Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-27
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
‘İsrail terör devleti musibeti’ bölgedeki Müslüman ülkelere musallat olduğundan beri bütün dünya Müslümanlarına yeniden -gerektiği gibi- Müslüman olup ‘Kur’an Nizamı’ yani bizim veciz ifademizle ‘Adil Düzen’ kurmaları gerektiğini hatırlatıyor… Bunun böyle olduğunu S. Arabistan’da üniversite öğrencisi olduğum 1981 yılından itibaren Araplara ve herkese anlattım; bu köşede de yıllardan beri aynı şeyleri yazı-yorum…
Bu girizgâhtan sonra bugünkü yazımıza Yahudi Jerusalem gazetesinin bir haberi ile devam edelim ve haberin başlığı ile başlayalım: “Jerusalem Post: 7 Ekim’den (2023) sonra İsrail cazibesini kaybetti...Daha huzurlu bir yaşam için İsrailliler Portekiz’e (ve başka ülkelere) göç ediyor!” 27.01.2025 tarihli haberin bazı detaylarına geçelim… “İsrail’de yükselen emlak fiyatları ve artan yaşam stresi, birçok İsrailliyi daha huzurlu ve ekonomik bir hayat arayışıyla başka ülkeler göç etmeye yöneltti. Tel Aviv gibi şehirlerde artan yaşam maliyetleri ve siyasi gerginlikler, vatandaşları yurtdışında daha huzurlu bir hayat arayışına itiyor. İsrail’de yayınlanan Jerusalem Post muhabiri haberi hazırlarken başından geçenleri şöyle aktarıyor: “Görüştüğüm bir kişi, İsrail’den ayrılmalarının kendileri için bir zorunluluk olduğunu belirtirken, “Ben ülkeyi terk etmedim, ülke beni terk etti” sözleriyle yaşadığı hayal kırıklığını dile getirdi.” Gazete muhabiri “Görüştüğüm bir kişi, “İsrail’deki kaotik ortamdan uzaklaşıp buraya geldiğimde, olaylara daha sakin ve farklı bir açıdan bakmaya başladım” ifadesini kullanıyor. Sonuç olarak, İsraillilerin Portekiz’e yönelişi, sadece ekonomik bir tercih değil, aynı zamanda daha huzurlu bir yaşam arayışı.” Sonuç: Yahudiler İsrail’den kaçıyor…
***
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
ADİL Ekonomik Düzen-1
“‘İslam iktisadı’ kavramı, ‘İslam’ı ‘tam bir yaşam biçimine’ dönüştürmeyi amaçlayan Pakistanlı düşünür Seyyid Ebu’l-A’la Mevdudi’nin (1903-1979) eserlerine dayanmaktadır. Mevdudi’ye göre İslam yalnızca ibadetlerin değil; eğitim, tıp, sanat, hukuk, politika ve ekonomi dâhil olmak üzere insanoğlunun her türlü tecrübesini kapsar.’ İslam iktisadı ilkelerini “Kur’an ve Sünnet”e dayandıran bir ekonomik sistemdir. Kur’an ve Sünnette uygulaması bulunmayan para, bankacılık, sermaye, finans gibi güncel meselelerde içeriği, İslam hukukçularınca icma ve kıyas ile belirlenir. Böylece İslam’ın iktisat sistemi ortaya çıkar. “İslam iktisadının temel ilkelerinden bazıları, hakkın üstün tutulması ve sosyal adalet, adil bir ekonomik sistem ve adil gelir dağılımı, emeğin kutsallığı ve emek sermaye ilişkisinde denge, ahlaki sorumluluk ve dayanışma, israf ve cimrilikten kaçınma, üretim ekonomisi ve kalkınma olarak sıralanabilir.” Bu ilkeler, İslam iktisadının sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve ahlaki bir sistem sunduğunu gösterir. Ekonomik faaliyetlerin, bireylerin ve toplumların refahını sağlamak amacıyla ahlaki değerler ve sosyal sorumluluklarla şekillendirilmesi gerektiğini vurgular.
İslam iktisadı, insan odaklı bir ekonomik yapıya sahiptir. Bu sistem, insanın hem maddi hem de manevî yönlerini birlikte değerlendirir. Dayanışmayı ve adaleti esas alan İslam’ın dünya görüşüne dayanır. Menfaat birlikteliğini ön planda tutarak, ekonomik ilişkilerin düzenlenmesini hedefler. İslam iktisadında birey ve toplumun çıkarları uyum içindedir. Üretim süreci ve gelirin paylaşımı, tarafların özgür iradeleriyle yaptıkları rızaya dayalı anlaşmalarla düzenlenir. Kaynakların israf edilmeden, insanların faydalanması için düzenlemeler yapılmasını teşvik eder. İslam iktisadı, ekonomik faaliyetleri yalnızca maddi açıdan değil, aynı zamanda ahlaki boyutuyla da değerlendirir. İslam iktisadı, insan fıtratına uygun bir ekonomik yapının oluşmasını sağlayacak ilkelere dayanır. İslam dini (düzeni), helal kazancı tavsiye etmiş; gayrimeşru kazanç ve yollarını, bireyi ve toplumun yapısını bozacağından yasaklanmıştır. İslam dini (düzeni), bireyin gelir elde etmek için izleyeceği yolları belirtmiş hem bireyi hem de toplumu koruma amaçlı belirli kurallar koymuştur. Bu bağlamda, ekonomik faaliyetler ahlaki değerlerden bağımsız değildir.” (Devamı var)