BÂTINÎ SAYI
Batılıların imajiner, Türklerin sanal, Arapların hayali sayı dedikleri sayının Kur’an dilinde adı zâhir aded ve bâtın aded, yahut meşhud aded ve gaib aded diyebiliriz. Bu nereden doğmuştur.?
Elimizde çift paketten oluşmuş ne kadar paketimiz olsa paketleri ayırırsak “n” tane birinci paketimiz, “n” tane de ikinci paketimiz olur.
Sırayı Değiştirme Özelliği
5 lik bir paketimiz olsa ona 10 luk paketi katacak olsak istersek 10 luk paketi dağıtır 5 lik pakete ekleriz, istersek 5 luk paketi dağıtır 10 luğa ekleriz, aynı sonuç elde ederiz. Çünkü var olan yok olmaz, olmayan da yok olmaz. Sadece çıkar veya girer. Buna sırayı değiştirme ilkesi diyoruz. a +b=b+c Bu kuralın çıkarmada da geçerli olması için çıkarma yerine - sayı konmalıdır.
Toplamada geçerli olan sıra değiştirme çarpmada da geçerlidir.
Elimizde beş tan 7 lik paket olsa, her birerlerinden birer alarak 7 tane beşlik paket yapabiliriz. Çünkü her paket yaptıkça birer tane eksilecektir. Eşit sayılardan eşit sayı alınabilir. a*b=b*a dır. Bölmede de aynı işlem yapabilmemiz için bölmenin yerine kesir sayıyı kullanmamız gerekir.
Sırayı değiştirme kuralı üs almada ve kök almada geçerli değildir.
Dağılma Özelliği
Elimizde beş tane 3 ve 5 lerden oluşmuş paketler 7 çift paket olsa bu çift paketleri açar 7 tane 3 lü v e7 tane 5 li paletimiz olur. n *(a+b) = n*a+n*b dir.
Buna göre (a+1)*(a+1) = a*(a+1) +1*(a+1) = a*a+a*1+a*1+1 = a*a+2*a+1 dir.
Şimdi 1 yerine -1 i koyalım. (a + (-1))* (a + (-1)) = a*a+2(-1)+ (-1)*(-1)
2 adet (-1) paket - iki paket olacaktır. Eksikler eksik olarak paketlenecektir.
Şimdi “a” yerine “1” koyacak olursak “0”ın karesini almış oluruz.
0 = ( 1+(-1)) * ( 1+(-1)) = 1-2+(-1)*(-1) =-1+(-1)*(-1) = 0
Bunun gerçekleşmesi için (-1)*(-1) =1 olmalıdr. 1 eksiğe karşı 1 var olmaldır ki sonuç sıfoır olsun Şimdi
(+1)*(+1)=+1 dir. (+1)*(-1)=-1 dir. (-1)*(+1)=-1 dir. (-1)*(-1)=+1 dir.
Simetrilik bakımından da buna gerek vardır. İki işlem “+”yı, iki işlem “–“yi vermelidir.
Şimdi sorun şurada başlar. “+1”in kare kökü “+1” ve “-1” olmaktadır. “-1”in kare kökü nedir? İşte bu bizim şimdiye kadarki sayı sistemlerinde yoktur. Bu sayıyı “i” harfi ile gösteriyoruz. Noktalı 1 olarak bakabilirsiniz. Demek ki “-1”in kare köküne “+i” ve “–i” olarak bakabiliriz. Tam sayı, kesir sayı, pozitif sayı, negatif sayı, gerçek sayı, sanal sayı yahut zâhir sayı, bâtın sayı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Üç işlem için üç çift sayı.
Bu sayıyı şöyle düşünebiliriz.
a^2 + b^2=R^2 bir dik üçgenin üç kenarıdır. “R” dik olmayan kenarın uzunluğudur. Dik olmayan kenarları eksi alsak çap yine “+” olacaktır. Çapı dik olmayan kenarı negatif olan dik üçgen ancak kenarları sanal olan üçgendir
(ia)^2+(ib)^2 = -R^2
Demek ki matematikte negatif yarı çaplı daire vardır ama biz onu geometride göremiyoruz.
Sanal sayıyı kullanarak yaptığımız hiçbir işlem çelişkiyi taşımıyor. Tam tersine görünür uzay tarafını her zaman yakalayabiliyoruz. Matematikte görülen sanal sayılara tekabül eden sanal uzay vardır. Bu sebepledir ki Kur’an onlara zâhir ve bâtın demekte, gayb ve şahadet demektedir. İkisini eşit varlık kabul etmektedir. Matematik sayesinde gayb âleminin yapısını da öğrenmiş bulunuyoruz. Bundan dolayıdır ki matematiği bilmeden Kur’an’ı bu yönüyle yorumlayamayız.
DİK KENARLAR TEOREMİ
a*a + b*b = c*c iki karenin toplamı üçüncünün karesine eşit olsun. 3*3+4*4=5*5 dir.
16+9=25 dir.
Cos(A) = a/c Sin(B)=b/c bu sadece sayısal tanımdır.
Bu tanımla sayılarda Cos(A)^2+Cos(B)^2 = (a/c)^2+(b/c)^2 = (a^2+b^2)/c^2 = 1dir. a^2+b^2=c^2 dir. Buna geometride ne tekabül eder? Dik üçgenin iki kenarın kareleri toplamı üçüncü kenara eşittir. Buna “Pisagor Teoremi” denmektedir.
Bu gerçeği dik üçgenlerde her zaman görebiliriz.
Bâtınî (Sanal) Sayı ile Üçgen
-1 in kare köküne i Bâtınî Sayı demiştik. Batılılar imajiner, Türkler sanal sayı demektedirler.
(a+ib) = z olsun. “z”ye karmaşık sayı diyoruz.
a*a+b*b=c*c ise z = c*Cos(A)+c* i Sin(A) = z=c*(Cos(A)+i Sin(A))
Bunlar sadece sayısal tanımdır. Buradaki A ya açı diyoruz.
Öyle üçgen düşünelim ki, onun bir dik kenarı sanal olsun uzun kenarı da karmaşık bir sayı olacaktır. Bu tanımlara uyacaktır.
Şimdi c leri aynı farklı iki karmaşık sayı düşünelim. Bu farklı iki sanal sayı düşünelim.
X=c*(Cos(A)+ i Sin(A)) Y=c*(Cos(B)+ i Sin(B)) c=1 olsun.
Bunların çarpımı Z olsun.
Z= X*Y = Cos(A)* Cos(B)- Sin(A) * Sin(B) + i(Cos(A)* Sin(B)+Sin(A) * Cos(B ))
bulunacaktır. Çarpma işlemini kurallarına göre yapar. (-î)^2=1 alırsanız bu bulunur.
Şimdi sayısal olarak bulduğumuz bu bağıntıyı üçgende deneyebiliriz.
Cos(A+B)= Cos(A)*Cos(B)- Sin(A)*Sin(B) Sin(A+B)= Cos(A)*Sin(B)+Sin(A)*Cos(B)
Görülüyor ki bizim matematik ile uzayımızın geometrisi birbirine uymaktadır.
Allah Kâinat’ı bizim matematiğimize göre yaratmıştır.
P A R A
Tarihte bin yılda bir yeni uygarlık gelmiştir. Bu uygarlıkların başlama ve bitme tarihleri Miladi yılın başlama tarihleri ile paraleldir. Bugün de yeni uygarlık doğacaktır. 2000 yıllarının başlarında yeni uygarlık ortaya çıkacaktır. Bu yeni uygarlıkta neler olacaktır?
Tarihte ilim görenek, tedris, tümdengelim ve tümevarım dönemlerini geçirdi. Şimdi karşılaştırma dönemine gelmiştir. Sekiz yüzlü 25 öğeli sistemler ile bütün ilimler karşılaştırılmalı öğrenilecektir.
Tarihte din Hazreti İbrahim ile ilimden ayrılmış, Hazreti Musa ile hukuktan ayrılmış, Hazreti İsa ile lâiklik gelmiş, Kur’an’la dinler dahil çoklu sistemler getirilmiştir. Bugün dinler bağımsızlaşacaklar, ilmîleşecekler, mezhepleşecekler ve yönetimde denetleme görevi yükleneceklerdir.
Tarihte siyasette önce hanedanlar yönetmiş, sonra diktatörler yönetmiş, şimdi parti başkanları yönetiyor. Gelecekte yerinden yönetimli kolektif uzlaşmalı nisbî sistem hakim olacaktır.
Tarihte ekonomide derebeyleri tekeli oluşmuş, sonra sermaye tekeli oluşmuş, sonra üretim tekeli oluşmuş, sonra banka tekeli oluşmuş ve şimdi halk ekonomisi doğacaktır.
Batı müsbet ilme dayalı tekniğini ve ekonomisini kurmuştur, ama müsbet ilme dayalı hukuku getirememiş ve müsbet ilme dayalı yönetimi kuramamıştır. Şimdi müsbet ilme dayalı hukuk oluşacak ve ona dayalı yönetim ortaya çıkacaktır.
Her uygarlık iki ayrı uygarlığın sentezinden doğar. “III. Bin Yıl Uygarlığı” da iki ayrı uygarlığın sentezinden doğacaktır. Bunlar da İslâm ve Batı uygarlığıdır. Tanzimat’tan beri Türkiye böyle bir uygarlığı oluşturmak için hazırlanmaktadır. Bugün bu iki uygarlığı sentez edecek başka bir devlet yoktur.
Bu yeni uygarlığın adi “Adil Düzen”dir. “Adil Düzen Çalışmaları”na 1960’ların sonlarına doğru başlanmış, bugün “Adil Düzen Anayasası”nı hazırlamış olmakla teorik olarak son basmağa gelmiştir. Son düzeltmelerden sonra arz edilecektir.
Hukuka dayalı uygarlıklar hak uygarlıklarıdır ve bunlar halktan doğan hareketlerle oluşurlar. Oysa teknik uygarlıklar tekellerden ve merkezden doğan uygarlıklardır. “III. Bin Yıl Uygarlığı” da halk uygarlıkları olarak doğacaktır.
Bunun için şunlar yapılacaktır:
a) Adil Düzene göre halk işletmeleri oluşturulacaktır.
b) Adil Düzen işletmelerinin sağlayacağı imkânlarla ilmî çalışmalar yapılacaktır.
c) Adil Düzen işletmeleri ile sağlanan imkânlarla ve “Adil Düzen”in ürettiği ilim halka ulaştırılacak ve halk “Adil Düzen”e inandırılacaktır.
d) “Adil Düzen”e inanan halk partileri “Adil Düzen”e zorlayacaktır. Böylece makroda da “Adil Düzen” kurulmuş olacaktır.
“Adil Düzen İşletmeleri”nin kurulabilmesi için dört ayrı ortaklığa ihtiyaç vardır. Bir market üzerinde düşünelim.
a) Markete bir yapı ve içindeki donanımı sağlayan ortaklık oluşturulmalıdır. Bu ortaklık tesisi cirodan kiraya verecektir. Bu ortaklık biner dolarlık hissedarlardan oluşturulacaktır. Bunlar zarara iştirak etmeyecektir. Cirodan kira paylarını alacaktır.
b) Burada çalışacak bir ortaklık olacaktır. Bunlar o günkü satıştan akşam üstü pay alacaklardır. “Adil Düzen İşletmeleri”ne gönül veren sabırlı ve inançlı insanlar bu işe girişeceklerdir. Öğrenciler, emekliler ve ev hanımları bunlara katkıda bulunacaklardır.
c) Tüccar ortaklarımız malları konsinye olarak koyup sattıracaklardır. Satılmayan malları iade edeceklerdir.
d) Dördüncü ortaklık da “Genel Hizmet”i alıp yürütecektir.
Bu dört ortaklığı yüklenen dört müteşebbis bulduğumuzda sorunlarımız çözülmüş ve bir örnek teşebbüs kurulmuş olacaktır.
Bundan sonra benzer işletmeler kurulacak ve o benzer işletmeler ortak olarak ortaklıkları kuracaklardır.
a) Tip sözleşmeler hazırlanarak ortaklık kültürü oluşturulacaktır.
b) Hakemlik müessesesi ile çıkan ihtilaflar çözülecektir.
c) Kredileşme müessesesi getirilecektir.
d) Genel hizmet payları ile işletmeler yönlendirilecektir.
En büyük sorun olan devletle vergi ilişkilerinde öyle işletmeler kurulacaktır ki vergi reel gelirden verilecek ve tam olarak ödenecektir.
Bu şekilde oluşturacağımız ortaklıklar devletin ihalelerine girecek, bol para ile satın alacak ve devleti borçlardan kurtaracaklardır.
Zaid HarflEr
Arapça harflarin mahreçlere göre sıralarsak
(E)(H)X G Ğ P Q (K)C (Y) (V)(F)(B)(M)(N)(L)(R ) W J (Z)(Ü) Ç (S) Ö Ş O D (T) (I) (U)(A)
ت د ظ ش ص س ث ذ ز ظ ض ر ل ن م ب ف و و ى ي ج ك ق خ غ ع ح ء