Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-18
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Her şey bir yana, haftalık “Kur’an ve İlim” seminer çalışmalarımız bir yana…
Neden?
Çünkü ‘ilim olmadan’ olmaz; ‘ilim ile amel olmadan’ ise hiçbir şey olmaz; nitekim bugüne kadar olmadı/olamadı, bundan sonra da olmayacak/olamayacak…
Çünkü hayatımızın ‘ilmî-iktisadî-ahlâkî(dinî)-idarî(siyasî)’ dört ana alanında da ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde sorunlar var ve bu sorunlar ‘ilmin rehberliği’ olmadan çözüme kavuşturulamaz; nitekim bugüne kadar çözüme kavuşturulamadı…
Buraya kadar yazdıklarımın çok önemli bir sebebi var…
Süleyman Karagülle hocamız ile 1999 yılında Üsküdar’da İslam Medeniyeti Vakfı’nda başlattığımız haftalık “Kur’an ve İlim” seminerlerimiz devam ediyor; bu yazıyı yazdığım bugün 1271’inci haftalık seminerimizi yapmış olacağız, elhamdülillah…
***
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
Karz-ı Hasen’İn Bİreysel ve Toplumsal İşlevİ-4
Allah, akrabalar arasında ilişkilerin güçlendirilmesini ve sorumlulukların yerine getirilmesini emretmiştir. Sıla-i rahim, akrabalarla bağları sürdürmek ve onların ihtiyaçlarına yardımcı olmaktır. Hz. Peygamber akrabalara iyilik etmeye devam etmeyi, cömert olmayı hatta akrabaya yapılan yardımda iki sevap olduğunu, birinin sadaka, diğerinin ise akrabayı gözetme sevabı olduğunu belirtmiştir. Yardıma önce en yakın akrabalardan başlanması gerektiğini, çünkü akrabalar arasındaki bağın hem kan hem de can bağıyla kurulduğunu ifade etmiştir. Bu bağlılık, insanlar arasında sevgi ve merhamet duygularını güçlendirir. Toplumda komşuluk ilişkileri de oldukça önemlidir. Hz. Peygamber, komşuya iyilik yapmanın gerekliliğini vurgulamış ve Cebrâil’in komşuya iyilik etmeyi sürekli tavsiye ettiğini belirtmiştir. Komşular, aileden sonra en yakın insanlardır ve onların haklarına saygı gösterilmelidir.
Hz. Muhammed, kişinin ölümünden sonra üç borcun Allah tarafından ödeneceğini belirtmiştir, bunlar; Allah yolunda savaşırken borçlanan, evlenmek için maddi imkânı olmayan veya birinin cenazesi için borçlanan kişilerdir. Peygamber Efendimiz, evlenmenin imanını tamamladığını ve evlilik için borçlananlara karz-ı hasen vermenin gerekli olduğunu ifade etmiştir. Verilen yardımların karşılığının Allah tarafından kat kat ödeneceğini ve darda kalan borçluya zaman tanıması veya borcunu bağışlaması durumunda, onu kıyamet günü kendi gölgesinde himaye edeceğini bildirir. Ayrıca, Allah’a ve ahirete iman eden kişi, sevdiği maldan yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara ve yardıma muhtaç kişilere harcama yaparak erdemliliğini gösterir. Başkalarına yardım etmek yalnızca borç veren için değil, aynı zamanda yardım edilen için de faydalıdır. Yüce Allah (c.c.) Kur’ân-ı Kerîm de kişinin hayır olarak verdiğinin karşılığı olarak o kişiye o malın başkasını vereceğini ve bunun karşılığının da daha hayırlı olacağını verilenin karşılığının on katı olarak verileceğini, cimrilik etmeyip vermeyi, verilen her hayrı da muhakkak bildiğini bildirir. Yardımın amacı, Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır ve bu yardımlar, kişiyi cimrilikten ve israftan korur.
Bu minvalde karz-ı hasen, yalnızca bireysel refahı artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun ekonomik kalkınmasına da katkıda bulunur. Aldığı karz ile iş kurarak kendi geçimini sağlayan bir kişi hem psikolojik olarak sağlıklı olur hem de çevresindeki insanlara fayda sağlar. Karz-ı hasen ile ihtiyaç sahibi kişilerin maddi sıkıntıları giderilirken, zengin olan kişiler de sahip oldukları varlıklarıyla şükretme fırsatı bulurlar. Bu sayede toplumda yardımlaşma kültürü gelişir, bireyler arasında sevgi ve muhabbet duyguları güçlenir. İhtiyaç sahiplerine verilen karz-ı hasen, onları borç batağından kurtarır ve bu kişilerin ekonomik durumlarını iyileştirir. Özellikle iş kurma, evlilik masrafları, sağlık giderleri, eğitim harcamaları ve tarımsal faaliyetler gibi durumlarda yapılan borçlar hem bireyi rahatlatır hem de toplumun ekonomik gelişimine katkıda bulunur. (Devamı var)