‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-7
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
-Bu yazı dizimdeki başlıktan da apaçık anlaşılacağı üzere…
-Daha doğrusu bütün dünyada var olan soykırım zulmü sebebiyle…
-Teşhis-tedavi metoduyla yarım yüzyıllık ilmî ve amelî çalışmalara istinaden…
-Mehmet Akif Ersoy hemşerim gibi artık ‘Sosyal Tufan’ seviyesindeki ‘ilmî-dinî/ahlâkî-iktisadî-idarî/siyasî sorunlar’ sebebiyle bir taraftan böylesine feryat ediyor; diğer taraftan yine onun yaptığı gibi ‘çare ve çözümleri’ Kur’an’da buluyorum…
Dünya hayatındaki var olan ilahi kanunlar yani ‘sünnetullah’ gereği güç ve iktidar, daima aynı kişilerin, ailelerin ya da zümrelerin elinde ilelebet kalmaz; bir gün sona erer…
“Biz günleri (dönemleri) insanlar arasında döndürürüz.” (Âl-i İmrân 3/140).
İnsanlık tarihi bu ayette apaçık olanlara şahittir…
Firavunlar, Nemrutlar, Romalılar ve benzeri nice iktidarlar…
Bunlarla birlikte daha nice büyük devletlerin çöküşlerine şahit olduğu gibi…
Günümüzde de bizler, -Mehmet Akif’in ‘medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ olarak tavsif ettiği- Batı uygarlığının çöküşüne şahitlik etmekteyiz; Batı dünyası hem kendisi hem de bütün beşeriyete ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde sorunlar yaşatarak çöküyor...
-Zulüm ile âbâd olanların sonu daima berbat olmuştur…
-Çağımızdaki zalim Batı dünya düzeni de sonunda batacaktır…
-İnsanlığı zulümle yöneten sistemler en sonunda yok olmuşlardır…
-Zalim sömürü ve soykırım sistem uygulayanların batması da haktır…
“El-adlü esasü’l-mülk / Adalet mülkün temelİdİr”
Evet, ‘adalet’ mülkün yani yönetimin esasıdır, aslıdır, temelidir her şeyidir…
Adaleti uygulamak da yukarıda bahsettiğimiz sünnetullahın bir gereğidir...
Adalet yerine zulüm hükümran olur ise o beldenin nihayeti berbat olur…
Bütün insanlık tarihi de nemrut ve firavunları ile bunun delilidir…
Her türlü zulüm ve zulmün uygulayıcısı sistemler Allah’ın koyduğu sınırları yani sünnetullahı aşmak demektir. Nitekim son olarak Suriye’deki Baas rejiminin altmış bir yıl boyunca zulüm ile Suriye halkını baskı altında tutmasını ardından son bulması sünnetullah gereğidir. Sonunda toplum yapılan zulümlere karşı ayaklanmış ve zulüm sistemini yerle bir etmiştir. Bu da Kur’an’ın zalimlerin ve zalim düzenlerin akıbeti hakkında söylediklerinin hakikat olduğuna dair yaşadığımız hayatta müşahede ettiğimiz en son kanıtlardandır.
-“Allah zalimleri sevmez.” (Âl-i İmrân 3/57).
-“Allah zalimlerden başkasını helâk etmez.” (Enâm suresi 6/47).
-“Allah’ın koyduğu sınırları aşanlar zalimlerdir.” (Bakara 2/229).
-“Sizden önceki milletlerden zulmedenleri helâk ettik.” (Yunus 10/13)
-“Allah zalimlere doğru yolu göstermez onları başarılı kılmaz.” (Âl-i İmrân 3/86).
-“Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm vereceğiniz zaman adalet ölçüsüne göre hüküm vermenizi emreder.” (Nisâ 4/58).
‘İstiklal Marşı’ şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u doğumunun 151’inci, vefatının 88’inci yıldönümünde onu hem anmaya hem de bu yazı dizimizdeki ana başlıkta olduğu gibi; onun bir şiiri ile daha ondan istifade etmeye devam edelim…
İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de!
Yoksa, bir maksad aranmaz mı bu ayetlerde?
Lafzı muhkem yalınız, anlaşılan, Kur'an 'ın:
Çünkü kaydında değil hiçbirimiz ma'nânın:
Ya açar Nazm-ı Celil'in bakarız yaprağına;
Yahûd üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için!