Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-37
Ocak-Şubat 2025 aylarındaki yazılarımızla ‘Erbakan Hocamızı anmaya’ devam…
Hep bu ülkede ve bütün dünyada ‘Sosyal Tufan’ var bir tek ben miyim; galiba öyle…
Erbakan Hocam gibi de ‘Tek çare Adil Düzen’ diyen bir tek ben miyim; o da öyle…
Bugünkü yazıma böyle bir girizgâh ile başlamanın birkaç sebebi var; başlayalım…
BU DURUMA NASIL GELDİK? TEK ÇARE VE ÇÖZÜM NEDİR?
Nihayet bir yazar (Murathan Muratoğlu / Nefes Gazetesi) iki aydır yazılması gereken bir konuyu bugünkü (9 Şubat 2025) yazısında yazmış ve yazısına şöyle başlamış: “Yılın başından bu yana, sadece İstanbul ve Ankara’da sahte alkolden hayatını kaybedenlerin sayısı 103’e çıktı.” Yazının orta yerinde şöyle bir değerlendirmesi var: “Yağdan bala, peynirden kıymaya… Ülkede tağşiş yapılmayan ürün bulsalar ya bana… Nasıl geldik bu duruma?”
Bu ülkede sadece içecek ve gıdanın her çeşidinde mi tağşiş var; yoksa hayatımızın ‘ilmî-iktisadî-dinî/ahlâkî-idarî/siyasî’ dört ana alanında da ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde büyük sorunlara sebebiyet verecek seviyede tağşişin her türlüsü var ve sebebi nedir?!.
Siz sebepleri düşünmeye başlayın; ben de hemen dört çare ve çözümü hatırlatayım…
Tek çare ve çözüm, merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız ile kırk yılı da aşan zaman zarfında yaptığımız tüm ‘Adil Düzen Külliyatı’ çalışmalarıdır ve bütün çalışmalarımız dört ana alanı kapsamaktadır: 1) Adil Düzen, 2) Adil Ekonomik Düzen, 3) Adil Dünya Barış Düzeni, 4) Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız hayatının son anlarına kadar hem yazılı ve sözlü olarak bunları hem anlattı hem de Türkiye Cumhuriyeti 54. Refah-Yol Hükümeti Başbakanı olarak -bizzat kendi ifadesiyle- ‘Adil Düzenin gölgesi nispetinde uygulamalar yaptı’ ve sadece bu sayede bile Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti oldu…
Bugünlük de bu kadar; ‘akledebilenlere’ sadece bu kadar bile yeter!
***
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
Adİl Ekonomİk Düzenİn Temel Özellİklerİ-6
“Toplumdaki temel sorunlardan biri de bireyler arasındaki gelir eşitsizliğidir. İnfak ekonomik eşitsizliğin giderilmesinde büyük bir rol oynar. Adil Ekonomik Düzen’de hane halkları emanet olan mallarından elde ettikleri kazançlarının hepsini tüketmezler. İhtiyaçları dışında kalan kazançlarının bir kısmını tasarruf olarak ayırırken bir kısmını da Allah yolunda infak ederler. Allah yolunda, yani zekât, sadaka gibi hayır işlerine ayırırlar. İnfakın amacı toplumdaki ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri azaltmak için, maddi olarak zayıf durumda olan insanlara destek olmaktır. Bu sayede gelir paylaşımı adil bir biçimde yapılır toplumda birlik, beraberlik, dayanışma ve huzur sağlanır. İnfak hem harcama yapan kişinin hem de toplumun yararına olan; dünya hayatında olduğu gibi ahiret gününde de mutluluğa vesile olan bir ibadet özelliği taşır.
Vakıfların gelirleri bireylerin Allah yolunda yapmış oldukları harcamalardan yani infaklardan oluşmaktadır. Vakıflar elde ettikleri gelirleri İslam’a uygun şekilde ihtiyaç sahibi hane halkları için kullanır. Maddi olarak güçlenen hane halkının eli kuvvetlenecek ve iş piyasasında emeğinin karşılığını alabilecektir.
Adil Ekonomik Düzen’in temel ilkeleri, insan onurunu, adaleti ve toplumsal dayanışma gibi değerleri esas alırken, bu anlayışın bireyler arası ilişkilerdeki yansıması ise ‘karz-ı hasen’ uygulamasında görülmektedir. Her ikisi de bireylerin ekonomik ihtiyaçlarının karşılanmasını maddi kazanç olarak değil, ahlaki sorumluluk ve toplumsal huzurun bir gereği olarak değerlendirir. Her ikisi de faiz uygulamasına karşıdır ve ekonomik sömürüye izin vermez. Karz-ı hasen, ihtiyaç sahiplerine faizsiz borç verilmesini sağlayarak bireyler arasında güven ve dayanışmayı arttırır. Adil Ekonomik Düzen ise faizsiz bir ekonomik sistem üzerine kuruludur ve toplumda adaletin sağlanması ve hakların korunmasını gaye edinmiştir.” (Devamı var) Ve’s-SELAM mea’d-DUA…