Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023
726 Okunma, 0 Yorum

RÛM SÛRESİ - 13. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِلْعَالِمِينَ (22)

Ve O’nun ayetlerindendir gökler ve yerin yaratılması ve dillerinizin ve renklerinizin ihtilafı. Kesinlikle onda âlimler için ayetler vardır. (22)

 

وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ

Ve O’nun ayetlerindendir gökler ve yerin yaratılması ve dillerinizin ve renklerinizin ihtilafı.

 

İsim cümlesi

Atıf
harfi

Mübteda

Haber

Ma'tûf

Atıf harfi

Ma'tûfun aleyh

اخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ

وَ

خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ

مِنْ آيَاتِهِ

وَ

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. Öncesindeki ayetteki مِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً cümlesine مِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ cümlesini atfetmektedir.

مِنْ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.

آيَاتِ: “Ayetler” demektir. Tekili آيَة dir. Ayet gösterge demektir. ءيي kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan mastar olarak bir kimse ya da bir şey hakkında onun bilinmesini sağlayacak bir işaret koymak manasındadır. Bu mastar manasından konulan işaret manasında آيَة “gösterge” anlamında isimdir.

هِ: “O” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. 17. ayetteki Allah’a racidir.

آيَاتِهِ: “O’nun ayetleri” demektir. Allah’ın ayetleridir.

مِنْ آيَاتِهِ: “O’nun ayetlerinden” demektir.

خَلْقُ: “Yaratmak” demektir. خلق kökünden birinci bâbdan mastardır. Var olan başka bir şeyden yeni bir şey üretmek manasındadır. İsim tamlamasında muzaftır. Mastarlar isim tamlamasında fâiline ya da mef’ûle muzaf olurlar. Burada mef’ûle muzaftır.

السَّمَوَاتِ: “Gökler” demektir. سمو kökünden gelmiştir. Birinci bâbdan سُمُوٌّ mastarı bütün seviyelerin üstüne çıkmak, en üst seviyeye yükselmek manasındadır. Bu mastar manasından bütün seviyelerin üstüne çıkan manasında سَمَاءٌ her şeyin en üstü olarak “gök” anlamında camid isimdir. İsm-i cem-i cinstir. Yani hem cinsi ifade eder hem de topluluğu ifade eder. Yani gök cinsi veya gök topluluğu demektir. Cins ifade ettiği zaman eril, cem ifade ettiği zaman dişildir. İsm-i cemi cinsler sonuna ة alarak müfredleşirler. Yani tekili سَمَاوَةٌ veya سَمَاءَةٌ dür. İsm-i cemi cins bu şekilde ة alarak müfredleştikten sonra çoğulu سَمَوَاتٌ dür. Ancak Kuran’da سَمَاوَةٌ veya سَمَاءَةٌ şeklinde kullanımı yoktur. Kuran tekil olarak da yine سَمَاء yı kullanmaktadır.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. السَّمَوَاتِ ye الْأَرْضِ ı atfetmektedir.

الْأَرْضِ: “Yer” demektir. ءرض kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan أَرَضٌ mastarı bir mekânın bereketli, verimli olması, hayrının çok olması ve yerleşme ve ikamet için uygun olması manasındadır. Bu mastar manasından yerleşme için uygun olan manasında أَرْضٌ “yer” anlamındadır. “Yeryüzü” manasına da gelir.

السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ: “Gökler ve yer” demektir. İki ayrı varlık değildir. “Kâinat” anlamında terimdir. خَلْقُ mastarının muzafun ileyhidir. Bu mastarın mef’ûlü yani yaratılandır.

خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ: “Gökler ve yerin yaratılması” demektir. Mastarlar hem malum hem de meçhul anlamlıdır. خَلْقُ mastarı hem “yaratmak” hem de “yaratılmak” anlamındadır. Bu isim tamlamasında yaratan geçmediği için ve mastar mef’ûlüne muzaf olduğunu “yaratılmak” anlamı verilmesi uygundur.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ ye اخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ ü atfetmektedir.

اخْتِلَافُ: “İhtilaf etmek, uyuşmazlık, çelişki” demektir. خلف kökünden ifti’âl bâbından mastardır. Birinci bâbdan خَلَفَ - يَخْلُفُ şeklinde birisinin/bir şeyin önceden işgal edip terk ettiği mekâna yerleşmek, yerine geçmek manasındadır. Müteaddi fiildir. Birinci bâb if’tiâl bâbına (اخْتَلَفَيَخْتَلِفُ) iştirak etkisi ile gelir. “Birbirinin yerine geçmek” anlamına gelir. Birbirinin yerine geçmede biri varken diğeri yoktur, ikisi aynı anda olmaz. Bu nedenle ikisinin bir arada olmayacağı görüş ayrılıkları ihtilaftır. Biri geçerliyken diğeri geçersiz, biri doğru iken diğeri yanlıştır. Birbiri ile çelişkili ifadeler ihtilaf etmektedir. Çünkü biri varken diğeri olamaz.

إِنَّ فِي اخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللَّهُ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَّقُونَ

Kesinlikle gece ve gündüzün ihtilafı ve Allah’ın gökler ve yerde yaratmasında ittika eden kavim için ayetler vardır. (Yunus 6)

Bu ayette gece ve gündüzün ihtilafı vardır. Gece varken gündüz olmaz, gündüz varken gece olmaz. Bu nedenle gece ve gündüz ihtilaf etmektedirler.

أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِنْدِ غَيْرِ اللَّهِ لَوَجَدُوا فِيهِ اخْتِلَافًا كَثِيرًا

Kuran’ı tedebbür etmiyor musunuz? Allah’ın gayrısının indinden olsaydı onun içinde çok çelişki bulurlardı. (Nisa 82)

Bu ayette Kuran Allah’ın indiden olmasaydı içinde çok çelişki olacağı ihtilaf kelimesi ile ifade edilmektedir. Eğer Allah’ın gayrısının idinden olsaydı Kuran’ın bir ayetindeki ifade diğer ayetindeki ifade ile çelişkili olacaktı, biri varken diğeri geçersiz olacaktı.

وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ تَفَرَّقُوا وَاخْتَلَفُوا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَأُولَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ

Onlara açıklamaların gelmesinin sonrasında ayrılan ve ihtilaf edenler gibi olmayın. Onlar, onlar için azim azab vardır. (Ali İmran 105)

Açıklamalar geldikten sonra ihtilaf ve ayrılık azabı getirir. Siz Kuran’dan deliller getirirsiniz, açıklarsınız. Sizin açıklamalarınıza itiraz edemezler ama açıklamalara uymaları onların istemediği sonuçlar doğuracaktır. O zaman size katılmazlar ve karşı çıkarlar ve ihtilaf meydana gelir. İhtilaf açıklamaların kendisinde olmalıdır. Açıklamanızda, yönteminizde ihtilaf olabilir. Ama açıklamayı doğru görüp de başka sebeplerle ihtilaf etmek azim azabı doğuracaktır.

أَلْسِنَةِ: “Diller” demektir. Çoğul isimdir. Tekili لِسَان dır. لسن kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan لَسَنٌ mastarı konuşma organlarını (ağız, dil, boğaz, ses telleri, akciğer gibi) kullanarak bir kelamı söylemek manasındadır. Bu mastar manasından konuşmada kullanılan alet manasında لِسَانٌ organ olarak “dil” ve kullanılan kelimeler ve kelimelerin dizilimi manasında “dil” anlamında isimdir.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. Kuran’ı okuyanın nezdinde yaşayan tüm insanlara hitap etmektedir.

أَلْسِنَتِكُمْ: “Dilleriniz” demektir.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. أَلْسِنَتِكُمْ ü أَلْوَانِكُمْ e atfetmektedir.

أَلْوَانِ: “Renkler” demektir. Tekili لَوْن dir. لون kökünden gelmiş isimdir.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir.

أَلْوَانِكُمْ: “Renkleriniz” demektir.

أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ: “Dilleriniz ve renkleriniz” demektir.

اخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ: “Dillerinizin ve renklerinizin ihtilafı” demektir.

خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ: “Gökler ve yerin yaratılması ve dillerinizin ve renklerinizin ihtilafı” demektir.

مِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ: “O’nun ayetlerindendir gökler ve yerin yaratılması ve dillerinizin ve renklerinizin ihtilafı” demektir.

Burada Allah’ın ayetlerinden iki ayet gösterilmektedir. Birisi Kâinatın yaratılmasıdır. Ayettir. Ayet olduğuna göre nasıl yaratıldığını bilebilmemiz gerekir ki biliyoruz. Bunu ancak son yüzyıl içinde bilir hale geldik. Kuran indiğinde gökler ve yer kavramı ile günümüzdeki kavram arasında dağlar kadar fark vardır. Kuran’ın bir mucizesi de budur. Çağlar üstüdür.

Diğer ayet dillerin ve renklerin ihtilafıdır. Başlangıçta tek dil ve tek renk vardı ve zamanla diller farklılaştı, renkler farklılaştı. Burada önemli olan renkler ve dillerin tek ihtilafla ifade edilmesidir. اخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَاخْتِلَافُ أَلْوَانِكُمْ (dillerinizin ihtilafı ve renklerinizin ihtilafı) şeklinde gelseydi diller ve renklerin farklılaşması birbirinden farklı olurdu. Tek ihtilafla geldiği için diller ve renkler eş zamanlı olarak birlikte farklılaşmıştır.

Afrika’dan çıkan Ademoğlunun siyah deri rengi değişmiştir. Şu anda bile en koyu derililer Âdem’in ilk yaratıldığı yerdeki insanlardır. Âdem’den sonraki deri rengi değişimleri bir varyasyondur. Bir insanın siyah derili veya kırmızı derili olmasından birisi normal birisi anormal değildir, iki ayrı varyasyondur. Bu nedenle Allah’ın ayetidir. Deri renk değişimi insanın göçü ile birlikte gerçekleşmiştir. Beraberinde de diller farklılaşmıştır. İlk yüz nesil içinde çok ciddi renk değişiklikleri oluşmuştur. Bu renk değişiklikleri Allah’ın programladığı değişikliklerdir. Güneşi daha az olan bölgelere gidenlerin rengi açılmış, aynı topluluklar güneşi daha çok olan bölgelere geri dönünce tekrardan renkleri koyulaşmıştır. Ancak yazılan genetik programa göre bu değişiklikler belirli bir nesil sayısından sonra olmamıştır. Günümüzde siyah derili birisi güneşi az olan bir yere gittiğinde alt nesillerinde renk açılması olmaz.

İnsan deri rengi Von Luschan tarafından 36 farklı renkle ölçeklendirilmiştir.

Von Luschan deri rengi skalası

Şekilde bu renklerin RGB kodları da görülmektedir.

 

Deri renginin coğrafik dağılımı

İnsan derisine rengini veren melanin isimli pigmenttir. Deride melanosit adı verilen hücreler tarafından üretilir. Deride ne kadar çok melanin varsa deri o kadar koyu olur. Melanin türleri vardır:

  • Ömelanin: Siyah ve kahverengi rengi veren melanindir. Ömelanin cilt, göz ve saçtaki koyu renklerden sorumludur. Kahverengi veya siyah saçlı insanlar, değişen miktarlarda kahverengi ve siyah ömelanine sahiptir. Siyah ömelanin olmadığında ve az miktarda kahverengi ömelanin olduğunda sarı saç elde edilir.
  • Feomelanin: Sarı ve kırmızı rengi veren melanindir. Bu tür melanin, saçın yanında dudakları, meme uçlarını ve vücudun diğer pembemsi kısımlarını pigmentler. Az miktarda ömelanin ve çok miktarda feomelanine sahip insanların kızıl saçları vardır. Aynı zamanda feomelaninin fazla olması çillenme ve açık tenli olmaya neden olur.
  • Nöromelanin: Ömelanin ve feomelanin görülen şeylerin (cilt, saç ve gözler gibi) renklerini kontrol ederken, nöromelanin nöronların (sinir hücrelerinin) renginden sorumludur.

Feomelanin ve Ömelanin pigmentleri

Melanin bizi ultraviyole ışınlara karşı koruyan pigmenttir. Melanin sentezini kontrol eden genlerin farklı varyasyonları deri rengini değiştirir. Bu genlerin TYR, OCA2, TYRP1 ve SLC45A2 gibi isimleri vardır. TYR geni tirosinaz adı verilen melanositlerde melanin sentezini başlatan enzimin üretimini kontrol eder. Ten renginin koyuluğunu belirleyen bu gendir. OCA2 geni melanin sentezinde önemli bir rol oynayan bir taşıyıcı proteinin üretimini kontrol eder. Ton farklılıklarına neden olabilen bu gendir. TYRP1 geni, insanların cilt rengindeki kahverengi tonunu belirlemede önemli bir rol oynayan ömelanin adı verilen koyu renkli melanin üretiminde önemli bir rol oynar. SLC45A2 geni, cilt rengindeki koyu tonların azalmasında ve hafif ten rengindeki tonların oluşmasında önemli bir rol oynar. Bu gen, melanin üretimindeki bir aşamada önemli bir taşıyıcı proteinin üretimini kontrol eder. Bu genlerin farklı varyasyonları, çok farklı renklerde derilerin oluşmasına sebep olur.

Deri pigmentasyonundaki farklılıklar, hem ömelaninin (kahverengi-siyah) feomelanine (sarı-kırmızı) oranından hem de melanositlerin sayısından kaynaklanır.

İlk insandan sonraki nesillerde bu varyasyonlar gerçekleşmiş ve 36 farklı deri rengi ortaya çıkmıştır.

Aynı durum diller için de geçerlidir. Başlangıçta tek dil vardı. Âdem’in konuştuğu dildi. Değişik yerlere göç eden kabileler halindeki insanlar yaşadıkları yere ve ihtiyaçlara göre yeni kelimeler türetmişler ve zamanla dillerin gramatik yapılarında da değişiklikler olmuştur ve diller ihtilaf etmiştir.

وَعَلَّمَ آدَمَ الْأَسْمَاءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلَائِكَةِ فَقَالَ أَنْبِئُونِي بِأَسْمَاءِ هَؤُلَاءِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (31) قَالُوا سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَا إِلَّا مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ (32) قَالَ يَاآدَمُ أَنْبِئْهُمْ بِأَسْمَائِهِمْ فَلَمَّا أَنْبَأَهُمْ بِأَسْمَائِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُلْ لَكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ (33)

Âdem’e isimleri, onların hepsini öğretti sonra onları meleklere arz etti de “bunların isimlerini bana haber verin, eğer sadıklarsanız” dedi. “Sübhansın, senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur, kesinlikle sen, sen alîmsin, hakîmsin” dediler. “Ey Âdem, onlara onların isimlerini haber ver” dedi. Onlara onların isimlerini haber verince “size demedim mi, kesinlikle ben gökler ve yerin gaybını daha iyi bilenim ve açıkladıklarınız ve gizliyor olduklarınızı daha iyi bilenim” dedi. (Bakara 31-34)

Allah Âdem’e temel bazı isimleri ve dil kurallarını öğretmiştir. Eğer var olan tüm isimleri öğretmiş olsaydı الْأَسْمَاءَ كُلَّهَا şeklinde değil كُلَّ اسْمٍ şeklinde gelirdi. Belirlenmiş ana kuralları ve ana isimleri öğretmiştir. Göçlerle birbirinden ayrılan insanların dilleri ihtilaf etmiş ve değişmiştir. Dillerin nasıl birbirinden ayrıldıkları artık bilinmektedir.

Köken bakımından dil aileleri

Diller dil ailelerine ayrılmış ve birbirlerine benzerliklerinden ve farklılıklarından tek bir dilden çıktıkları görülmüştür. Bu da Allah’ın ayetidir.

 

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِلْعَالِمِينَ

Kesinlikle onda âlimler için ayetler vardır.

 

Mensuh isim cümlesi

İsmi

İbtida
edatı

Haberi

İnne

Sıfat

Mevsûf

Mecrur

Cârr

Mecrur

Cârr

الْعَالِمِينَ

لِ

آيَاتٍ

لَ

ذَلِكَ

فِي

إِنَّ

إِنَّ: “Kesinlikle” demektir. Hurufu müşebbehe bi-l fiildendir. İsmi ve haberi vardır. Kânenin tersine ismi mensub, haberi merfudur.

فِي: “İçinde” demektir. Harf-i cerdir.

ذَلِكَ: “O” demektir. Uzak ism-i işarettir. Muhatap كَ yani “sen”dir. “Sana söylüyorum, o” anlamına gelmektedir. Evrenin yaratılmasına, insanların renklerinin ve dillerinin ihtilaf etmesine işaret etmektedir.

فِي ذَلِكَ: “Onda” demektir. İnnenin haberidir. Normalde beklenen İnnenin isminin öne gelmesidir. Burada haber isminden önce gelmiştir.

لَ: Başlama lâmıdır. İsim cümlesinde mübtedanın başına gelen fethalı te’kid lâmı (başlama lâmı=lâmu-l ibtidaiyye) inne cümlesinin hem isminin hem de haberinin başına gelebilir. Burada innenin isminin başına gelmiştir. Te’kîd amacıyla gelir.

آيَاتٍ: “Ayetler” demektir. Tekili آيَة dir. Ayet gösterge demektir. ءيي kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan mastar olarak bir kimse ya da bir şey hakkında onun bilinmesini sağlayacak bir işaret koymak manasındadır. Bu mastar manasından konulan işaret manasında آيَةٌ “gösterge” anlamında isimdir.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

الْعَالِمِينَ: “Bilenler, âlimler” demektir. Eril çoğul marife mecrur ism-i fâildir. Bunun dışında Kuran’da geçen mübalağalı ism-i fâil olan عَلِيم ve عَلَّام vardır. عَلَّام yalnızca Allah için kullanılır. Diğerleri hem Allah için hem de kulları için kullanılır.

Türü

Tekili

Çoğulu

Anlamı

İsm-i fâil

عَالِم

عَالِمُونَ

Bilen

Mübalağalı ism-i fâil

عَلِيم

عُلَمَاءُ

Bilici

Mübalağalı ism-i fâil

عَلَّام

-

Bilici

Âlim “bilen” demektir. Bilici demek değildir. Bilim adamı için alîm kullanılması uygundur. Âlim ise bilim adamı değildir, bilendir. Bütün alîmler âlimdir ama tüm âlimler alîm değildir.

لِلْعَالِمِينَ: “Âlimler için” demektir.

آيَاتٍ لِلْعَالِمِينَ: “Âlimler için ayetler” demektir.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِلْعَالِمِينَ: “Kesinlikle onda âlimler için ayetler vardır” demektir. Ayet değil, ayetler vardır ve ayetler nekredir. Âlimler marifedir. Önceki ayete uyan bir şekilde لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ (bilen kavim için) denmemiş, âlimler için denmiştir ve kavim nekre iken âlimler marife gelmiştir. Marife ism-i fâil olarak Kuran’da sadece iki yerde geçmektedir. Birisi Ankebût suresi 43. ayettedir, diğeri de bu ayettedir.

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ

Ve o örnekler, insanlar için onları örnek veririz ve onları yalnızca âlimler akleder. (Ankebut 43)

Kurallı eril çoğul olarak getirilen âlimler marifedir. Onlar bellidir. Yalnızca onlar akletmektedir. Akletmek bilimsel metodolojiyi ifade eder. Bilimsel metotlar kullanarak sonuca ulaşmak yalnızca âlimlere özeldir. Bilimsel metotları kullanan âlimler için evrenin yaratılmasında da insanın renklerinin ve dillerinin ihtilaf etmesinde de ayetler vardır. Ayetler nekredir. Her ilim dalının kendine özgüdür ve her zaman diliminde farklı şekillerde ortaya çıkacaktır. Bu nedenle nekredirler. Âlimler marifedirler. Kendi alanlarının âlimleridirler. Astronomiyi bilen, fizik bilen insanlar evrenin yaratılmasındaki ayetleri görürler. DNA’yı, genleri bilen, melanin sentezinin nasıl olduğunu bilen insanlar deri renklerinde meydana gelen ihtilaftaki ayetleri görürler. Dillerin yapısını, dillerin özelliklerini, etimolojiyi bilen insanlar da dillerin ihtilafındaki ayetleri görürler. Ayet işarettir, onun o olduğunu gösteren işarettir. Evrenin yaratılmasının ayetlerinden biri kozmik mikrodalga arka plan ışımasıdır. Bu fizik âlimleri için ayettir. Deri renklerinin değişmesinin ayeti de bununla ilgili genler ve melanin türleridir. Bu genetik âlimleri için ayettir. Dillerdeki benzerlikler ve uzaklıklar ve etimolojik kurallar dil âlimleri için ayettir. Âlimler için ayettirler. Âlim olmanız için o alanın okulunu okuyup diploma almanız gerekmez. Ayette alîm değil, âlim demektedir. O konuda bilgi sahibi olup metodolojik olarak değerlendirme yapıp sonuca varıyorsanız o konunun âlimisinizdir.

Günümüzün en büyük sorunlarından biri üniversite okuyup diploma alanları alîm kabul edip, üniversite okumadan o konuda çok fazla bilgi sahibi olanları âlim bile saymamalarıdır. İlahiyat okumadığımız için bazıları bizi âlim bile saymamaktadırlar. Kuran’ı yorumlamayı meslek haline getirmekteler, kendilerinin hakkı olarak görmektedirler. Bu böyle devam ettikçe, Kuran insanların hayatının dışına atıldıkça ricz (dalgalar şeklinde gelen felaketler) devam edecektir. Çözümleri Kuran’da aramayıp Kuran’ı ölü arkasından okunan ve namazda okunan kitap haline getirmeye devam ettikçe topluluklar iflah olmayacak ve belalardan kurtulamayacaklardır. Haksızlıklar asla düzelmeyecektir. İnsanlar Allah’tan akıllı olmadıklarını anlayana kadar kendi elleriyle ürettikleri musibetlerin altında ezilmeye devam edeceklerdir. Huzursuzca yaşayacaklar, gelecek korkusuyla mutsuzluk içinde hayatlarını sürdüreceklerdir. Dünya hayatında servet sahibi olanlar bile huzur içinde olmayacaklar, servetlerini koruma psikolojisi altında geceleri uyuyamayacaklardır.

Allah’ın kitabı temel rehberimizdir. Onu rehber edinmezsek Şeytan hemen kendisini rehber edinmeyi sağlayacaktır. Akıllar verecektir. Sizi Kuran’dan uzaklaştıracak, Kuran’ı anlamını bilmeden tilavet etmenizden hiç rahatsız olmayacaktır. Siz kendi aklınızdan en iyi işi yaptığınızı sanarak aslında Şeytan’ın istediğini yapmış olacaksınız. İnsanların çoğunluğu da yaptıklarınızı onayladığından doğru yolda olduğunuzu sanacaksınız. Oysa yapmanız gereken Kuran’a sormaktır. Ama maalesef artık bunu göremiyoruz. İktidar savaşları altında dalalet içindeki çoğunluk ne isterse o yapılıyor veya onlara onların istedikleri vadediliyor. Şeytan da keyif içinde seyrediyor.

 

 

Teşvikiye, Yalova

04 Mart 2023

M. Lütfi Hocaoğlu

 






Son Eklenen Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1282
Secde Suresi Tefsiri 19. Ayet
3.05.2025 24 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1281
Secde Suresi Tefsiri 18. Ayet
26.04.2025 63 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1280
Secde Suresi Tefsiri 17. Ayet
19.04.2025 87 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1279
Secde Suresi Tefsiri 16. Ayet
12.04.2025 98 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1278
Secde Suresi Tefsiri 15. Ayet
5.04.2025 108 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1277
Secde Suresi Tefsiri 14. Ayet
22.03.2025 130 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1276
Secde Suresi Tefsiri 13. Ayet
8.03.2025 147 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1275
Secde Suresi Tefsiri 12. Ayet
1.03.2025 145 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1274
Secde Suresi Tefsiri 11. Ayet
22.02.2025 165 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1273
Secde Suresi Tefsiri 10. Ayet
8.02.2025 216 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1272
Secde Suresi Tefsiri 6-9. Ayetler
1.02.2025 270 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1271
Secde Suresi Tefsiri 5. Ayet
18.01.2025 217 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1270
Secde Suresi Tefsiri 4. Ayet
28.12.2024 323 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1269
Secde Suresi Tefsiri 3. Ayet
14.12.2024 239 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1268
Secde Suresi Tefsiri 1-2. Ayetler
7.12.2024 270 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1267
Lokman Suresi Tefsiri 34. Ayet
30.11.2024 272 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1266
Lokman Suresi Tefsiri 33. Ayet
16.11.2024 308 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1265
Lokman Suresi Tefsiri 32. Ayet
9.11.2024 305 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1264
Lokman Suresi Tefsiri 31. Ayet
26.10.2024 337 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1263
Lokman Suresi Tefsiri 30. Ayet
12.10.2024 348 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1262
Lokman Suresi Tefsiri 29. Ayet
5.10.2024 412 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1261
Lokman Suresi Tefsiri 28. Ayet
7.09.2024 410 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1260
Lokman Suresi Tefsiri 27. Ayet
31.08.2024 408 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1259
Lokman Suresi Tefsiri 25-26. Ayetler
24.08.2024 433 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1258
Lokman Suresi Tefsiri 24. Ayet
17.08.2024 398 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1257
Lokman Suresi Tefsiri 23. Ayet
3.08.2024 421 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1256
Lokman Suresi Tefsiri 22. Ayet
27.07.2024 419 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1255
Lokman Suresi Tefsiri 21. Ayet
20.07.2024 393 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1254
Lokman Suresi Tefsiri 20. Ayet
13.07.2024 435 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1253
Lokman Suresi Tefsiri 19. Ayet
29.06.2024 414 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1252
Lokman Suresi Tefsiri 18. Ayet
22.06.2024 425 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1251
Lokman Suresi Tefsiri 17. Ayet
25.05.2024 497 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1250
Lokman Suresi Tefsiri 16. Ayet
18.05.2024 484 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1249
Lokman Suresi Tefsiri 15. Ayet
11.05.2024 490 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1248
Lokman Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.04.2024 601 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1247
Lokman Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.04.2024 646 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1246
Lokman Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.04.2024 552 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1245
Lokman Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.03.2024 605 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 540 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 551 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 551 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 499 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 701 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 607 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 555 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 599 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 594 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 681 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 686 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 723 Okunma


© 2025 - Akevler