Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-29
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Bir önceki yazımda (27. yazı) İsrail’den göç eden Yahudiler haberini yazmıştım; Yahudiler İsrail’den göç etmeye yani kaçmaya devam ediyorlar… Bu konu ile ilgili yeni bir haberle bilgi sahibi olmaya devam edelim ve haberin başlığı ile başlayalım…
“Le Monde: İsrail’den yurtdışına çıkışlar rekor seviyede! İsrail’de eşi benzeri görülmemiş göç dalgası!” İsrail’den kaçış haberinin başlığı böyle; 30 Ocak 2025 tarihli haberin bazı detayları ile devam edelim… “İsrail’de ekonomik sıkıntılar, güvenlik endişeleri ve Netanyahu hükümetinin politikaları nedeniyle yurtdışına göç edenlerin sayısı rekor seviyeye ulaştı. Le Monde gazetesine göre, 2024 yılında 82.700 İsrailli ülkeyi terk ederken, sadece 24.000’i geri döndü. Uzmanlar, artan dindarlaşma ve siyasi belirsizliğin göçü hızlandırdığını belirtiyor. Eğer ülkedeki mevcut durum değişmezse, önümüzdeki yıllarda daha fazla İsraillinin yeni bir hayat kurmak için ülkeyi terk edebileceği öngörülüyor.”
Fransız gazetesi Le Monde, binlerce İsraillinin yurtdışına yerleşmek amacıyla ülkeyi terk ettiğini ve gelecekte daha fazla insanın bunu yapabileceğini yazdı. Gazeteye göre bu göç dalgasının arkasında ekonomik koşulların yanı sıra Gazze’deki savaş, güvenlik endişeleri, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun politikaları gibi faktörler yer alıyor.”
Tel Aviv Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Yitzhak Sasson, bu rakamların önceki yıllara kıyasla dramatik bir değişimi temsil ettiğini belirtti. Göç edenlerin çoğunun eğitim seviyesi yüksek kişiler olduğunu vurgulayan Sasson, "Bu durum beyin göçüne yol açabilir" diye uyardı. Özellikle Ekim 2023’te başlayan Gazze ve Lübnan’daki savaşlardan sonra bu eğilim hız kazandı. Le Monde, İsrail’in geleceğinin belirsiz olduğunu vurgulayarak, Netanyahu’nun Gazze’deki savaşı yeniden başlatma ihtimalinin İsrail’den göç dalgasını daha da artırabileceğini belirtiyor. Birçok İsrailli, aşırı sağcı koalisyonun politikalarından duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, bunlardan biri olan müzisyen Roy’un sözleri durumu özetliyor: “Eğer yaklaşan seçimlerde hiçbir şey değişmezse, daha fazla insan ülkeyi terk edecek.”
***
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
ADİL Ekonomİk Düzen-3
“İslam, mülkiyetin temelinde emeği esas alır. Sermaye mallarının ve toprağın ürünlerinin bireye ait olması insanın emeğiyle mümkün olur. Enerji kaynakları, madenler ve büyük tarım arazilerinin devlet mülkiyetinde tutulmasının amacı, özel mülkiyetin toplumsal çıkarlarla çatışmasını önlemektir. Bireylerin menfaatleri ile toplumun menfaatleri karşı karşıya gelmemelidir. Zira toplumun menfaati bireyin menfaatinden önce gelir. İslam’ın malı koruma ilkesi, malı saldırılardan korumayı, israf ve tahripten kaçınmayı içerir.
İslam iktisadının en önemli hedeflerinden biri de özel mülkiyetin geniş bir kesime yayılması ve belirli kişilerin elinde toplanmamasıdır. Mülkiyeti büyüyen kişinin özgürlüğü de büyür ve toplum menfaatine aykırı bir hal alabilir. Bu nedenle, miras da mümkün olduğunca yakın akrabalar arasında bölüştürülür. İslam’da, bir kişinin emek harcamadan veya girişim riskini üstlenmeden kazanç sağlaması uygun görülmez. Bu iki temel şart yerine getirilmeden elde edilen kazanç meşru sayılmaz. Kur’ân’da “İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.” Buyrularak, emeğin karşılıksız bırakılmayacağı vurgulanır.
Kur’an, ahiret hayatında huzur bulmayı ve en büyük ödül olan cennete kavuşmayı, dünyada yapılan amellerin bir karşılığı olarak ifade eder. “Herkese yaptıklarının karşılığı tam olarak ödenir ve onlara haksızlık edilmez.” âyeti, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak isteyen müminlere, çalışmanın karşılığını adil bir şekilde vermenin ve haksızlıktan kaçınmanın önemini açık bir şekilde göstermektedir. Peygamberimiz (s.a.v)’in “İşçinin ücretini alnının teri kurumadan ödeyiniz.’” hadisi İslam dininde emek ve emekçiye verilen değerin büyüklüğünü gösterir.”
(Devamı var)