KUR’AN İŞLETMELERİ(20); 160. SEMİNER Üsküdar, İstanbul, 17 Mayıs 2002 Cuma
A D İ L D Ü Z E N E G Ö R E
İNSANLIK AYAYASASI
- 5-
ID. GENEL HİZMET
Madde 5- a) Hukuk düzeni, mevzuata göre kişilerin kendi çıkarları doğrultusunda serbest rekabet içinde gerçekleşir. Serbest rekabetin tekele dönüşmesi hukuk düzeni içinde önlenir. Bir işte tekelleşme hukuk düzeni içinde önlenemiyorsa, vakıf kuruluşlar içinde serbest rekabet gerçekleştirilir ve hizmet karşılıksız verilerek tekel önlenir. Vakıf kuruluşlarında kararları uygulayıcılar değil, konan mevzuat almış olur. Hizmetlilere ehliyeti kamu verir. Ücretlerini kamu öder. Hizmet şekillerini kamu belirler. Halk kendi hizmetlisini kendisi seçer ve kendisine hizmet vereni her zaman değiştirebilir. Hizmetlilere ücret yaptıkları işe göre değil, yüklendikleri sorumluğa göre verilir. Bu hizmet serbest rekabeti sağlar.
Hizmet görevlileri ilçelerde bulunur. Semtlerde temsilcileri vardır. Bölge merkezlerinde ihtisas yapmış danışmanları vardır. Danışmanın kıta merkezlerinde araştırmacısı vardır. Halk ilçedeki görevlilerin talimatı ile semtlerdeki temsilcilerden hizmet alır. Hizmet halkın ayağına götürülür. Gerekirse görevli, danışman ve araştırmacı semte veya bucak merkezine gelerek sorunu çözer. Sorunun çözülmesi için araçlara ihtiyaç varsa ve o araç taşınamıyorsa, o zaman kişi merkeze götürülür.
Bir hizmet merkezinde hizmetlileri hizmet sorumluları koordine eder. Vakıflar hizmet sorumluları tarafından işletilir ve hizmetlilere paylaştırılır. Talimatlar kıta merkezlerinde araştırmacılar tarafından hazırlanır. Bölgelerde danışmanlar tarafından projelendirilir. İlçelerde uygulanır. Temsilciler gözetleme yaparlar. Uygulayan halktır.
Semtlerde küçük işletmelerin genel hizmetlerini temsilciler, ilçelerde orta işletmelerin genel hizmetlerini görevliler, bölgelerde büyük işletmelerin genel hizmetlerini danışmanlar, kıta merkezlerinde araştırmacılar yaparlar.
ID. GENEL HİZMET (Sebilullah)
Madde 5- a) (İslâm dini şeriata göre nefislerin kendi lehlerinde rızaları ile yaptıkları musaraat ve müsabaka ile oluşur.) (Musaraat ve müsabaka hasedi tevlit etmemelidir.) (Duvle ribanın haramlığı ve zekât ile önlenir.) (Sabıkatın olmadığı yerde sebilullah ve sebilin ibni hizmet verir.) (Sebilullahta ruus emval Allah’ındır. İntifası ibni sebile aittir. İsraf ve bidar caiz değildir.) (İbni sebile ehliyeti kamu imtihanla verir.) (Ücretler sadakadan verilir.) (Kıyam şekillerini şeriat belirler.) (Nâs emaneti halife olarak kendisi verir.) (Nâs emanetine kaimdir, hicret edebilir.) (Herkesin aleyhine olan mes’uliyeti kadar lehe hakkı vardır.) (Bu duleyi önler)
(Ehl-i zikr olan ibni sebil beldelerde ikamet eder.) (Karyelerde amiller olur. Amil ehl-i zikre sual eder.) (Medinede fakihler vardır.) (Râsihler mısrlarda bulunur.) (Nâs beldelerdeki ehl-i zikrden istifta eder, karyelerindeki amilleri nâsın umuruna kıyam eder.) (Umur kabilenin Cuma mescidinde, Kıyam aşiretin salavâtı hamse mescidinde olur.) (Kayyum müşavirlerini buralara davet edebilirler.) (İztırar halinde karye veya belde ve medine sebilullahlara nakledilir.) (Her emir ve kıyam sebilinin ve ümmelkuranın vezirleri tarafından nasbedilen bir kayyumu vardır.) (Kıyam ve tedbir bunların siyadetinde yapılır.) (Sebilullahta kıyam kısmet iledir.) (Ahkam kitabet ile sabit olur.) (Mısrda râsihler tevil yaparlar.) (Medinede fakihler ahkâmı istinbat ederler.) (Beldede ehl-i zikr fetva verir.) (Karyede kayyumlar kıyam ederler.) (Nâs onlarla velâyet içinde amel eder.)
(Sadakaları karyedeki menseklerden kabile imamları ahzeder ve taksimi sadaka olarak taksim eder.) (Öşürleri beldelerden şa’b imamı ahzeder ve nısfını sadaka ve nısfını ganimete göre taksim eder.) (Feyleri kavm imamı medinelerdeki menseklerden ahzeder ve ganimet hükümlerine göre taksim eder.)
3D. GENEL HİZMET (Sebilullah)
An teradin ticaretin olmadığı yerde umur ibni sebil tarafından sebilullahlarda tedvir edilir.
“Aranızda rıza ile ticaret dışında malları butlan ile ekletmeyin.”(4/29) Rıza ancak serbest piyasada olur. “Mallarınızı sebil ibnine verin.”(2/177) Sebil ibni, yolculara dendiği gibi, sebilde çalışan vakıf hizmetlilerine de denmektedir. “Sizinle mukatele edenlere Allah sebilinde mukatele ediniz.” (2/190) Savaş ancak sebilullah yani kamu kuruluşları şeklinde yapılabilir.
Madde 5- a) (İslâm dini şeriata göre nefislerin kendi lehlerinde rızaları ile yaptıkları musaraat ve müsabaka ile oluşur.) İslâm dini, barış düzeni demektir. “Onlar hayratta musaraat ederleler ve onlar salihlerdendir.”(3/114) “Onlar hayratta musaraat eder ve rağben ve rahben bize dua ederlerdi.”(21/90) “İşte onlar hayırda müsaraat eder ve orada sâbık olurlar.”(23/61) “Rabb’inizden mağfiretle müsaraat ediniz.”(3/133) “Rabb’inizden mağfirete müsabaka ediniz.”(57/21) “Her biri için bir viche vardır, ve o onun müvellisidir. Hayratta müsabaka ediniz.”(2/148) “Size ita ettiğinde sizi belv etsin diye böyle yaptı. Hayratta müsabaka ediniz.”(5/48) “Sebkan sabık olup emri tedbir ederler.”(79/4) “Muhacir ve ensardan evvelûn olan sâbıklar.”(9/100) “Sâbık olan sâbıklar onlar mukarrebdir.”(56/10) (Musaraat ve müsabaka hasedi tevlit etmemelidir.) Musaraat etmek, yarışmaktır. Yani, mekân içinde süratle ilerlemektir. Aynı zamanda daha çabuk yapmaktır. Müsabaka ise işe önce başlamaktır. Yani, önce işe başlamakta yarışınız. Bu evleviyetin başka bir yönüdür. Kim önce ezan okursa onun yerinde cemaat olunur. İlk başlayan o işte imamdır. “Hased edenin hased ettiğinde şerrinden Allah’a iaze ederim.”(113/5) Hased, başkasının geri kalması ile ileri olmaya çalışmaktır ki, bunu istemek haramdır. Musaraat ise, başkasından daha fazlasını yaparak ileride olmayı istemektir. Bu ibadettir. Bir yeri işgal edip kendilerini geçecek diye başkalarını uzak tutmak hasettir. Ama herkesle beraber yarışırken daha ileri hizmet vermek ibadettir. Başkalarını kötüleyip iktidar olmaya çalışmak hasettir. Oysa, daha iyi hizmet vermeyi amaçlayıp kendi partisini tanıtmak ibadettir. (Duvle ribanın haramlığı ve zekât ile önlenir.) “Bunlar nâs beyninde müdavele ettiğimiz eyyâmdır.”(3/140) Genel yarış vardır. Bozulanın yerini yenileri gelir, böylece diğerlerinin düzelmesine imkân sağlar. İlerleme böyle olur. Yeri daha iyi yapana terk etmek farzdır. Halkın daha iyisini seçmesi gerekir. Nisbî sistemle herkes aldığı oy kadar yönetime iştirak eder. Başarısız olanlar yavaş yavaş elenir. “Kura ehlinden Allah resulü neyi ifa etmişse sizden eğniya arasında duvle olmasın diye Allah’ındır, resulündür ve zilkurbâ, yetâmâ, mesâkîn ve ibni sebilindir.”(59/7) Allah’ın hakkını meclisler, resulün hakkını hükümetler kullanır. Zilkurbâ yaşlılardır. Yetimler küçüklerdir. Mesâkîn yoksullardır. İbni sebil ise seyyahlardır. (Sabıkatın iş yapılmadığı yerde sebilullah ve sebilin ibni hizmet verir.) “Mallarını hubb ile zevilkurbaya, yetimlere, ibnisebile ita etmektir.”(2/177) “Allah’ın sebilinde infak ediniz ve eydinizle kendinizi tehlikeye ilka etmeyiniz.”(2/195) “Îman etmiş, hicret etmiş ve Allah’ın sebîlinde cihad etmiş kimseler, işte onlar Allah’ın rahmetini reca ediyorlar.”(2/218) “Allah’ın sebiline infak edenlerin meseli, seba senabili inbat eden habbenin meseli gibidir.”(2/261) “Enfâl, Allah’ın ve resulün, zil kurbâ, yetâmâ, mesakîn ve ibni sebîlindir.”(8/41) “Sadakât sebilullah ve ibni sebîl içindir.”(9/60) Muamelatta rıza ve sebilullah söz konusudur. (Sebilullahta ruus emval Allah’ındır. İntifası ibni sebile aittir. İsraf ve bidar caiz değildir.) “Onu kibre kadar israf ve bidar olarak ekletmeyin.”(4/6) “Nâsın emvalinde rebvet etsin diye ribaya verdikleriniz Allah’ın indinde rebvet emez. Allah’ın vechini murad ederek zekâttan neyi ita ettiyseniz onlar id’af olunurlar.”(30/39) “Tevbe ederseniz emvalinizin ruusu sizindir.”(2/279) (İbni sebile ehliyeti kamu imtihanla verir.) “Onları imtihan ediniz, rüşt görürseniz mallarını ita ediniz.”(4/6) (Ücretler sadakadan verilir.) “Sadakalar fakirlerin, miskinlerin, âmillerin ve müllefei kulûb olanlarındır. Ğârim ve rikâb içindir. İbni sebîl ve sebilullah içindir.”(9/60) (Kıyam şekillerini şeriat belirler.) “Hasad yevminde onun hakkını ita ediniz”(6/141) (Nâs emaneti halife olarak kendisi verir.) “Malını hubb ile ita eder.”(2/177) (Nâs emanetine kaimdir, hicret edebilir.) “Allah’ın sizi kıyam ca’lettiği mallarınızı sufehaya vermeyiniz.”(4/5) “Mülkün mâliki sensin Allah’ım de.”(3/26) (Herkesin aleyhine olan mes’uliyeti kadar lehe hakkı vardır.) “Onların lehine aleyhinde olanın maruf ile misli vardır.”(2/228) (Bu duvleyi önler.) “Sizden eğniya arasında duvle olmasın diye.”(59/7) Para halktan çekilip zenginler arasında dolaşmaya başlarsa üretim olmaz. Bu da krizlere sebep olur. Bunu önlemek için faiz yasağı getirilmiştir, sermaye vergisi konmuştur. Kur’an’da zikredilen müesseseler sosyal yapıda birer tuğla gibi, kapı gibi, pencere gibi elemanlardır. Onları yerlerine koyup yerleştirmek, uygun şekiller vermek duvarcının işidir. İşte içtihat eden de bunu yapar.. Kur’an’da bir şeyin yapılması emredilmişse onu kim yapacaktır? Onun için ya yeni müessese kurulacak yahut müesseselerden birine verilecektir. Hangi işin hangi müesseseye verileceği de içtihat işidir. Yani, ya nassa dayanılacak ya da kıyas yapılacaktır.
(Ehl-i zikr olan ibni sebil beldelerde ikamet eder.) “Bilmiyorsanız ehl-i zikre sorunuz.” (21/7) Demek ki, bunlar halkın sorabileceği kadar yakın olmalıdırlar, görüşebilmelidirler. “Sizi tearuf edesiniz diye şa’blar veya kabileler olarak ca’letti.”(49/13) Demek ki, tearuf kabile ve şa’bda olmaktadır. Kabilede yakın tearuf vardır. Şa’bda ise tek taraflı tearuf vardır. Bu da, halk hizmet edenleri tanır, ama hizmet edenler halkın hepsini tanımazlar. “Bu beytin Rabb’ine ibadet etsinler.”(106/3) Beytin veya beledin Rabb’ine ibadet etmek demek, belde halkına hizmet etmek demektir. Bunu Kureyş’ten istiyor. Yani, beldedeki görevlilerden istiyor. “Cumaya yevminde davet olunduğunuzda Allah’ın zikrine sa’yediniz.”(62/9) “Onları namazdan sonra habsediniz.”(5/106) (Karyelerde âmiller olur. Kayyum ehl-i zikre sual eder.) “İlm edemeyecekseniz ehl-i zikrden sual ediniz.”(21/7) “Resule ve sizden olan emir yetkililerine itaat ediniz.”(4/59) (Medinede fakihler vardır.) “Dinde tefakkuh etsinler ve rücu’ ettiklerinde inzar etsinler.”(9/122) (Rasihler mısırlarda bulunur.) “Tevilini ancak rusuhda ilmi olanlar ilmeder.”(3/7) “Her faziletliye fazileti ita olunur”(11/3) (Nâs beldelerdeki ehl-i zikrden istifta eder, karyelerindeki kaimler nâsın umuruna kıyam eder.) “Ey îman etmiş olanlar, kavvamîn olunuz.”(5/8) “Allah, melekler ve kıst ile kaim ilimliler olanlar O’ndan başka ilâh olmadığına şehadet ederler.”(3/18) “Onlar şehadetlerine kaimdirler.”(70/33) (Umur kabilenin Cuma mescidinde, Kıyam aşiretin salavâtı hamse mescidinde olur.) “ Salâtları hıfz ediniz, vustâ namazları da hıfz ediniz.”(2/238 ) “Akrab olan aşiretini inzar et.”(26/214) “Ehline salâtı emret.”(20/132) “Salâta münadi ettiğinizde onu huzv ve la’b ittihaz ederler.”(5/58) Bir topluluğa bir şeyin emrolunabilmesi için o topluluğun başkanları bulunması gerekir. Aşiret başkanı beş vakit namazın imamıdır, kimi emirler ona verilir. “Cuma yevminde salâta nidâ olunduğunuzda Allah’ı zikre sa’yediniz.”(62/9) “Şahitleri salâttan sonra hapsediniz ve kasem etsinler.”(5/106) Cuma imamı kabilenin imamıdır. Kamu hizmetleri ona tevcih olunur. (Kayyum müşavirlerini buralara davet edebilirler.) “Şahitler davet olunduklarında iba’ etmesinler.”(2/282) “ Şahit ve kâtib ızrar olunmaz.”(2/282) “Bu onların, ümmîlerden dolayı bize bir sebil yoktur demelerinden dolayıdır.”(3/75) “Muhsinler aleyhine sebil yoktur. Allah ğafur ve rahîmdir.”(9/91) “Sebil ancak ağnıya oldukları halde istizan edenler üzerindedir.”(9/93) “Sebil sadece nâsa zulmedenler üzerinedir.”(42/42) “Ey iman etmiş olan kimseler. Allah’ın sebilinde darbettiğinizde tebeyyün ediniz. Size selâm ilka edene “sen mü’min değilsin” demeyin. Dünya hayatını ibtiğa edersiniz. Oysa Allah’ın indinde meğanim vardır.”(4/94) (İztırar halinde karye veya belde ve medine sebilullahlara nakledilir.) “Bağ ve âd olmaksızın kim iztırar ederse, ona ism yoktur.”(2/173) (Her emir ve kıyam sebilinin ve ümmelkuranın vezirleri tarafından nasbedilen bir kayyumu vardır.) “Resule sizden emrle yetkili olanlara itaat ediniz.”(4/59) “Ehlimden bana bir vezir ca’let, Kardeşim harun’u. Onunla zahrımı şiddetlendir.”(20/29-31) “Kardeşim Harun lisan olarak benden efsahdır, riden olarak onu benimle beraber gönder, beni tasdik etsin.”(28/34) (Kıyam ve tedbir bunların siyadetinde yapılır.) “Kelimelerine tasdik eden hasur bir seyyid olarak irsal ettik.”(3/39) “ Rabbimiz, biz sadetlerimize ve küberalarımıza itaat ettik.”(33/67) (Sebilullahta kıyam kısmet iledir.) “Dünya hayatlarında maişetlerini biz kısmet ettik.”(43/32) “Ezlâm ile istiksam haram kılınmıştır.”(5/3) “Mirasın kısmetinde uli kurba, yetim ve miskinler hazır olurlarsa ondan onları irzak ediniz.”(4/8) “Muhtedar olan her şırb arasında mâ’ kısmet iledir.”(54/28) (Ahkâm kitabet ile sabit olur.) “Bir deynle tedayün ettiğinizde onu kitabet edin.”(2/282) “Ey ehli kitab, dininizde ğalyetmeyin.”(4/171) (Mısırda râsihler tevil yaparlar.) “Tevilini Allah ve ilimde râsih olanlardan başkası ilmetmez.”(3/7) (Medinede fakihler ahkâmı istinbat ederler.) “Ondan istinbat edenler onu ilm ederler.”(4/83) “Dinde tafakkuh etsinler ve rücu’ ettiklerinde inzâr etsinler.”(9/122) (Beldede ehl-i zikr fetva verir.) “İlm edemeyecekseniz ehl-i zikrden sual ediniz.”(16/42) “Senden istiftâ ediyorlar, Allah fetva veriyor.”(4/127) (Karyede kayyumlar kıyam ederler.) “Ricâl nisâya kavvamdır.”(4/34) (Nâs onlarla velâyet içinde amel eder.) “Herkes kendi şakilesinde amel eder, de.”(17/84) “Her mer’ kesbettiğine rehindir.”(52/21) “Her nefis kesbettiğine rehindir.”(74/38)
(Sadakaları karyedeki menseklerden kabile imamları ahzeder ve taksimi sadaka olarak taksim eder.) “Mallarından sadakayı al.”(9/103) “Sadakalar fukara, miskin, âmil olanlar ve kalpleri telif olanlarındır. Ğarimîn ve rikab içinde kullanılır. Sebilullah ve ibni sebil için kullanılır.”(9/60) (Öşürleri beldelerden şa’b imamı ahzeder ve nısfını sadaka ve nısfını ganimete göre taksim eder.) “Hasad yevminde onun hakkını ita ediniz.”(6/141) (Feyleri kavim imamı medinelerdeki menseklerden ahzeder ve ğanimet hükümlerine göre taksim eder.) “Fey ve ganimet Allah’ındır. Resulündür. Zilkurbâ, yetamâ, mesakîn ve ibni sebilindir.”(8/41)
Sonuç olarak, Allah içtihadı emretmiş ve herkesi kendi içtihadında serbest bırakmıştır. Herkes içtihadı ile hareket eder ve hakemlerin kararlarına uyarsa, kendiliğinden işleyen düzen kurulmuş olur. Ancak yolda olduğu gibi herkes kendisine yol yapamaz, ortak yola ihtiyaç vardır. Böyle işler de vakıf olarak görülür. Allah vakıflara “sebilullah” demektedir. Böylece yola uygulanacak hukukun vakıflarda uygulanması gerektiğini bildirmektedir. Kamu hizmetleri vakıflarda ifa edilecektir. Madem ki bütçeden bunlara pay ayrılmıştır, ücretler de oradan verilecektir demektir. Genel hizmetler halka bedava olacaktır. Devletçilik de budur.
Hizmet edenlerin ehliyet sahibi olmaları gerektiğini, “Emaneti ehline eda ediniz” âyetiyle biliyoruz. Hizmetlerin de karye, belde, medine ve mısrda olduğunu biliyoruz. O halde mısrda râsihler, medinede fakihler, beldelerde ehl-i zikr, karyelerde kayyumlar hizmet vereceklerdir. Kayyumlar âmiller olacaktır. Kayyum demek, işin başında duran demektir. O halde bunların buralarda hizmet vermeleri gerekmektedir.
“Kavvâm olunuz” âyetiyle de genel hizmetlerde bütün halkın görev alabileceği ifade edilmektedir.
Yazan ve Anlatan: SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yayına Hazırlık ve Yönetim: REŞAT NURİ EROL