Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'a cevaben, "Sayın Başkan, insanlığın baş düşmanı terörizmi yendiğimizde daha fazla can kurtarılacak. Bu ortak çabanın bölgemizde barışı ve istikrarı destekleyeceğinden eminim." paylaşımında bulundu. 17/10/2019
“ABD Başkanı Donald Trump;
"Ben biraz kavga etmeleri gerekiyor dedim. Okul bahçesindeki iki çocuk gibi kavga etmelerine izin vereceksiniz, sonra da ayıracaksınız. Birkaç gün kavga ettiler ve oldukça şiddetliydi.”
Trump bu süreçte 'tek bir damla Amerikan kanının akmadığını' söyledi ve "Biz oraya gittik ve bir ara vermelerini istedik. Kürtler müthişti. Biraz geri çekilecekler" dedi.
Trump; IŞİD'lilerin kilit altında tutulmaya devam edeceğini ve IŞİD'le mücadelenin süreceğini belirterek Türkiye'nin de buna hazır olduğunu kaydetti..”… 18/10/2019
***
Bölgemizde çıkartılan kaosun en başından beri, boğazımıza kadar batırıldığımız pis bir bataklığın tam ortasında nefes almaya çalışırken sahneye bir takım insanlar çıkıp; “biz kazandık” diyorlar. -Kardeşim, söyler misin ne kazandık Allah aşkına ?!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, önce Irak sonra Suriye karıştırıldığından bu güne kadar hem psikolojik, hem sosyal, hem de ekonomik anlamda hep kaybetmiştir. Sadece Türkiye değil tüm coğrafyamız kaybetmiştir. Sadece bulaşma ihtimali yüksek bir bela ülkemizden uzak tutulmaya, açılmış yaralara merhem sürülüp, yaralar iyileştirilmeye çalışılmaktadır işte o kadar.
***
“…Türkiye'nin iç savaşın ilk yıllarından beri dillendirdiği ve ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden gündeme getirdiği "güvenli bölge; " 32 kilometre derinlikte ve Türkiye-Suriye sınırında 460 kilometrelik bir hattı kapsıyor...” (Anadolu Ajansı)
…New York Times'ın ulaştığı ABD'li bir yetkili, tampon bölgenin iki amacının olduğunu söyledi. Buna göre oluşturulacak güvenli bölge ile Kuzey Suriye'de IŞİD güçlerinden arındırılmış bir bölge oluşturulacak ve Türkiye'nin güney sınırının güvenliği sağlanacak. Ayrıca tampon bölge, Türkiye'deki 2 milyon Suriyeli göçmenin barınması için de bir koruma alanı vazifesi görecek…” Ocak 2019
Bu hakikatler apaçık gözümüzün önünde dururken Amerika’ya karşı zafer kazanmış gibi yapıp, rol kesmeye hiç lüzum yok efendim. Her şey bir plan, bir program dahilinde tıkır tıkır yürüyor. Sadece ABD, önceden bize verdiği gizli yahut aşikar bir takım sözleri yerine getiriyor.
ABD, bölgedeki yerel unsurları silahlandırıp kendi kurup güçlendirdiği DAEŞ denen paravan örgüte karşı kullanmadı mı? Kullandı. Hah işte! bunun bir diyeti olarak YPG ve yandaşlarına da verdiği başka sözleri yerine getiriyor.
YPG’nin, tampon bölgenin dışına def edilme girişimi tamamıyla ayarlanmış bir oyundur. YPG, ABD tarafından kendine verilen rolü oynamıştır.
YPG, kendine bağlı insanlara şunları diyor şimdi; “Karşımızda kocaman bir Türkiye vardı, direndik lakin çekilmek zorunda kaldık. Çekildik ama bunun karşılığı olarak bize gösterilen yerlerde kendi özerk, federe devletimizi kuracağız.”
Amerika’nın, YPG'ye yaptığı silah yardımının DAEŞ ile mücadeleden bir sonraki ana hedefi de federe/özerk bir devletti zaten. Donald Trump’ın dediği; “Amerika mutlu, Türkiye mutlu, YPG mutlu…” Cümlesinde ki “YPG’nin mutluluğu” işte bu anlama gelmektedir.
***
Gelelim Türkiyemizin mutluluğuna? Yetkili ağızların dediği şudur; En başta, sınırımızda istemediğimiz bir terör örgütü olmayacaktır. İkincisi, takriben 2 milyon Suriyeli mülteci kardeşimize yeni bir yaşam alanı oluşturulacaktır.
Bu teori, ilk bakışta güzelmiş gibi duruyor. Lakin hem yüz milyarlı rakamlara mal olacak inşaatların hem de oraya yerleştirilecek 2.000.000 insanın istihdam, iş ve geçinme problemleri Türkiye’yi mutlu etmeyecek. Tampon bölge, terör açısından ciddi bir avantaj sağlıyormuş gibi görünse de, Mülteci kardeşlerimiz açısından sınırın içi ile sınırın hemen dışı arasında hiçbir avantaj sağlamayacaktır.
Böyle bir hayal/teori ile aslında bu insanların büyük bir çoğunluğunun yaşadıkları şehirlere geri dönmeyeceklerini de deklare etmiş oluyorsunuz.
Sorulması gereken esas sorulardan biri kesinlikle şu olmalıdır;
-Dünyanın dört bir tarafına sığınmış, göç etmiş ve yayılmış azı müstesna milyonlarca Suriyeli mülteci yaşadıkları yerlere dönmeyecekse şayet yaşadıkları yerlerin akıbeti ne olacaktır?
***
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın BM Genel Kurulunda anlattığı güvenli bölge planının kısa özeti şudur; “…Suriye'nin kuzeyinde, 5 bin nüfuslu 140 adet köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçeden oluşan yerleşim alanı oluşturulacak. 1 milyon kişilik yerleşimin inşaat maliyeti yaklaşık 150 milyar 965 milyon 400 bin lira tutuyor…”
2.000.000 insan için 300.000.000.000 lira, 4.000.000 mülteci kardeşimiz için bu maliyet 600.000.000.000 lirayı geçiyor. Tabi ki bu maliyet kâğıt üstünde böyledir ve buna ek olarak Batılılar, mültecilerin bakımları için Türkiye’ye verdikleri sözleri tutmamışlardır.
Bakın! buradan çok net bir şekilde uyarıyorum, böyle bir maliyetin yarısına değil dörtte birine bile müdahil olursa Türkiye, çok büyük ekonomik krizler yaşar. Hem Türkiye ekonomisi hem de toplum psikolojisi böyle bir yükü kaldıramaz. Neden?
Çünkü, ekonomide kritik eşik çoktan aşılmış ve halkın hoşgörüsü tükenmek üzeredir.
An itibari ile seçmen, Davos’ta İsrail’e söylenen “ONE MINUTE” dönemindeki seçmen değildir + Ekonomi ve idare de o günkü ekonomi ve idare değildir.
Yazımızı şöyle bir soru ile bitirmek istiyorum; Türkiye kazandı ise şayet, Amerika Birleşik Devletleri bu ateşkesten yahut bu uzlaşmadan neden mutlu olmuştur?...Yazı bitti. Bin selam.
saymayansayilmaz@gmail.com