Ankara’da bombalar patlarken derin düşünmek…
Ankara’da patlayan bombaları düşünürken de pek çok şeyi hatırlamak…
Afganistan’dan Libya’ya, Suriye’den Sudan’a, Irak’tan Yemen’e…
Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Ortadoğu’dan dünyanın her yerine…
Yani yeryüzünün zulmedilen istisnasız her yöresine kadar…
Bu arada Mekke ve İstanbul gibi merkezleri unutmamak…
“SOSYAL TUFAN” çapındaki zulümleri hatırlamak…
“ADİL DÜZEN” çözümünü üretmeyi düşünmek…
Bu “musibetler” artık herkese “nasihat” olmalı…
Ve şu gerçeği çok iyi anlayıp idrak etmek…
Çok değil, bu yazının yazıldığı günden üç gün öncesinde ve tam da Ankara’da bombaların patladığı güne denk gelen 10 Ekim Cumartesi günü, bu köşede “Durumdan vazife çıkarmak ve gereğini yapmak” başlıklı yazımda aslında meramımı dile getirip yazmışım!..
Sonraki iki yazı da, bugünkü bu yazı da, bundan önceki yüzlerce/binlerce yazı da, bugün bilmem kaçıncı defa hatırlatmaya gayret ettiklerimi düşündürmek için yazıldı!..
Elbette sadece düşündürtmek için değil; aynı zamanda gereğinin bir an önce ve artık vakit çok ama çoook geç olmadan yapılmasını hatırlatmak için yazıldı!..
Meselenin bir yönü böyle; hatırlamak, düşünmek, hazırlanmak ve gereğini yapmak…
Meselenin bir diğer yönü de; KUR’AN ve TARİH merkezli çalışmalar yapmaktır…
Biz yapmadığımız şeye değil, 40-50 yıldır bizzat yaptıklarımıza davet ediyoruz…
Kur’an çalışmalarımızda görüyoruz ki; nice kavimlerin kıssaları anlatılıyor…
İnsanlık tarihi de her çağın Moğollarının zulüm ve katliamlarını yazıyor…
Zaman zaman bu çalışmalardan minik bölümleri buraya aktarıyorum…
Başımıza gelenler maddî-manevî hak ettiklerimiz sebebiyle geliyor…
Kur’an ve kavimlerin kıssaları/tarihi bunu açıkça beyan ediyor…
Bu beyanları anlayıp önce “ASIL YAPILMASI GEREKENLERİ” düşünmeye başlar; sonrasında “ASIL YAPILMASI GEREKENLERİ PLANLAR” ve hemen ardından da “ASIL YAPILMASI GEREKENLERİ GERÇEKLEŞTİRMEK” için esbaba tevessül edersek; elbette O’nun emrettiği gibi birer kul olduğumuzdan dolayı Allah da bize yar ve yardımcı olur…
Böyle yapmazsak, çağdaş Moğollar hep gelecek ve biz daldığımız derin -hem de çok ama çoook derin- gaflet uykusundan uyanıncaya kadar hep gelecek ve görevlerini yapacak!..
Bu yazının bu bölümü biraz da, Adnan Öksüz kardeşimizin bugünkü (12.10.2015) “EN KANLI SALDIRININ ŞİFRELERİ!..” başlıklı yazısındaki “ZULÜM NE ZAMAN SONA ERER?” bölümünden ilham alınarak yazıldı; orayı okumanızı tavsiye ederim…
Zulüm ne zaman sona erer sorusunun cevabını Millî Gazete okuyucusu 43 yıldır çok iyi biliyor. Nasıl ve neden? Çünkü MİLLÎ GAZETE isminin hemen altındaki “HAK GELDİ, BATIL ZAİL OLDU” ayeti celilesini her gün görüyor ve gereğini yapmaya çalışıyorlar...
Bu köşenin müdavimleri de “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL KUR’AN DÜZENİ” geldiğinde “ZALİM DÜZEN”in yani zulmün ana kaynağının zail olacağını çok iyi bilmektedirler ki; ERBAKAN Hocamızın ömür boyu yapıp anlattığı oydu…
Evet…
Ankara’da yani ülkemizin başkentinde bombalar patlıyorken…
Meselenin/musibetin bir de bu yönünü “derinden düşünmek” gerekiyor…
Düşünmek ve artık “ASIL YAPILMASI GEREKENLERİ” bir an önce yapmak…
Allah bu şuur ve idrakte olup gereğini yapan kullarından eylesin; ve’s-SELÂM (barış) mea’d-dua; dua, DUA…