Üstat Sayın Süleyman Karagülle’ye göre “zina, kadının bir iddet döneminde rahmini birden fazla erkeğe kullandırması” emektir. Sayın Karagülle sözleşmenin ihlalinden çok, biyolojik kaygıları göz önüne alan bir tanım yapmaktadır. Çağımızda genetiğin gelişmesiyle bu tür görüşler yaygınlık kazmaktadır. Ben zinanın “sözleşmenin ihlali” olduğu görüşündeyim.
Erkeğin zinasını da “cinsel ilişki kurduğu an, hiçbir şekilde sözleşme yapması mümkün olmayan bir kadınla ilişkiye girmesi” şeklinde anlamaktayım.
Zinayı tanılamam gerekirse: Nikahlanması mümkün olmayanlar ile nikaha mani durumu olanlar arasındaki cinsel ilişkiye zina denir. Kızın babası ve evli kadının kocası dışındaki bir erkekle cinsel ilişkiye girmesi zinadır. Bu ilişkilerin akdi olmaz, olsa bile batıldır ve yok hükmündedir.
Resmi makamlara beyan edilmemiş ama irade ve rızayla yapılan cinsel ilişkilerde ise, şikayet halinde tarafların beyanına bakılır:
-İlişkiye sahip çıkılıyorsa irade ve rıza dışındaki eksiklikler resen veya tarafların görüşleri alınarak giderilir. Veya
-Aramızda irade ve rıza vardı ama diğer hususları ikimiz de bilinçli olarak gizledik. Bu ilişki açığa çıktığı için artık sürdürmek istemiyoruz ve ayrılıyoruz derlerse, mülki idare her ikisini de resen evli kabul eder ve “Bundan böyle boşanmaya ilişkin işlemleri başlatın” der.
Bir ilişkinin zina olması için ancak, birinin sözleşmeden doğan hakkının ihlal edilmiş ve doğan zararın telafi edilemez olması gerekir. Fasit akitlerin bir özelliği ve batıl akitlerden farkı “akitteki eksikliklerden kaynaklanan mağduriyetlerin giderilebilir olmasıdır”. Oysa zinada bu mümkün değildir.
Yazılı hukukun ve örfün teminatında olmayan cinsel ilişkiler, eğer kimsenin hukuku zayi olmadan hukukun teminatına alınabiliyorsa bu ilişki günah olabilir ama zina değildir.
Bir kadının ferci, zina yapmadığı sürece muhsendir ve o kadın iffetlidir.
Bir soru:
Kuran’da nikahın illeti “ istimta’ olarak belirlenmiştir. Nikah “cinsel ilişki için yapılır” ve hükümler de illete göre verilir. Kadın ve erkek, nikah akdini eksizsiz yapmış olsalar ama aralarında bir ilişki olmadan kadın kaçıp başka bir erkekle fasit bir akitle ilişki kurmuşsa bu ilişki zina olmaz. Çünkü önceki akde başlanmış ama duhul vaki olmadığından yani istimta’ olmadığından tamamlanmamıştır.
Dolayısıyla kadın, sonuçlandırılmamış akdi tek taraflı olarak feshederek yeni bir akit yapmış ve sonuçlandırmıştır.
Zina ile tecziye edilmiş bir erkek, ancak zina ile tecziye edilmiş bir kadın veya bir müşrike ile nikah yapabilir.(Nûr-3) Bu ayet, zina yapan erkeğin hadim edilemeyeceğine delildir.
Zina yapan kadın ve erkek, evli iseler zinanın tespiti ile birlikte nikahları fesholur ve bir daha evlenemezler. Çünkü zina yapan, zina yapmayanla evlenemez ve evli de kalamaz.
Nûr-2 “ez-Zâniyetü ve vez-Zânî…” diye başlamaktadır. Ayet önce zaniye demektedir, sonra zani. Önce kadını sonra erkeği anmaktadır. Bu dikkat çekici bir durumdur, açıklanması gerekir.
Nûr-2’de zâniye ve zânînin statüsü belirlenmemiştir çünkü gerek kalmamıştır. Ayete göre zina yaptıkları mahkemece/hakemlerce tespit edilmiş kişilerde isimlendirme, uygulanacak cezaya göre yapılmıştır; suç öncesi statülerine göre değil.
Kardeşler arasındaki cinsel ilişki ile evli kadının yabancı bir erkekle ilişkisi arasında isteyen bir fark görebilir ama uygulanacak ceza aynı ise bu farkların önemi yok! Bekar da, evli de, dul kadın da zina yapabilir. Eğer cezada hür kadınların statüye göre cezaları farklı olsaydı, bekar, dul, evli kadınların her biri ayrı ayrı sayılırdı. Bu yapılmamışsa ayrıma da gerek duyulmamıştır. Pardon, cinsel ilişkiye giren birinin kızlığından bahsedilemezdi değil mi?
Zâniye veya zânî: Suçu bir veya iki defa tekrarlamış kişiye denir. Zinaya verilen ceza, topluluk içinde 100 celdedir. 100 celdenin sonunda, infaz yapılan kişide bir organının zarar görmemesine veya fonksiyonunu yitirmemesine özen gösterilir. Olursa suçtur ve diyet gerekir. Cezanın miktarı, ceza neticesinde kişinin ıslahını sağlamaya yönelik olarak ayarlanmalıdır.
Fahişe: Fuhşu meslek haline getiren kişi demektir. Kadın ve erkek için cezayı gerektirir. Zinadan daha ağır bir suçtur. Fahişe önceden iki kez zina suçu işlemiş ve topluluk içinde 100 + 100 celde cezası uygulanmış, evli ise nikahı fesholmuş, buna rağmen ıslah olmamış ve zinayı mesleğe dönüştürmüş kişidir. Bu nedenle fahişeye daha ağır olduğu düşünülen ev hapsi cezası verilmiştir.
Fuhuşta ibtiğa edenler - Azgınlar: Cinsel ilişkiyi, fuhuştan da ileri götürerek izlenebilecek gösteriye dönüştürenlerdir. Bu tarihin her döneminde olan bir durumdur. Kadın ve erkek, izleyenlere de zevk vermek amacıyla pornografik canlı yayınlar yapabilmektedirler. Bu tür fiiller, sınır tanımayan fuhuş kapsamına girer ki, ibtiğa ile ifade edilmiştir. Bunlar daha önceki cezalara maruz kaldıkları halde ıslah olmayan kişilerdir. Bu aşamada görecekleri ceza da “eziyet” olacaktır.
Nisa-25’e göre hür mümin bir erkek ancak iffetli bir cariye ile nikah yapabilir. Hür bir mümin, fuhuş dolayısıyla cariye statüsüne indirilmiş ve eve hapsedilmiş bir kadınla evlenemez. Bununla beraber cinsel ihtiyaçlarını sözleşmesiz gidermeyi alışkanlık haline getirmiş cariyelerle de, hür erkeğin nikahına cevaz verilmemektir. Hür mümin erkeğin nikahlanacağı cariyede de iffet aranmaktadır. Hür ile cariyeye uygulanacak celde sayısı farklı olduğundan bu ayette statü farklılığına yer verilmiştir.
Zina cezasının 100 celde olması önemlidir ama zani için asıl rencide edici ve caydırıcı olan 100 celde süresi boyunca topluluk tarafından izlenmektir.
Zina eden kadın, nikah akdini iffetsizce ihlal eden kadındır. Yani suçu sabit ve cezası infaz edilmiş kadındır. Müşrik kadın, zina suçu işlememiş de olsa nikahta zaniye ile eşit tutulmaktadır. Müşrik kadın, fercini korumuş da olabilir, buna rağmen eşit tutulmaktadır. Neden?
Zaniye “geçmişte” hukuk ihlali suçunu iffetsizce işleyen kadın demektir. Müşrik kadın ise henüz işlememiş de olsa hukuka saygısı olmadığından “gelecek”te bu suçu işleme olasılığına istinaden zaniye ile eşit tutulmuştur. Sadakat hukukuna bağlı olmayan müşrik bir kadınla ancak zina yapan erkek evlenebilir, denebilir.
Cinsel ilişki kuran her kızın statüsü değişir ve kadın olur. Bekar veya dulun cinsel ilişki öncesinde akdi ibraz etmesi ile ilişkiden hemen veya bir müddet sonra akdi ibraz etmesine zina tartışması açısından bakılacak olursa bu ilişki zina değildir.
Zina öyle bir şeydir ki, “sonradan düzeltilebilir” bir suç değildir. Zina eksiklileri giderildiğinde akde dönüştürülebilecek, zina olmaktan çıkacak bir suç değildir. Şu aşamada bu ilişki zinadır ama şunları şunları yaparsan zani veya zaniye olmaktan kurtulursun, denemez.
Bir kişi, başkası hakkında zina iddiasında bulunmadan önce bu suçu 4 şahitle ispatlayıp ispatlayamayacağının hesabını iyi yapmalıdır. Kanıtlayamayacağına kanaat getirirse susmalıdır. Çünkü bu iddiasını 4 şahitle kanıtlayamazsa o zaman kendisi müfteri olur ve 80 celdeyi ve kamu hizmetlerinden mahrumiyeti hakeder.
Evli bir erkek eşinin zina yaptığını iddia etmesine rağmen, bu iddiasını dört şahitle kanıtlayamazsa, mahkeme huzurunda eşiyle karşılıklı anlaşma yaparak iddiasını sonuçlandırır ve bu durumda nikahları fesh olur. Taraflara başkaca bir ceza verilmesi de gerekmez.
…………….
…………….
…………….