http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/KURAN_VE_ILIM_788_hafta_seminer_notlarindan-4/22472#.VHm93TGsU3k
KUR’AN VE İLİM 788. hafta seminer notlarından-4
Kur’an diyor ki; zillet onları rahk eder, böylece onlar kendilerini aşağı görürler.
Bugün dünyadaki bütün devletler Avrupalıları üstün görüp onların arkasından koşmaktadır. Koskoca Çin, nüfus olarak dünyanın dörtte biri kadar olan Çin, doların peşinde koşmakta, kendi ülkesinde kendi parası ile kendi otelinde kalamamaktadır. Bu ne derece zelil bir aşağılık duygusudur?..
Rusya’da da durum farksızdır, Sovyetler zamanında da hep kapitalizme özenilmişti.
Türkiye zaten AB kapılarındadır...
Milletime hakaret olmasın diye cümleyi tamamlamıyorum.
Batı ülkeleri de Yahudi sermayesinin peşindedir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nı onun arzusuna binaen çıkardı. Almanya’da Yahudileri tenkit etmek hâlâ suç teşkil etmektedir.
Bugün AB güç olarak dünyanın etkin güçleri arasına girmekte, Almanya da bu gücün başını çekmektedir. Avrupa Birliği üç devletten sorulur; Almanya, Fransa ve İngiltere. İngiltere ABD ile yakınlığı sebebiyle itilmiştir. AB demek Fransa ve Almanya demektir. Bunlar arasında herhangi bir görüş ayrılığı olmamaktadır. Yahudileri ayrılıkçı bir ırk yapmaktadırlar. Bu onlardaki aşağılık duygusudur.
Aşağılık duygusunda olmaması gereken Yahudiler olmalıdır. Sermayeleri ile tüm dünyaya hâkimdirler. Ama İsrail’de yaşayanlar her akşam korku içinde yatıp korku içinde kalkmaktadırlar, dünyadan tecrit edilmiş olarak korku içinde yaşıyorlar. Zillet içinde olmasalar Araplarla iyi geçinip dünyaya hâkim olurlar. Ama Amerika’daki 200 Yahudi sermayedarın zilleti içindedirler.
Demek ki tek zillet içinde olmayan ABD’deki 200 Yahudi ailesidir. Ama hayır; onlar da dünyadaki tüm insanlardan kokmakta, herkesin onlardan nefret ettiğini, onlara kötülük yapacaklarını zannedip fitne ve fesat çıkarmaktadırlar. Hâlbuki onlar insanlardan korkmasalar da imkânları ile ihsan etseler, tüm dünya onları sevecek ve sayacak, onlara medyunu şükran olacaktır. Çünkü bugünkü uygarlığı geliştirenler onlardır.
Adil Düzen Çalışanlarının böyle sorunları yoktur. Onlarda sermayenin kibri olmadığı gibi onlarda tüm dünyayı saran zillet de yoktur. Allah’ın emirlerini telakki ederek çalışmalarına devam etmektedirler. Kimseden üstünlükleri yoktur ama kimseden de aşağı değildirler. Bir gün hüsna işletmelerini kuracaklarına inanmaktadırlar...
Dünyanın düştüğü bu zilletten kurtulmasının tek yolu vardır, o da ihsandır.
İhsan eden ihsanın karşılığını bulandır.
Türkiye’de âlimler yetişmez, çünkü siz ilim yaparsanız en yakınlarınız size düşman olur. Ya bin sene önceki âlimler söylemiş olacak yahut Yahudilerin Batı âlimleri söyleyecek. Sen söylersen inanmaz, orada karşılık arar, bulamayınca da sana hasım olur, seni sustururlar!
Türkiye’de bizim kadar Allah’a inanmış gazete ve televizyonların sayısı, bize karşı olanlar kadardır ama kendilerini onlardan aşağı görme gibi bir tutumları vardır! Bizden olan gazeteler okunmaz, bizden olan televizyonlar seyredilmez, onun için kimse onlara kıymet vermez. Onların bu zilleti yetmiyormuş gibi yarım asırlık bizim neşriyatımız var; kırk bin sayfanın üzerindeki bu neşriyat Türkiye’yi değiştirmiştir, dünyayı değiştirmiştir. “Adil Düzen” o neşriyata dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Bugünkü durum “Adil Düzen” çalışmaları ile bu hâle gelmiştir. Sovyetler “Adil Düzen” çalışmalarından sonra yıkılmıştır.
Ama bizim medyada birileri çıkıp “Adil Kur’an Düzeni çalışanı böyle diyor” diyebiliyor mu, kaynak gösterebiliyor mu? Bunu yapmıyorlar, çünkü onlarda aşağılık duygusu vardır. Sermayenin onaylamadığı kimseden bahsetmezler, yaptıklarını yazmazlar, yazdıklarını yayınlamazlar, yazılanlar da okunmaz!
Bizde de böyle bir aşağılık duygusu olsaydı, zillet içinde olsaydık; kimse okumuyor, niye yazalım derdik. Oysa biz zillete düşmedik. Yazmaya devam ediyoruz... Birlikte okumaya devam ediyoruz... Allah beklediğimizden çok daha fazla nimetlerini ihsan etti; uzak olmayan bir gelecekte bu nimetler daha çok görülecektir... (s.11-12; KUR’AN VE İLİM 788. hafta seminer notlarından.)