“Nasreddin Hoca’ya sormuşlar:
-Hocam, kıyamet ne vakit kopacak?
-Hangi kıyamet?
-Kıyamet kaç tanedir ki Hocam?
-Aslında kıyamet iki tanedir. Kişinin kendi ölümü küçük kıyamet, dünyanın parçalanıp yerle bir olması ise büyük kıyamettir.
-Bizim ev için soracak olursan; Hanım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamettir,” demiş.
Bir önceki “Dünyanın Sonu-1” yazımın sonunda ABD Başkanı Donald Trump’un damadı ve seçim danışmanının hem fanatik Yahudi hem de İsrail devleti ile köklü ve yakın bir ilişki içinde olduklarını yazmıştım. Yeni yazımın daha iyi anlaşılabilmesi için bu hatırlatmalar ile meseleye girelim…
Zaten bütün ABD Başkanlarının İsrail ile arası hiçbir zaman kötü olmamıştır. Kötü olur gibi olanlarda bir suikast sonucu öldürüldü. Ortada bir iz kalmasın diye öldürende öldürüldü.(Kenndy suikastı)
Yaklaşık 15 günden beri özellikle "İbranice" ve diğer dillerde yazılmış makaleler üzerine yoğunlaştım. Gözlerim sürekli Irak, Suriye ve özellikle Türkiye ile ilgili haberlerde idi.
Okuduğum bir kaç makalede, Trump’un İsraillilerin bir kurtarıcısı olarak görüldüğünü; Öncesinde Bush ile Irak’ın, sonrasında da Obama ile bir hal içine sokulan Suriye’nin bundan sonra ki süreçte İsrail’i mutlu edecek yeni hamlelere gebe olduğu anlamına gelen cümleleri fark ettim.
Tehlikeli olan ise şudur. Eskiden çaktırmadan yapılan bu işler; Trump’un Başkanlığı ile birlikte kimliklerin ve niyetlerin saklanmadan bizatihi göstere göstere, dünyaya haber verilerek yapılıyor olmasıdır.
Zaten sizlerde fark etmişsinizdir ki; ABD Başkanı Donald Trump davranış itibari ile normal bir adam olarak görülmüyor. Pentagon ile uyumsuzluğu, aniden Suriye’yi vurması, Afganistan’a bombaların anası sayılan nükleer olmayan en büyük bombayı attırması, üstüne ikili görüşme de Merkel’e yaptığı aşağılayıcı davranışlar ve tuhaf basın açıklamaları da Donald Trump’ın akli dengesinin pekte yerinde olmadığının bir göstergesidir. Donald Trump seçim kazanıp başjan oldu ise de ABD'de, askeri ve sivil bürokrasi olarak kabul görmedi, içselleştirilemedi bir türlü. İlerleyen zamanlarda Trump gerek kabinede gerekse diğer önemli yerlerdeki bürokratları da alaşağı edecek gibi duruyor. Yani adam tam bir deli, ne yapsa yeridir..!
Bunlara ek olarak ABD Dış İşleri Bakanı Rex Wayne Tillerson’un son yaptığı; “Bundan böyle ABD dış ilişkilerinde; Amerikan değerleri ve Evrensel İnsan hakları değerleri ölçüsünde davranmayacaktır!!!” mealine denk gelen gözdağı niteliğindeki açıklaması da; İlerleyen zamanlarda dünyayı pekte güzel günlerin beklemediğinin birer delili olarak karşımıza çıkıyor. İzahatım anlaşılıyor değil mi?
Yazımıza, önce bir haber okuyarak devam edelim isterim.
“Ülkemizin ve milletimizin birlik, bütünlük ve güvenliğine kasteden bu terör yuvalarının yok edilmesi maksadıyla uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız kapsamında 25 Nisan 2017 günü saat 02.00'de, Irak kuzeyi/Sincar Dağı ve Suriye kuzeydoğusu/Karaçok Dağı bölgelerine hava harekatı icra edilmiş ve belirlenen terörist hedefleri tam isabetle vurulmuştur."
Haberi ile birlikte hiç vakit kaybetmeden, 25 Nisanın ilerleyen saatlerinde ABD, Rus ve İsrailli istihbarat elemanları Tel Aviv yakınlarında alelacele, soluk soluğa gizli bir toplantı yaptılar. Bu gizli görüşme de çok yüksek ihtimal, Suriye ve Irak’ın geleceğini şekillendiren bir takım mutabakatlara varıldığını tahmin edebiliyorum. İçeriğinin ne olduğu hakkında bir bilgiye ulaşamadım. Zaten gizli yapılan bir toplantıda neler konuşulduğunu önce Allah, sonra liderleri, bir de görüşmeye katılanlar bilir.
Lakin Ülkemizin Sincar ve Karaçok bölgesine yaptığı operasyon ana gündem maddesi olacak ki; Sınırımızda Önce ABD bayraklı daha sonrada Rus bayraklı zırhlı araçlar belirdi. Bu alçaklar Suriye ve Irak’a ilişkin gizli yaptıkları toplantı ve görüşmelerin bazılarına Türkiye’yi dahil etmedikleri için Türkiye ara sıra yaptığı müdahalelerle bunların planlarını bozuyor. Tıkır tıkır ilerleyen planları sekteye uğrayınca da, bizi uyarıcı nitelikte sert açıklamalar birbiri ardına bomba gibi patlıyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Mayıs 2017 ortası yapacağı ABD ziyaretinde, bizim güney sınırımızın hemen kenarında dönen bu sinsi ABD ve Rus hamleleri konuşulacaktır. Ne yapılıp edilip güney sınırımızın dışında ağır silahlarla donatılan ve sinsice düzenli ordular haline getirilen milis güçlerin mutlaka engellenmesi şarttır. İkna edilemezlerse şayet mutlaka kendimiz insiyatif almalıyız.
Aksi takdirde bu adamlar ile ne kadar konuşursak konuşalım, ne kadar anlaşmalar yaparsak yapalım üzülerek söylüyorum ki; Bazı anlaşmalar bizden de gizli yapılıyor maalesef.
Sonuç olarak;
Bizim Büyük Kıyametimiz; Olmazsa olmazımız Cennet Vatan Türkiye’dir. Her gün çevremizde koparılan onlarca Küçük Kıyametler de yüreğimiz, canımız çok fazlası ile acıyor zaten. İlerleyen zamanlar bölge tam bir cadı kazanına dönecektir. Türkiye'nin çok müthiş bir strateji izlemesi hayati derecede önem arz etmektedir.
Şunu asla unutmayasın ki etrafın ABD, İngiliz, Rus ve İsrail ajanları ile doludur. Mutlaka sana gaz verecekler, yanlış yönlendirecekler, kimi bu tarafa, kimisi o tarafa çekmeye, yönlendirmeye çalışacaktır. Çok dikkat...!!! (devlet erkanımıza)
Bölgemizde giderek büyüyen toz hortumu içerisinde taraf olmak değil bizatihi tarafmış gibi yapmak Türkiye'nin menfaatinedir. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın aklı selim bir şekilde süreci yöneteceğine inanıyor ve güveniyorum. Bizimkisi naçizane unutulanları ve akla gelmeyenleri hatırlatmaktır.
Hoca’nın başta söylediği “Büyük Kıyamet” kopartılacak olur ise şayet; Devlet bazında, yeryüzünün İlahi Hak Bayrağı’nı taşıyacak tek bir toprak parçası kalmamış olacaktır. Allah! Vatanımıza, Milletimize bir zeval vermesin duası ile...Saygılarımla
saymayansayilmaz@gmail.com