“Çölde devesiyle birlikte yürümekte olan bir çöl insanı güçlükle hareket eden, susuzluktan ölmek üzere olan bir adama rastlamış.
Adam Allah rızası için su istemiş. Devesinden inip bir çare adama suyundan vermiş. Suyu içen adam birden çöl insanını ittiği gibi deveye atlayıp kaçmaya başlamış. Çöl insanı arkasından bağırmış:
– Tamam deveyi çalıyorsun ama senden bir ricam var. Sakın bu olanlardan kimseye bahsetme.
Bu isteği anlamsız bulan hırsız şaşırmış ve “neden?” diye sormuş…
– Eğer bu yaptığını anlatırsan, bu dilden dile yayılır ve insanlar bir daha çölde yardıma muhtaç birini görünce yardım etmezler. Demiş.”
Mana itibari ile iyiliğin de, kötülüğün de bulaşıcı olduğunu nasihat eden bu muhteşem menkıbeyi ne vakit okusam aklıma hep şu sorular geliyor.
Kötülüğün bulaşıcı olması ve yayılması hangi sektörün işine geliyor..? Yahut hangi sektör bu kötülükten besleniyor..?
Allah Resulu (s.a.v)’in:
“Öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen kimse kalmayacak, faiz yemeyenlere de faizin tozu bulaşacaktır.”
Diye işaret ettiği zamanların tam göbeğinde yaşayan bir kul olarak bu hadisi her duyduğumda aklıma cebimizde gezdirdiğimiz yerli yabancı demir, kâğıt paralar geliyor.
Allah Resulü (s.a.v)'in bahsettiği toz, şimdiki bu zamanda paranın kendisine denk gelmektedir. Neden?
Çünkü kâğıt paranın kendisi faizdir!?
Kâğıt paranın kendisi bir eder değildir. Kâğıt para, karşısına bir mal koyarsanız bir eder ifade eder. Ancak altın öyle değildir. Altın, karşısına bir mal koymasanız da başlı başına kendisi bir ederdir.
Karşılığı olmasa da istediğiniz kadar kâğıt para basıp piyasaya sürebilirsiniz lakin Altın basıp piyasaya sürme şansınız yoktur, anlatabiliyor muyum?
Peki bu hakikat kimlerin işine geliyor?
Dünyanın başına, Nemrud’un ateşi gibi çökmüş sermaye sahiplerinin insanlığın başına bela ettiği bu para sisteminin nasıl işlediği ile ilgili geçmişte birkaç tane yazı yazmıştım. Tekrar tekrar yazmak istemiyorum.
Nemrud’un karşı durulamazmış gibi duran bu ateşine karşı nasıl bir İbrahim'i yol izlemeliyiz?
-Türkiye Cumhuriyeti Devletini idare edenlerin, kendilerine şu suali sorması gerekmektedir; “Bu faiz çarkından çıkabilmek için hangi gayreti sarf etmekteyiz?”
-Tamam, çok haklısınız, iktidara geldiğinizde böyle bir faiz bataklığının içinde bulmuştunuz kendinizi lakin bu bataklıktan çıkmak için bir düşünceniz, bir hamleniz yahut somut bir projeniz var mıdır?
Hiçbir şey yapmayıp, “bu çark ile biz bu ülkeyi idare eder ölür gideriz” diyorsanız şayet bir Müslüman olarak size diyeceğim tek cümle şu olur; Allah ıslah etsin.
“Şeker pancarı ve şeker pancarında elde edilen gıdalar, başka hiçbir şey yemeden bir millete iki yıl yetiyor” derken aslında ben bir kurtuluş fikri atmıştım ortaya.
İliklerimize kadar işlemiş faiz ve borç çarkından kurtulmak için milli birlik içinde, el ele omuz omuza vererek, gerekirse milletçe az yiyip, az içip elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. İnanın bana biz daha Bismillah demeden Allah’ın yardımı gelecektir. Yeter ki biz bu şerden kurtulmak adına ufacık bir adım atalım.
Üzülerek söylüyorum, ben böyle bir adım görmüyorum. Daha da kötüsü göreceğimin emaresini de görmüyorum. Benim tek gördüğüm, ortada bir kabullenmişliğin ve bu kabullenmişliğin içinde millete huzur ve refah dağıtma gayreti ve bir takım faaliyetlerin olduğudur.
İmâm Câfer-i Sâdık’a:
–Allah, fâizi niçin haram kılmıştır? diye sorulduğunda;
–İnsanlar birbirlerini ihsanlarından mahrum bırakmasın ve birbirlerinden yardımı esirgemesinler, diye haram kılınmıştır. Cevabını vermiştir.
***
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) :
-Miraç gecesi, bir kısım insanlara uğradım ki, karınları evler gibi iri idi. Karınlarının içi yılanlarla doluydu ve bunlar dışardan görünüyordu. Ben:
-Ey Cibrîl bunlar kimlerdir?! diye sordum.
-Bunlar faiz yiyenlerdir! cevabını verdi.
***
Rahman ve Rahim olana Allah’ın adıyla;
“Faiz yiyenler kabirlerinden, şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar…
Ey iman edenler!
Allah’tan korkun ve eğer müminlerseniz faizden kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah’a ve Resulüne karşı savaş açmış olduğunuzu bilin.”
Benim bu yazıdan muradım, dünyayı yahut Türkiye’yi bu çarkın dışına çıkaracak fikirler sunmaktan ziyade önce kendimi sonra bir vesile ile bu yazıya denk gelen dostların ezberini güçlendirip harama karşı birlikte direncimizi artırmaktır. Allah kabul etsin…Yazı bitti. Bin muhabbet
saymayansayilmaz@gmail.com