Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-19
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Cumartesi günü 1271’inci haftalık seminerimizi yaptık; sonuç bölümü aynen şöyle…
“Bu ayetler bize insanlığın (medeniyet) dönemlerini de 1000 yıllık dönemler olarak sınıflandırmamız gerektiğini göstermektedir. Medeniyetlerin ömrü de rahmetli hocamız Süleyman Karagülle’nin defalarca ifade ettiği gibi yaklaşık 1000 senedir. İşte bu Allah’ın indindeki dönemdir. Hac 47’de (وَإِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ / Ve-inne yevmen ‘inde rabbike keelfi senetin mimmâ te’uddûn / Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.) bu ifade edilmiştir. "Rabbinin indinde" denerek rabbine göre bir dönemin 1000 sene olduğu ifade edilmiştir. Allah değil, rab kullanılması ise bunun insanlığın yetişmesi, gelişmesi, terbiye olması ile ilgili olduğunu göstermektedir. 1500 yıllarında dipte olan 2000 yılı civarında zirvede olan batıl batı medeniyeti çökmektedir. 2000-3000 yılları arasında yaşayacak olan yeni hak medeniyeti doğmak üzeredir.
İşte bu hak medeniyeti getirecek olanlar Kuran’ın ifadesi ile ‘evvelun, sabikun, mukarebun’dur. Emrin 1000 yıl içinde Allah’a urûc etmesi demek medeniyetin ömrünün 1000 yıl olacak olması demektir. Bu emrin yani yeni hak medeniyetin doğması Allah tarafından semadan arza tedbir edilmiştir. Burada görev almak isteyenlere Allah görev vermektedir. Burada görev almak istemeyip cahiliye döneminin araçları olan Tağut’un sebilini araç edinenlerin yerine Allah kendi yolunda olanları getirecektir. Öncesindeki ayette Allah’ın dunundan veli ve şefaatçi olmayacağı söylendikten sonra hedefe ulaşma konusunda tereddüt olmayacağı bu ayetle ifade edilmiş olmaktadır. Allah kendi dininin (düzeninin) gerçekleşmesi için gereken emri semadan arza tedbir etmiştir. Sizin tereddüdünüz olmasın demektedir. Bir aksilikle karşılaştığınızda hemen diğer seçeneği Allah devreye sokacaktır. Sonra tekrar bir aksilik çıkarsa yeni bir seçeneği devreye sokacaktır. Sonuçta Allah’ın istediği sonuç meydana gelecektir.
Bu süre içinde Allah’ın yolunda olan insanlar değişeceklerdir. Bırakıp gidenler olacaktır, yerlerine yenileri gelecektir. Zor günler olacak, o zor günler içinde uzaklaşanlar olacaktır. Cahiliye döneminin çok güç, çok para, çok mürid sistemi içinde çabalamayan Allah’ın yolunda olanları o sistemlerde çaba içinde olanlar dalalette görecek, küçük görecek, önemsiz görecektir. Cahiliye döneminin araçlarıyla, çok para kazanma sistemleriyle, algı oluşturmaya dayanan çok güç kazanma sistemleriyle, insanların duygularını istismar ederek onlara cennet vaadiyle paralarını alan mürid kandırma sistemleriyle onlar oyalanırken, Allah emrini tedbir edecek ve kimsenin önem vermediği ‘evvelun, sabikun, mukarrebun’ kullarıyla kendi dinini yani düzenini getirecektir.”
***
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
Karz-ı Hasen’İn Bİreysel ve Toplumsal İşlevİ-5
“Karz-ı hasen almak, kişilerin işlerine daha sıkı sarılmalarına ve borçlarını geri ödemek için çaba göstermelerine sebep olur. Ancak günümüzde, insanların borçlanma taleplerinin bankalara kayması, faizli borçlanma alışkanlıklarını artırmaktadır. İnsanlar, bankalardan kredi almak zorunda kaldıklarında, faiz yükü altında ezilir ve ekonomik sorunlar daha karmaşık hale gelir.
Karz-ı hasen, bu tür faizli borçlardan uzak durarak kişilerin ekonomik yükünü hafifletir. Karz-ı hasen ile bireylerin ihtiyaçları karşılanırken, aynı zamanda faizli işlemlerden kaçınılır ve toplumda adaletli bir borçlanma kültürü gelişir. İhtiyaç sahiplerinin kalkınmasına katkıda bulunmak, toplumsal huzuru ve adaleti sağlamanın yanı sıra, uzun vadede ekonomik büyümeye de destek verir. Sonuç olarak, karz-ı hasen hem bireysel hem toplumsal açıdan önemli bir değer taşır ve İslam’ın öngördüğü adaletli toplumun temellerinin atılmasına katkı sağlar.”
(Devamı var)