Efendim malumunuzdur, 20 Ağustos 2016 tarihinde yani hain darbe girişiminden 1 ay 5 gün sonra Gaziantep’te saat 22.40 civarı bir canlı bomba vahşeti meydana gelmiş ve 50/52 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve onlarca yaralı ortaya çıkmıştır. (Allah Gani Rahmet etsin) Bu olayın daha öncesinde de Suriye tarafından gelen serseri havan topları ve füzelerinde kah okul bahçesine, kah mahalle aralarına düşen ve bizi tehdit eden vukuatlar olageliyordu zaten.
Sebebi ne olursa olsun bu olaylar ve tehditlerin ardından ülke güvenliğimiz için Suriye’ye girmek zorunda bırakıldık..! Şimdi, bu koyu siyah puntolu cümleyi bu şekilde kabul etmeden kesinlikle doğru bir yere çıkamayız. Şayet Türkiye lehinde ve Türkiye’nin yararına bir sonuç elde etmek istiyorsak; “Suriye’ye girmek zorunda bırakıldığımız” gerçeğini kabul etmek zorundayız.
Hem DAEŞ’in, ABD ve İsrail’in kurduğu paravan bir örgüt olduğunu kabul edeceğiz; Hem de DAEŞ tarafından ülkemiz topraklarına atılan füzelerin ve gerçekleştirilen canlı bomba olayının ABD ve İsrail’den bağımsız olduğunu mu savunacağız..? Bu, pek mantıklı durmuyor öyle değil mi?
ABD, an itibari ile Fırat’ın doğusu batısı diye bilinen yerlerin ABD menfaati açısından (Türkiye’de dahildir buna) başka ülkelerin buralara dahil olmasını ister mi? Bu sorunun cevabı, ilk okuduğunuzda değil şöyle 30 saniye düşünce bulunabiliniyor...!
Made in ABD/İsrail yapımı kurma oyuncak DAEŞ, aşağıdan yukarı gelip ortalığı halaç pamuğu gibi atmış, sonrasında da bu kurma oyuncak aşağıya doğru tekrar sürülmeye başlanmıştır. Tabi ki bu gelgitler sonucunda yüz binlerce insan katledildi. Milyonlarca insan mülteci durumuna düşürüldü. Halâ katliamlar devam ediyor ve büyük mülteci riskleri de sürmektedir.
Oy.
Naçizane aklım ile devlet erkanımızı buradan uyarıyorum; Yaşanılan sınır ötesi süreçte çok büyük bit yenikleri vardır ve çok büyük tezgahlar dönmektedir. Güney sınırımızın bütün güvenliği ve temizliği karadan bize bırakılabilir. Çok çok dikkatli olmakta fayda vardır derim..!?
Medyamızdan bir haber (dün):
“Russia Today'e (RT) demeç veren Rus askeri uzmanı Viktor Baranets; Türkiye'nin, Kürt güçlerinin Suriye'nin kuzeyini kontrol altına almasına müsaade etmeyeceğini söyledi...Rusya hükümetine ait Finans Üniversitesi'nin Siyasi Bilimler Departmanı'ndan Doçent Gevorg Mirzayan’da ABD'nin Türkiye'nin uyarılarını dikkate almamasını Washington'un koyduğu hedeflere odaklanmasıyla açıkladı…”
Birisi de çıkıp: “Ey Rusya, akıl vereceğine gel önümüze geç, beraber hal edelim şu terör örgütlerini ve ABD’nin kötü niyetlerini..!” demiyor maalesef.
Medyamızın bir bölümü Rus uzman ve yetkililerin bu açıklamalarını bir övünç madalyası olarak boynuna takıyor ve Rus’un bizi gaza getirme niyeti ile yapılmış açıklamalarını, ballandıra ballandıra haber yapıp toplumun önüne sürüyor. Üstelik buna ek olarak birde sanal alemde gezen, eleştirileri ve farklı önerileri hainlik olarak gören akıl yoksunu, olaylara godoslama dalan ve sonunda da küpüne yani hepimize zarar veren ve daha da verecek insan yığınları da cabasıdır.
Burası çok önemlidir;
(1955-1976) Vietnam Savaşı’nda, milyonlarca Vietnamlı, binlerce ABD askeri ölürken, aklını yitirirken; O zamanki adı ile SSCB (Rusya) en az kayıp veren ülke olmuş ve sadece 16 askerini kaybetmiştir. Üstelik ABD’ye direnen, Vietnam komünist rejiminin başını çeken Çin ile birlikte iki ülkeden biri olmasına rağmen..!? Çin bile 1500 civarı kayıp ve 4000 civarı yaralı vermiştir. Anlatabiliyor muyum?
Sonuç olarak;
Şunu bir hakikat olarak aklımıza sokmamızda çok fayda var diye düşünüyorum; “Amerika Birleşik Devletlerinin bizde korktuğu filan yok..” Neden mi?
ABD, özellikle Vietnam Savaşı esnasında savaşı protesto eden Amerikan gençlerinin Amerikan bayrağını don yapıp giymelerine kadar varan eylemleri, savaş sonrası resmi! 58.000 ölü, 1700 kayıp binlerce yaralı ve binlerce psikolojik, travmalı hastalar ve peşinden gelen intiharların sebebine ek olarak birde en son Irak işgalinde ABD hükümetinin, GREEN KART hayali ile kandırdığı göçmenlerden verdiği 5000 civarı asker kaybından sonra şöyle bir karar almış yani şöyle bir strateji belirlemiştir:
“Hangi coğrafyaya, ülkeye müdahale edilecekse karadan o ülkenin muhalif yerel unsurlarını kullanılacaktır. Yani ABD askeri minimum seviyede tutulacak lakin her türlü askeri eğitim, silah ve lojistik destek işbirlikçi yerel unsurlardan esirgenmeyecektir..”
İngiltere’den ABD’ye 1700’lü yıllardan itibaren intikal etmeye başlaması ile tetiklenen paranın merkez olmada ki mekan değişikliğini takiben ikinci dünya savaşı ile birlikte askeri güç olarak da mekan büyük ölçüde değişmiştir. ABD dediğimiz askeri güç; Sermayenin, yapacağı işleri çok gürültülü bir şekilde yaptırdığı bir güçtür. Sermaye, Amerikan halkının ve inisiyatifinin üzerinde bir güçtür.
Bence yüksek sesle bağırmak yerine yapacağımız hamleleri fazla toz çıkarmadan, iz belli etmeden yapmakta fayda vardır. Yapılacak hamlelerin, TV’lerde tartışılması bile bizim için çok sakat bir durumdur. Şimdi bizde ki ABD’li gazetecilerin, “basın özgürlüğü var efendim” dediklerini görür gibi oldum.
Irak işgalinde, ABD işgalini dünya insanlarına anlatan, yayan tek kanal CNN’di. CNN kimin? Amerikalıların aklında Irak işgalinin İ’si yokken İşgali yaptıran Sermayenin.
Çok çok dikkat...!!!
Neden? Çünkü, kuru odunun bolca bulunduğu bu coğrafyada çıkarılacak yeni yangınların, kopartılacak kıyametlerin yine yalnızca bu bölgeye zararı olur. ABD ve Rusya’nın birkaç üssü, uçağı, bir iki uçak gemisi var bu coğrafyanın toprağında, suyunda. Türkiye olarak bizim bütün bir gövdemiz vardır.
Ne yani, ABD türlü türlü ihanetler yaparken bizim elimiz armut mu toplasın..? Sorusuna bir yanıt vermeyeceğim. Öncelikle düşünmeyi ve soğukkanlı olmayı öğrenmemizde çok fayda var diye düşünüyorum. Üstelik birde benim, tek bir bölümüne bile bakmadığım lakin hemen bütün Türkiye’nin severek izlediği PAYİTAHT diye bir dizimiz varken? Birde diziye konu edilen Merhum Abdülhamit Han ve O’nun sahip olduğu muhteşem aklı, stratejisi, dehası ve soğukkanlılığı varken öyle değil mi?...Yazı bitti. Bin selam.
****
Not:15 Temmuz 2016 ihanet gecesinden beri ben hiç dizi izlemiyor ve maçta seyretmiyorum. Ben ecdadımızı seven ve rahmetle anan bir insanım -(n’olur, n’olmaz..!)-
saymayansayilmaz@gmail.com @hikmetguvel