DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK… (2)
KUR’AN VE İLİM 840. seminerimize de ulaştık, elhamdülillah…
Millî Gazete’deki “İfrat ve tefritten gerçek İSLÂM DÜZENİNE…” başlıklı makalemde anlatmaya çalıştığım üzere; siz gerçek İslâm düzenini yani “ADİL DÜZENİ” getirmediğiniz sürece, birileri ifrat ve tefrit mesabesindeki sahtelerini getiriverir…
(Ne demek istediğimin detaylarını merak edenler o makalemden okuyabilirler.)
İşte…
Tam da bundan dolayı…
DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK gerekiyor…
Şayet durumdan vazife çıkaranlardan iseniz…
Bu (840) haftaki seminer notlarımızda…
Yol haritamız mesabesinde olacak…
Pek çok yerler bulunmaktadır…
Onları derlemiş oluyorum…
İyi okumalar diliyorum…
Uygulamayla birlikte…
Selam ve dua ile…
REŞAD NURİ
***
BUNDAN SONRA NE OLACAKTIR?
“Adil Düzen Çalışanları peyderpey “Adil Düzen”i ortaya koyacaklar ve “işçilik düzeni”nden “ortaklık düzeni”ne geçilecektir. Siyaset merkezli kuvvetin oluşturduğu devlet yerine, halkın şeriata dayalı olarak oluşturduğu ve hadim merkezin olduğu siyaset dönemine geçilecektir. Dinler kendi mukaddes kitaplarını son kitap olan Kur’an’a göre ve müsbet ilme göre yorumlayacaklardır...
*
Bizim yapacağımız “Adil Düzen” hazırlığını yapıp Hazreti Nuh’un gemisinden indiğimiz zaman üçüncü binyıl uygarlığını ilimle biz kuracağız. Gece gündüz “Adil Düzen” üzerinde çalışmak gerekir. İlim demek denemeler yapmak demek, uygulamalar yapmak demektir. Yani kooperatifler kuracağız, işletmeler oluşturacağız ve zarar etsek bile deneyerek “Adil Düzen” ilmini yapacağız. Rabbin ahzı sona erince biz o bilgilerle üçüncü binyıl uygarlığını tesis edeceğiz. Tabii ki biz tesis etmeyeceğiz, O tesis edecektir. Bu arada bizim de denizde bir damlamız olacaktır...
*
Sık sık tekrar ettiğim şudur. Biz bir şey yapmayacağız. Genel akış ve denge bizi ilgilendirmez. Biz bize düşeni yaparız, sonrası bizim ilgi alanımız değildir.
Ben bu görüşe 1960’larda vardım. Bizim kooperatif kurmamız, bizim parti kurmamız gerektiğini söylemeye başladım ama ancak 1967’de kurabildik. ‘Ben oyumu bu sahte demokratlara vermeyeceğim, bağımsız da olsa adaylığımızı koyalım’ demiştim. Arkadaşlar kabul ettiler ve parti kurduk. Biz bir şey yapmadık. Allah bol bol ihsan etti.
“Rabbin” demekle Allah bize bunu hatırlatmaktadır. Bu olmaz, bunu yapamayız demeyeceğiz. Biz yapmayacağız, O yani Allah yapacaktır. Biz bize ne görev verilmişse onu yapacağız. Hazreti İsa; ‘Allah’a giden yolda bana yardımcı kimdir’ demiş, havariler ‘Biz’ demişlerdi. Sonrası; bugün milyara yakın insan onun açtığı yoldan gitmektedir.
Biz de şimdi diyoruz ki…
‘Bizim Adil Düzen çalışmamıza, ahşap evler yapmamıza, dinlenme siteleri inşa etmemize, yüz lojmanlı işyeri apartmanları kurmamıza yardım edecek var mı? Bunun için proje çalışmalarına katılan var mı? Bunun için muhasebe çalışmalarına katılan var mı? Bunların uygulanması için deneme ve eleman yetiştirme çalışmalarına katılacak var mı?’
‘Varız’ diyenler oluyor.
Biz de devam ediyoruz.
Onlara ‘varız’ dedirten Allah’tır.
Görevimiz bittiği zaman onlar da desteklerini keserler...
*
Ben aslında emekliliğe karşıyım. Bu sistem zenginleri yaşatıp yoksulları ölüme mahkûm etmedir. Emekli maaşımı alıyorum, çünkü zamanında benden kesmişlerdir. Ama ben bugün de en az on saat çalışıyorum. Tatil de yapmıyorum. Tüm emeklilere tavsiye ederim. Emekli maaşınızı alınız ama “Adil Düzen”e hizmet ederek bu maaşları helal hâle getiriniz...
*
Kıssada anlatılanlara dikkat edin, hep inanmış olanlar kurtarılıyor; Bediüzzaman, Süleyman Tunahan, Erbakan bu kurtarışlara birer örnektirler.
Her işi bırakıp “Adil Düzen” için çalışacaksınız. Allah size ikram edecek, eşiniz ve çocuklarınız da sizinle kurtulacaklardır. Çocuklarınızı, torunlarınızı, gelinlerinizi, damatlarınızı uyarın ve “Adil Düzen”e getirin. Gelmeyenlerle ilgilenmeyin, aksi halde sonra siz de onlarla beraber boğulursunuz...
*
Akevler’in yarım asırdır yaptığı çalışmalar hep bu âyetleri ortaya koymaktadır. Süleyman Akdemir ve Arif Ersoy bu hususta akademik çalışmalar yaptılar, bu konuda eserler verdiler. Erbakan bu çalışmaları değerlendirdi ve dünyaya “Adil Düzen” olarak takdim etti...
*
Akevler’i kurduğumuzda tarikatlar, Risalelerin şakirtleri, Süleyman Tunahan’ın şakirtleri, ilâhiyatçılar ve diğerleriyle hep berber olduk. Akevler kuruldu ve yarım asırdır yaşamaktadır. Ak Partililer birlik oldu. Akevler’den gelen Millî Görüşçüler bir oldular. Anayasa ekseriyeti ile 10 seneden fazla iktidarda kaldılar. Sonra İslâm cemaati dağıldı. Her biri Akevler’den ayrıldı ve kendi cemaatleri içinde Akevler’den öğrendiklerini yapmaya başladılar. Bugünkü perişan hâlimiz bundandır. Ak Parti ekibi de dağıldı. Hak yolunda beraber olma yerine çıkar birliğinde beraber olma hevesindedirler. Sonuçta âhiret korkusu olmadığı için dördüncü insanlık uygarlığının levhasını okuyamamaktadırlar...
*
Evet, o gün insanlar göreceklerdir; “ADİL DÜZEN”in uygulandığını göreceklerdir. Kur’an’ın haber verdiklerini göreceklerdir. “ADİL DÜZEN’E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI”nı oluşturan AKEVLER son çalışmalarında her cümleyi Kur’an âyetleri ile delillendirdiler. İçinde hatalarımız vardır ama bütünü o günü yani dördüncü dönemi, son dönemi göstermektedir. İNSANLIK ANAYASASINA GEÇİŞ KİTABI yayımlanmıştır. Süleyman Akdemir şimdi İNSANLIK ANAYASASI KAVRAMI üzerinde çalışmaktadır.
Evet, dördüncü dönem geldiğinde bütün bunların uygulandığı görülecektir.
“ORTAKLIK EKONOMİSİ” kitabı hazırlanmakta, Hüseyin Kayahan redakte etmektedir. O günün Muhasebesini Lütfi Hocaoğlu’nuın organizesinde Tayibet Erzen hazırlamaktadır. Projeler Medhal yöneticileri Mimar Bünyamin Demir sorumluluğunda Ahmet Kırtekin ile birlikte hazırlanmaktadır. Sedat Karasakal hesaplarını yapacaktır. İleride bunların uygulandığını herkesin gözleri görecektir. Meşhud yevm olacaktır.
Aslında birinci Akevler çalışmaları da meşhud olmuştur. Bugün Akevler yarım asırdır çalışmalarına devam ediyor. Millî Görüş ve Risaleler dünyaya Kur’an düzenini takdim ediyorlar. Ne var ki bunları şimdilik görmek için âhiret yevmine iman etmek gerekmektedir. Ama yarın zaten iman etmeyenler ortalıkta görünmeyeceklerdir...
*
“Ve onu ma’dud ecelin dışında bir nedenle tehir etmiyoruz.”
Kur’an bunları haber verirken yani üçüncü dönemin toplanma gününü haber verirken bunların vakitlendirildiğini, günü gelince olacağını bildirmekte, bunun bin senelik uygarlık ömürleri ile gerçekleşeceğine işaret etmektedir.
Birinci binyıl Nuh Uygarlığı dönemidir.
İkinci uygarlık İbrahim Uygarlığı dönemidir.
Bunlar ikinci insanlık dönemleri içinde oluşmuştur.
Üçüncü uygarlaşma dönemi Hazreti Musa dönemidir.
Dördüncü uygarlaşma dönemi Hazreti İsa dönemidir.
Ve beşinci uygarlaşma dönemi Kur’an dönemidir.
Bunlar biner yıldır.
Adım adım ilerlenecek, hilkat kanunlarına göre değil de rabvet kanunlarına göre oluşturulacaktır. Bu sebeple bugüne kadar beklenmiştir. Uçağın, telefonun, elektriğin ve bilgisayarın icat edildiği ve yaygınlaştığı bugün için tehir edilmiştir. Şimdi günü gelmiştir. Türkiye inkılâpları ile Hazreti Musa gibi doğuyu ve batıyı öğrenmiştir. O üçüncü dönemi başlatmıştı. Şimdi Türkiye de dördüncü dönemi başlatıyor...
*
Öyle bir düzen ki orada kanun yok, sözleşmeler var. Herkes kendisi sözleşme yapıyor ve ona uyuyor. Ama bu sözleşmeleri öyle yapıyorlar ki, sonunda “ADİL DÜZEN” ortaya çıkıyor. Bunun için insanlığın belli seviyeye çıkması gerekiyor. Müdahalesiz ekonominin oluşabilmesi için halkın belli seviyeye ulaşması gerekiyor. Onun için bekletilmektedir.
SİZLERE NE DİYORUM?
“Adil Düzen”in projelerini yapın, muhasebelerini tutmaya başlayın, başka bir şeye gerek yoktur. Sizin dünyayı değiştirmeniz için bu yeterlidir. Bir gün Allah ilham edecek ve insanlar bunları yapmaya başlayacaklardır. Bugün ilgilenen kardeşlerimiz vardır. Yarın ilgilenmekle kalmayacak, kendilerini buna vereceklerdir; bunlar vermezlerse Allah başkalarını getirecek ve onlar vereceklerdir. O zaman da tehir bitecektir...
*
Bütün çabalamalarımıza rağmen Yenibosna’da da izinli konuşma sistemini oluşturmadık. İşe buradan başlamalıyız. Günde beş defa namaz kılmak için kadın erkek bir araya gelmeliyiz ve namaz kılmayı yani sohbet etmeyi öğrenmeliyiz. Önce hemen imamımızı belirlemeliyiz. Sonra halka olup usule uygun konuşmalıyız. Sıra ile konuşulacak yahut başkandan söz alarak konuşulacaktır. Böylece mecmu günümüz yaşamaya başlamış ve meşhud güne geçmiş olur...
*
Biz Adil Düzen Çalışanları kendi irademizle değil, Allah’ın ihsanı ile bu görevleri aldık. Kendi hayatınıza bakın. Sizi buraya getiren birçok tevafuklar vardır...
*
Adil Düzen Çalışanlarının görevli olduklarını bilmeleri ve ona göre çalışmaları gerekmektedir. Buralara biz kendiliğimizden gelmedik, O getirdi. Görevimizi yapmadığımızda cezamız da o kadar fazla olacaktır...”
*
Ve’s-SELÂM mea’d-DUA, DUA, DUA…