Reşat Nuri Erol
İnnehüm kânû yüsariûne fi’l-hayrati
1.01.2019
4830 Okunma, 4 Yorum

 

 

Ve eslahnâ lehu zevcehu, innehüm kânû yüsariûne fi’l-hayrati

Evet, önceki “Adil Düzen kurma görevimizi unutmayalım…” başlıklı yazımda dediğim üzere, kaldığımız yerden devam ediyoruz… KUR’AN VE İLİM günlük ve haftalık çalışmalarımızdan başka bir demet sunmuş olacağım; istifade edilmesi dileklerimle…

Bu sefer pek çok olumsuz yönleriyle hep gündemde olan kadın meselesi denk geldi; bu önemli meselenin çözümüne katkı olması dua ve dileklerimle… Bu kısım, Enbiya Suresi’nin 90’ıncı ayetindeki “ve eslehna lehu zevcehu” bölümünün yorumlarını içermektedir.

‘Kadın ev işlerinde erkekle istişare eder ve ona göre ev işlerini düzenler, son söz onundur, erkek ona yardımcıdır. Erkek de kadınla istişare eder ve kararları öyle alır, son söz onundur. Bununla beraber teavün (yani karşılıklı yardımlaşma) emri karı kocaya da ait olduğu için kadın kocasına yardım eder, saatlerini yazar. Erkek de karısına yardım eder, saatlerini yazar. İşleri beraber götürürler. Birinde biri sorumludur. Diğerinde de diğeri sorumludur. Ama bütün işler işbölümü içinde birlikte yapılmalıdır.

Ancak böyle ve bu şekilde uyumlu çalışan ailenin başarı şansı vardır. Karısı tarafından desteklenmeyen erkek hiçbir zaman başarılı olamaz. Ailede uyum vardır. O halde kadın ile erkek arasında ortaklık vardır. İşleri birlikte yaparlar. Sadece ev işlerinden kadın sorumludur. Dışarıdaki işlerden de erkek sorumludur.

İlk defa burada Allah söyletiyor; karı-koca saatlerini takas ederek birlikte çalışacaklar.

Islah etmek” salih kılmak demektir yani eşini ona uyumlu yaptık denmektedir. Bir ailenin uyumlu olması tarafların Allah’a karşı olan görevleri yapmaları için şarttır.

Uyumlu olmak için; 1) Ailenin karar defteri olacak. 2) Kararlar orada yazılacak. 3) Anlaşamadıkları yerde hakemlere başvuracaklar. 4) İşbölümü içinde ve yardımlaşma ilkesi içinde (saatleri birbirlerine kullandırma) ilkelerine riayet edilecektir.”

Ayetin devamı şöyle: “İnnehüm kânû yüsariûne fi’l-hayrati / Onlar hayratta müsaraat ediyorlardı.” Ayette geçen “Hayrat” üretim yapan işletmelerdir. Herkesten önce başlamak, işe en erken gelmek anlamındadır. Buradaki “hayrat” Hz. Zekeriya’nın vakfıdır. Tektir. Orada çalışırlar. Vakıflarda ürünler paylaşılmaz. Şirketlerde girdilere göre ürünler paylaşılır. Girdiler hammadde, tesisler, emek ve genel hizmetler olur. Vakıflarda çıktılar girdilere göre paylaşılmaz, çıktılar başka işlerde değerlendirilir. Girdilere katkılarına göre başka yerden gelen gelir paylaşılır. Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve annesi hep birlikte vakfa hizmet ediyorlardı. Vakıfların statüsü şirket-i mufavadadır. Bu şirket Nisa’da (4/7) “li’r-ricali nasibun” ayetiyle tanzim edilmiştir. Şirkete önce herkes bütün mal varlıklarını ve emeklerini koyarlar. Ayrılırken herkes koyduğu malı alır. Şirkette çalışanlar olarak şirkette herkes çalışır ve yaşar. Yaşama ihtiyaca göredir. Yani günlük ihtiyaçlarını birlikte giderirler. Artan kısım ise paylaşılır. Bu paylaşımla şirketten ayrılana payı verilir yahut şirket dağıldığı zaman payı verilir.

Bunlar vakıfta vakıfla şirket-i mufavada içinde çalışmakta idiler. Şirket-i mufavada daha çok aile şirketleridir, akraba şirketleridir.

Hayratta müsaraat ederken rağbet gösteriyorlardı.

Bir işçi olarak işyerine gidip saatleri doldurmakla değil, işyerine zevkle gidip orada iş yapmakta ve hizmet vermekte zevk duyarlardı demektir.

Şimdi siz bu seminerleri rağaban takip ediyorsunuz. Çünkü hiçbir çıkarınız olmadığı ve kimse size bunun için ücret vermediği halde siz geliyorsunuz. Sınıf geçmek için derslere gidenler, maaş almak için ders yapanlar, onlar “rağaben müsaraat” etmiyorlar. Bu sebepledir ki Kur’an düzeninde okullar yoktur. Herkes rağaben çalışmaktadır, öğrenmektedir, sonra imtihan verirse kendisine diploması verilmektedir.

Kur’an düzeninde dört dayanışma grubu vardır. 1) İlmi dayanışma; bunlara “ahbar” denir. 2) Mesleki dayanışma; bunlara “rabban” denir. 3) Siyasi dayanışma; bunlara “kıssis” denir. 4) Ahlaki dayanışma; bunlara da “rahban” denir.’

İstifade edilmesi dua ve dileklerinizle…

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
01.01.2019
07:18

MİLLÎ GAZETE


Ve eslahnâlehuzevcehu, innehümkânûyüsariûnefi’l-hayrati

Evet, önceki “Adil Düzen kurma görevimizi unutmayalım…” başlıklı yazımda dediğim üzere, kaldığımız yerden devam ediyoruz… KUR’AN VE İLİM günlük ve haftalık çalışmalarımızdan başka bir demet sunmuş olacağım; istifade edilmesi dileklerimle…

Bu sefer pek çok olumsuz yönleriyle hep gündemde olan kadın meselesi denk geldi; bu önemli meselenin çözümüne katkı olması dua ve dileklerimle… Bu kısım, Enbiya Suresi’nin 90’ıncı ayetindeki “ve eslehnalehuzevcehu” bölümünün yorumlarını içermektedir.

“Kadın ev işlerinde erkekle istişare eder ve ona göre ev işlerini düzenler, son söz onundur, erkek ona yardımcıdır. Erkek de kadınla istişare eder ve kararları öyle alır, son söz onundur. Bununla beraber teavün (yani karşılıklı yardımlaşma) emri karı kocaya da ait olduğu için kadın kocasına yardım eder, saatlerini yazar. Erkek de karısına yardım eder, saatlerini yazar. İşleri beraber götürürler. Birinde biri sorumludur. Diğerinde de diğeri sorumludur. Ama bütün işler işbölümü içinde birlikte yapılmalıdır.

Ancak böyle ve bu şekilde uyumlu çalışan ailenin başarı şansı vardır. Karısı tarafından desteklenmeyen erkek hiçbir zaman başarılı olamaz. Ailede uyum vardır. O halde kadın ile erkek arasında ortaklık vardır. İşleri birlikte yaparlar. Sadece ev işlerinden kadın sorumludur. Dışarıdaki işlerden de erkek sorumludur.

İlk defa burada Allah söyletiyor; karı-koca saatlerini takas ederek birlikte çalışacaklar.

‘Islah etmek’ salih kılmak demektir yani eşini ona uyumlu yaptık denmektedir. Bir ailenin uyumlu olması tarafların Allah’a karşı olan görevleri yapmaları için şarttır.

Uyumlu olmak için; 1) Ailenin karar defteri olacak. 2) Kararlar orada yazılacak. 3) Anlaşamadıkları yerde hakemlere başvuracaklar. 4) İşbölümü içinde ve yardımlaşma ilkesi içinde (saatleri birbirlerine kullandırma) ilkelerine riayet edilecektir.”

Ayetin devamı şöyle: “İnnehümkânûyüsariûnefi’l-hayrati / Onlar hayratta müsaraat ediyorlardı.” Ayette geçen “Hayrat” üretim yapan işletmelerdir. Herkesten önce başlamak, işe en erken gelmek anlamındadır. Buradaki “hayrat” Hz. Zekeriya’nın vakfıdır. Tektir. Orada çalışırlar. Vakıflarda ürünler paylaşılmaz. Şirketlerde girdilere göre ürünler paylaşılır. Girdiler hammadde, tesisler, emek ve genel hizmetler olur. Vakıflarda çıktılar girdilere göre paylaşılmaz, çıktılar başka işlerde değerlendirilir. Girdilere katkılarına göre başka yerden gelen gelir paylaşılır. Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve annesi hep birlikte vakfa hizmet ediyorlardı. Vakıfların statüsü şirket-i mufavadadır. Bu şirket Nisa’da (4/7) “li’r-ricali nasibun” ayetiyle tanzim edilmiştir. Şirkete önce herkes bütün mal varlıklarını ve emeklerini koyarlar. Ayrılırken herkes koyduğu malı alır. Şirkette çalışanlar olarak şirkette herkes çalışır ve yaşar. Yaşama ihtiyaca göredir. Yani günlük ihtiyaçlarını birlikte giderirler. Artan kısım ise paylaşılır. Bu paylaşımla şirketten ayrılana payı verilir yahut şirket dağıldığı zaman payı verilir.

Bunlar vakıfta vakıfla şirket-i mufavada içinde çalışmakta idiler. Şirket-i mufavada daha çok aile şirketleridir, akraba şirketleridir.

Hayratta müsaraat ederken rağbet gösteriyorlardı.

Bir işçi olarak işyerine gidip saatleri doldurmakla değil, işyerine zevkle gidip orada iş yapmakta ve hizmet vermekte zevk duyarlardı demektir.

Şimdi siz bu seminerleri rağaben takip ediyorsunuz. Çünkü hiçbir çıkarınız olmadığı ve kimse size bunun için ücret vermediği halde siz geliyorsunuz. Sınıf geçmek için derslere gidenler, maaş almak için ders yapanlar, onlar “rağabenmüsaraat” etmiyorlar. Bu sebepledir ki Kur’an düzeninde okullar yoktur. Herkes rağaben çalışmaktadır, öğrenmektedir, sonra imtihan verirse kendisine diploması verilmektedir.

Kur’an düzeninde dört dayanışma grubu vardır. 1) İlmi dayanışma; bunlara “ahbar” denir. 2) Mesleki dayanışma; bunlara “rabban” denir. 3) Siyasi dayanışma; bunlara “kıssis” denir. 4) Ahlaki dayanışma; bunlara da “rahban” denir.

İstifade edilmesi dua ve dileklerinizle…

 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

01 Ocak 2019


Reşat Nuri Erol
01.01.2019
11:26

http://www.haberdurus.com/haber/ve-eslahnlehuzevcehu-innehumknyusarinefil-hayrati*-27281.html



Ve eslahnâlehuzevcehu, innehümkânûyüsariûnefi´l-hayrati(*)
Reşat Nuri EROL
Tarih: 1.1.2019 12:08:42

 

Evet, önceki “Adil Düzen kurma görevimizi unutmayalım…” başlıklı yazımda dediğim üzere, kaldığımız yerden devam ediyoruz… KUR´AN VE İLİM günlük ve haftalık çalışmalarımızdan başka bir demet sunmuş olacağım; istifade edilmesi dileklerimle…

Bu sefer pek çok olumsuz yönleriyle hep gündemde olan kadın meselesi denk geldi; bu önemli meselenin çözümüne katkı olması dua ve dileklerimle… Bu kısım, Enbiya Suresi´nin 90´ıncı ayetindeki “ve eslehnalehuzevcehu” bölümünün yorumlarını içermektedir.

“Kadın ev işlerinde erkekle istişare eder ve ona göre ev işlerini düzenler, son söz onundur, erkek ona yardımcıdır. Erkek de kadınla istişare eder ve kararları öyle alır, son söz onundur. Bununla beraber teavün (yani karşılıklı yardımlaşma) emri karı kocaya da ait olduğu için kadın kocasına yardım eder, saatlerini yazar. Erkek de karısına yardım eder, saatlerini yazar. İşleri beraber götürürler. Birinde biri sorumludur. Diğerinde de diğeri sorumludur. Ama bütün işler işbölümü içinde birlikte yapılmalıdır.



 


Ancak böyle ve bu şekilde uyumlu çalışan ailenin başarı şansı vardır. Karısı tarafından desteklenmeyen erkek hiçbir zaman başarılı olamaz. Ailede uyum vardır. O halde kadın ile erkek arasında ortaklık vardır. İşleri birlikte yaparlar. Sadece ev işlerinden kadın sorumludur. Dışarıdaki işlerden de erkek sorumludur.

İlk defa burada Allah söyletiyor; karı-koca saatlerini takas ederek birlikte çalışacaklar.

‘Islah etmek´ salih kılmak demektir yani eşini ona uyumlu yaptık denmektedir. Bir ailenin uyumlu olması tarafların Allah´a karşı olan görevleri yapmaları için şarttır.

Uyumlu olmak için; 1) Ailenin karar defteri olacak. 2) Kararlar orada yazılacak. 3) Anlaşamadıkları yerde hakemlere başvuracaklar. 4) İşbölümü içinde ve yardımlaşma ilkesi içinde (saatleri birbirlerine kullandırma) ilkelerine riayet edilecektir.”

Ayetin devamı şöyle: “İnnehümkânûyüsariûnefi´l-hayrati / Onlar hayratta müsaraat ediyorlardı.” Ayette geçen “Hayrat” üretim yapan işletmelerdir. Herkesten önce başlamak, işe en erken gelmek anlamındadır. Buradaki “hayrat” Hz. Zekeriya´nın vakfıdır. Tektir. Orada çalışırlar. Vakıflarda ürünler paylaşılmaz. Şirketlerde girdilere göre ürünler paylaşılır. Girdiler hammadde, tesisler, emek ve genel hizmetler olur. Vakıflarda çıktılar girdilere göre paylaşılmaz, çıktılar başka işlerde değerlendirilir. Girdilere katkılarına göre başka yerden gelen gelir paylaşılır. Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve annesi hep birlikte vakfa hizmet ediyorlardı. Vakıfların statüsü şirket-i mufavadadır. Bu şirket Nisa´da (4/7) “li´r-ricali nasibun” ayetiyle tanzim edilmiştir. Şirkete önce herkes bütün mal varlıklarını ve emeklerini koyarlar. Ayrılırken herkes koyduğu malı alır. Şirkette çalışanlar olarak şirkette herkes çalışır ve yaşar. Yaşama ihtiyaca göredir. Yani günlük ihtiyaçlarını birlikte giderirler. Artan kısım ise paylaşılır. Bu paylaşımla şirketten ayrılana payı verilir yahut şirket dağıldığı zaman payı verilir.

Bunlar vakıfta vakıfla şirket-i mufavada içinde çalışmakta idiler. Şirket-i mufavada daha çok aile şirketleridir, akraba şirketleridir.

Hayratta müsaraat ederken rağbet gösteriyorlardı.

Bir işçi olarak işyerine gidip saatleri doldurmakla değil, işyerine zevkle gidip orada iş yapmakta ve hizmet vermekte zevk duyarlardı demektir.

Şimdi siz bu seminerleri rağaben takip ediyorsunuz. Çünkü hiçbir çıkarınız olmadığı ve kimse size bunun için ücret vermediği halde siz geliyorsunuz. Sınıf geçmek için derslere gidenler, maaş almak için ders yapanlar, onlar “rağabenmüsaraat” etmiyorlar. Bu sebepledir ki Kur´an düzeninde okullar yoktur. Herkes rağaben çalışmaktadır, öğrenmektedir, sonra imtihan verirse kendisine diploması verilmektedir.

Kur´an düzeninde dört dayanışma grubu vardır. 1) İlmi dayanışma; bunlara “ahbar” denir. 2) Mesleki dayanışma; bunlara “rabban” denir. 3) Siyasi dayanışma; bunlara “kıssis” denir. 4) Ahlaki dayanışma; bunlara da “rahban” denir.

İstifade edilmesi dua ve dileklerinizle…

__________________________________

(*)Enbiya Suresi 90. ayet´in Arapçası:  "Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya´yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler."

Reşat Nuri Erol
01.01.2019
11:50

Reşat Nuri Erol
01.01.2019
11:50


1967...1968...1969...AKEVLER 52 YILDIR ÇALIŞIYOR...2016...2017...2018

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 994

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 994. Hafta - 29 Aralık 2018 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 994. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

İNSANLIK ANAYASASI

***

Suriye Devleti Anayasası Çalışmaları

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-2

Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-3

Yalnız kalan Saadet (SP) ve yalnız kalan mağdurlar

“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı”…

Kur’an, ilim, hayat ve her şeyin başı-sonu adalet

Reşat Nuri EROL

 

***

 

ENBİYA SÛRESİ - 12. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

اقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ مُعْرِضُونَ (1) مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنْ رَبِّهِمْ مُحْدَثٍ إِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَ (2) لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ وَأَسَرُّوا النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُوا هَلْ هَذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنْتُمْ تُبْصِرُونَ (3) قَالَ رَبِّي يَعْلَمُ الْقَوْلَ فِي السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (4) بَلْ قَالُوا أَضْغَاثُ أَحْلَامٍ بَلِ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌ فَلْيَأْتِنَا بِآيَةٍ كَمَا أُرْسِلَ الْأَوَّلُونَ (5) مَا آمَنَتْ قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَفَهُمْ يُؤْمِنُونَ (6) وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (7) وَمَا جَعَلْنَاهُمْ جَسَدًا لَا يَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَمَا كَانُوا خَالِدِينَ (8) ثُمَّ صَدَقْنَاهُمُ الْوَعْدَ فَأَنْجَيْنَاهُمْ وَمَنْ نَشَاءُ وَأَهْلَكْنَا الْمُسْرِفِينَ (9) لَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ (10) وَكَمْ قَصَمْنَا مِنْ قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنْشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ (11) فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُمْ مِنْهَا يَرْكُضُونَ (12) لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَى مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ (13) قَالُوا يَاوَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ (14) فَمَا زَالَتْ تِلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّى جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ (15) وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ (16) لَوْ أَرَدْنَا أَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا إِنْ كُنَّا فَاعِلِينَ (17) بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ (18) وَلَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ عِنْدَهُ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَلَا يَسْتَحْسِرُونَ (19) يُسَبِّحُونَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لَا يَفْتُرُونَ (20) أَمِ اتَّخَذُوا آلِهَةً مِنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنْشِرُونَ (21) لَوْ كَانَ فِيهِمَا آلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَتَا فَسُبْحَانَ اللَّهِ  رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ (22)لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ (23) أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ هَذَا ذِكْرُ مَنْ مَعِيَ وَذِكْرُ مَنْ قَبْلِي بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ الْحَقَّ فَهُمْ مُعْرِضُونَ (24) وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ (25) وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَنُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ عِبَادٌ مُكْرَمُونَ (26) لَا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُمْ بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ (27) يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ارْتَضَى وَهُمْ مِنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ (28) وَمَنْ يَقُلْ مِنْهُمْ إِنِّي إِلَهٌ مِنْ دُونِهِ فَذَلِكَ نَجْزِيهِ جَهَنَّمَ كَذَلِكَ نَجْزِي الظَّالِمِينَ (29) أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ (30) وَجَعَلْنَا فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَنْ تَمِيدَ بِهِمْ وَجَعَلْنَا فِيهَا فِجَاجًا سُبُلًا لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ (31) وَجَعَلْنَا السَّمَاءَ سَقْفًا مَحْفُوظًا وَهُمْ عَنْ آيَاتِهَا مُعْرِضُونَ (32) وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ (33) وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَ أَفَإِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ (34) كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ (35) وَإِذَا رَآكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي يَذْكُرُ آلِهَتَكُمْ وَهُمْ بِذِكْرِ الرَّحْمَنِ هُمْ كَافِرُونَ (36) خُلِقَ الْإِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍ سَأُرِيكُمْ آيَاتِي فَلَا تَسْتَعْجِلُونِ (37) وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (38) لَوْ يَعْلَمُ الَّذِينَ كَفَرُوا حِينَ لَا يَكُفُّونَ عَنْ وُجُوهِهِمُ النَّارَ وَلَا عَنْ ظُهُورِهِمْ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ (39) بَلْ تَأْتِيهِمْ بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ رَدَّهَا وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ (40) وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (41) قُلْ مَنْ يَكْلَؤُكُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ مِنَ الرَّحْمَنِ بَلْ هُمْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّهِمْ مُعْرِضُونَ (42) أَمْ لَهُمْ آلِهَةٌ تَمْنَعُهُمْ مِنْ دُونِنَا لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَ أَنْفُسِهِمْ وَلَا هُمْ مِنَّا يُصْحَبُونَ (43) بَلْ مَتَّعْنَا هَؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى طَالَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا أَفَهُمُ الْغَالِبُونَ (44) قُلْ إِنَّمَا أُنْذِرُكُمْ بِالْوَحْيِ وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَاءَ إِذَا مَا يُنْذَرُونَ (45) وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَاوَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ (46) وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ (47) وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاءً وَذِكْرًا لِلْمُتَّقِينَ (48) الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَهُمْ مِنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ (49) وَهَذَا ذِكْرٌ مُبَارَكٌ أَنْزَلْنَاهُ أَفَأَنْتُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ (50) وَلَقَدْ آتَيْنَا إِبْرَاهِيمَ رُشْدَهُ مِنْ قَبْلُ وَكُنَّا بِهِ عَالِمِينَ (51) إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَذِهِ التَّمَاثِيلُ الَّتِي أَنْتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ (52) قَالُوا وَجَدْنَا آبَاءَنَا لَهَا عَابِدِينَ (53) قَالَ لَقَدْ كُنْتُمْ أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (54) قَالُوا أَجِئْتَنَا بِالْحَقِّ أَمْ أَنْتَ مِنَ اللَّاعِبِينَ (55) قَالَ بَلْ رَبُّكُمْ رَبُّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا عَلَى ذَلِكُمْ مِنَ الشَّاهِدِينَ (56) وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُمْ بَعْدَ أَنْ تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ (57) فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ (58) قَالُوا مَنْ فَعَلَ هَذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ (59) قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ (60) قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَى أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ (61) قَالُوا أَأَنْتَ فَعَلْتَ هَذَا بِآلِهَتِنَا يَاإِبْرَاهِيمُ (62) قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِنْ كَانُوا يَنْطِقُونَ (63) فَرَجَعُوا إِلَى أَنْفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنْتُمُ الظَّالِمُونَ (64) ثُمَّ نُكِسُوا عَلَى رُءُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَؤُلَاءِ يَنْطِقُونَ (65) قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ (66) أُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ (67) قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانْصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ فَاعِلِينَ (68) قُلْنَا يَانَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ (69) وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ (70) وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ (71) وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ نَافِلَةً وَكُلًّا جَعَلْنَا صَالِحِينَ (72) وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا وَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَإِقَامَ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءَ الزَّكَاةِ وَكَانُوا لَنَا عَابِدِينَ (73) وَلُوطًا آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ تَعْمَلُ الْخَبَائِثَ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَاسِقِينَ (74) وَأَدْخَلْنَاهُ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُ مِنَ الصَّالِحِينَ (75) وَنُوحًا إِذْ نَادَى مِنْ قَبْلُ فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ (76) وَنَصَرْنَاهُ مِنَ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ (77) وَدَاوُدَ وَسُلَيْمَانَ إِذْ يَحْكُمَانِ فِي الْحَرْثِ إِذْ نَفَشَتْ فِيهِ غَنَمُ الْقَوْمِ وَكُنَّا لِحُكْمِهِمْ شَاهِدِينَ (78) فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمَانَ وَكُلًّا آتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُدَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَ وَكُنَّا فَاعِلِينَ (79) وَعَلَّمْنَاهُ صَنْعَةَ لَبُوسٍ لَكُمْ لِتُحْصِنَكُمْ مِنْ بَأْسِكُمْ فَهَلْ أَنْتُمْ شَاكِرُونَ (80) وَلِسُلَيْمَانَ الرِّيحَ عَاصِفَةً تَجْرِي بِأَمْرِهِ إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا وَكُنَّا بِكُلِّ شَيْءٍ عَالِمِينَ (81) وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلًا دُونَ ذَلِكَ وَكُنَّا لَهُمْ حَافِظِينَ (82)

 

***

 

وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ (83) فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِنْ ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ (84) وَإِسْمَاعِيلَ وَإِدْرِيسَ وَذَا الْكِفْلِ كُلٌّ مِنَ الصَّابِرِينَ (85) وَأَدْخَلْنَاهُمْ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُمْ مِنَ الصَّالِحِينَ (86) وَذَا النُّونِ إِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ (87) فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِنِينَ (88)

 

***

 

وَأَيُّوبَ

Va EayYUvBa (Va EaFGUvLa)

“Ve Eyyub’e de (rüştünü)”

Kur’an’da 25 peygamberin ismi geçer. Üç tane de ihtilaflı vardır; Lokman, Üzeyir ve Meryem. Biz bunları da peygamber kabul ediyoruz. Bunları kabul etmesek 25 peygamber olur. Her biri çifttir, yalnız Muhammed tektir.

Bunlar bu surede ve Enam suresinde topluca zikredilmiştir. Bu sûrede Âdem, Hud, Salih, Şuayb, Yusuf ve İlyas geçmemektedir.

25 peygamber kabul etsek İsa ile Nuh eşleştirilir. Nuh şeriatı, İsa tarikatı temsil eder. Muhammed bütün peygamberleri temsil ettiği için tek başına zikredilmiştir.

Eğer 28 peygamber kabul edersek Meryem ile İsa beraber olurlar, Muhammed ile Nuh beraber olurlar; Nuh uygarlığı başlatmıştır, Muhammed ise tamamlatmıştır.

Bu surede dikkat edilecek hususlardan biri İsa’nın, Meryem’in, Yunus’un ve Muhammed’in adları geçmemekte, vasıfları ile anlatılmaktadırlar. Meryem’den söz ederken “Fercini ıhsan etti.” deniyor (Enbiya, 21/91). İsa’dan ise oğlu diye bahsediyor, Yunus’tan da Ninovalı olarak bahsediyor. Muhammed’e senden önce diyerek tüm peygamberlerin sonuncusu olduğuna işaret ediyor.

Bütün peygamberleri ikişer ikişer olarak zikrettiği halde İsmail, İdris ve Zelkifl’i ayrıca üçünü bir arada zikretti. Bu surede kitap olarak sadece Zebur’un adı geçmektedir. Burada geçen Zebur marifedir, Davud’a verildiği bildirilen yerde (Nisa, 4/163) geçen Zebur nekredir. Demek ki Davud’a verilen kitabın özel ismi nekredir. Burada ise o Zebur değildir. Davud’a verilen Zebur kelimesini nekre olarak anlarsan o zaman iki Zebur vardır demektir. Dr. Mete Bey araştırsın.

Burada Eyyub, Davud ve Süleyman’dan bahsedildi. Eşi olan Zelkifl ise İsmail ile zikredildi. Eyyub İsrail oğullarından olmayan bir peygamber olmalıdır.

 

Muhammed

 Nuh

İbrahim

 Lut

Musa

 Harun

Davud

 Süleyman

Âdem

 İdris

Hud

 Salih

Şuayb

 Yunus

İsmail

 İshak

Yakub

 Yusuf

Zekeriya

 Yahya

Elyasa

 İlyas

Eyyub

 Zülkifl

Üzeyir

 Lokman

Meryem

 İsa

*Kırmızı renkliler bu sûrede geçenlerdir.

 





Çok Yorumlanan Makaleler
Reşat Nuri Erol
AK Parti HELÂK OLMAMAK istiyorsa…
21.12.2015 5939 Okunma
1 Yorum 21.12.2015 08:38
Reşat Nuri Erol
Savaş kapıda değil, çoktan içeri girdi bile!
25.12.2015 6887 Okunma
1 Yorum 25.12.2015 22:45
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm bitmiş, çözüm var; müjdemi isterim!
14.12.2015 8201 Okunma
1 Yorum 14.12.2015 06:20
Reşat Nuri Erol
Kapitalizmin lanetinden kurtulmak için çözüm
16.12.2015 7472 Okunma
1 Yorum 16.12.2015 06:42
Reşat Nuri Erol
DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK… (2)
28.11.2015 5960 Okunma
1 Yorum 28.11.2015 20:02
Reşat Nuri Erol
İstiğfar, tevbe, mağfiret ve ADİL DÜZEN
29.11.2015 6904 Okunma
1 Yorum 29.11.2015 04:49
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm, ‘YVM’ Anayasa ve ‘ADİL DÜZEN’
30.11.2015 8280 Okunma
1 Yorum 30.11.2015 05:27
Reşat Nuri Erol
24. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
1.12.2015 11525 Okunma
1 Yorum 01.12.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Üsküdarlı hemşerim Aliya İzzetbegoviç!
4.12.2015 7213 Okunma
1 Yorum 04.12.2015 00:07
Reşat Nuri Erol
Üsküdarlı hemşerim Aliya İzzetbegoviç! - 2
6.12.2015 6739 Okunma
1 Yorum 06.12.2015 06:50
Reşat Nuri Erol
Bizim işimiz İFSAT değildir, bizim işimiz ISLAHTIR
16.11.2015 7063 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 07:19
Reşat Nuri Erol
Harun’dan; Ulema, Medrese, İslâm ve …
16.11.2015 6134 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 14:57
Reşat Nuri Erol
NASIL BAŞARACAĞIZ?
17.11.2015 5765 Okunma
1 Yorum 17.11.2015 04:13
Reşat Nuri Erol
BAŞARI için; önce TEŞHİS, sonra TEDAVİ
23.11.2015 6506 Okunma
1 Yorum 23.11.2015 06:48
Reşat Nuri Erol
İfrat ve tefritten gerçek İSLÂM DÜZENİNE…
24.11.2015 7418 Okunma
1 Yorum 24.11.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
Sabırlı olmak ve sömürü sermayesine kafa tutmak
5.11.2015 5285 Okunma
1 Yorum 05.11.2015 23:34
Reşat Nuri Erol
Harun Ö.’in 1 Kasım Seçim değerlendirme yazıları
6.11.2015 6365 Okunma
1 Yorum 06.11.2015 17:34
Reşat Nuri Erol
META NASRULLAH?..
9.11.2015 7220 Okunma
1 Yorum 09.11.2015 04:49
Reşat Nuri Erol
Bayram ve Hac günlerinde musibet ve nasihatler-2
30.09.2015 5549 Okunma
1 Yorum 30.09.2015 04:12
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 832. Hafta Seminer Notlarından
5.10.2015 4584 Okunma
1 Yorum 05.10.2015 06:33
Reşat Nuri Erol
Saadet’e ulaşmak için ‘Asıl Yapılması Gerekenler’
6.10.2015 6797 Okunma
1 Yorum 06.10.2015 06:01
Reşat Nuri Erol
Diyanet’in gerçekleştirdiği zirveler ve son zirve-3
23.10.2015 6618 Okunma
1 Yorum 23.10.2015 00:05
Reşat Nuri Erol
Diyanet’in gerçekleştirdiği zirveler ve son zirve-4
24.10.2015 7231 Okunma
1 Yorum 24.10.2015 08:36
Reşat Nuri Erol
Gömlek çıkaranlar “Adil Düzen”e dönerse…
25.10.2015 7306 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 06:34
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir'den Doğu Perinçek yazısı!
25.10.2015 9952 Okunma
1 Yorum 25.10.2015 20:22
Reşat Nuri Erol
Ekonomide ilmî çalışmalar, kongreler ve …
26.10.2015 7705 Okunma
1 Yorum 26.10.2015 06:30
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm/sermaye III. dünya savaşı derdinde ama
26.10.2015 9151 Okunma
1 Yorum 26.10.2015 22:44
Reşat Nuri Erol
Harun Ö.’in İSLÂMCILIK yazıları: Cumhuriyet İslâmcı mı?
30.10.2015 6843 Okunma
1 Yorum 30.10.2015 16:13
Reşat Nuri Erol
II. İslâm Ticaret Hukuku Kongresi ve FAİZ
31.10.2015 7798 Okunma
1 Yorum 31.10.2015 06:31
Reşat Nuri Erol
Seçim sonucu ne olursa olsun, Asıl Yapılması Gereken
1.11.2015 9224 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 06:05
Reşat Nuri Erol
KUR’AN bize EKONOMİ İLMİNİ öğretiyor…
1.11.2015 6758 Okunma
1 Yorum 01.11.2015 23:07
Reşat Nuri Erol
‘İKTİDARA GELİRSENİZ KİBİRLİ OLMAYIN…’
3.11.2015 7186 Okunma
1 Yorum 03.11.2015 23:49
Reşat Nuri Erol
Suriye sorunu sadece SURİYE SORUNU değildir
8.10.2015 7382 Okunma
1 Yorum 08.10.2015 23:49
Reşat Nuri Erol
Durumdan vazife çıkarmak ve gereğini yapmak
10.10.2015 6732 Okunma
1 Yorum 10.10.2015 06:41
Reşat Nuri Erol
Sen okuyucu; sana da bir görev verilebilir!
10.10.2015 7526 Okunma
1 Yorum 10.10.2015 23:28
Reşat Nuri Erol
Bombalar patlarken gömleği hatırla(t)mak…
12.10.2015 6745 Okunma
1 Yorum 12.10.2015 07:31
Reşat Nuri Erol
Ankara’da bombalar patlarken derin düşünmek…
14.10.2015 5738 Okunma
1 Yorum 14.10.2015 00:08
Reşat Nuri Erol
Olanları bir de böyle değerlendirmek gerekir
15.10.2015 4717 Okunma
1 Yorum 15.10.2015 07:27
Reşat Nuri Erol
Tespit, kronoloji ve tedavi yani çözüm
16.10.2015 8742 Okunma
1 Yorum 16.10.2015 00:11
Reşat Nuri Erol
“ADİL DÜZEN”den başka çözümü olan var mı?
18.10.2015 8195 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 00:05
Reşat Nuri Erol
H. Özdemir’in İSLÂMCILIK yazıları: Atatürk İslâmcılığı
18.10.2015 9905 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 10:45
Reşat Nuri Erol
Soru-Cevap ile “ADİL DÜZEN” - 1
18.10.2015 6990 Okunma
1 Yorum 18.10.2015 23:00
Reşat Nuri Erol
Diyanet’in gerçekleştirdiği zirveler ve son zirve
20.10.2015 7473 Okunma
1 Yorum 20.10.2015 07:58
Reşat Nuri Erol
Diyanet’in gerçekleştirdiği zirveler ve son zirve-2
22.10.2015 6705 Okunma
1 Yorum 22.10.2015 05:57
Reşat Nuri Erol
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan bu kadar!
2.10.2015 9608 Okunma
1 Yorum 02.10.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
Hakk’a dayalı medeniyet gelinceye kadar
3.10.2015 7883 Okunma
1 Yorum 03.10.2015 00:13
Reşat Nuri Erol
Bugünkü musibetlerin sebebini bu âyet açıklıyor
4.10.2015 6808 Okunma
1 Yorum 04.10.2015 06:51
Reşat Nuri Erol
Harun Özdemir’den “İSLÂM-CILIK” yazılar ı- 12 -13
24.09.2015 8067 Okunma
1 Yorum 24.09.2015 06:10
Reşat Nuri Erol
Sorunlara sağlam teşhis, tedavi ve sürekli çözüm
19.09.2015 7932 Okunma
1 Yorum 19.09.2015 10:05
Reşat Nuri Erol
‘Hattâ Yugayyirû Mâ Bi Enfüsihim’ (âyet)
13.09.2015 6502 Okunma
1 Yorum 13.09.2015 06:52
Reşat Nuri Erol
Önce İSTİĞFAR sonra TEVBE ediniz…
21.09.2015 5596 Okunma
1 Yorum 21.09.2015 00:18
Reşat Nuri Erol
Seçime kadar “AYG”(*) uyarılarına devam-2
22.09.2015 4832 Okunma
1 Yorum 22.09.2015 21:01
Reşat Nuri Erol
İstanbul Kanalı ve yapılması gerekenler
16.08.2015 7878 Okunma
1 Yorum 16.08.2015 22:35
Reşat Nuri Erol
FAİZSİZ SİSTEM VE VAKIFLAR BANKASI
7.08.2015 6649 Okunma
1 Yorum 07.08.2015 08:42
Reşat Nuri Erol
ÇARE İSLÂM’DA, çözüm çok çalışmada
7.08.2015 5700 Okunma
1 Yorum 07.08.2015 23:32
Reşat Nuri Erol
Ahmet Hakan’ın on talebine on cevap
28.08.2015 7972 Okunma
1 Yorum 28.08.2015 06:04
Reşat Nuri Erol
Hatırlatma ve uyarılara devam…
29.08.2015 6536 Okunma
1 Yorum 29.08.2015 04:01
Reşat Nuri Erol
Yeniden seçime giderken hangi tarz siyaset?!.
24.08.2015 6463 Okunma
1 Yorum 24.08.2015 22:27
Reşat Nuri Erol
Harun Özd. İSLAMCILIK yazıları; FETHULLAH GÜLEN
20.08.2015 8626 Okunma
1 Yorum 20.08.2015 19:16
Reşat Nuri Erol
İslâm düzeni (Adil Düzen) ile ayağa kalkmak…
21.08.2015 6133 Okunma
1 Yorum 21.08.2015 22:28
Reşat Nuri Erol
“Emrimiz ciet ettiğinde…”
11.09.2015 4842 Okunma
1 Yorum 12.09.2015 08:33
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 829. hafta seminer notlarından…
6.09.2015 6317 Okunma
1 Yorum 06.09.2015 03:46
Reşat Nuri Erol
İşçilik düzeninden ortaklık düzenine geçilecektir
30.08.2015 6689 Okunma
1 Yorum 30.08.2015 22:28
Reşat Nuri Erol
Tevafuk ve sonuç
1.09.2015 7228 Okunma
1 Yorum 01.09.2015 06:45
Reşat Nuri Erol
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
4.09.2015 10186 Okunma
1 Yorum 04.09.2015 06:00
Reşat Nuri Erol
İnsanlık yol ayırımında; ya felâh ya da felâket…
31.07.2015 6994 Okunma
1 Yorum 31.07.2015 07:02
Reşat Nuri Erol
SURUÇ BOMBASI ve “İNSAN ŞEYTANLAR”
27.07.2015 5645 Okunma
1 Yorum 27.07.2015 01:26
Reşat Nuri Erol
Ama biz yine de tekrar tekrar hatırlatıyoruz
28.07.2015 5661 Okunma
1 Yorum 28.07.2015 10:25
Reşat Nuri Erol
II. AKEVLER HAMLESİ ve 822. Seminerden Seçmeler
10.07.2015 6614 Okunma
1 Yorum 10.07.2015 19:06
Reşat Nuri Erol
Şehit MEHMET HİKMETUMUT’u anlatamamak!-2
11.07.2015 9383 Okunma
1 Yorum 11.07.2015 03:53
Reşat Nuri Erol
Yunanistan ve AB çökerken “AD” kurulmalı
12.07.2015 8570 Okunma
1 Yorum 12.07.2015 04:02
Reşat Nuri Erol
Yunanistan’ı Türkiye mi kurtaracak?
13.07.2015 6353 Okunma
1 Yorum 13.07.2015 04:01
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayı Ramazan sonu notları
14.07.2015 5510 Okunma
1 Yorum 14.07.2015 10:47
Reşat Nuri Erol
Ya Kur’an Düzeni ya Sosyal Tufan yani helâk
21.07.2015 8182 Okunma
1 Yorum 21.07.2015 11:04
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-3
9.07.2015 6375 Okunma
1 Yorum 09.07.2015 00:33
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayında “KUR’AN DÜZENİ” hatırlatmaları-1
4.07.2015 8142 Okunma
1 Yorum 04.07.2015 10:16
Reşat Nuri Erol
RAMAZAN vesilesiyle tekrar hatırlatıyorum…
19.06.2015 6737 Okunma
1 Yorum 19.06.2015 02:35
Reşat Nuri Erol
Dünya hayatını ve ziynetini istediler…
17.06.2015 6334 Okunma
1 Yorum 17.06.2015 08:29
Reşat Nuri Erol
Haydi, gücünüz yetiyorsa yapın bakalım?
15.06.2015 5185 Okunma
1 Yorum 15.06.2015 03:01
Reşat Nuri Erol
Ramazan vesilesiyle hatırlayıp gereğini yapalım
21.06.2015 4346 Okunma
1 Yorum 21.06.2015 09:05
Reşat Nuri Erol
Kur’an Ayı Ramazan hatırlatmalarına devam…
22.06.2015 6232 Okunma
1 Yorum 22.06.2015 10:06
Reşat Nuri Erol
Hûd Sûresi ve Adil Kur’an Düzeni
29.06.2015 5877 Okunma
1 Yorum 29.06.2015 06:01
Reşat Nuri Erol
Kurtuluş “ADİL KUR’AN DÜZENİ’nde…
25.05.2015 8210 Okunma
1 Yorum 25.05.2015 19:42
Reşat Nuri Erol
Bütün Türkiye’de elektrikler kesildi!
7.04.2015 5261 Okunma
1 Yorum 07.04.2015 07:20
Reşat Nuri Erol
Elektrik sorununa tedavi ve çözüm önerisi
10.04.2015 5790 Okunma
1 Yorum 10.04.2015 05:57
Reşat Nuri Erol
“Çözüm süreci” için “Adil Düzen Projesi” var
27.03.2015 7622 Okunma
1 Yorum 29.03.2015 00:23
Reşat Nuri Erol
‘ADİL DÜZEN’ gelmeden yaptıklarınız boştur
27.04.2015 7763 Okunma
1 Yorum 02.05.2015 06:03
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM bütün sorunları çözer
19.05.2015 9681 Okunma
1 Yorum 19.05.2015 11:17
Reşat Nuri Erol
Tek çözüm vardır, “Adil Düzen”e geçmek
13.04.2015 5085 Okunma
1 Yorum 13.04.2015 05:15
Reşat Nuri Erol
“KUR’AN VE İLİM” 817. Hafta Seminer Notlarından-1
5.06.2015 7444 Okunma
1 Yorum 05.06.2015 05:30
Reşat Nuri Erol
“KUR’AN VE İLİM” 817. Hafta Seminer Notlarından-2
5.06.2015 6045 Okunma
1 Yorum 06.06.2015 09:53
Reşat Nuri Erol
Yapılacak tek iş ZALİM DÜZENİ sona erdirmedir
9.12.2014 4079 Okunma
1 Yorum 09.12.2014 14:42
Reşat Nuri Erol
“Haktan sonra yalnız dalalet vardır”
13.12.2014 5782 Okunma
1 Yorum 13.12.2014 11:54
Reşat Nuri Erol
Türkiye ADİL DÜZEN ile etkin devlet olacaktır
21.11.2014 3787 Okunma
1 Yorum 22.11.2014 09:35
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 788. hafta seminer notlarından-1
22.11.2014 3380 Okunma
1 Yorum 22.11.2014 09:34
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 788. hafta seminer notlarından-2
23.11.2014 4248 Okunma
1 Yorum 23.11.2014 05:55
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 788. hafta seminer notlarından-3
28.11.2014 4125 Okunma
1 Yorum 28.11.2014 07:21
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 788. hafta seminer notlarından-4
29.11.2014 3593 Okunma
1 Yorum 29.11.2014 15:14
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 788. hafta seminer notlarından-5
30.11.2014 4489 Okunma
1 Yorum 30.11.2014 07:26
Reşat Nuri Erol
Türkiye’de değişim ve dönüşüm meselesi
1.12.2014 3219 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:23


© 2025 - Akevler