Karakol komutanı iken …….lı bir askerim vardı. Önce dinlerdi Müslüm, Ferdi, Orhan, Hakkı, Azer Bülbül’ü; Sonra da aşka gelip; Orasını, burasını jiletle keserdi. İki güne bir askerlerim; “Komutanım seninki yine kendini kesmiş” diyerek panikle odama gelirlerdi. Baktım olmayacak, askeri aldım karşıma; “ Oğlum sen böyle jiletle uğraşma. İki kolunun, iki bacağının derisine fermuar dikelim, canın sıkıldı mı fermuarı aç, sıkkınlığın geçince de kapa” demiştim.
Yazıma başlarken bir konuda sizinle anlaşalım. Cennete gitmek gibi bir derdimiz var mı? Yok mu? Benim Cennete gitmek gibi bir meselem, bir derdim yok diyenler şimdiden vedalaşıp bu yazıdan ayrılsın...
Dünya ben dönmüyor desem de dönüyor.
Batılılar; Nasıl ederiz de bu Milleti imandan uzaklaştırır batağa çekeriz, Nasıl eder de bu Milletin imanını tazeleyen şiirden, türküden, sözlerden uzak tutup; Aşağılık, bayağı olan laflara, keşmekeşliğe ve insanlara hayranlık duydurabilirizin hesabını kitabını iyi yapan alçaklardır. Klasik müzik denemeleri de, aslında bizi başka bir felaketin içine doğru çekmek için tezgahlanmış bir projedir. Sıtmayı gösterip vereme razı etme. Batılılar çok iyi biliyorlardı Anadolu halkının yiğitlerinin bu zırvalığa rağbet etmeyeceğini.
Arabeskin de uzun yıllar TV ler de yasak olması da kasıtlı yapılmış hamlelerdi. Bir şey üzerine ne kadar baskı uygularsanız o şey insanların gözünde daha da kıymetli hale gelir. Incık boncuk oynatıyor batılılar bize. Bir şeyin ucunu gösteriyorlar. Önce vay alçaklar dedirtiyorlar sonra esas getirmek istediği oyunun içine alıveriyorlar bizi.
Bakın dostlarım; Allah katında hiçbir kıymeti, ederi olmayan, haram sayılan bütün meslekler! zaman içinde biz Müslümanların gözünde bir meşruluk kazanmaya başlıyor. Sonra da namaz kılanı, kılmayanı diye kafalarımızda ayrım yapmaya başlıyoruz. (Biz bozuldukça, Allah'tan uzaklaştıkça da hem maddi hemde manevi anlamda değersizlerin, değerini artırıyoruz. Eskiden şarkıcı türkücü ve fitbolcuların çok az para kazandıklarını hatırlamanız yeterli olacaktır zannımca. Yani zamanında bizim vakit geçirmek için yaptığımız işlerin hepsi, birileri tarafından kocaman bir sektör haline getirildi.) Bunun en bariz örneği müzik, sinema ve bir topun peşinden 22 kişinin koşturup durduğu ve milyon dolarların döndüğü oyunlardır. Kökü baştan Allah tarafından kabul görmeyen bir işi nasıl süslerseniz süsleyin, nasıl allayıp pullarsanız pullayın; O işe sanal bir itibardan başka bir şey kazandıramazsınız. “Ya ağbi aklımıza niye düşürüp huzurumuzu kaçırıyorsun” diyen çok sayıda okuyucu var olduğunu da biliyorum Lakin; İki metrelik çukura atıldığımızda iş işten geçmiş olacak. Bir insan bir günde kötü olmaz lakin tövbe edip bir gün de iyi olabilir. Yaşıyor, nefes alıyorsak hala bir şansımız var demektir. Ben o şansımı kullandım çok şükür.
Kardeşimiz köşe yazarı, çok mübarekte bir adı var. Allah hepimizi O ismin gerçek sahibi ile haşr etsin. Önce duamızı edelim. Şöyle on yazısını okudum. Acaba dedim yanlış mı görüyorum diye şöyle gazetenin adına bir daha baktım. Sevdiğim yazarları da olan bir gazete üstelik. Adam döktürmüş kardeşim. Şarkı isimleri, sanatçılar! Biri 40 beste!, diğeri 600 Beste! yapan adamlar! Meşhurluğa! giden hikayeler vs. vs. vs. Bakın size garanti veriyorum bu adamların yaptığı güfte ve besteden her gün size en az beş on tane yaparım. Hemen bir tanesi yeminle hiç düşünmeden şimdi, şu anda buyurun:
Yüzüme bir baktın Allahsız,
Gözüm kör oldu göremez oldum.
Yıkıl git karşımdan kitapsız,
Artık seni sevemez oldum.
Şimdi yazı müzikli değil, ah bir de bestesini dinleseniz. Söz, beste, beş dakka da Beşiktaş. Keman çok ilginç bir müzik aletidir bilmeyenlerinize. Ağzından bir şey mırıldandığın anda hemen harekete geçer. Her neyse, yazı uzuyor, yazı.
Geneli varoşlarda yaşayan insanların bozulmuşluğunun keşmekeşliğidir arabesk. Pop müzik için zaten hiçbir şey yazmaya tenezzül bile etmem. Çünkü bu tür zırvalıkları ve eğlenceleri ve Thalk Showları kimin özellikle desteklediği artık gizlenen bir şey değildir.
Adam ağlayarak bir şeyler zırvalıyor oldu Karacaoğlan. Diğeri Fuzuli. Derbeder, İsyan, İsyankar, Henüz üç yaşında bir kardeşim var seni ondan bile kıskanıyorum, Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde, Çilekeş, Yıkıla yıkıla,Vefasız, Hayırsız, Namıssız, Allahsız, On beş çeşit mezemiz, Doldur be meyhaneci, Şinanay, Seni gidi fındık kıran, Kız hepsi senin mi? ya da Banu Alkan’ın Neremisi ve Kaldıramazsan Kaldırırlar Gülümü vs vs vs. Yedik içtik bitti. Ekmek arası tavuk döner varoşlumuza, zenginimize hamburger. Bunların bir de ismi küçükle başlayanları vardı "Küçük şey, Küçük şey hanım” son zamanlarında bir de titreyeni peydahlamıştı; “Kurşun yedim sol yanımdan, dardayım ey aney.” adam bir şey çekmeden sahneye çıkmaz, gittiği her konserden sonra fuhuş ortamı hazır.
Muslim Father zaten tam bir facia. Kamyon çarpması; jilet atanlar, seccade serip Müslüm’e karşı namaz kılanlar. Ben Adanalıyım gözümle gördüğüm şeyler. Adam zil zurna, iki adamın yardımı ile sahneye çıktı. Zor bela iyi akşamlar dedi, jiletler havada uçtu. Seccadeler serildi çimenin üzerine. Arkadaşa dedim, "konser alanından kaçalım." Dedi; "niye Hikmet?" Dedim; "iyi akşamlar deyince jiletler havada uçuyorsa, bir de şarkı söylemeye başlarsa felaketi düşün" Şimdi okkalı bir şey yazacağım olmayacak. Rezalet ayyuka çıkmış. İki de film o biçim, kadın boynuz takar veya tecavüze uğrar, adam gider Coşkun’u, Nuri’yi vurur. Cart curt. Mahşer yerinde, Allahın huzurunda göreceğiz, otel odasında uyuşturucu çekip Manukyan’ın kediciklerinin kucağında ölenlerin hayranlarını, hayranı olmayanlarını ve bunu bu Aziz Millete ballandıra ballandıra anlatanları. Ben sadece sesini beğeniyor, şarkılarını! dinliyorum diyenlerinize;
Birden sebebini bilmediğim bir şey düştü aklıma. Bir bayan sanatçı!nın dediği laflar geldiği aklıma.
“Ayol şekerim; ben sanat için soyunurum, yatarım, kalkarım. Onun dışında aslında ben çok ahlaklı eşine bağlı bir insanım, benim kalbim temiz kalbim, çekemiyorlar beni, kıskananlar çatır çatır çatlasın”
Aynı adam diğer bir yazısında, Mecid Mecidi’nin son filmi için Mecidi’ye, Peygambere ayıp etti diyor. Ya sen Allaha Peygamberine; Mecidi den daha büyük bir ayıbın içinde olmadığından emin misin? “Mecidi dibin kara, Senin ki Mecididen kara.” Be adam sen önce kendi arka cebine bak. Ballandıra ballandıra --anlatmıyorsun ya-- kaç kişi intihar etti, kaç şişe rakı, kaç ton esrar, kokain çekildi, satıldı. Bu adamlar yüzünden kaç kızımız evden kaçıp meşhur olacağım diye onunu bunun eline düştü. Bunları da geçelim, Allah Rızası için olumlu anlamda kazandırdıkları tek bir faydasını yaz. Yazamazsın. Peki o zaman; Ha, geyik muhabbeti mi?
Sakın ben toplumun bir realitesini yazıyorum deme. Şerden başka bir şey üretmeyen Bayern, Battalın sevgilisi, Bizansın kızı Elenorayı, sanatçılarını! ve şarkılarını! Hiçte öyle değil bizatihi yücelterek yazıyor ve toplumun önüne koyuyorsun. Kaç yüz bin insan, genç okuyor yazar kardeşim yazılarını. Yazacağım şey acaba olumsuz bir özenti, itibarsıza bir itibar kazandırır mı diye düşün önce.(bu küpe)
Yazar toplumu doğruya, güzele götürme telaşın da olacak. Kötülüğün hatırlanması ve yayılması için çaba göstermeyecek. Oğlumun adını Kazım koyarken kırk kere düşündüm, acaba diğer çocuklar dalga geçer mi diye. Zamanında o biçim rezalet filmlerde adı çok geçtiği için.
Siz haşa Yunusu, Mevlana’yı dinleyerek sarhoş olup, toplumun huzurunu bozan, varıp eve eşini döven adam gördünüz mü? Görmediniz. Lakin bu adamları ve benzerlerini dinleyerek döven, söven, dağıtan, intihar eden meyhanede aşka gelip birbirine şiş sokan çok adam gördüm ben. E efendim dinleyip de, efendi olanları da var, mesela ben, diyenlerinizde vardır içinizde. Şimdi bir şey daha geldi aklıma;
Zamanında, tanıdığım bir ateist; “Hikmet, şimdi ben iki şişe bira içtim lakin hiç hır gür çıkarmadan yatıyorum, içki bana haram olur mu?” Demişti. Ben de ona; “Kendini bir naneden sayma, istersen bir fıçı iç. Allahın çokta umurunda değilsin. Allah verdiğin sözde durup durmadığına bakar” demiştim de acaip morali bozulmuştu. “Yapma kardeşim Allah var, Allah’a kafa tutma” dememi bekliyordu çünkü.
Her neyse esrarı, eroini, içkiyi, jileti, bıçaklamayı, intiharı, yıkılan yuvaları, fuhuşu, kötü yola düşenleri, isyan edenlerimizi, hayatı, imtihanı boşlayanları en nihayetinde kestirmeden; Allah’ın bizim Müslüman olanlarımıza yasakladığı harama, rezalete batanları ve bunları değil de, şirin şirin şeyler yazanları bir kenara bırakalım, Güzele, Helale bakalım biz. Ela gözlüm ben bu elden gidersem /Zülfü perişanım kal melül melül/Kerem et aklından çıkarma beni/Ağla gözyaşımı sil melül melül.
Karac'oğlan der ki ölüp gidince/Ben de güzel sevdim kendi halimce/Varıp gurbet ile vasıl olunca/Dostlardan haberi al melül melül.
Çanakkale harbinde dişe diş göze göz gavura karşı çetin bir savaşın verildiği bir cephede gece olunca bir nebze sessizlik çökermiş mevzilere. Bir Mehmedimiz söylermiş bu türküyü. Sesi çok güzelmiş Mehmedimizin. Söylemeye başlayınca hem Mehmetlerimiz hem de düşman askeride dinlermiş. Türküyü dinleyen herkes edepli bir şekilde nişanlısına, karısına, çocuğuna, anasına velhasıl memleketinin özlemine dalar gidermiş. Bir gün sesi duyulmaz olmuş Mehmedimizin. Düşman askerleri bir zarf atmışlar; “Sesi güzel, türküsünü neden söylemez.” Şimdi sıkı durun El cevap; “ O Mehmedimizi bu gün siz öldürdünüz, Şehit oldu da ondan sesi duyulmaz.” Buyurun hadi ağlamayın, hadi burnunuzun direği hafifte olsa sızlamasın, Çanakkale, şehitlik gelmesin aklınıza…
Yazar kardeşim bunu beğenmedin mi? Al sana;
“Hey on beşli on beşli, Tokat yolları taşlı, On beşliler gidiyor kızların gözü yaşlı…” Peki diyelim bunu da beğenmedin “Kırmızı gül demet demet…” Araştır gerçek hikayelerini, bunları yaz. Yaz ki Bu Cennet Vatanın güzel insanlarının imanları tazelensin.
Kesinlikle şirinlik olarak algılamayın, hakikati söyleyeceğim;
Allah zeval vermesin Sayın Cumhurbaşkanımıza okuduğu şiirler, söylediği sözler Aziz Milletimizin imanını tazeliyor. Çok çok af buyurun; Çıkıpta, Muslim Father’den;
“On beş çeşit mezemiz,
Rakı şarap içeriz.
Nasılsa öleceğiz,
Bizim için fark etmez"
Dediğini düşünebiliyor musunuz? Ben düşünemiyorum, adım gibi eminim sizde düşünemezsiniz. Şimdi derdimiz, Bu Aziz Millete olumlu anlamda bir şeyler sunmak mı? Yoksa Milleti içi boş muhabbetlerle oyalamak mı?
Derdiniz Cennet Vatan ve Aziz Millet ise eğer; Buradan sesleniyorum gazetenin sahibine ve Genel Yayın Yönetmeni Sayın İbrahim Karagül'e, verin bana bir köşe; bu Aziz Milletin imanını tazeleyeyim, coşkusunu canlı tutayım. Para istemez, Allah Rızası yeter bana...Saygılarımla