AK Parti HELÂK OLMAMAK istiyorsa…
“Rabbin, halkı salih ve ıslah edici kimseler iken karyeleri (memleketleri) zulmederek helâk etmez.” Hûd Sûresi’nin 117. âyetinde böyle buyruluyor.
Kur’an’ın şiddetle karşı çıktığı varsayım “şirk” varsayımıdır, “küfür” varsayımıdır.
Kâinat zıtlıklar içindedir. Yaz var kış var, gündüz var gece var, kurt var kuzu var, sağlam var hasta var, katil var maktul var...
O halde Kâinatın sahipleri, yönetenleri veya var edenleri çok kimsedir. Bunlar arasında çatışma esastır ve biz de bunlara katılıp sürekli çatışma içinde yaşamak zorundayız.
Bu anlayış “ŞİRK” anlayışıdır.
Diğer taraftan bu çatışma dünyasında ben kendi çıkarımı düşünürüm, yenersem alırım ve ben yaşarım, yenilirsem de o yaşar. Görev ve hak diye bir şey yoktur.
Bu da nankörlüktür, “KÜFÜR”dür.
KUR’AN diyor ki; önce Kâinat tek gücün eseridir, yaz-kış, gece-gündüz, mikroplar ve diğer canlılar hep O gücün ürünüdür. O Kâinatı böyle yaratmıştır yahut Kâinat böyle oluşmuştur. Çelişki yoktur. Denge vardır. Kur’an’a göre Kâinatta boş bir yaratılış yoktur, gereksiz bir yaratılış yoktur. HELÂK da gerekli olduğu için vardır...
Burada bahsedilen kişilere zulmedilmesi değildir, karyelere zulmedilmesidir. Hattâ bir karyenin değil de karyelerin yani devletlerin HELÂK edilmesinden bahsetmektedir. Demek ki yeni bir şey öğreniyoruz. İller karye ise ülkeler de karyelerdir. Devleti helâk etmez demiyor. Bu ayette harfi tarifle getirilen “el-kura” iller topluluğudur yani devlettir.
Yani… Devletlerin yıkılmaması için halk “MUSLİH” olmalıdır. Ne var ki halkın muslih olması için devletin de “MUSLİH DÜZEN” içinde olması gerekir. Önce ilim adamları araştırma yaparak insanlığa “SALİH” olan amellerin neler olduğunu ortaya koyarlar. Çünkü insanlar çoğu zaman “ISLAH” ediyoruz diye “İFSAT” ediyorlar...
Bu girizgâhtan sonra günümüze gelelim, ülkemizdeki yönetime gelelim…
- AK Parti köylüyü destekliyor, onları tembelliğe alıştırıyor. Köylüler köydeki işleri ve üretimleri bırakıp kentte yaşayıp geçiniyorlar; köylerimiz boşaldı, köydeki üretim çöktü!
- AK Parti yap-işlet sermayesi ile büyük yatırımlar yapıyor. Bu tarımımızı batırıyor. Bu sanayimizi çökertiyor. Çünkü yabancılar onlara daha çok ücret veriyorlar. Halk yani köylüler tarlaları ekmiyor. Halk yani işçiler fabrikaları terk ediyor. Diğer asıl işler duruyor!
- AK Parti küçük esnafı güçlendireceğim diye karşılıksız para veriyor. Herkese vermediği için diğerleri iflas ediyor. Alan da işi bilmediği için sonunda o da iflas ediyor!
- AK Parti Suriye mültecilerine iyilik edeceğim diye Suriye halkını devlete karşı kışkırtıyor. Devlet de kendisini koruyor. Suriyeli yüzbinlerin ölümüne AK Parti sebep oluyor!
O halde, Sermaye’ye satılmamış İLİM adamları devreye girmeli ve gerekçeleri ortaya koymalıdır. Akevler işte bu ilim adamlarını yetiştirmeye çalışmıştır; hâlen çalışmaktadır...
Sonra DİN adamları ortaya çıkacaktır. Bunlar İLİM adamlarının ortaya koyduğu gerçekleri halka anlatacaklar, onlara inandıracaklar, böylece İLMÎ GERÇEKLER o halk tarafından benimsenecektir. Bu sayede din tarafından eğitilmiş ve bilinçlendirilmiş “MUSLİH HALK” partiler kuracak, işyerleri kuracaktır. Partiler siyaset yapacaklar, iş adamları ekonomi ile ilgili işleri yapacaklar. İşte, bir ülkede BÖYLE BİR DÜZEN varsa o devlet yıkılmaz...
Devletimizin yaşayabilmesi için yeni bir hamleye ve yeni muslihlere ihtiyaç vardır...
“ADİL DÜZEN” karyeleri ıslah çabasıdır. Halkımız buna katılmıştır. Bu sebeple Türkiye devleti ve milleti Helâk olmamıştır. Henüz tam ıslah olmuş değildir, ıslah olma çabasındadır. Islah çabasında olduğumuz müddetçe Allah karyeleri helâk etmez...
1 Kasım’da halkımız AK Parti’ye yeniden fırsat tanımıştır... AK Parti bu uyarılara kulak vermez ve yine KUR’AN düzenine cephe almaya devam ederse; akıbetini beklesin…