyamayan bir devletin Türkiye’de varlığını sürdürme şansı yoktur. Bu sebepledir ki “hasen” kelimesini tekrar etmemiştir. Bu İsrail oğulları ve bugünkü Türkiye için özel durumdur.

“Sana hidâyet ettik. Yoluna koyulduk.” diyor. Böylece Allah’a teklifte bulunmaktadır. Bizi affedersen biz de görevlerimizi yapacak, şeriat düzenini dünyaya yayacağız, diyor. Türk milleti de Allah’a dönmelidir. Adil Düzeni, dünyaya örnekleyerek yayması gerekir. Yani, İkinci Kur’an Medeniyetinin kaynak yeri olmalıdır.

Olmazsa, Allah onları alır, başkalarını getirir ve onlar bizim gibi olmazlar.

Allah, Musa Peygamber ile sözleşme yapıyor. “İstediklerimi cezalandıracağım.” diyor. Ama, “Rahmetim her şeyi kaplamıştır.” diyor. Adem aleyhisselam ile “rahmet” dünyaya yayılmış, insanlar Nuh Peygamber ile “şeriat dönemi”ne gelmiştir. Sonra insanlığa “hukuk düzeni” getirilmiştir. Şimdi bir adım daha atılıyor. O da “yasal düzen”dir. Kişilerin koyacağı kurallarla değil, Allah’ın kitabı ile insanlığın yönetilmesidir. Bundan sonra Kur’an gelecektir. İnsanlar Allah’ın kitabını kendileri yorumlayacak ve uygulayacaklardır.

Burada sosyal oluşu ortaya koymaktadır. Bunun için üç özellik sayılmaktadır.

1.                           İttika etmektir. Bu da korunmaktır. Korunma demek, kötülükleri işlememektir. Evlilik dışı ilişkiler olmayacak, faizli ekonomik işler olmayacak, düzeni bozacak fiillerde bulunmayacak. Başkalarının hakları yenmeyecek. Kur’an okunacak, ibadetler yapılacak.

2.                           Onlar zekâtlarını verirler, deniyor. Demek ki, bedenî ibadetler yeterli değildir. Mâli ibadetlere de ihtiyaç vardır. Bu da ancak kuracağımız ortaklıkların desteklenmesi ile mümkündür. Bu çalışmalara nefislerinizle katılacaksınız, ama, maddî katkılarınız da olmalıdır. Biz Kooperatifleri bunun için kurmuş bulunuyoruz. Bunun için ahşap ev teşebbüsüne devam ediyoruz. Peygamberlerin hayatını takip ederek sonuçların hemen alınamayacağını, sabırlı olmamız gerektiğini bilmeliyiz.

3.                           Burada üçüncü özellik olarak; onlar bizim âyetlerimizle kendilerini güven altına alırlar demektedir. Burada “Bi” harfi istiane içindir. Yani, Allah’ın âyetlerine dayanılarak kendilerini güven altına alacaklardır. Allah’ın âyetleri de Kur’an’dır, Tevrat’tır. Diğer âyetleri de Kâinattır. Müsbet ilimle sabit olmuş kurallardır. O halde bizim başarıya ulaşmamız için Kur’an’a ve müsbet ilme dayanmamız gerekmektedir.

 

157 - Ol kimseler, ümmî, nebi resûle tâbi oldular. O kimseler indlerinde olan Tevrat ve İncil’de mektûb olarak bulacaklardır. Onlara marufu emredecek ve münkerden nehy edecektir. Onlara tayyibâtı halal edecek, habâisi haram edecektir. Üzerlerinde olan isrı onlardan vazedecektir. Ona îman etmiş, onu tazir etmiş ve ona yardım etmiş olanlar onunla beraber inen nûra tâbi olmuş olanlar, işte onlar müflihtir.

157 - Ol kimseler, okumamış, ulak elçiye uymuşlardır. O kimseler yanlarında bulunan Tevrat ve İncil’de yazılı olarak bulacaklardır. Onlara bilineni buyuracak, istenmeyenden yasaklayacaktır. Yararlı olanları onlara olurlayacak, bozucu olanlarından uzak kalmasını isteyecektir. Onların üzerindeki ağır yükü çözecektir. Ona inanmış ve onu ağırlamış ve ona yardım etmiş, onunla beraber gelen ışığa uyanlar bolluğa ulaşacaktır.

Musa aleyhisselam daha mikatta iken ona geleceği haber vermiştir. Tevrat’tan başka, Kur’an ve İncil’den haber vermiştir. Hz. Musa Tevrat’ta İslâmiyet’in şeriatını vazedecek, sonra Hz. İsa İncil’de İslâmiyet’in tarikatını vazedecek, Hz. Muhammed Kur’an’la bu ikisinin birleşmişi olan bir şeriat ve tarikat düzenini getirecektir.

 

Bu âyet bu sûrenin kalbidir. Bize içtihadın temel kanunlarını öğretecektir.

 

Ümmî, nebi resûle tâbi olan kimseleri Kur’an övmektedir. Hz. Muhammed ümmîdir. Uygar olmayan toplulukta yetişmiştir. Kendisi de okur-yazar değildir. O tarihlerde Arapçada hiçbir yazılı eser yoktur. Sadece 600 beyitlik cahiliye şiiri vardır. Ama Kur’an’da Tevrat’ın ve İncil’in bildirdikleri vardır. Bu Kur’an’ın Allah sözü olduğunu gösterdiği gibi, Tevrat ve İncil’in de ilâhî kitap olduğunu teyit etmektedir. Nebi ve resûlü burada zikretmektedir. Nebi, haber alan; resul da bu haberleri uygulatan kimse demektir. Nebi, alimlerin görevini görmekte; resul ise başkanların görevini görmektedir. Hazreti Muhammed de Musa Peygamber gibi hem nebi, hem de resuldür. Kur’an’ı tebellüğ etmiştir. İlk İslâm devletini de kurmuştur. Musa Peygamber ile İsa Peygamber Kur’an nizamına, içtihat nizamına hazırlık yapmışlardır. Bu sebepledir ki Musa aleyhisselam onlardan haberdar etmiştir.

Kur’an Tevrat ve İncil’in içerdiklerini birlikte içermektedir. Çok önemli ayırım vardır. Burada bu çok açık olarak ortaya konmuştur.

1-                          Allah’ın yasakladığı ve emrettikleri vardır. Bu dünyada bunlar yapılacaktır. Yasaklar işlenirse ceza verilecek, görevler yerine getirilmezse haklardan mahrum edilecektir. Karşılık dünyada verilecektir. Bunun için konan kural şudur. Emredilen şey maruf olmalıdır. Yani, icmalarla vucubiyeti sabit olacak. Yasak olan şeyler de icma ile münker olacaktır. Yani, herkes onu kötü görmüş olacaktır. Üzerinde ittifak edilmeyen hususlarda ne zorlayıcı emir, ne de cezalandırıcı yasak olabilir. Bunun fiilen sağlanması için yerinden yönetim ilkesi geçerli olmalıdır. Topluluklar değiştirilebilmelidir.

2-                          Allah’ın yasaklar ve emirler dışında birtakım emirleri vardır, yasakları vardır. Ne var ki, bu emir ve yasakların cezaları topluluklara ve onların yöneticilerine verilmemiştir. Karşılığını Allah dünyada ve âhirette kendisi verecektir. Bunlara helal ve haram denmektedir. Bunların illetleri de tayyib olma yani sağlıklı olma ile, habis yani zararlı olma şeklinde ifade edilmiştir. Helal ve haramın tesbiti ise içtihatla olacak ve herkes kendi içtihadına göre amel edecektir. İçtihattaki illet ise tayyiblik ve habisliktir. Genel illet budur. Emr ve nehy edilmiş olanlarda illet söylenmemiştir. Bu sebepledir ki değişik illetler ve delillere dayalı olarak icma oluşmaktadır.

Yine burada verilen bir haber vardır. O da insanlardan üzerlerine binmiş ağır yükün kaldırılacağı bildirilmektedir. Bakara Sûresi’nin sonunda bu ağır yükün ne olduğu bildirilmektedir. Tevrat ve İncil’de her şey teferruatla anlatıldığı için içtihat müessesesi onlara verilmemiştir. Oysa Kur’an’dan sonra kitap gelmeyeceği için Kur’an esasları ihtiva edip, teferruatı kişilere ve zamanlara bırakmıştır. İçtihatla bilinecektir. İçtihatta da hata olabilir. İşte bu hata insanlıktan kaldırılmıştır. Yani, helal ve haramda hatadan sorumlu olmayacaklardır.

Böylece insanlar tam olarak hür hâle gelmişlerdir. Kendi istekleri ile yaptıkları sözleşmelerle topluluğu oluşturup birlikte yaşayacaklar, topluluğu ilgilendirmeyen hususlarda da kendi içtihatları ile hareket edeceklerdir.

Şimdi insanlığın tarihini bir daha hatırlayalım. İnsan bir bahçede varedildi. Bedeniyle ve rûhuyla bugünkü insandan hiçbir farkı yoktu. Bilgisi ve becerisi ile, kullanacağı araçları ile ve oluşturduğu topluluklarla bugünkü insandan çok geri idi. Allah’tan gelen vahiylerle gittikçe evrimleşti ve bugünkü seviyeye yükseldi. Daha da yükselecektir. İşte bu yükselme Kur’an sayesinde olacaktı. Kur’an’ın anlaşılması için gerekli şartların oluşması gerekiyordu. İnsanların icma ve içtihatları ile yaşayabilmeleri için seviyelerinin yükselmesi gerekiyordu. Bu seviyelerin atlama taşları vardır. Birinci atlama taşı Hazreti Nuh ile olmuştur. İkinci atlama taşı Tevrat ile olmuştur, Hazreti Musa ile olmuştur. İşte Allah bunu Hazreti Musa’ya bildirmiştir.

Tevrat ve İncil’in cemaati kıyamete kadar devam edecektir. Onlara Kur’an cemaati eklenecektir. İşte Musa aleyhisselama bu cemaati da bildirmektedir. Çünkü artık risalet sona ermiştir. Onun yerine resule hilafet başlamıştır. Kur’an’dan sonra “vahy”in yerini “icma” alacaktır, “içtihat” alacaktır. Nebilerin yerini “âlimler” alacaktır, resullerin yerini “emirler” alacaktır. İnsanlar yalnız kendi içtihatları ile amel ederek hür olmayacaklar, insanlar kendi alimlerini ve emirlerini de kendileri seçecek ve onlara tâbi olarak yaşayacaklardır. Burada başkanlara ve âlimlere nasıl uyulacağı bildirilmektedir. Dikkat edilirse, Kur’an’da itaat ederler demiyor. Tâbi olma demek, onun yaptığını yapmadır. Rükua gidince, sen de rükua gidiyorsun. Secdeye gidince, sen de secdeye gidiyorsun. Başkan bilinen ve belirlenen işleri yapıyor, zamanda birliği sağlamak için biz de ona tâbi oluyoruz. O dönüp geriye bakarak bize emirler vermiyor. İnsanların Kur’an’a tâbi olacaklarını, artık aracıların bulunmayacağını belirlemektedir. Başkanların ta’zir edilmesi gerektiğini ve ona nusret edilmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Ta’zir nedir? Ta’zir başkanın sayılmasıdır. Eğer siz bir cemaatin içinde iseniz, onun yetkileri içindeki kararlarına uyacaksınız. İstişarede görüşlerinizi belirleyeceksiniz, ama, yetkisi dahilindeki kararlara da karşı gelmeyeceksiniz. Eğer bunu yapamayacaksanız, o zaman o cemaatten ayrılacaksınız. Bu hicrettir. Ona yardım edeceksiniz. Yardım bedenen ve mâlen olacaktır. Başkanlar için konan başka önemli bir hüküm vardır ki, biriktirdiği mallar onun değil, cemaatin olur. Ona kendi neseb mirasçıları vâris olmazlar. Başkanın yönetiminde mal varlıkları oluşur, ama bu onun çocuklarına değil, kendisinden sonra yerine geçecek başkanın yönetiminde kalır. Yardım etmek budur.

 

Ben bu yardımları,

Gerek İzmir’deki Akevler’de,

Gerekse İstanbul’daki Akevler’de gördüm.

İzmir’de bir topluluk oluştu; İstanbul’da da oluşmaktadır...

 

İkinci Kur’an Medeniyetinin oluşması için peygamberin hayatını yaşayabilen başkanlara ve âlimlere ihtiyaç vardır.

Mesela, bunu Bediüzzaman yapmıştır, F.Gülen yapmıştır.

Cemaatin malları kendi vârislerine bırakılmamıştır. Bu nokta çok önemlidir.

Nebi ve resul hizmetlerini yapmaya tâlip olanlar için örnek olarak Hazreti Muhammed aleyhisselam alınacaktır. Onun için burada onun ta’zir edilmesinden ve ona nusretten bahsedilmektedir.

“Bunlar felâha erenlerdir.” demek suretiyle de, İncil ve Tevrat halkının da Kur’an’ın öğrettiklerinden yararlanmalarını istemiştir.

Almanya’da Hıristiyan bir mezhep temsilcileri ile görüşmüştük; “Brezilya’da faizin kötü olduğunu gören mezhebimiz faizsiz bir düzeni kurmayı istemeye karar verdi. Bunun için Müslümanlardan yararlanalım dediler.” dedi. Bizi dâvet etti.

Biz de 1980’lerde bir gün onlara “Adil Düzen Semineri” verdik.

Demek ki;

Felâha ermeleri için insanların Kur’an öğretilerine ihtiyaçları vardır.

Artık onlar da içtihat ve icma sistemi müesseselerini almak durumundadırlar.

Vahiy bir bütündür.

Biz onlardan, onlar bizden yararlanmalıdırlar...

İlmî temaslarımız ve çalışmalarımız sürmelidir...

Peygambersiz “V. İslâm Medeniyeti”ni kurabilmemiz için bütün iyi insanlarla işbirliği yapmak zorundayız.

 

Yazan ve Anlatan: SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yayına Hazırlayan: REŞAT NÛRİ EROL

 






Tüm Seminerler
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1130
En'âm Suresi Tefsiri 77-79. Ayetler
21.08.2021 3137 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1129
En'âm Suresi Tefsiri 74-76. Ayetler
14.08.2021 2406 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1128
En'âm Suresi Tefsiri 72-73. Ayetler
7.08.2021 2370 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1127
En'âm Suresi Tefsiri 71. Ayet
31.07.2021 1920 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1126
En'âm Suresi Tefsiri 66-70. Ayetler
24.07.2021 2193 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1125
En'âm Suresi Tefsiri 61-65. Ayetler
17.07.2021 2238 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1124
En'âm Suresi Tefsiri 52-55. Ayetler
10.07.2021 2021 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1123
En'âm Suresi Tefsiri 45-51. Ayetler
3.07.2021 1873 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1122
En'âm Suresi Tefsiri 40-44. Ayetler
26.06.2021 1908 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1121
En'âm Suresi Tefsiri 35-39. Ayetler
19.06.2021 2294 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1120
En'âm Suresi Tefsiri 31-34. Ayetler
12.06.2021 2173 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1119
En'âm Suresi Tefsiri 26-30. Ayetler
5.06.2021 1780 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1118
En'âm Suresi Tefsiri 20-25. Ayetler
29.05.2021 2121 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1117
En'âm Suresi Tefsiri 13-19. Ayetler
22.05.2021 2015 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1116
En'âm Suresi Tefsiri 7-12. Ayetler
15.05.2021 2147 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1115
En'âm Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
8.05.2021 2119 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1114
Kasas Suresi Tefsiri 86-88. Ayetler
1.05.2021 1988 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1113
Kasas Suresi Tefsiri 83-85. Ayetler
24.04.2021 2181 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1112
Kasas Suresi Tefsiri 79-82. Ayetler
17.04.2021 2134 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1111
Kasas Suresi Tefsiri 76-78. Ayetler
10.04.2021 2390 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1110
Kasas Suresi Tefsiri 72-75. Ayetler
3.04.2021 2202 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1109
Kasas Suresi Tefsiri 68-71. Ayetler
27.03.2021 2787 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1108
Kasas Suresi Tefsiri 61-67. Ayetler
20.03.2021 2399 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1107
Kasas Suresi Tefsiri 57-60. Ayetler
13.03.2021 2696 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1106
Kasas Suresi Tefsiri 52-56. Ayetler
6.03.2021 2419 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1105
Kasas Suresi Tefsiri 47-51. Ayetler
27.02.2021 2485 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1104
Kasas Suresi Tefsiri 43-46. Ayetler
20.02.2021 2646 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1103
Kasas Suresi Tefsiri 38-42. Ayetler
13.02.2021 2757 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1102
Kasas Suresi Tefsiri 33-37. Ayetler
6.02.2021 2700 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1101
Kasas Suresi Tefsiri 29-32. Ayetler
30.01.2021 3036 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1100
Kasas Suresi Tefsiri 26-28. Ayetler
23.01.2021 5049 Okunma
4 Yorum 28.02.2021 11:05
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1099
Kasas Suresi Tefsiri 21-25. Ayetler
16.01.2021 3149 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1098
Kasas Suresi Tefsiri 16-20. Ayetler
9.01.2021 2793 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1097
Kasas Suresi Tefsiri 12-15. Ayetler
2.01.2021 3422 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1096
Kasas Suresi Tefsiri 7-11. Ayetler
26.12.2020 3280 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1095
Kasas Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
19.12.2020 3025 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1094
Neml Suresi Tefsiri 89-93. Ayetler
12.12.2020 3523 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1093
Neml Suresi Tefsiri 83-88. Ayetler
5.12.2020 3472 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1092
Neml Suresi Tefsiri 76-82. Ayetler
28.11.2020 3764 Okunma
1 Yorum 29.11.2020 17:15
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1091
Neml Suresi Tefsiri 67-75. Ayetler
21.11.2020 4209 Okunma
1 Yorum 26.11.2020 17:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1090
Neml Suresi Tefsiri 63-66. Ayetler
14.11.2020 2744 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1089
Neml Suresi Tefsiri 59-62. Ayetler
7.11.2020 2786 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1088
Neml Suresi Tefsiri 54-58. Ayetler
31.10.2020 3579 Okunma
1 Yorum 03.11.2020 17:20
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1087
Neml Suresi Tefsiri 45-53. Ayetler
24.10.2020 3488 Okunma
1 Yorum 24.10.2020 22:54
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1086
Neml Suresi Tefsiri 41-44. Ayetler
17.10.2020 2611 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1085
Neml Suresi Tefsiri 36-40. Ayetler
10.10.2020 2676 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1084
Neml Suresi Tefsiri 27-35. Ayetler
3.10.2020 3613 Okunma
2 Yorum 11.10.2020 20:33
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1083
Neml Suresi Tefsiri 20-26. Ayetler
26.09.2020 6959 Okunma
5 Yorum 03.10.2020 19:37
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1082
Neml Suresi Tefsiri 15-19. Ayetler
19.09.2020 5093 Okunma
3 Yorum 03.10.2020 18:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1081
Neml Suresi Tefsiri 12-14. Ayetler
12.09.2020 3840 Okunma
2 Yorum 13.09.2020 15:00
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1080
Neml Suresi Tefsiri 7-11. Ayetler
5.09.2020 3286 Okunma
2 Yorum 06.09.2020 15:55
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1079
Neml Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
29.08.2020 3424 Okunma
2 Yorum 30.08.2020 20:43
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1078
Şuara Suresi Tefsiri 224-227. Ayetler
22.08.2020 4379 Okunma
3 Yorum 23.08.2020 21:17
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1077
Şuara Suresi Tefsiri 213-223. Ayetler
15.08.2020 3986 Okunma
4 Yorum 16.08.2020 18:26
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1076
Şuara Suresi Tefsiri 203-212. Ayetler
8.08.2020 4331 Okunma
6 Yorum 09.08.2020 19:55
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1075
Şuara Suresi Tefsiri 192-202. Ayetler
1.08.2020 4326 Okunma
5 Yorum 06.08.2020 19:32
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1074
Şuara Suresi Tefsiri 176-191. Ayetler
25.07.2020 4397 Okunma
3 Yorum 26.07.2020 16:16
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1073
Şuara Suresi Tefsiri 160-175. Ayetler
18.07.2020 4203 Okunma
3 Yorum 20.07.2020 11:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1072
Şuara Suresi Tefsiri 141-159. Ayetler
11.07.2020 3123 Okunma
2 Yorum 12.07.2020 15:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1071
Şuara Suresi Tefsiri 123-140. Ayetler
4.07.2020 4038 Okunma
3 Yorum 11.07.2020 03:35
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1070
Şuara Suresi Tefsiri 105-122. Ayetler
27.06.2020 3323 Okunma
2 Yorum 28.06.2020 18:12
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1069
Şuara Suresi Tefsiri 92-104. Ayetler
20.06.2020 4795 Okunma
4 Yorum 21.06.2020 19:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1068
Şuara Suresi Tefsiri 83-91. Ayetler
13.06.2020 3565 Okunma
1 Yorum 14.06.2020 16:25
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1067
Şuara Suresi Tefsiri 69-82. Ayetler
6.06.2020 4818 Okunma
3 Yorum 08.06.2020 14:48
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1066
Şuara Suresi Tefsiri 53-68. Ayetler
30.05.2020 4637 Okunma
3 Yorum 31.05.2020 16:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1065
Şuara Suresi Tefsiri 45-52. Ayetler
23.05.2020 4582 Okunma
3 Yorum 29.05.2020 18:08
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1064
Şuara Suresi Tefsiri 34-44. Ayetler
16.05.2020 3242 Okunma
1 Yorum 17.05.2020 15:50
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1063
Şuara Suresi Tefsiri 23-33. Ayetler
9.05.2020 3253 Okunma
1 Yorum 10.05.2020 08:19
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1062
Şuara Suresi Tefsiri 10-22. Ayetler
2.05.2020 3405 Okunma
2 Yorum 13.05.2020 21:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1061
Şuara Suresi Tefsiri 1-9. Ayetler
25.04.2020 4771 Okunma
2 Yorum 14.05.2020 18:52
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1060
Furkan Suresi Tefsiri 73-77. Ayetler
18.04.2020 3932 Okunma
2 Yorum 15.05.2020 16:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1059
Furkan Suresi Tefsiri 68-72. Ayetler
11.04.2020 4991 Okunma
3 Yorum 16.05.2020 16:02
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1058
Furkan Suresi Tefsiri 60-67. Ayetler
4.04.2020 3774 Okunma
2 Yorum 18.05.2020 16:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1057
Furkan Suresi Tefsiri 53-59. Ayetler
28.03.2020 4901 Okunma
5 Yorum 19.05.2020 16:27
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1056
Furkan Suresi Tefsiri 45-52. Ayetler
21.03.2020 4055 Okunma
2 Yorum 20.05.2020 16:21
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1055
Furkan Suresi Tefsiri 41-44. Ayetler
14.03.2020 4104 Okunma
2 Yorum 21.05.2020 16:36
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1054
Furkan Suresi Tefsiri 35-40. Ayetler
7.03.2020 4224 Okunma
2 Yorum 22.05.2020 16:05
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1053
Furkan Suresi Tefsiri 30-34. Ayetler
29.02.2020 4402 Okunma
2 Yorum 23.05.2020 15:57
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1052
Furkan Suresi Tefsiri 21-29. Ayetler
22.02.2020 4914 Okunma
3 Yorum 24.05.2020 16:54
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1051
Furkan Suresi Tefsiri 17-20. Ayetler
15.02.2020 3830 Okunma
2 Yorum 30.05.2020 17:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1050
Furkan Suresi Tefsiri 10-16. Ayetler
8.02.2020 4847 Okunma
2 Yorum 09.02.2020 11:38
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1049
Furkan Suresi Tefsiri 4-9. Ayetler
1.02.2020 4093 Okunma
1 Yorum 03.02.2020 07:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1048
Furkan Suresi Tefsiri 1-3. Ayetler
25.01.2020 3604 Okunma
1 Yorum 26.01.2020 06:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1047
Nur Suresi Tefsiri 62-64. Ayetler
18.01.2020 4053 Okunma
1 Yorum 25.01.2020 07:13
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1046
Nur Suresi Tefsiri 61. Ayet
11.01.2020 4270 Okunma
1 Yorum 13.01.2020 08:24
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1045
Nur Suresi Tefsiri 58-60. Ayetler
4.01.2020 3802 Okunma
1 Yorum 05.01.2020 08:14
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1044
Nur Suresi Tefsiri 53-57. Ayetler
28.12.2019 3847 Okunma
1 Yorum 30.12.2019 08:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1043
Nur Suresi Tefsiri 47-52. Ayetler
21.12.2019 3866 Okunma
1 Yorum 22.12.2019 23:13
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1042
Nur Suresi Tefsiri 43-46. Ayetler
14.12.2019 4278 Okunma
1 Yorum 17.12.2019 07:14
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1041
Nur Suresi Tefsiri 39-42. Ayetler
7.12.2019 5273 Okunma
2 Yorum 09.02.2020 00:42
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1040
Nur Suresi Tefsiri 35-38. Ayetler
30.11.2019 9050 Okunma
2 Yorum 03.12.2019 13:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1039
Nur Suresi Tefsiri 32-34. Ayetler
23.11.2019 4428 Okunma
1 Yorum 24.11.2019 08:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1038
Nur Suresi Tefsiri 30-31. Ayetler
16.11.2019 3453 Okunma
1 Yorum 19.11.2019 12:31
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1037
Nur Suresi Tefsiri 27-29. Ayetler
9.11.2019 3612 Okunma
1 Yorum 10.11.2019 05:24
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1036
Nur Suresi Tefsiri 23-26. Ayetler
2.11.2019 3233 Okunma
1 Yorum 03.11.2019 07:48
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1035
Nur Suresi Tefsiri 19-22. Ayetler
26.10.2019 3233 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 13:15
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1034
Nur Suresi Tefsiri 12-18. Ayetler
19.10.2019 3590 Okunma
1 Yorum 20.10.2019 10:50
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1033
Nur Suresi Tefsiri 6-11. Ayetler
12.10.2019 5364 Okunma
2 Yorum 16.10.2019 14:52
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1032
Nur Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
5.10.2019 4006 Okunma
1 Yorum 06.10.2019 23:25
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1031
Müminun Suresi Tefsiri 111-118. Ayetler
28.09.2019 3257 Okunma
1 Yorum 30.09.2019 10:50


© 2024 - Akevler