Milli bayramlar milli ihtiyaçlardan doğar. Uzun süren savaşlarda, felaketlerde yetişmiş nüfusunu yitiren bir devlet, geleceğini güvene almak için birçok girişimde bulunur. Bunlardan biri de milli bayramlardır.
Yetiştirilecek yeni nesillerin ihtiyacı olan maddi ve manevi değerler, eğitim, meslek, aş, iş, kültür, bayram, festival, yarışmalar... gibi etkinliklerle kazandırılmaya çalışılır.
Savaşın yaraları sarıldıkça ve eski koşullar değiştikçe milli bayramlar da özünü koruyarak içerik değişikliğine uğrar. Başlangıçtaki “düşman” vurgusu, yerini daha az düşman ama daha çok “yeni sorunlar”a bırakır…
Siz “Böyle böyle olur” dediğime bakmayın!
Milli bayramları eskisi gibi kutlayanlar da bu bayramlardan hazzetmeyenler de farkındaysanız “yenilik yanlısı” değiller!
Oysa ben bu bayramlara yaratıcılık ve uluslararası nitelik kazandırılmasından yanayım.
Barutçu Nobel, uluslararası ödüller dağıtıyorsa… biz neler yaparız neler!
Sözü uzatmadan düşüncelerimi özetlersem neleri eleştirdiğim ve hangi değerleri savunduğum daha iyi anlaşılacaktır:
1-Türkiye çocuk sorunlarını çözmekte zorlanan bir ülke. Bu nedenle 23 Nisan’ları ilk dönemdeki gibi kutlayamayız. Çünkü eski gündemin çok uzağındayız. Bu nedenle gelecek yılın 23 Nisan kutlamalarının konusunu şimdiden belirleyebiliriz. Üzerinde bir yıl çalışılan konuyu, konuklarla birlikte kutlayabiliriz.
Daha önemlisi, ses getirebilecek çocuk başarılarını ödüllendirebiliriz de.
Konusu her yıl değişebilen 23 Nisan kutlamaları Nobel gibi bir gündem yaratabilir.
Örneğin, gelecek yıl kutlanacak 23 Nisan’ın konusu,
-“Kimsesiz çocuklar”,
-“Çocuklarda okuma alışkanlığı”,
-“Çevre ve temizlik”,
-“Hayvan sevgisi”,
-“Spor alışkanlığı” gibi konulardan biri olabilir. Bir yıllık hazırlığın sonunda kutlanan 23 Nisan Haftası, her yaştan insanda az çok bir duyarlılık oluşturacaktır.
Filimler ve belgeseller hazırlanabilir, şiir, roman, tiyatro, sempozyumlar düzenlenebilir, konserler verilebilir...
Mustafa Kemal, Kazım Karabekir ve çocuklar üzerinde olumlu etkiler yapan nice şahsiyetler gündeme getirilebilir. Konsept konuları uluslararası bir gündemin oluşmasına yarayacak şekilde belirlenebilir.
Artık, çocuk sorunlarının gündeme gelmediği 23 Nisan’ların eski heyecanlarla kutlanamayacağını görmek gerekir.
Dediğim gibi, 23 Nisan’lar her türlü yaratıcılığa açık olmalıdır. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Ulusal Egemenliği unutturacak bir kutlama tarzının olamayacağını belirmeme gerek var mı bilmiyorum!
2- 15 milyona yaklaşan gençliğimiz ve üç-beş yıl sonra gençliklerini yaşamaya aday milyonlarca genç adayın olduğu bir ülkede 19 Mayıs’a gerek yok diyemeyiz. Bu bayramın hakkını veremiyorsak, onun üzerinde herkesi düşünmeye davet ediyorum.
Genç insanların en iyi şekilde yetişmesi konusunda hemfikir isek eğitimde, sağlıkta, kültürde, yaratıcı etkinliklerde, meslek sahibi olmada, çalışma hayatında, mutlu olmada, dünyayı tanımada, tarihi bilmede, spor, eğlence, insanlığın sorunlarıyla ilgilenmede… akla gelebilecek her konuda gençleri aktif olarak eğitmek ve bilgilendirmek… gençlik sorunlarının çözümünde tüm toplumu işbirliğine hazırlamak yetişkinlerin öncelikli ödevi olmalıdır.
Her milli bayram organizasyonunda üniversiteler proje hazırlamada ve icra komitelerinde aktif görevler üstlenebilirler.
Gençlik sorunları bu kadar kabarık iken 19 Mayıs kutlamalarında hiçbir değişiklik yapmamak asla kabul edilemez. Bir yandan okur-yazar oranı sürekli yükselirken milyonlarca gencin işsizliğini ah vah’larla geçiştiremeyiz.
İşsizliğin rekor düzeylere ulaştığı, çalışanların çoğunun da üretim dışı alanlarda zaman tükettiği gerçek ise “Neden bu yıl kutlanan 19 Mayıs’ın konseptinin Çalışmak ve Üretmek” olmadığına hayıflanmadan yapamıyorum.
Gelecek yıl kutlanacak olan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın konsepti neden “uluslararası barış” olamıyor? Veya Meslek Edinme?!
Dünyadan davet edilecek gençlerle kutlanacak bir 19 Mayıs’ın konsepti her ne olursa olsun dünya çapında ses getirecek şekilde olmalıdır.
Dağıtılan ödüller ve yapılan etkinlikler ilgi uyandırmalıdır…
19 Mayıs Haftası’nda yapılacak kültür, spor, yaratıcı etkinlikler, bilimsel toplantılar… yıl boyu yapılacak hazırlık çalışmaları… her yaştaki insanı az çok etkileyecek ve ülkede olumlu, etkili ve kalıcı alışkanlıkların oluşmasına katkısı olacaktır…
3- Benzer yaratıcı konularla 26 ve 30 Ağustos, 29 Ekim de kutlanabilir.
Fazla açıklama yapmama gerek yok, sanırım düşündüğümü anlatabildim!
Yoksa anlatamadım mı?!