Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-28
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Bozuk düzene isyan Türkiye’den gelmeli” başlıklı ve 28.01.2025 tarihli İhsan Aktaş’ın yazısı şu paragrafla başlıyor: “Sömürge imparatorluğu, vahşi kapitalizmle dünyanın tamamını sömürdü. Özünde, sömürü ve adaletsizlik hiçbir zaman bitmedi; yalnızca zaman içinde şekil değiştirdi. Batıda sıkça şu cümleler duyulur: “Vahşi kapitalizm ve sömürge devri sona erdi, bu konuda Batılı devletler özeleştirilerini yaptılar.” Ancak dünya medyası Batı tekelinde olduğu için, bu söylemin karşı eleştirisi yapılsa dahi etkisiz kalmaktadır.” Yazı şu paragraf ile sona eriyor: “İslam adalet sistemi, çağın sorunlarını ele almak için yeniden yorumlanmalı ve meydan okuma ile dünya sistemi eleştirisi bu kökten hareketle yapılmalıdır. Bütün değerlerin çürüdüğü bu devirde, ölümsüz değerler yeniden dünya sahnesine çıkmalıdır.”
Aynı günkü Yusuf Dinç’in yazısının başlangıcı şöyle: “Avrupa Merkez Bankası eski başkanı Draghi hazırladığı raporla Avrupa’nın yeniden rekabet gücünü kazanması için yıllık 800 milyar dolar yatırım yapması gerektiğini ileri sürmüştü. Yaklaşımı bir Draghi de bize lazım, diye düşündürmüştü. / Fakat bir de ABD’ye bakmalıydı. Draghi’nin çıkışı önemliydi ama sonuçta Avrupa yüzyıldır her şeyi eline yüzüne bulaştırmaktan başka bir şey yapamıyordu. / Nihayetinde Trump seçildi. Dünya değişmeye mecbur kaldı. Dünyanın değişmeye mecbur kaldığını anlatmak üzere Biden gitmeden az önce Soros’a nişan taktı. İşte o an eski dünyanın Soros’unun da Rothschild’ının da Rockefeller’ının da sonuydu. / Bunun Türkiye’ye yansıması hiç gecikmedi. Memleketin en varsıl aileleri, skandallar ve gerilimlerle anılmaya başladı.” Yazının tamamında önemli detaylar var; okunmalı…
***
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
ADİL Ekonomik Düzen-2
“İslam iktisadı ile kapitalist iktisat arasında kaynakların sınırlı olması, mülkiyet, emek, kâr, menfaatlerin elde edilmesi konusunda anlayış farklılıkları vardır.
“Kıt kaynaklar ve sınırsız ihtiyaçlar” ifadesi, kapitalist iktisadi sistemin temel düşüncesini oluşturur. Kapitalistlerin, insanın ihtiyaçlarının sınırsız olduğunu ve bu ihtiyaçları karşılayacak kaynakların ise sınırlı, yani kıt olduğunu öne sürmesi, onların iktisada bakış açılarından kaynaklanmaktadır. Onlara göre üretim sürekli devam etse de herkesin ihtiyacı eş zamanlı giderilemeyeceği için kaynaklar yetersizdir. Bu nedenle kapitalist ekonomi sisteminde üretim sürekli artırılmalı ve kaynaklar en verimli şekilde kullanılmalıdır. Üretimin artırılması, insanların sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli görülür ve bu da kapitalist düzenin önceliklerinden biridir. Kapitalist ekonomik sistemin, kaynakların kıt ihtiyaçların ise sınırsız olduğuna ilişkin iddiası, nihayetinde insanların hırs ve bencillik duygularını körükler ve toplumsal barışa zarar verir.
Fakat İslam iktisadının en başta gelen kaynağı olarak Kur’ân-ı Kerîm bu durumun tersini bildirmektedir. “Allah’ın nimetini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız.” Buyrularak bize kaynakların sınırlı olmadığını bildirir. Kaynakların sınırlı olması kaygısı, ben merkezli bireylerin hırslarına yenik düşerek, kendi çıkarları uğruna her türlü sömürüyü meşru görmelerine bir bahane olarak kullanılmaktadır. İslam düşüncesinin ana prensiplerinden biri de tüm mülkün Allah’a ait olduğu inancıdır. İnsan ise bu dünyada geçici bir süreyle emanetçi olarak görev yapmaktadır. Mülkiyetin mahiyeti Kur’ân-ı Kerîm’de şu şekilde ifade edilir: “Gökyüzünde ve yeryüzünde ne varsa Allah yaratmıştır.” İnsanların mülkün üzerinde kullanım hakkı vardır ve insanlar mülkün emanetçisi olarak geçici sahibidirler. İnsan, Allah’ın verdiği kaynakları kullanarak ve emek vererek mülk edinir. Mülkün gerçek sahibinin insanı ve tüm evreni yaratan Yüce Allah olduğu düşünüldüğünde, bir insan başkalarına göre mülk sahibi görünse de Allah’a göre yalnızca bir emanetçidir. Kişi, kendisine verilen imkânları belirlenen sınırlar içerisinde kullanmakla yükümlüdür.”
(Devamı var; tek çare ve çözüm olan ‘Adil Ekonomik Düzen’ ile devam…)