Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-23
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
‘Yeni bir dünya düzeni’ yani ‘Adil Dünya Barış Düzeni’ kurulması için bir mucizeye ihtiyaç var; bize göre o mucize Kur’an’dır ve biz bunun böyle olduğunu ispat eden bir ‘kitap’ çalışması üzerinde yıllardan beri çalışıyoruz, adı da ‘Kur’an Mucizeleri’.
250 mucizeden oluşan bu çalışmayı sözlü ve yazılı sunma hazırlığındayız…
Şimdilik bu kadar bilgilendirme müjdesi ile iktifa ediyorum…
Çalışmalarımız ilerledikçe detayları yazacağım…
***
“Garplı olamadık, Şarklı kalamadık” başlıklı yazı, Aydın Ünal’ın bugünkü (24.01.2025) yazısı; kitabın ortasından gibi olacak şekilde yazının ortasından bir bölüm şöyle:
“Garplı yani Batılı olamadık. “Ol” demekle, baskıyla, dayatmayla Batılı olunamayacağını dahi anlamadık. Nasıl olalım ki? Biz hırsız değiliz ki bütün Amerika kıtasında soykırım yapıp içini boşaltalım, bütün Afrika’yı sömürelim. Barbar değiliz ki bitmeyen savaşlarda milyonları katledelim. Merhametsiz değiliz ki zayıfı ezelim. Bencil değiliz ki kendi refahımız uğruna başkasını katledelim.
Şarklı yani Doğulu da kalamadık. Çıktığımız, çıkarıldığımız ucubeleşme yolunda bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaştık, uzaklaştırıldık.
Garplı gibi binalar yapıyor ama çimentosunu, demirini çalıyor, kolonları kesiyoruz. Garplı gibi otomobillere biniyor ama emniyet kemeri yuvasına “toka” takıyor, muayeneye giderken komşudan yangın tüpünü ödünç alıyor, direksiyona kendimiz geçmiyor, içimizdeki canavarı geçiriyoruz. Garplı gibi tüketiyor ama çalışmadan, kısa yoldan köşe dönelim istiyoruz. Garplının sistemlerini taklit ediyor ama ona rüşveti, dolandırıcılığı, hukuksuzluğu katıyoruz. Garplı gibi dünyevileşiyor, deniz tatilleri, kayak tatillerine gidiyoruz ama otellerin yangın tertibatına üç kuruş harcayıp tedbir almıyoruz.”
***
‘İlim/iyilik’ olarak ‘Faizsiz Adil Ekonomik Düzen’ akademik çalışmasına devam…
Önce ‘Kapitalist Ekonomik Düzen’, sonra ‘Adil Ekonomik Düzen’ anlatılıyor…
Kapİtalİst Ekonomİk Düzen-2
“Rekabet, piyasada bir malın alıcısının ve satıcısının fazlaca olması, alıcı ve satıcıların piyasaya girip çıkmakta serbest olmalarıdır. Piyasadaki alıcı ve satıcıların fazla olması, alıcı ve satıcıların her birinin alınan ve satılan malların küçük bir bölümünü alıp satmaları dolayısıyla o malın piyasa fiyatını etkileme gücüne sahip olmamalarıdır. Üretici ve tüketicilerin piyasaya serbestçe giriş çıkış yapabilmeleri onların hukuki açıdan engellenmediklerini gösterir. Walras, bu konuda şöyle söyler. “Serbest rekabet toplumda maksimum fayda sağlar.” Serbest piyasada rekabetin varlığı ekonomik hareketliliği arttırır ve tüketicilere daha fazla ve kaliteli seçenekler sunarak avantaj sağlar. Fiyatlar üzerinde bir denge oluşturarak ürünlere herkesin ulaşmasını kolaylaştırır. Kapitalizmin temelinde piyasa mekanizması yer alır. Piyasa mekanizması, teşebbüs ve seçim özgürlüğünü bireysel çıkar amacıyla rekabetçi bir iktisadi ortamda kullanan alıcıların ve satıcıların faaliyetlerini düzenler. Piyasada alınıp satılan her şeyin bir bedeli yani fiyatı vardır. Karar birimleri kendi menfaatlerine olanın en fazlasını, fiyatlar doğrultusunda elde etmeye çalışırlar. Bireyler, kendi ihtiyaçlarını ve kâr maksimizasyonunu sağlarken, aynı zamanda toplumsal faydanın artmasına da katkı sağlarlar.
Hükümet kapitalizme müdahale ederek onun etkinliğini azaltmak yerine kapitalizmin en etkili çözümler ürettiği varsayımından hareketle, temel hak ve özgürlüklerle rekabeti korumaya ve geliştirmeye yönelik hukuki düzenlemeler yapmalıdır. Amaç ‘‘laisser faire’’ (bırakınız yapsınlar) anlayışıdır.
Bundan sonra söz edeceğimiz dört madde, kapitalizm ile sosyalizmin ortak özelliklerindendir.”
(Devamı var)