Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-12
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Yapılası ana iyilik; ‘Halkımız Ezİlİyor! Çözümleme Yapmalıyız’
Gazeteci-yazar Halis Özdemir, bu haftaki köşe yazısında sert ve çarpıcı bir üslupla toplumda artan ekonomik ve sosyal baskılar karşısında halkın yaşadığı zorlukları gündeme getirdi. “Lanet Olsun, Halkımız Eziliyor!” başlıklı yazısında Özdemir, adaletsiz ekonomik politikalar ve toplumsal eşitsizlikler nedeniyle halkın büyük bir kesiminin giderek yoksullaştığını ve çözüm üretilmediğini dile getirdi. Yazısında ayrıntıları anlamlı bir biçimde etkileyici noktalara taşıyan Özdemir, artan hayat pahalılığı, emekli maaşlarındaki yetersizlik, temel ihtiyaçlara ulaşmada yaşanan güçlükler gibi sorunların halkın belini büktüğünü belirterek, mevcut yönetim politikalarını sert bir dille eleştirdi. Özellikle, süresiz nafaka uygulamaları ve işçi-işveren dengesizliği gibi konularda hükümetin sorumluluğunu vurguladı. Özdemir, halkın yalnız bırakıldığına ve sosyal devlet anlayışının zayıfladığına dikkat çekerek, hükümetin atılması gereken adımları görmezden geldiğini ifade etti. Çözüm önerileriyle yazıyı güçlendiren Özdemir, gelir adaleti sağlayacak reformların zorunluluğunu ve sosyal politikaların halktan yana şekillendirilmesi gerektiğini savundu. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde toplumun en savunmasız kesimlerinin korunmasının devletin bir görevi olduğunu hatırlatan yazar, bu süreçte halkın yaşadığı sıkıntıların hafifletilmesi için kapsamlı bir toplumsal çözüm paketi oluşturulmasını önerdi. Yazının finalinde Özdemir, “Göz yumarsak sorumluyuz! Halk susuyorsa bu onun çaresizliğidir, yönetenlerin utancı değil mi?” diyerek toplumun kolektif bilincine hitap etti ve sessiz kalmanın getirdiği sorumlulukları hatırlattı.
Söz konusu yazının tamamı burada… https://bncmedyahaber.com/haber-lanet-olsun-halkimiz-eziliyor-cozumleme-yapmaliyiz-8391.html
***
‘İyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
Karz-ı Hasen’İn Tanımı
“Kur’an’da Allah’a güzel bir borç verme anlamına gelen karz-ı hasen tabiri Müslümanları hayra teşvik etmektedir. Allah rızası için ihtiyaç sahiplerine verilen borcu da içine alacak şekilde Allah yolunda (Fi Sebilillah) yapılan her türlü harcamadır. Kur’an’ı Kerîm, karz-ı haseni faizsiz ve herhangi bir karşılık beklemeden verilmesi sebebiyle “güzel bir ödünç” olarak nitelendirip teşvik edilmiştir. Yüce Allah’ın İsrailoğullarına Hz. Musa’nın (a.s.) vasıtasıyla bildirdiği emirlerden birisi de ‘güzel bir borç vermek’dir.
Fıkhî olarak karz-ı hasen, misli bir malın aynı miktarda, aynı nitelikte ya da daha iyisiyle geri ödenmek üzere verilmesini ifade etmektedir. Karz-ı hasen veren kişinin temel amacı, Allah’ın rızasını kazanmak ve borç alanın ihtiyacının giderilmesini sağlamaktır. Karz-ı hasen, kâr amacı güdülen bir eylem değildir. Yapılan iyiliğin karşılığını bizzat Allah’ın kendisinin vereceğini vaadettiği bir yardımlaşma hareketidir. Karz genellikle altın, gümüş ve nakit paranın veya bir malın ödünç olarak verilmesiyle gerçekleşir. Fıkhî olarak, karz amacı güden kişi, bir malı ederinden fazla olmamak şartıyla geri almak üzere borç olarak vermelidir. Çünkü hiçbir menfaat beklemeksizin, sadece Allah’ın rızasını kazanmak ve din kardeşinin sıkıntısını gidermek amacıyla karşılıksız borç vermeye “karz-ı hasen” denir.
Hanefî fıkhına göre karz, misli bulunabilir bir malın, yine aynı misliyle geri alınmak üzere bir başkasına verilmesidir. Karz olarak verilecek malların mislinin olması şarttır.
Şafiîler’de karz, dinen ödünç verilen şeyler için kullanılan bir terimdir. Karzın Allah rızası için gönül hoşnutluğu içerisinde verilmesi gereklidir.
Malikîlere göre karz, bir kimsenin maddi değeri olan bir şeyi, zimmete bağlı olarak, bedelini geri almak üzere ve hayır amacıyla başkasına vermesidir. Fakat ödenecek borcun alınandan fazla olmaması gerekir.
Hanbelîler ise karzı, bir malı kendisinden yarar sağlayacak birine vermek ve sonra o malı veya bedelini geri almak diye tanımlarlar.” (Devamı var)