Kur’an Nizamı açısından Millî Görüş Hareketi-6
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devem edelim…
Adil İnsanlık Düzenini daha iyi anlayabilmek için şimdi “maruf ve münker” tanımlarını verelim. Adil İnsanlık Anayasasında bulunması gereken temel esaslar Kur’an-ı Kerimde maruf ve münker olarak belirlenmiştir. Maruf, Adil İnsanlık Anayasasında bütün insanların yapması gereken kuralları belirtir; münker ise Adil İnsanlık Anayasasında bütün insanların yapmaması gereken kuralları belirtir.
“Sizden, hayra çağıran, marufu emreden ve münkerden men eden bir ümmet bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Ali İmran Suresi, 104. Ayet)
Erbakan Hoca cihadı, marufu yürütmek, şerri yasaklamak ve ortadan kaldırmak için gerekli şartları, imkân ve iktidarı hazırlamaktır şeklinde tarif etmiştir.
Medine Devletinin bir ümmet olarak kurucu ve koruyucu unsuru müminlerdir. Yani veli unsuru müminlerdir. Müminler bütün insanların tabi olması gereken anayasal bir düzeni kurmak ve bu düzenin güvenliğini sağlamak zorundadırlar.
Adil İnsanlık Düzeninin temel esaslarınınım belirlenmesi noktasında egemenlik hakkının paylaşılmasında izin yoktur. Anayasal temel esasları belirlemek, kurucusu olmak müminlerin görevi iken, bu anayasaya bağlı olarak ilmi, iktisadi, hukuki, ahlaki kurumların işlevlerini çoklu olarak yürütülmesini sağlamak bütün insanların görevidir. Bu ortamın yürütülmesinin güvenliğinin sağlanması da yine müminlerin görevidir. Malı ve canı ile cihad etmek zorunda olanlar müminlerdir. Kural koyucu olarak, müslim ve müminlerin velisi olmak, bu noktada egemenlik alanının anayasa ile belirlenmesini sağlayabilmek için iktidara talip olmak yani veli olmak gerekir. Veli, yani iktidar gücüne sahip olunarak temel esasların belirleyicisi, bunların uygulanmasının sağlayıcısı, bütün insanların haklarının teminat altına alıcısı, onları himaye edicisi olunmasının gerekliliği şu ayetler ile belirtilmiştir.
“Ey iman edenler, müminleri bırakıp kafirleri veliler (iktidar ve güç sahibi, himaye edicisi, anayasal kuralların belirleyicisi, koruyucusu) edinmeyin…” Nisa, 144)
“Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi (adil insanlık düzeni, adil devlet düzeni, anayasal düzen) alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri veliler (iktidar ve güç sahibi, himaye ediciler olarak kuralların belirleyicileri, koruyucuları) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız Allah'tan korkup sakının.” Maide, 57)
“Onlar, müminleri bırakıp kafirleri veliler (iktidar ve güç sahibi, himaye ediciler olarak kuralların belirleyicileri, koruyucuları) edinirler. Kuvvet ve onuru (izzeti) onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz bütün kuvvet ve onur Allah'ındır.” (Nisa Suresi 139. ayet)
Dolayısıyla devleti kurma ve temel esasların belirlenmesinde ortak tanımak yoktur ama bu temel esasların yürütülmesi için ilmi, iktisadi, ahlaki ve hukuki kurumlar ile yönetimde temsil olunmak vardır. Vergi vererek bu ortaklığa dahil olanların tamamı ümmettir. Yani ümmet mümin ve müslimlerden oluşan topluluktur.
“İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve velisi olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi 73. ayet)
Ayet bir güç ve otorite kurmak için birbirleri ile ortaklık içine giren kafirleri ifade etmektedir. Birlikte ortak olarak kurdukları organizasyonları ifade etmektedir.
Bunlara karşı bir olunarak Adil İnsanlık Düzenini hâkim kılmak adına kurulması gereken güçlü organizasyonlardan bahsetmektedir.
“Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları veliler (iktidar ve güç sahibi, himaye ediciler olarak kuralların belirleyicileri, koruyucuları) edinmeyin; onlar birbirlerinin velileridirler. Sizden onları kim veli edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğuna hidayet vermez.” (Maide Suresi 51. ayet)
“Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır.” (Hucurat, 15)